Phys.org‘un belirlediği 2014 yılının ‘en önemli’ 8 bilim ve teknoloji hikayesi açıklandı. Bilim ve teknoloji açısından 2014 yılında büyük gelişmeler yaşandığı ifade ediliyor. Bu yıl, uzayla ilgili çok daha fazla şey öğrenildi ve yeni maddeler bulundu. Bilgisayarların daha hızlı çalışması ve daha çok işlem yapması gibi onlarca bilimsel keşif yapıldı. Şimdi bu keşiflerden en önemli 8 tanesini sizinle paylaşmaktan gurur duyarız.
Süper ağır element 117 Almanya’daki bir araştırma ekibi tarafından onaylandı
Kurşundan %40 daha ağır olduğu belirtilen element yakın zamanda periyodik tabloda 117. element olarak yerini alacak. Almanya GSI araştırma ekibi tarafından yürütülen çalışmalar sonucunda bulunan element, Uygulamalı Fizik ve Kimya Uluslararası Sendikalar Birliği tarafından resmi incelemesinden sonra resmi adını alacak. Elementin, bir hızlandırıcı kullanılarak ortaya çıktığı da ek bilgi olarak veriliyor.
Mühendisler bilgisayar içindeki tellerin yerine ışık kullanarak büyük bir adım attı
Stanford’da çalışan bir grup araştırmacı ekip tarafından icat edilen bu nesne, bilgisayarlar arasında veri taşımacılığını elektriksel sistemden optiksel sisteme geçireceğini düşünüyor. Bilimsel Rapor makalesine verdikleri demeçte icat ettikleri bu nesneye ‘Optik Bağlantı’ adını verdiler. Belirli bir desen ile şekillendirilmiş silikon yapıda barkoda benzeyen bu alet oldukça da küçük.
Soğutmaya gerek kalmadan iletken madde elde edildi
Dünyanın her tarafından Max Planck enstitüsüne toplanan araştırmacılar ilk defa bir maddeyi öncelikle soğutmadan iletken hale getirmeyi başarabildi. Nature dergisine verdikleri makalede sistemin neden ve nasıl çalıştığı ile ilgili heyecan verici açıklamayı, “Saniyenin birkaç milyonda biri olmak suretiyle bir seramik parçasının iletken haline gelmesi için kısa kızıl ötesi darbeler uyguladık ve başardık” diyerek ifade ettiler.
Eski Mısırlılar’ın piramiti nasıl inşa ettikleri hakkında önemli bir ipucu
Amsterdam Üniversitesi ve FOM Kuruluşu fizikçileri geçtiğimiz günlerde ilginç bir iddia ortaya attı. Eski Mısırlıların piramit taşlarını taşımalarında ‘ıslak kumun’ etkili olduğu düşünülüyor. Islak kumda bir maddenin taşınması ve ilerlemesi, -normal bir çöl ortamı olduğunu düşündüğümüzde- hem enerji gereksinimi yarıya indiriyor hem de işçi gereksinimini yarıya indiriyor. Taşları taşıyan kızakların ağırlığını ve gücünü artırmak için onlara su eklendiğini tahmin ediyorlar. Bu fikir aynı zamanda dönemin duvar taşlarına çizilen şekilerde de işlemin bu şekilde gerçekleştiğine dair oluşan kanıtlarla destekleniyor.
Astrofizikçileri şaşırtan bir radyo patlaması gerçekleşti
Porto Riko’da Arecibo radyo teleskobu üzerine çalışan bilim insanlarının, Yeni Astrofizik Haberleri gazetesine verdikleri makalede, uzay boşluğunda büyüklüğü belirlenemeyen bir radyo dalgası patlaması kaydettiklerini bildirdiler. Bu kaydedilen bilgi, daha öncesinde de Avusturalya’da keşfedilen radyo patlamaları sinyallerine benzer olduğu için bu iddiayı destekler nitelikte oldu. Takım patlama için herhangi kesin bir bilgi veremiyor fakat olası ihtimaller arasında kara delikte gerçekleşen olaylar veya nötron çarpışmaları muhtemel.
Lityum anottan oluşan ‘kutsal kase’ adlı pil yaptılar
Geçtiğimiz yaz Stanford araştırmacıları Doğa ve Nanoteknoloji dergisine verdikleri demeçte, lityum anot piller üzerinde büyük aşamalar kaydettiklerini bildirdi. Lityum anot pillerin özelliği az madde ile verimliliği çok yüksek tutabilmesi. Şu anda Lityumun ‘kutsal kase’ nin işleyişi için en büyük potansiyel güç olduğu biliniyor. Çünkü Lityum inanılmaz derecede hafif ve yoğun bir madde. Araştırmacılar ileride elektrikli araçların şarjları konusunda da Lityumun kullanılmasının araçlara daha faydalı olacağını ve daha az maliyetle daha fazla enerji üretebileceklerini dile getirdi.
Kuantum fiziğinin sırrı çözülmeye başladı
Henüz geçtiğimiz günlerde Singapur Ulusal Üniversitesi’nden Uluslararası Bilim Araştırma ekibinin Nature Communications dergisine verdikleri makalede, kuantumun dalga-parçacık ilişkisinin aslında kuantum belirsizlik ilkesinden çok da farklı olmadığını söylediler. Ekip bu iki konunun aslında aynı bağlantıya çıktığı ve yaptığı araştırmaların bunları kanıtladığı, önümüzdeki aylarda kuantumun daha kolay bir şekilde anlaşılabileceğini açıkladılar.
Dünya habitatına en çok benzeyen gezegen keşfedildi
NASA’nın Kepler Uzay Teleskobu üzerinde çalışan bilim insanları Dünya dışarısında muhtemel yaşamın olabileceği yeni bir gezegen keşfettiler. Kepler 186f adını verdikleri bu gezegen dünya ile aynı büyüklüğe sahip olup, sadece hava bakımından farklılık göstermesine rağmen yer yüzünde su bulunduktan sonra yaşanabilecek bir ortam olduğu tahmin ediliyor. Kuğu takım yıldızında bulunan gezegen dünyadan 500 ışık yılı uzaklıkta.