Tarih sayfaları, ataerkinin gölgede bıraktığı, eşitsiz fırsatlar sunup körelttiği, başarısız gösterdiği, unutturduğu sayısız kadının ismiyle dolu. Bazen yaşadıkları dönemde tanınmayarak bazen yazılmayıp unutturularak tarihin gölgede bıraktığı bu kadınlardan biri de Maria Anna Mozart. Bu öteki Mozart, kardeşinden de önce besteler yapmaya, piyano çalmaya başlamış olsa da sanatın tarih tarafından gölgede bıraktığı ama hepimizin bildiği erkek Mozart ile aynı yeteneğe ve dehaya sahip biriydi. Bu da “neden tarihin ötekilerini yazmalıyız?” sorusuna cevap veriyor sanırım. Bilmediğimiz sayısız kadının, lgbti+ bireyin, çocuğun, işçinin ve türcülüğün yok sayıp yaşam hakkını çaldığı insan türü dışındaki varlığın öyküsü gizlenmiş bir biçimde bizleri bekliyor zira.
Nanerl takma adıyla tanınan Maria Anna Mozart, 1751 yazında dünyaya geldi. Henüz yedi yaşındayken piyonun atası olan klavsenin başına geçti ve çalmaya başladı. Dünyada büyük bir üne sahip olan kardeşi Mozart onu takip etti, Nannerl kardeşinin idolüydü. Hayallerinde inşa ettikleri krallıkta, sadece ikisinin anladığı bir dilde düşler kuruyorlardı.
Müzik dehası bu iki çocuğun babası ve eğiticisi Leopald Mozart, 1762 ile onları tanıtmanın zamanı geldiğini düşünerek büyük bir turne düzenledi. Bu süreç, Nannerl için deneyim kazandığı ve bakış açısını değiştirdiği bir süreç oldu. Bugün daha çok Wolfgang ismi anılsa da dönemin en çok konuşulan isimlerinden biri de Maria Anna idi.
Babalarının hastalanması üzerine iki Mozart da sessiz bir sürece girse de birlikte üretmeye devam ettiler. Bu arada Maria Anna, Wolfgang için bir senfoni yazmaya başladı. Kardeşler, birlikte çalışmaya devam ederken ablasından ilham alan Wolfgang, pek çok yeteneğini onun yönlendiriciliği ile geliştirdi.
Maria Anna, 18 yaşına geldiğinde ise onun için planlanan hayat farklı bir yöne evrildi. Çünkü bir kız çocuğu için seyahat ve müzik yeteneğini sergilemek hoş karşılanabilirken bir kadın için bu, korkunç bir şeydi. Toplumun bu tutumunun oğlunun kariyerini riske atacağını düşünen Leopald, seyahat programlarından Maria Anna’yı çıkardı. Nannerl artık tüm kadınların durması istenen yerdeydi, evdeydi.
Maria Anna, eve hapsedilişinin ardından müziği ve üretmeyi bırakmadığı gibi kardeşi için üretmeye ve provalarında çalmaya devam etti. Babası ve sonrasında da eşi tarafından hayatı baskılanan Nannerl erkeklerin istediği hayatı yaşamak zorunda bırakılan sayısız kadından biri oldu.
Maria Anna, babasının ve eşinin ölümünün ardından kendi hayatını dilediği gibi yaşama konusunda nihayet özgürdü. Çocuklarını da alıp Salzburg’a taşındı ve müzik öğretmenliği yaparak hayatını geçindirmeye başladı.
Ataerkinin onun için ideal gördüğü hayata hapsedilse de müzik tutkusunu hep içinde taşıyan Maria Anna Mozart için pek çok kişinin kullandığı ifade ‘gölgede kaldı’ olsa da o, gölgede kalmadı, gölgede bırakıldı ve 1829’da yaşanmamışlıklarla hayata veda etti.
Kaynak: Maria Anna Mozart
—
Yazı dizisinin diğer yazıları için:
* Hayata müziği ile değen kadınlar-I: Antonia Brico
* Hayata müziği ile değen kadınlar-II: Neveser Kökdeş