“Doğa hakkında endişelenmemize gerek yok çünkü doğa kendi başının çaresine bakabilen akıllı bir sistem. Eğer insanlar doğayı korumak yerine ona zarar verirlerse, doğa insanlığı cezalandıracaktır.”
Swami Satyananda Saraswati
Dış doğayı korumak için konuştuğumuz ve yaptığımız onlarca şey var: Ekolojik ayak izimizi azaltmak, yerel beslenmek, tüketmemek… Peki, kendi fiziksel, ruhsal, zihinsel doğamıza bakmak ve korumak hakkında neler yapıyoruz? Doğanın kötüye kullanılmasının bizim üzerimizdeki etkileri neler?
“Doğa kendi başının çaresine bakabilir fakat biz kendi doğamızı nasıl kabul edeceğiz ve koruyacağız? Kendi iç dünyamızı hem dışarda olan hem de içimizde olan kaotik ortamdan nasıl koruyacağız? Dış doğadaki tehlikeler kadar kendimizi rahatsız edici duygular, başa çıkılmaz tutkular ve agresif düşünceler gibi içsel tehlikelerimizden nasıl koruyacağız?”
İçsel kirlenme
Öncelikle dünyanın bizim zihnimizin bir yansıması olduğunu anlamamız gerek. Dünyanın ve doğanın denge içerisinde olmamasının; biz insanların içsel dengemizi kaybettiğimizden kaynaklandığını fark etmeliyiz. Zihnimizle olan bağları çoktan kopardık, kendimize ve başkalarına karşı hem davranışlarımız hem düşüncelerimiz artık doğruluktan saptı. Belki de dış dünya hakkında endişelenmek yerine kendi iç doğamız hakkında kaygılanmayı ilk sıraya almalıyız; çünkü toplum ve dünya kendi düşünce yollarımızı ve farkındalığımızı değiştirmeden değişmeyecek. Kendi içimizdeki duygusal ve zihinsel kirlilik herhangi bir dışsal kirlilikten daha tehlikelidir ve ilk önce bunun temizlenmesi gerekmektedir.
Kargaşayı yoga ile durultmak
Sadece yoga 21. yüzyılın zihinsel yapısını değiştirebilir ve sevgi, huzur, anlayış, tolerans ve kabul ediş gibi daha derin özellikleri geliştirmemizde yardımcı olabilir. Yoga içsel ve dışsal olarak bütün bir yaşam pratiğidir. Bu kişinin kendisini kendisine, başkalarına ve doğaya açması anlamına da gelmektedir. Başa çıkılmaz düşüncelerimizi ve duygularımızı tekrar kontrol altına almaya ve bunları huzur, denge ve sükûnete döndürmeye ihtiyacımız var. Bu duygular da bağımsız duygular değil, aksine toplum ve doğa ile doğrudan bağlantılı duygulardır. Yoga ile dengeyi yeniden keşfederek bakış açımız değişecek ve bu yeni bakış açısı farkındalık uyandırarak içsel ve dışsal dünyalarımızdaki kirlilikler üzerine çözümler türeteceğiz.
Yoga ile sahip olduğumuz iki hediyeye iyi bakmanın sorumluluğumuz ve görevimiz olduğunu fark ederiz: Doğa adındaki yaşamımızın doğrudan bağlı olduğu karmaşık yapı ve içinde yaşadığımız zihin-beden karmaşık yapısı..
Asana (Duruş)
Zihin sağlığı beden sağlığı ile doğrudan alakalıdır. Sağlam kafa sağlam vücutta bulunur sözü buna iyi bir referanstır. Yogiler belirli bir duruşa girmenin zihin ve beden üzerine etkilerini gözlemleyerek yoga duruşlarını geliştirmişlerdir. Doğada hayvanların kendi vücutlarıyla ne kadar uyum içerisinde yaşadıklarını görerek yoga asanaları ile insanların da doğasında olan gücü, esnekliği ve dengeyi yeniden kazanmalarını sağlamışlardır. Bu gözlemler ile geliştirilen fiziksel duruşlar ile hormon dengesi de dahil olmak üzere içsel dengeye ulaşarak zihin-beden kompleksinin iyileşmesi sağlanmaktadır.
Şiddetsizlik
Şiddetsizlik doğu felsefelerinin ilk öğretisidir ve her türlü olumsuz davranıştan uzak durmayı öğütler. Yaşayan tüm canlılarla ve kendimizle ilişkimizi sevgi temeline kurarak onlara hiçbir zarar vermemeyi anlatır. Başkalarına zarar vermek öfkeden doğar ve öfke de kişiliğimizde korkuya evrilir ve büyür, gittikçe daha fazla şiddet uygulayan birisi haline dönüşürüz. Hayvanları öldürürüz, dünyanın sonu yokmuş gibi tüketmeye başlarız. Şiddetsizlik pratiği ile hem iç doğamızla hem de dış doğamızla uyum içerisinde yaşamanın anahtarını keşfedebilir ve tüm kirliliklerden arınabiliriz.
Sevgi, empati ve anlayış duygularımızı tekrar canlandırmak, dengeyi yeniden keşfetmek ve iç-dış dünyamızda uyum içerisinde yaşamak küçük bir farkındalıkla başlıyor. Yoga size iyi gelecek.
Esinlenme: Yoga Mag