Zenofobi; hoşlanmadığımız, rahatsızlık duyduğumuz, başka ülkelerden gelmiş veya dışlanmış insanlara duyulan korku için kullanılan bir sözcüktür. Amerika’da beyaz ırkın üstünlüğü düşüncesinde derinleşmiş bir korkudur.
Alan Pelaez Lopez Latin Amerika’dan göç etmiş biri. Zenofobi hakkında yaşadıklarını ve fark ediş hikayesi anlatıyor. Yabancı korkusu hakkında yaşantılarından yola çıkarak bazen de kendini eleştirerek zenofobiyi ele almış yazısında. Yıllar önce zenofobik olduğu için, 9 Eylül saldırılarında Ortadoğulu göçmen yaşıtlarından Amerika’da olmayı kendini daha uygun bulduğunu söylüyor ardından ekliyor; Ortadoğu’yu ve özellikle Müslüman halkları terörist olarak görmek politik rejim ve medya tarafından öğretildi. Emperyalizm, savaş ve dış politika söz konusu olduğunda Birleşik Devletler hükümetinin nasıl yozlaşmış olduğunu ve medyanın nasıl programlandığını geç fark ettiğini belirtiyor.
İlkokuldayken Amerika’nın keşfi konusunda pilgrimlerin ilk ayak bastığı yere, sınıfla birlikte geziye gidiyor. Öğretmeni göç edenlerin ne badireler atlattığını ve nasıl zor koşullarda karaya ayak bastıklarını anlatıyor. Lopez, pilgrimlere saygı duymaya başladığını ve aylarca deniz üstünden seyahat etmenin onun için hayal etmesinin ne kadar zor olduğunu düşünüyor. Ona kitapçıktan bazı arkadaşlarının bilgiler okuduğunu hatırlıyor ve Amerikan kültürüne uygun olduğunu hissediyor ve ekliyor; “üstelik yoğun aksanıma, kıvırcık saçlarıma ve koyu renk gözlerime ve oradaki farklı ten rengine sadece ben sahip olmama rağmen”. Bütün sınıf pilgrimlerin mücadelesi ve cesaretini düşünürken bir kez bile olsun katledilen Kızılderilileri akıllarına getirmediklerini belirtiyor. Yerli halka soykırım yapılarak “kazanmak” onların “bağımsızlık” ve “özgürlük” tanımıydı işte onların epik hikâyesi!
“Pilgrimleri kutladığımızda genellikle beyazların üstünlüğünü kutluyoruz, beyaz insanlar dayanışma halinde oluyoruz ve katliamı tasdik ediyoruz” diyor Lopez. “Amerika kendini göç etmiş bir ulus olarak tanımlamıyor göçe bakış açısı ise söyle; göçü destekliyor ama sadece ülkeye gelen beyaz biriyse. Birleşik Devletleri’nde, insanların sahip olduğu koyu ten rengi yüzünden vahşiler, insan olmayanlar veya yarım insanlar türünden aşağılayıcı sözlerle tanımlanıyorlar son yıllarda ise ‘suçlu’ ve ‘yasadışı’ kelimeleri daha çok tekrarlanıyor. Göçmenler konusunda kölelik hakkında bile konuşarak ortalığı karıştırıyorlar çünkü onların sömürülmeyi içselleştirmelerini bekliyorlar. Kötü göçmene karşı iyi göçmen ikililiğimiz beyaz olmayanların suçlu olduğuna karşı beyaz ırkın üstünlüğü olduğu anlamına geldiğini fark etmemiz gerekiyor” sözleri de Lopez’e ait.
Lopez; ırkçılık ve zenofobinin birbirine karıştırılmaması gerektiğini de vurguluyor. Yakından ilişkisi var ama aynı anlamda değiller. Irkçılığın hüküm sürmesi için bir üstün ırk yaratmaya ihtiyaç duyduğunu belirtiyor; en akıllı, en iyi, en güçlü türünden ortaya bir anlatı yaratması ve bu görüşleri insanlara inandırması gerektiğini savunuyor.
Lopez’in kendi yaşadığı bir olay da şöyle: “Yurda belgesiz giren iki arkadaşım –Arnavutluk ve Romanya’dan- vardı kendilerinin Amerikalı olduğunu iddia edebilir ve güvende olabilirlerdi fakat beyaz olmayanlar için durum böyle değildir. Ben dışarıdan gelen bir yabancı olarak fark ediliyordum ‘Ülkemizden defol!’ gibi sözlere maruz kalıyor ya da ‘Yeşil kartını göster’ türünden şakalarla huzurumu kaçırıyorlardı. Zenofobi zulmün bir başka şeklidir beyaz üstünlüğünü özümsediğimiz için katılırız diğer ülkelerden gelen insanların bizden daha aşağıda, o insanların bizden daha az gelişmiş olduğuna ve Amerika’daki işleri çaldığına inanırız.”
Zenofobiyle ilgili Lopez’in 6 örneği;
1) “Sınırlarımızı güçlendirmek zorundayız.”
Bu cümle göçmenlerin topluma zararlı olduğunu varsayıyor ve başka ülkelerden belgesiz gelen insanlar kendilerine bir yer edinmekte zorlanıyorlar. Dış politika yüzünden yerinden edilen insanlar kendilerini hayatta kalmak için bazı işlerde çalışmak zorunda olurken buluyor.
2) “İngilizce konuşmayı öğren!”
Birleşmiş milletlerin resmi dili olmadığını biliyor muydunuz? Bu yüzden diğer insanlara İngilizce öğrenmek zorunda olduğunu söylediğimizde beyaz üstünlüğünü ve sömürgeleşmeyi idame ettirdiğimiz bir yerden konuşuyoruz çünkü İngilizce Amerika’daki yerli dillerinden biri değildir.
Bununla birlikte, iki dilli olmayan müfredatta eğitime başlar, zenofobinin sömürgeci projelerinde zorla katılım gösteririz. Aslında eğitim sistemi İngilizce konuşmayanlar için bir sınır çizer.
3) “Müslümanlar teröristtir.”
Suçlama, dışlama ve ötekileştirme Müslümanların doğrudan ve özellikle de göçmen Müslümanlar için zenofobinin bir çeşididir. İslamofobi çalışmaları gayrimüslimleri dogmatik bir biçimde korumaya çalışıyor bunu engellemek istiyorsak önyargılarımızı bir kenara bırakmalı ve İslam toplulukları hakkında bilgi almalıyız. Bunun için bazı linkler mevcut.
4) “Gerçekten nerelisin?”
Çoğu kez beyaz olmayan insanlarla nereli olduğuna dair muhabbet etmeyi düşünürüz ya da daha kötüsü gerçekten nereli olduğuna dair. Karşımızdaki kişiye güvenip güvenmeyeceğimize karar vermek için bu soruların gerekli olmadığını düşünüyorum.
Bu soru masum gözükebilir belki ama daha çok “Buraya ait değilsin” mesajı veriyor. En son ne zaman beyaz birine gerçekten buralı mısın diye sordunuz?
5) “X mahallesine gitmeyin, çok tehlikeli!”
İnanın ya da inanmayın “tehlikeliler” hakkındaki algımız kasıtlı (veya değil) zenofobiden kaynaklanır. Şiddet hakkında konuştuğumuzda polis sirkülasyonun sayısı, yerel hükümet ve basın tarafından öğretilenlerden dolayı genelde göç alan yerler hakkında konuşuruz.
Bunlar çok acı, yaşadığım yerde bana da Pakistanlı ve Dominiklilerin yaşadığı mahalleye gitme denir, bu ifadeler zenofobiktir baskının bölgesel şekilde olmasından ziyade zulmü dayatmaktır.
6) “Diğerleri gibi değilim.”
“Diğer Meksikalılar gibi değilim.” Bu sözcükler 15 yaşındayken ağzımdan çıkan sözcüklerdi. Hatırlıyorum, öğle yemeğinde arkadaşlarım bana Meksikalıysan kavgacı birisindir demişlerdi. Sadece “Evet” dedim ve ekledim “Diğer Meksikalılar gibi değilim.”
15 yaşındayken “İyi Meksikalı” olarak kendimi tanıtarak kendi toplumumdan uzaklaşıyordum. Maalesef bilinç kazandığımda kendi göçmen topluluğumda yüzlerce kez işittiğim bir ifadeydi.
Beyaz üstünlüğü yüzünden, beyaz olmayanlar özellikle göçmenler daima kendilerini açıklama yapmaya, yasallaştırmaya, ülkedeki basmakalıp ifadelerden beslenenlerden kendilerini korumaya çalışıyorlar.
İyi göçmen/ kötü göçmen ifadesine bir son vermeliyiz. Bu ikilemi aşmazsak, asla toplu olarak özgürlüğe ulaşamayacağız. Başkalarını anlamanın ve düşüncelerimizi bağımsızlaştırmanın tek yolu budur.
Başlık Fotoğrafı: Bülent Kılıç / AFP/ Getty Images
Kaynak: Everyday Feminism