Ana SayfaEkolojiDoğaYeryüzüyle sohbet: Kadın, doğa, Moira!

Yeryüzüyle sohbet: Kadın, doğa, Moira!

-

Masal kitaplarından düşmüş eşsiz coğrafyasıyla, cennet toprak Patagonya’nın; yeryüzü mücadaleleri gözlerinden okunan güzel halkı Mapuçeler burada!

Sıcak kalabalıklarının kahkahaları arasından kadının ve doğanın şarkısını söyleye söyleye gelen Moira Millan’la; yerkürenin göğsünde aldığımız nefeslerden, dişil varoluşlu tabiata doğrultulan eril tahakküm silahlarından, And Dağları’ndaki kadın savunusundan, Şaman inançların fısıldadığı doğa öğretilerinden konuştuk!

Moira’yı tanıdığım vakitlerimin heyecanı, onu anlatmaya olan heves tomurcuklarımı birer birer açtırdı zamanla. Bahar güneşi saklayan hikâyesinde, yazdıkça yazası, sordukça sorası geliyor insanın.

Bir zamanlar rüyalar diyarında, toprakla kardeş yaşayan toprağın insanları (Mapu toprak, Mapuçe ise toprağın insanları demek); talan edilmemiş “doğa” kalmayan gezegenimizde, yaşam mücadelesi veriyorlar şimdilerde.

Madencilik çalışmaları, barajlar, hükümet projeleri arasında sıkışmış yerliler, cesur ayaklanmaları ile güçlü ekoloji hareketleri sergiliyorlar… Moira ise özgürlük uğraşlarının arasındaki bağdan aldığı ilham ile doğanın çığlığını söyleyip, kadın ve toprağın bütün zincirlerini kırmak için kanat çırpıyor oralarda. Röportaja, halkının mücadelesini anlatmaktan duyduğu sevinçten ve borç bildiği teşekkürden bahsederek başlıyoruz.

Mapuçe Şamanı
13 bin yıllık bir geçmişe sahip ”Mapuçe Halkı” olarak biz, Şili’de ve Arjantin’de yaşarız. Ekoloji mücadelemiz, halihazırda büyük çiftlik sahiplerinin elinde bulunan topraklarımızın yeniden geri alınması etrafında şekilleniyor. Sürdürdüğümüz en birincil yolculuk, yaşamın devamlılığını tehdit eden ,bütün doğayı kirleten ve onu yok eden baraj, madencilik, petrol, kereste faaliyetleri gibi sanayi kollarına karşı devam ediyor. Arjantin’in bir ucundaki Patagonya’da (yani bizlerin PuelMapu olarak adlandırdığı, Mapuçe tarafında) Fracking olarak adlandırılan ve hidrolik kırılma olarak bilinen çalışmaları yapmaya uğraşan Chevron gibi şirketler var. Neuquén ve Chubut gibi bölgelerdeki Mapuche halkları hep beraber, yeryüzünün bu ölümcül yarasına karşı direniyoruz.

maxresdefault

  • Ataerkil endüstriyel-kapitalist kültürün hükmünün hedefi olarak doğa ile aynı paydada yer alan kadınlar, ekoloji hareketinde oldukça öncü roller oynuyor. Mapuçelerin toprak/besin/su özgürlüğü için verdikleri mücadelelerinde “lider konumunda bir kadın” olarak doğa mücadelesi-kadın ikilisi sizin için ne ifade ediyor?

 Biz kadınlar, sadece hayat verenler değil aynı zamanda hayatın bütün yönlerinin mimarları ve üreticileriyiz. Bizim bedenlerimiz, yaşamlarımızı devam ettirdiğimiz topraklar aynı zamanda. Yeryüzünde her ne olursa, bu, bedenlerimizde de olur. Yeryüzünde yarattığımız kirlilik, bedenimizde neden olduğumuz kanserin ta kendisidir. Yaşamı korumanın tek yolu, doğa ile bir olabilmeyi sağlamaktan geçiyor. Yeryüzünün rahmi, bugün kurumaya yüz tutmuş ve engellenmiş olan yeraltı suları ve her türden su kaynağından beslenir, aynı şekilde kadının rahmi de yaşamın devamlılığını sağlar. Kendine has bir kadın anlayışının inşası aynı zamanda bizlerin yeryüzünün bekçileri olmamızı sağlar.

Kadın ve doğa arasındaki bağ, bizleri kozmos ile bağlayan bir göbek bağıdır ve bizi ruhani bir şekilde iyileştirmek, göz kulak olmak, korumak, devamlılığı sağlamak, beslemek, anlamak ve yaşamı idare etmek için hazırlar.

Mapuçeler'in kutlaması

Halkımızda “Machis” olarak adlandırılan kadın şamanlar, toplumun ruhani, fiziksel ve duygusal bakımdan güçlendirilmesi için temel bir işleve sahiplerdir. Aynı zamanda bilgeliğin, felsefenin emanetçileri oldukları kadar atalarımızın ruhları ve doğanın güçleri arasında da bağlantı kurmamıza yardımcıdırlar. Onlar, maddesel dünya ile ruhani dünya arasında aracıdırlar ve bizim o ruhani dünya ile ilişkimizi dengelemenin yollarını ararlar. Biliyoruz ki, hastalık denilen şey, o harmoniden, o dengeden yaşanan bir kopukluktur.

Mapuçe Kadınlarının Yürüyüşü

  • Dünya Nehirler Konferansı için Türkiye’ye geldiğinizde tanıma fırsatı bulmuştuk sizi. Moira Millan’ı yazarken ben ninenizden öğrendiğiniz ‘’nehirlere şarkı söylemek’’ ritüeline hayran kalmıştım. Benzer kültürel ögeleriniz ile Mapuçeler ve doğa iletişiminden bahseder misiniz?

* Moira, ninesinin ziyaretleri sırasında ninesinin anlattığı doğa hikayelerinden çok etkilenirmiş. Ninesinin paylaştığı hikayelerinden birisi nehre söylediği şarkılarla ilgiliymiş. Moira, köye gidip nehre kendisi şarkı söyleyene kadar onun ne dediğini gerçekten hiç anlayamamış… Nehre gittiğim zaman önce onu biraz dinlemiş, suyun akışını ve çakıl taşlarına çarpışını duymuş… Hafif ama sürekli ve dirençli bir sesmiş bu. Sonra o da başlamış nehre şarkı söylemeye. İşte o zaman ailesinin Mapuçe olduğunu anlamakla kalmayıp, bir Mapuçe olmuş.

– Halkımız yeryüzünün başlangıcından bu yana kendi kültürünü inşa ediyor. Biliyoruz ki o (yeryüzü), bizi tanıyan ve tanımlayan bir olgu. Bizi sardığı ve çevremizi gözlemlemeye başladığımız ilk andan itibaren kültürümüzde de tanımlanır oldu. Örneğin konuştuğumuz dili bizler Mapudungun olarak adlandırırız ve bu yeryüzünün dili anlamına gelir. Çünkü kelimeler doğanın gücünden oluşan seslerden türerler. “Adın ne?” diye sorduğumuz zaman “Iñey pigñeymi” deriz. Bunun anlamı: “Senin varlığın diğerleri için ne ifade eder” (yağmur, toprak, meltem, nehir, ateş) şeklindedir. Bundan dolayı her bir elemente adanmış “Tayel” şeklinde adlandırdığımız türkülerimiz vardır; törenlerimiz aya ve güneşin evrelerine göre ayarlanır, türkülerimiz ve danslarımız aracılığı ile doğanın geri kalanı ile konuşur ve ondan, onunla birlikte yaşamamıza izin vermesini isteriz.

  • Bu doğa bekçiliğinde aldığınız gücün kaynağını gösterebileceğiniz bir şey var mı? Genlerimize işlemiş doğa sevgimiz, sosyal yapımız, aile ilişkilerimiz, geleneklerimiz gibi?

Biz doğaya, bize bahşettiği meyveyi sunuyoruz. Ateşi, suyu ve toprağı onunla iletişim kurmak için kullanıyoruz. O, bizim toprağa ve atalarımıza olan sevgimizi harekete geçiriyor.

Mapuçe Kültürü

İyi yaşam için yerli halkların yürüyüşü

Buen Vivir’in” ilk kadın hareketi, bizler toprağın kızların bir girişimi ve bizim doğa anamızı; onunla birlikte de bedenlerimizi yağmalayan bu hayat tarzına bir alternatif sunma ihtiyacından ortaya çıkmakta. Bu hareket adaletsizliklerden, acılardan ve bizlerin kız kardeşlerinin ağıtlarından doğuyor ve umudun, ışığın, onurlu öfkemizin ve neşeli isyanımızın devasa bir çığlığına dönüşmeye uğraşıyor. Bizleri “Toprağın Bekçileri” olarak tanımlayan ve birbirimize bağlayan Doğa için mücadele eden bütün özgür ruhlara bir çağrı. Bu, hayallerin gerçek olması ve daha güzel bir dünyanın patikasında bir yürüyüş.

* Röportajda bize çeviri ile destek sağlayan Arda Koval’a çok teşekkür ederiz.

SON YAZILAR

Dimitris Sotakis: “Kurgu söylemek istediklerimi söylemek için bir anahtar”

Dimitris Sotakis’ten ilk olarak Büyük Hizmetkar romanını okudum. Yarattığı heyecanla hemen diğer kitaplarına yöneldim. Bu arada arkadaşlarım da kitaplarını okumaya başladı. Yazı dili, anlatımı, romanlarına...

Your Stage + Art: Müziğin evrenselliğini kutlayan bir sahne

Bugün paylaşımcılığın ve özgürleşmenin buluştuğu ortak noktadan, müzikten konuşacağız. Your Stage + Art, müziğin insanları bir araya getirme gücüne inanan, müzisyenlere eşit ve özgür şartlar altında müzikseverlerle buluşma imkânı sunmaya çalışan bir oluşum. Sanatla ilgilenen herkesin yeteneklerini...

Vakıf üniversitelerinde neler oluyor?

Üniversiteler tüm bileşenleriyle, emeğin ve bilginin kendini her an yeniden var ettiği mekânlardır. Üniversiteler eskiden beri hep toplumun aklı ve vicdanı olarak görülmüştür. Bu günlerde...

Akyaka sen ne güzel şeysin

Çok, çok uzun zamandır Akyaka ve Nail Çakırhan’la ilgili bir yazı yazmak istiyordum. Geçenlerde Akyaka’yı yeniden görünce nicedir bekleyen bu yazının da vaktinin geldiği anladım. Akyaka Akyaka,...

ÇOK OKUNANLAR

95,278BeğenenlerBeğen
17,593TakipçilerTakip Et
22,156TakipçilerTakip Et
243AboneAbone Ol