Ana SayfaKültür & SanatNiteliksiz Adam Üzerine

Niteliksiz Adam Üzerine

-

Robert Musil’in Niteliksiz Adam eseri, başından sonuna kadar insanı büyüleyen ama bir yandan da dönemin çelişkilerini ironik bir dille ifade eden bir başyapıt olmasının yanı sıra benim için önemli bir değere daha sahip. O da Türkçeye çevrilmesi neredeyse imkansız diye bakılan bu eseri bize kazandıran Sevgili Ahmet Cemal’i bu vesileyle tekrar anabilecek olmamdır. Üniversite sıralarında derslerine katıldığım, sonrasında Moda’daki evinde fırsat buldukça bir araya gelerek sohbet ettiğimiz ve 2017 yılında kaybettiğimiz Ahmet Cemal’in yaklaşık on sene gibi bir sürede çevirisini tamamladığı Niteliksiz Adam eseri bu yüzden benim için fazlasıyla değerlidir.

Ahmet Cemal

Niteliksiz Adam ile ilgili birkaç noktaya değinmeden önce Robert Musil’i kısaca anlatmakta fayda olacaktır. 

Robert Musil, 1880 yılında doğan Avusturyalı bir yazardır. Aynı Kafka gibi tüm eğitim hayatını babasının istediği gibi planlamış ve makine mühendisi olmuştur. Daha sonra ise Berlin Üniversitesi’nde felsefe, psikoloji, matematik ve fizik okuyarak psikoloji alanında doktora yapmıştır. Edebiyatta ilgileri üzerine henüz 26 yaşında iken çeken Musil, hayatı boyunca kitaplarından edindiği gelirle geçimini sağlamakta zorlanmıştır. Modern edebiyatın kurucularından biri sayılan Musil, ne bilime karşıdır ne de felsefeye ama çağının birer dogma haline getirdiği saplantıları nedeniyle bu iki ışığın onları artık körleştirdiğini savunurcasına topluma eleştiri oklarını savurur.  Örneğin; bilim ve felsefe alanlarında kapsamlı bir eğitim almış olan Robert Musil bunu “çok yönlü bilgisizlik” olarak değerlendirir. 

Musil, eleştiri oklarını sadece bilime, felsefeye değil aynı zamanda topluma ve devlete de sıkça savurur. Örneğin; 1919 yılında Musil, bir denemede şöyle yazmıştır: “Kapalı gözleriyle halklarının nöbetini tutan bu uykulu devlet, gerçek anlamda sertlik ve zorbalık rejimi bunalımları geçirmekteydi; ipin ucunu her kaçırışında ve hiçbir çare bulamayışında durum böyle oluyordu.

Ve bir keresinde de şöyle yazar: “İnsanın başından aşmış olan, yalnızca devlet mekanizması, ekonomik ve politik iktidar gruplarının, anonim bir aygıtın artık ne olduğu anlaşılmayan, uygulamada denetlenebilir olmaktan çıkmış gücü değildi; demokrasi bir yanılsamaya dönüşmüştü, artık bireyin gerçekte oyuyla belirleyebileceği hiçbir şey yoktu.

Musil’in bu düşünce ve tutumunu ise Niteliksiz Adam’ın satırlarında oldukça fazla görebiliriz. 

Niteliksiz Adam eseriyle ilgili de kısaca bilgi verecek olursak; Niteliksiz Adam, modernizmin roman alanındaki birkaç başyapıtından biri sayılmaktadır. Yirminci yüzyıl romanının kurucuları arasında yer alan Musil, 1921 yılından başlayarak ölünceye kadar Niteliksiz Adam üzerinde çalışmış, romanın ilk iki kitabı 1930’da, üçüncü kitabı ise 1933’te yayımlanmıştır. Tamamlanmadan kalan dördüncü ve son bölümün yayımlanması ise ancak aradan neredeyse yirmi yıla yakın bir süre geçtikten sonra gerçekleşebilmiştir.

Niteliksiz Adam eseri çağın alegorisidir.

Niteliksiz Adam eseri bir çağın alegorisidir. Çünkü tarihteki bir dönüm noktasını işlemekle kalmamış, aynı zamanda akıl çağını her yanıyla sorgulamaya çalışmıştır. Örneğin; bunu romandaki “Adına Yeni Çağ Denilen Saçmalık” adlı bölümde şu şekilde dile getirmiştir: “O sırada öne çıkan kişiler arasında etkin bir ruhtan yana eğilim vardı; beyniyle çalışan insanın yalnızca midesini düşünen insanı yönetme yetkisini ele geçirme görevinin bilincine varmıştı.” 

Aslında Musil’in sadece bu cümlesi değil, neredeyse romanın tamamı çağı eleştiren, sorgulayan cümleler ve diyaloglarla doludur. Zaten Musil’in romanda kurguladığı ülke İmpkralya da bunun temsilidir. 

Musil tarafından “İmpkralya” diye adlandırılan, gerçekte 19. yüzyılın sonunda ve 20. yüzyılın başında artık çöküş sürecine girmiş olan Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nu simgeleyen bir ülkede Musil, modernizm sürecindeki bir toplumun ve bireyin tüm çalkantılarını sergilemeyi amaçlar. Bu arada İmpkralya çevirisi ile ilgili Ahmet Cemal özellikle şunu belirtmiştir: “Avusturya- Macaristan İmparatorluğu, Avusturya İmparatorluğu ile Macaristan Krallığı’ndan oluşan bir monarşi niteliğini taşıdığından, resmî adında Kaiserlinch und Koniglich (kısaltılmışı K.u.K) sıfatlarını taşıyordu. Musil, Niteliksiz Adam romanında bu imparatorluk için sıfatların baş harflerinden bir mizah öğesi olarak Kakanien adını türetmiştir. Ben, aynı adı Türkçeye çevirirken, aynı sıfatların Türkçelerinden yararlanarak İmpkralya adını kullandım.”

Musil ile Zweig için geçmiş zamandaki Avusturya bir ütopya mıdır?

Musil ile hemen hemen aynı dönemde yaşamış Avusturyalı yazar Stefan Zweig, Dünün Dünyası adlı otobiyografik eserinde, çocukluğunun Avusturya-Macaristan İmparatorluğu dönemini anlatırken hüküm süren aristokrat kültürün kalitesinden, toplumun kültür ve sanata verdiği önemden bahsederken o günleri özlemle anar fakat ilerleyen yıllarda başlayan yozlaşmanın kültüre ve topluma verdiği zararları da üzülerek belirtir. Musil de aynı Zweig gibi kültürde ve toplumda başlayan yozlaşmadan rahatsız olur ve Niteliksiz Adam eserinde bu yozlaşmayı ironik bir dille eleştirir. 

Stefan Zweig

Niteliksiz Adam bir nihilist midir?

Niteliksiz Adam aslında Nietzsche’nin görüşlerinin çoğunun romanlaşmış hali gibidir. Yozlaşma, değersizlik, hiçlik, ruhsuzluk, yazgı, ahlâk, yeni ve eski gibi birçok kavram aslında Nietzsche’nin düşüncelerini yansıtır. Bu da insanı ister istemez şu düşünceye götürmektedir: Acaba Musil, Nietzsche’den mi fazlasıyla etkilenmişti yoksa Nietzsche’nin toplum ve kültür yapısıyla ilgili gelecek öngörüsü mü gerçekleşmişti?

Niteliksiz Adam’ın baş kahramanı Ulrich kendini niteliksiz olarak tanımlar. Hatta romanın bir cümlesinde tek niteliğinin niteliksizlik olduğunu ifade eder. Romandaki şu cümle de bu görüşü fazlasıyla desteklemektedir: “Ulrich, bu düşünceler karşısında ansızın, kendinin bir karakteri olmamasına karşın, gene de bir karakter olduğunu gülümseyerek itiraf etmek zorunda kaldı.”

Niteliksiz Adam “hiçliğin” romanıdır.

Romanın konusu ise oldukça tuhaftır. Aslında tuhaf denebilecek kadar da basittir. Konusu hiçliktir. Roman, bir araya gelen bir sürü aristokrat insanın onca şeyden sonra hiçbir şey yapamaması üzerine kuruludur. Konuyu biraz daha açarsak; Ulrich’in de (babasının zoraki teşvikiyle) içerisinde bulunduğu bir grup aristokrat, İmpkralya’nın 60. yılını kutlamak amacıyla tasarlanan “Paralel-Eylem” komitesini kurarak, bu konudaki etkinliklerin ne olacağı üzerine derin düşüncelere gömülür ve sık sık kendi aralarında yahut bir araya geldikleri büyük toplantılarda bu konuyu enikonu tartışıp dururlar. Romanda çok sayıda karakter, olay ve diyalog vardır. Fakat hiçbiri aslında konuyu çok fazla etkilemez. Musil, bu karakterleri o çağın insanlarının düşünce, davranış ve tutumlarını sergileyecek, böylece ana konuyu ayakta tutacak sütunlar gibi kurgulamıştır.  Romanda birçok farklı insan ve düşünce biçimleri olmasına rağmen hepsinin ortak özellikleri çağın hastalığına yakalanmış olmalarıdır. O hastalık da hiçlik ve eylemsizliktir.

Musil romanda özellikle Ulrich’in düşüncelerinde ve romandaki diğer serbest çağrışımlarında sıkça Nihilizmden bahseder. Romanda adına sıkça rastladığımız Nietzsche sadece Musil’i değil, o dönemin insanlarını da etkilemişti ya da Nietzsche’nin üstün önsezisi yakın gelecekte toplumun dönüşeceği şeyi tahmin etmişti. Keza Nietzsche’nin sıkça bahsettiği ve bir yazgımız olduğuna inandığı yozlaşma sorununu, Musil bu roman ile içerisinde bulunduğu çağdan yola çıkarak ele almaya çalışmıştır. 

Nietzsche

Aynı zamanda Musil, Nietzsche’nin Zerdüşt eserinde kullandığı ve daha sonraları çok popüler olan “Tanrı öldü!” sözüne de şu şekilde bir gönderme yapmaktadır: “Söylediğine göre, ruh, kilisenin çöküşünden beri, yani tahminen burjuva kültürünün başlangıcında, bir sığlaşma ve yaşlanma sürecine girmişti. O zamandan beri Tanrıyı kaybetmişti; sağlam değerleri ve idealleri kaybetmişti, ve bugün artık insan, ahlâktan, ilkelerden, hatta aslında yaşantılardan yoksun yaşamakta olduğu bir noktaya varmıştı.”

Akıldışı akıl çağında insan, aklını mı kaybetmiştir?

Musil’in akıldışı bulduğu akıl çağı ise insanın giderek tinsellikten uzaklaşması, ruhunu yitirmesi ve bir makineye dönüşmesidir. Akıl çağında aklına çok fazla güvenen insanın sonunda aklını yitirme noktasına geldiğini, değerlerini kaybetmeye başlayıp anlamsızlığa ve hiçliğe gömüldüğünü, saçma sapan fikirlerin kıskacında debelendiğini, söylemden eyleme bir türlü geçemediğini ve bu yüzden de ilham, hayal, yaratıcılık, amaç, tutku gibi birçok olumlu davranışından vazgeçmeye başladığını fark eder Musil. Bunu romanda sıkça dile getiren Musil’in cümleleriyle ifade edecek olursak: 

“İnsanlık gerçekliği kazanırken düş denilen şeyi yitirdi. İnsan artık bir ağacın altına uzanıp, ayağının başparmağı ile ikinci parmağı arasından gökyüzünü seyretmiyor, fakat bir şeyler yaratıyor; ayrıca becerikli olmak isteyen insanın aç kalmasına ve düşlere dalmasına izin yok; o, biftek yiyip yerinden kımıldamak zorunda.”

“İnsanın ruhunu satabileceği şeytan hikayesine belki bu insanların hepsi inanmıyor olabilir; ama din adamı, tarihçi ve sanatçı olarak ruhun sırtından iyi paralar kazandıkları için ruhtan biraz anlamak zorunda olan herkes, bunun matematik tarafından yıkıldığına ve matematiğin insanı bir yandan yeryüzünün efendisi kılarken öte yandan da makinenin kölesi yapan kötü bir aklın kaynağı olduğuna tanıklık ediyor.”

Eski ve yeni arasında sıkışıp kalan çağın insanları, her şeye rağmen zaman denen tekerleğin peşinden sürüklenip gider.

Ulrich, sık sık eski ve yeni kavramları arasında sıkışıp kalır. Eskiyi özlemekte ama yeniyi kabul etmektedir. Eskiyi daha iyi bulurken, yeniye doğru yelken açmaktadır. Eskiye olan özlem Nietzsche’de de sıkça karşımıza çıkmaktadır. Örneğin; Nietzsche gerçek felsefeyi İlkçağ Felsefesi olarak kabul eder ve gerçek filozofların da ilkçağ filozofları olduğunu belirtir. Ona göre felsefeye akıl dahil edildiğinde felsefe aklın felsefesi haline gelmiş, akıl da filozofların körlüğü haline gelmiştir. Aklın körlüğü noktasına ulaşmış bir felsefe de Nietzsche’ye göre felsefenin yozlaşmasından başka bir şey değildir. 

Musil, çağdaşlarının çok savunduğu o ilerlemenin de aslında gerçek anlamda bir ilerleme olmadığını savunur. Çünkü ona göre artık bulunacak yeni bir şey kalmamıştır. Eskiden insan bir sürü bilinmezlikle baş başa iken keşfedecek, icat edecek, yaratacak çok şey vardı. Şimdiyse insanlık, sanayi ve teknoloji sayesinde tamamen mekanik bir hale bürünmeye başlamış ve artık yeni bir şey söylemenin olasılığı bile kalmamış gibidir. Bu yüzden de Musil, çağın insanlarını birer makine gibi görmeye başlamıştır. Ruhunu kaybetmiş, anlamı yitirmiş, ilerlemeye çalışırken aslında yerinde saymaktan öteye gidemeyen çağdaşlarını sıklıkla yermiştir. 

“Yeni ve mekanize bir toplumsal ve duygusal yaşamın epopesini daha başlangıçta Stendhal, Balzac, Flaubert yaratmıştı, alt kesimlerden yükselen uyarıyı ise Dostoyevski, Strindberg ve Freud gözler önüne serdiler: Bizlere, yani bugün yaşayanlara gelince, içimizde sanki bütün bunlar bağlamında artık yapacak hiçbir şeyimiz kalmamış gibi derin bir duygu var.”

“Büyük bir düşünce, günümüzde çok fazla sayıda direnişle karşılanıyor; büyük düşünceler, artık ancak insanların birbirlerini kötüye kullanılmaktan korumalarına yarıyor, bizler, deyiş yerindeyse eğer, düşüncelerle silahlanmış bir ahlâkî barış durumunda yaşamaktayız.”

Kötülüğün yaratıcısı da insanlardır.

Romanda sanki Musil’in aslında en sevdiği karakter Moosbrugger’dir. Moosbrugger bir canidir; azılı bir katil, bir canavardır. Musil’in çağın canavarı olarak karakterize ettiği Moosbrugger romanda, gerçek anlamda eylemde bulunan tek insandır. Evet, bu insan kötüdür. Fakat neden kötüdür? İşte, Musil’in amacı da bize bu soruyu sordurtmaktan ziyade (ki romanda zaten bunu kendi sorar ve cevaplar) bu gerçeğe okuyucunun dikkatini çekmektir. Çünkü Moosbrugger’in kötü olmasının tek nedeni yine toplumdur. İnsanların maskeli yüzlerinin ardına gizlediği ve bu kötülüğü eyleme dökebilecek kadar cesareti bile olmayan bir toplumun yarattığı canavardır Moosbrugger. Kötü bile olsa inandığı şeyler adına eyleme geçebilen tek insandır. 

Belki de Musil, Moosbrugger ile yozlaşmayı ete kemiğe büründürüp, bununla çağın tek eyleminin yozlaşma olduğunu ve bunu da aslında toplumun yarattığını ifade etmek istemiştir.

Aynı Nietzsche’nin “Tanrı öldü!” dediği Zerdüşt eserinin sonunda mağaradaki insanların tanrılarını kaybettiklerini anladıkları an, bir tanrı yaratmaları gerektiği hissine kapılıp, eşeği Tanrı ilan etmeleri gibi…

* Niteliksiz Adam – Robert Musil – Yapı Kredi Yayınları – Çeviren: Ahmet Cemal

\n

Robert Musil\u2019in Niteliksiz Adam eseri, ba\u015f\u0131ndan sonuna kadar insan\u0131 b\u00fcy\u00fcleyen ama bir yandan da d\u00f6nemin \u00e7eli\u015fkilerini ironik bir dille ifade eden bir ba\u015fyap\u0131t olmas\u0131n\u0131n yan\u0131 s\u0131ra benim i\u00e7in \u00f6nemli bir de\u011fere daha sahip. O da T\u00fcrk\u00e7eye \u00e7evrilmesi neredeyse imkans\u0131z diye bak\u0131lan bu eseri bize kazand\u0131ran Sevgili Ahmet Cemal\u2019i bu vesileyle tekrar anabilecek olmamd\u0131r. \u00dcniversite s\u0131ralar\u0131nda derslerine kat\u0131ld\u0131\u011f\u0131m, sonras\u0131nda Moda\u2019daki evinde f\u0131rsat bulduk\u00e7a bir araya gelerek sohbet etti\u011fimiz ve 2017 y\u0131l\u0131nda kaybetti\u011fimiz Ahmet Cemal\u2019in yakla\u015f\u0131k on sene gibi bir s\u00fcrede \u00e7evirisini tamamlad\u0131\u011f\u0131 Niteliksiz Adam eseri bu y\u00fczden benim i\u00e7in fazlas\u0131yla de\u011ferlidir.<\/p>\n\n\n\n

\"\"
Ahmet Cemal<\/figcaption><\/figure><\/div>\n\n\n\n

<\/p>\n\n\n\n

Niteliksiz Adam ile ilgili birka\u00e7 noktaya de\u011finmeden \u00f6nce Robert Musil\u2019i k\u0131saca anlatmakta fayda olacakt\u0131r. <\/p>\n\n\n\n

Robert Musil, 1880 y\u0131l\u0131nda do\u011fan Avusturyal\u0131 bir yazard\u0131r. Ayn\u0131 Kafka gibi t\u00fcm e\u011fitim hayat\u0131n\u0131 babas\u0131n\u0131n istedi\u011fi gibi planlam\u0131\u015f ve makine m\u00fchendisi olmu\u015ftur. Daha sonra ise Berlin \u00dcniversitesi\u0027nde felsefe, psikoloji, matematik ve fizik okuyarak psikoloji alan\u0131nda doktora yapm\u0131\u015ft\u0131r. Edebiyatta ilgileri \u00fczerine hen\u00fcz 26 ya\u015f\u0131nda iken \u00e7eken Musil, hayat\u0131 boyunca kitaplar\u0131ndan edindi\u011fi gelirle ge\u00e7imini sa\u011flamakta zorlanm\u0131\u015ft\u0131r. Modern edebiyat\u0131n kurucular\u0131ndan biri say\u0131lan Musil, ne bilime kar\u015f\u0131d\u0131r ne de felsefeye ama \u00e7a\u011f\u0131n\u0131n birer dogma haline getirdi\u011fi saplant\u0131lar\u0131 nedeniyle bu iki \u0131\u015f\u0131\u011f\u0131n onlar\u0131 art\u0131k k\u00f6rle\u015ftirdi\u011fini savunurcas\u0131na topluma ele\u015ftiri oklar\u0131n\u0131 savurur.  \u00d6rne\u011fin; bilim ve felsefe alanlar\u0131nda kapsaml\u0131 bir e\u011fitim alm\u0131\u015f olan Robert Musil bunu \"\u00e7ok y\u00f6nl\u00fc bilgisizlik\" olarak de\u011ferlendirir. <\/p>\n\n\n\n

Musil, ele\u015ftiri oklar\u0131n\u0131 sadece bilime, felsefeye de\u011fil ayn\u0131 zamanda topluma ve devlete de s\u0131k\u00e7a savurur. \u00d6rne\u011fin; 1919 y\u0131l\u0131nda Musil, bir denemede \u015f\u00f6yle yazm\u0131\u015ft\u0131r: \"Kapal\u0131 g\u00f6zleriyle halklar\u0131n\u0131n n\u00f6betini tutan bu uykulu devlet, ger\u00e7ek anlamda sertlik ve zorbal\u0131k rejimi bunal\u0131mlar\u0131 ge\u00e7irmekteydi; ipin ucunu her ka\u00e7\u0131r\u0131\u015f\u0131nda ve hi\u00e7bir \u00e7are bulamay\u0131\u015f\u0131nda durum b\u00f6yle oluyordu.<\/em>\"<\/p>\n\n\n\n

Ve bir keresinde de \u015f\u00f6yle yazar: \"\u0130nsan\u0131n ba\u015f\u0131ndan a\u015fm\u0131\u015f olan, yaln\u0131zca devlet mekanizmas\u0131, ekonomik ve politik iktidar gruplar\u0131n\u0131n, anonim bir ayg\u0131t\u0131n art\u0131k ne oldu\u011fu anla\u015f\u0131lmayan, uygulamada denetlenebilir olmaktan \u00e7\u0131km\u0131\u015f g\u00fcc\u00fc de\u011fildi; demokrasi bir yan\u0131lsamaya d\u00f6n\u00fc\u015fm\u00fc\u015ft\u00fc, art\u0131k bireyin ger\u00e7ekte oyuyla belirleyebilece\u011fi hi\u00e7bir \u015fey yoktu.<\/em>\"<\/p>\n\n\n\n

Musil\u2019in bu d\u00fc\u015f\u00fcnce ve tutumunu ise Niteliksiz Adam\u2019\u0131n sat\u0131rlar\u0131nda olduk\u00e7a fazla g\u00f6rebiliriz. <\/p>\n\n\n\n

Niteliksiz Adam eseriyle ilgili de k\u0131saca bilgi verecek olursak; Niteliksiz Adam, modernizmin roman alan\u0131ndaki birka\u00e7 ba\u015fyap\u0131t\u0131ndan biri say\u0131lmaktad\u0131r. Yirminci y\u00fczy\u0131l roman\u0131n\u0131n kurucular\u0131 aras\u0131nda yer alan Musil, 1921 y\u0131l\u0131ndan ba\u015flayarak \u00f6l\u00fcnceye kadar Niteliksiz Adam \u00fczerinde \u00e7al\u0131\u015fm\u0131\u015f, roman\u0131n ilk iki kitab\u0131 1930\u0027da, \u00fc\u00e7\u00fcnc\u00fc kitab\u0131 ise 1933\u0027te yay\u0131mlanm\u0131\u015ft\u0131r. Tamamlanmadan kalan d\u00f6rd\u00fcnc\u00fc ve son b\u00f6l\u00fcm\u00fcn yay\u0131mlanmas\u0131 ise ancak aradan neredeyse yirmi y\u0131la yak\u0131n bir s\u00fcre ge\u00e7tikten sonra ger\u00e7ekle\u015febilmi\u015ftir.<\/p>\n\n\n\n

Niteliksiz Adam eseri \u00e7a\u011f\u0131n alegorisidir.<\/em><\/strong><\/h4>\n\n\n\n

Niteliksiz Adam eseri bir \u00e7a\u011f\u0131n alegorisidir. \u00c7\u00fcnk\u00fc tarihteki bir d\u00f6n\u00fcm noktas\u0131n\u0131 i\u015flemekle kalmam\u0131\u015f, ayn\u0131 zamanda ak\u0131l \u00e7a\u011f\u0131n\u0131 her yan\u0131yla sorgulamaya \u00e7al\u0131\u015fm\u0131\u015ft\u0131r. \u00d6rne\u011fin; bunu romandaki \"Ad\u0131na Yeni \u00c7a\u011f Denilen Sa\u00e7mal\u0131k\" adl\u0131 b\u00f6l\u00fcmde \u015fu \u015fekilde dile getirmi\u015ftir: \"O s\u0131rada \u00f6ne \u00e7\u0131kan ki\u015filer aras\u0131nda etkin bir ruhtan yana e\u011filim vard\u0131; beyniyle \u00e7al\u0131\u015fan insan\u0131n yaln\u0131zca midesini d\u00fc\u015f\u00fcnen insan\u0131 y\u00f6netme yetkisini ele ge\u00e7irme g\u00f6revinin bilincine varm\u0131\u015ft\u0131.\" <\/em><\/p>\n\n\n\n

Asl\u0131nda Musil\u2019in sadece bu c\u00fcmlesi de\u011fil, neredeyse roman\u0131n tamam\u0131 \u00e7a\u011f\u0131 ele\u015ftiren, sorgulayan c\u00fcmleler ve diyaloglarla doludur. Zaten Musil\u2019in romanda kurgulad\u0131\u011f\u0131 \u00fclke \u0130mpkralya da bunun temsilidir. <\/p>\n\n\n\n

Musil taraf\u0131ndan \"\u0130mpkralya\" diye adland\u0131r\u0131lan, ger\u00e7ekte 19. y\u00fczy\u0131l\u0131n sonunda ve 20. y\u00fczy\u0131l\u0131n ba\u015f\u0131nda art\u0131k \u00e7\u00f6k\u00fc\u015f s\u00fcrecine girmi\u015f olan Avusturya-Macaristan \u0130mparatorlu\u011fu\u0027nu simgeleyen bir \u00fclkede Musil, modernizm s\u00fcrecindeki bir toplumun ve bireyin t\u00fcm \u00e7alkant\u0131lar\u0131n\u0131 sergilemeyi ama\u00e7lar. Bu arada \u0130mpkralya \u00e7evirisi ile ilgili Ahmet Cemal \u00f6zellikle \u015funu belirtmi\u015ftir: \"Avusturya- Macaristan \u0130mparatorlu\u011fu, Avusturya \u0130mparatorlu\u011fu ile Macaristan Krall\u0131\u011f\u0131\u2019ndan olu\u015fan bir monar\u015fi niteli\u011fini ta\u015f\u0131d\u0131\u011f\u0131ndan, resm\u00ee ad\u0131nda Kaiserlinch und Koniglich (k\u0131salt\u0131lm\u0131\u015f\u0131 K.u.K) s\u0131fatlar\u0131n\u0131 ta\u015f\u0131yordu. Musil, Niteliksiz Adam roman\u0131nda bu imparatorluk i\u00e7in s\u0131fatlar\u0131n ba\u015f harflerinden bir mizah \u00f6\u011fesi olarak Kakanien ad\u0131n\u0131 t\u00fcretmi\u015ftir. Ben, ayn\u0131 ad\u0131 T\u00fcrk\u00e7eye \u00e7evirirken, ayn\u0131 s\u0131fatlar\u0131n T\u00fcrk\u00e7elerinden yararlanarak \u0130mpkralya ad\u0131n\u0131 kulland\u0131m.\"<\/em><\/p>\n\n\n\n

Musil ile Zweig i\u00e7in ge\u00e7mi\u015f zamandaki Avusturya bir \u00fctopya m\u0131d\u0131r?<\/em><\/strong><\/h4>\n\n\n\n

Musil ile hemen hemen ayn\u0131 d\u00f6nemde ya\u015fam\u0131\u015f Avusturyal\u0131 yazar Stefan Zweig, D\u00fcn\u00fcn D\u00fcnyas\u0131 adl\u0131 otobiyografik eserinde, \u00e7ocuklu\u011funun Avusturya-Macaristan \u0130mparatorlu\u011fu d\u00f6nemini anlat\u0131rken h\u00fck\u00fcm s\u00fcren aristokrat k\u00fclt\u00fcr\u00fcn kalitesinden, toplumun k\u00fclt\u00fcr ve sanata verdi\u011fi \u00f6nemden bahsederken o g\u00fcnleri \u00f6zlemle anar fakat ilerleyen y\u0131llarda ba\u015flayan yozla\u015fman\u0131n k\u00fclt\u00fcre ve topluma verdi\u011fi zararlar\u0131 da \u00fcz\u00fclerek belirtir. Musil de ayn\u0131 Zweig gibi k\u00fclt\u00fcrde ve toplumda ba\u015flayan yozla\u015fmadan rahats\u0131z olur ve Niteliksiz Adam eserinde bu yozla\u015fmay\u0131 ironik bir dille ele\u015ftirir. <\/p>\n\n\n\n

<\/p>\n\n\n\n

\"\"
Stefan Zweig<\/figcaption><\/figure><\/div>\n\n\n\n

Niteliksiz Adam bir nihilist midir?<\/em><\/strong><\/h4>\n\n\n\n

Niteliksiz Adam asl\u0131nda Nietzsche\u2019nin g\u00f6r\u00fc\u015flerinin \u00e7o\u011funun romanla\u015fm\u0131\u015f hali gibidir. Yozla\u015fma, de\u011fersizlik, hi\u00e7lik, ruhsuzluk, yazg\u0131, ahl\u00e2k, yeni ve eski gibi bir\u00e7ok kavram asl\u0131nda Nietzsche\u2019nin d\u00fc\u015f\u00fcncelerini yans\u0131t\u0131r. Bu da insan\u0131 ister istemez \u015fu d\u00fc\u015f\u00fcnceye g\u00f6t\u00fcrmektedir: Acaba Musil, Nietzsche\u2019den mi fazlas\u0131yla etkilenmi\u015fti yoksa Nietzsche\u2019nin toplum ve k\u00fclt\u00fcr yap\u0131s\u0131yla ilgili gelecek \u00f6ng\u00f6r\u00fcs\u00fc m\u00fc ger\u00e7ekle\u015fmi\u015fti?<\/p>\n\n\n\n

Niteliksiz Adam\u2019\u0131n ba\u015f kahraman\u0131 Ulrich kendini niteliksiz olarak tan\u0131mlar. Hatta roman\u0131n bir c\u00fcmlesinde tek niteli\u011finin niteliksizlik oldu\u011funu ifade eder. Romandaki \u015fu c\u00fcmle de bu g\u00f6r\u00fc\u015f\u00fc fazlas\u0131yla desteklemektedir: \"Ulrich, bu d\u00fc\u015f\u00fcnceler kar\u015f\u0131s\u0131nda ans\u0131z\u0131n, kendinin bir karakteri olmamas\u0131na kar\u015f\u0131n, gene de bir karakter oldu\u011funu g\u00fcl\u00fcmseyerek itiraf etmek zorunda kald\u0131.\"<\/em><\/p>\n\n\n\n

Niteliksiz Adam \"hi\u00e7li\u011fin\" roman\u0131d\u0131r.<\/em><\/strong><\/h4>\n\n\n\n

Roman\u0131n konusu ise olduk\u00e7a tuhaft\u0131r. Asl\u0131nda tuhaf denebilecek kadar da basittir. Konusu hi\u00e7liktir. Roman, bir araya gelen bir s\u00fcr\u00fc aristokrat insan\u0131n onca \u015feyden sonra hi\u00e7bir \u015fey yapamamas\u0131 \u00fczerine kuruludur. Konuyu biraz daha a\u00e7arsak; Ulrich\u2019in de (babas\u0131n\u0131n zoraki te\u015fvikiyle) i\u00e7erisinde bulundu\u011fu bir grup aristokrat, \u0130mpkralya\u2019n\u0131n 60. y\u0131l\u0131n\u0131 kutlamak amac\u0131yla tasarlanan \u201cParalel-Eylem\u201d komitesini kurarak, bu konudaki etkinliklerin ne olaca\u011f\u0131 \u00fczerine derin d\u00fc\u015f\u00fcncelere g\u00f6m\u00fcl\u00fcr ve s\u0131k s\u0131k kendi aralar\u0131nda yahut bir araya geldikleri b\u00fcy\u00fck toplant\u0131larda bu konuyu enikonu tart\u0131\u015f\u0131p dururlar. Romanda \u00e7ok say\u0131da karakter, olay ve diyalog vard\u0131r. Fakat hi\u00e7biri asl\u0131nda konuyu \u00e7ok fazla etkilemez. Musil, bu karakterleri o \u00e7a\u011f\u0131n insanlar\u0131n\u0131n d\u00fc\u015f\u00fcnce, davran\u0131\u015f ve tutumlar\u0131n\u0131 sergileyecek, b\u00f6ylece ana konuyu ayakta tutacak s\u00fctunlar gibi kurgulam\u0131\u015ft\u0131r.  Romanda bir\u00e7ok farkl\u0131 insan ve d\u00fc\u015f\u00fcnce bi\u00e7imleri olmas\u0131na ra\u011fmen hepsinin ortak \u00f6zellikleri \u00e7a\u011f\u0131n hastal\u0131\u011f\u0131na yakalanm\u0131\u015f olmalar\u0131d\u0131r. O hastal\u0131k da hi\u00e7lik ve eylemsizliktir.<\/p>\n\n\n\n

Musil romanda \u00f6zellikle Ulrich\u2019in d\u00fc\u015f\u00fcncelerinde ve romandaki di\u011fer serbest \u00e7a\u011fr\u0131\u015f\u0131mlar\u0131nda s\u0131k\u00e7a Nihilizmden bahseder. Romanda ad\u0131na s\u0131k\u00e7a rastlad\u0131\u011f\u0131m\u0131z Nietzsche sadece Musil\u2019i de\u011fil, o d\u00f6nemin insanlar\u0131n\u0131 da etkilemi\u015fti ya da Nietzsche\u2019nin \u00fcst\u00fcn \u00f6nsezisi yak\u0131n gelecekte toplumun d\u00f6n\u00fc\u015fece\u011fi \u015feyi tahmin etmi\u015fti. Keza Nietzsche\u2019nin s\u0131k\u00e7a bahsetti\u011fi ve bir yazg\u0131m\u0131z oldu\u011funa inand\u0131\u011f\u0131 yozla\u015fma sorununu, Musil bu roman ile i\u00e7erisinde bulundu\u011fu \u00e7a\u011fdan yola \u00e7\u0131karak ele almaya \u00e7al\u0131\u015fm\u0131\u015ft\u0131r. <\/p>\n\n\n\n

\"\"
Nietzsche<\/figcaption><\/figure><\/div>\n\n\n\n

Ayn\u0131 zamanda Musil, Nietzsche\u2019nin Zerd\u00fc\u015ft eserinde kulland\u0131\u011f\u0131 ve daha sonralar\u0131 \u00e7ok pop\u00fcler olan \"Tanr\u0131 \u00f6ld\u00fc!\" s\u00f6z\u00fcne de \u015fu \u015fekilde bir g\u00f6nderme yapmaktad\u0131r: \"S\u00f6yledi\u011fine g\u00f6re, ruh, kilisenin \u00e7\u00f6k\u00fc\u015f\u00fcnden beri, yani tahminen burjuva k\u00fclt\u00fcr\u00fcn\u00fcn ba\u015flang\u0131c\u0131nda, bir s\u0131\u011fla\u015fma ve ya\u015flanma s\u00fcrecine girmi\u015fti. O zamandan beri Tanr\u0131y\u0131 kaybetmi\u015fti; sa\u011flam de\u011ferleri ve idealleri kaybetmi\u015fti, ve bug\u00fcn art\u0131k insan, ahl\u00e2ktan, ilkelerden, hatta asl\u0131nda ya\u015fant\u0131lardan yoksun ya\u015famakta oldu\u011fu bir noktaya varm\u0131\u015ft\u0131.\"<\/em><\/p>\n\n\n\n

Ak\u0131ld\u0131\u015f\u0131 ak\u0131l \u00e7a\u011f\u0131nda insan, akl\u0131n\u0131 m\u0131 kaybetmi\u015ftir?<\/em><\/strong><\/h4>\n\n\n\n

Musil\u2019in ak\u0131ld\u0131\u015f\u0131 buldu\u011fu ak\u0131l \u00e7a\u011f\u0131 ise insan\u0131n giderek tinsellikten uzakla\u015fmas\u0131, ruhunu yitirmesi ve bir makineye d\u00f6n\u00fc\u015fmesidir. Ak\u0131l \u00e7a\u011f\u0131nda akl\u0131na \u00e7ok fazla g\u00fcvenen insan\u0131n sonunda akl\u0131n\u0131 yitirme noktas\u0131na geldi\u011fini, de\u011ferlerini kaybetmeye ba\u015flay\u0131p anlams\u0131zl\u0131\u011fa ve hi\u00e7li\u011fe g\u00f6m\u00fcld\u00fc\u011f\u00fcn\u00fc, sa\u00e7ma sapan fikirlerin k\u0131skac\u0131nda debelendi\u011fini, s\u00f6ylemden eyleme bir t\u00fcrl\u00fc ge\u00e7emedi\u011fini ve bu y\u00fczden de ilham, hayal, yarat\u0131c\u0131l\u0131k, ama\u00e7, tutku gibi bir\u00e7ok olumlu davran\u0131\u015f\u0131ndan vazge\u00e7meye ba\u015flad\u0131\u011f\u0131n\u0131 fark eder Musil. Bunu romanda s\u0131k\u00e7a dile getiren Musil\u2019in c\u00fcmleleriyle ifade edecek olursak: <\/p>\n\n\n\n

\"\u0130nsanl\u0131k ger\u00e7ekli\u011fi kazan\u0131rken d\u00fc\u015f denilen \u015feyi yitirdi. \u0130nsan art\u0131k bir a\u011fac\u0131n alt\u0131na uzan\u0131p, aya\u011f\u0131n\u0131n ba\u015fparma\u011f\u0131 ile ikinci parma\u011f\u0131 aras\u0131ndan g\u00f6ky\u00fcz\u00fcn\u00fc seyretmiyor, fakat bir \u015feyler yarat\u0131yor; ayr\u0131ca becerikli olmak isteyen insan\u0131n a\u00e7 kalmas\u0131na ve d\u00fc\u015flere dalmas\u0131na izin yok; o, biftek yiyip yerinden k\u0131m\u0131ldamak zorunda.\"<\/em><\/p>\n\n\n\n

\"\u0130nsan\u0131n ruhunu satabilece\u011fi \u015feytan hikayesine belki bu insanlar\u0131n hepsi inanm\u0131yor olabilir; ama din adam\u0131, tarih\u00e7i ve sanat\u00e7\u0131 olarak ruhun s\u0131rt\u0131ndan iyi paralar kazand\u0131klar\u0131 i\u00e7in ruhtan biraz anlamak zorunda olan herkes, bunun matematik taraf\u0131ndan y\u0131k\u0131ld\u0131\u011f\u0131na ve matemati\u011fin insan\u0131 bir yandan yery\u00fcz\u00fcn\u00fcn efendisi k\u0131larken \u00f6te yandan da makinenin k\u00f6lesi yapan k\u00f6t\u00fc bir akl\u0131n kayna\u011f\u0131 oldu\u011funa tan\u0131kl\u0131k ediyor.\"<\/em><\/p>\n\n\n\n

Eski ve yeni aras\u0131nda s\u0131k\u0131\u015f\u0131p kalan \u00e7a\u011f\u0131n insanlar\u0131, her \u015feye ra\u011fmen zaman denen tekerle\u011fin pe\u015finden s\u00fcr\u00fcklenip gider.<\/em><\/strong><\/p>\n\n\n\n

Ulrich, s\u0131k s\u0131k eski ve yeni kavramlar\u0131 aras\u0131nda s\u0131k\u0131\u015f\u0131p kal\u0131r. Eskiyi \u00f6zlemekte ama yeniyi kabul etmektedir. Eskiyi daha iyi bulurken, yeniye do\u011fru yelken a\u00e7maktad\u0131r. Eskiye olan \u00f6zlem Nietzsche\u2019de de s\u0131k\u00e7a kar\u015f\u0131m\u0131za \u00e7\u0131kmaktad\u0131r. \u00d6rne\u011fin; Nietzsche ger\u00e7ek felsefeyi \u0130lk\u00e7a\u011f Felsefesi olarak kabul eder ve ger\u00e7ek filozoflar\u0131n da ilk\u00e7a\u011f filozoflar\u0131 oldu\u011funu belirtir. Ona g\u00f6re felsefeye ak\u0131l dahil edildi\u011finde felsefe akl\u0131n felsefesi haline gelmi\u015f, ak\u0131l da filozoflar\u0131n k\u00f6rl\u00fc\u011f\u00fc haline gelmi\u015ftir. Akl\u0131n k\u00f6rl\u00fc\u011f\u00fc noktas\u0131na ula\u015fm\u0131\u015f bir felsefe de Nietzsche\u2019ye g\u00f6re felsefenin yozla\u015fmas\u0131ndan ba\u015fka bir \u015fey de\u011fildir. <\/p>\n\n\n\n

Musil, \u00e7a\u011fda\u015flar\u0131n\u0131n \u00e7ok savundu\u011fu o ilerlemenin de asl\u0131nda ger\u00e7ek anlamda bir ilerleme olmad\u0131\u011f\u0131n\u0131 savunur. \u00c7\u00fcnk\u00fc ona g\u00f6re art\u0131k bulunacak yeni bir \u015fey kalmam\u0131\u015ft\u0131r. Eskiden insan bir s\u00fcr\u00fc bilinmezlikle ba\u015f ba\u015fa iken ke\u015ffedecek, icat edecek, yaratacak \u00e7ok \u015fey vard\u0131. \u015eimdiyse insanl\u0131k, sanayi ve teknoloji sayesinde tamamen mekanik bir hale b\u00fcr\u00fcnmeye ba\u015flam\u0131\u015f ve art\u0131k yeni bir \u015fey s\u00f6ylemenin olas\u0131l\u0131\u011f\u0131 bile kalmam\u0131\u015f gibidir. Bu y\u00fczden de Musil, \u00e7a\u011f\u0131n insanlar\u0131n\u0131 birer makine gibi g\u00f6rmeye ba\u015flam\u0131\u015ft\u0131r. Ruhunu kaybetmi\u015f, anlam\u0131 yitirmi\u015f, ilerlemeye \u00e7al\u0131\u015f\u0131rken asl\u0131nda yerinde saymaktan \u00f6teye gidemeyen \u00e7a\u011fda\u015flar\u0131n\u0131 s\u0131kl\u0131kla yermi\u015ftir. <\/p>\n\n\n\n

\"Yeni ve mekanize bir toplumsal ve duygusal ya\u015fam\u0131n epopesini daha ba\u015flang\u0131\u00e7ta Stendhal, Balzac, Flaubert yaratm\u0131\u015ft\u0131, alt kesimlerden y\u00fckselen uyar\u0131y\u0131 ise Dostoyevski, Strindberg ve Freud g\u00f6zler \u00f6n\u00fcne serdiler: Bizlere, yani bug\u00fcn ya\u015fayanlara gelince, i\u00e7imizde sanki b\u00fct\u00fcn bunlar ba\u011flam\u0131nda art\u0131k yapacak hi\u00e7bir \u015feyimiz kalmam\u0131\u015f gibi derin bir duygu var.\"<\/em><\/p>\n\n\n\n

\"B\u00fcy\u00fck bir d\u00fc\u015f\u00fcnce, g\u00fcn\u00fcm\u00fczde \u00e7ok fazla say\u0131da direni\u015fle kar\u015f\u0131lan\u0131yor; b\u00fcy\u00fck d\u00fc\u015f\u00fcnceler, art\u0131k ancak insanlar\u0131n birbirlerini k\u00f6t\u00fcye kullan\u0131lmaktan korumalar\u0131na yar\u0131yor, bizler, deyi\u015f yerindeyse e\u011fer, d\u00fc\u015f\u00fcncelerle silahlanm\u0131\u015f bir ahl\u00e2k\u00ee bar\u0131\u015f durumunda ya\u015famaktay\u0131z.\"<\/em><\/p>\n\n\n\n

K\u00f6t\u00fcl\u00fc\u011f\u00fcn yarat\u0131c\u0131s\u0131 da insanlard\u0131r.<\/em><\/strong><\/h4>\n\n\n\n

Romanda sanki Musil\u2019in asl\u0131nda en sevdi\u011fi karakter Moosbrugger\u2019dir. Moosbrugger bir canidir; az\u0131l\u0131 bir katil, bir canavard\u0131r. Musil\u2019in \u00e7a\u011f\u0131n canavar\u0131 olarak karakterize etti\u011fi Moosbrugger romanda, ger\u00e7ek anlamda eylemde bulunan tek insand\u0131r. Evet, bu insan k\u00f6t\u00fcd\u00fcr. Fakat neden k\u00f6t\u00fcd\u00fcr? \u0130\u015fte, Musil\u2019in amac\u0131 da bize bu soruyu sordurtmaktan ziyade (ki romanda zaten bunu kendi sorar ve cevaplar) bu ger\u00e7e\u011fe okuyucunun dikkatini \u00e7ekmektir. \u00c7\u00fcnk\u00fc Moosbrugger\u2019in k\u00f6t\u00fc olmas\u0131n\u0131n tek nedeni yine toplumdur. \u0130nsanlar\u0131n maskeli y\u00fczlerinin ard\u0131na gizledi\u011fi ve bu k\u00f6t\u00fcl\u00fc\u011f\u00fc eyleme d\u00f6kebilecek kadar cesareti bile olmayan bir toplumun yaratt\u0131\u011f\u0131 canavard\u0131r Moosbrugger. K\u00f6t\u00fc bile olsa inand\u0131\u011f\u0131 \u015feyler ad\u0131na eyleme ge\u00e7ebilen tek insand\u0131r. <\/p>\n\n\n\n

Belki de Musil, Moosbrugger ile yozla\u015fmay\u0131 ete kemi\u011fe b\u00fcr\u00fcnd\u00fcr\u00fcp, bununla \u00e7a\u011f\u0131n tek eyleminin yozla\u015fma oldu\u011funu ve bunu da asl\u0131nda toplumun yaratt\u0131\u011f\u0131n\u0131 ifade etmek istemi\u015ftir.<\/p>\n\n\n\n

Ayn\u0131 Nietzsche\u2019nin \"Tanr\u0131 \u00f6ld\u00fc!\" dedi\u011fi Zerd\u00fc\u015ft eserinin sonunda ma\u011faradaki insanlar\u0131n tanr\u0131lar\u0131n\u0131 kaybettiklerini anlad\u0131klar\u0131 an, bir tanr\u0131 yaratmalar\u0131 gerekti\u011fi hissine kap\u0131l\u0131p, e\u015fe\u011fi Tanr\u0131 ilan etmeleri gibi...<\/p>\n\n\n\n

* Niteliksiz Adam - Robert Musil - Yap\u0131 Kredi Yay\u0131nlar\u0131 - \u00c7eviren: Ahmet Cemal<\/em><\/p>\n","post_title":"Niteliksiz Adam \u00dczerine","post_excerpt":"","post_status":"publish","comment_status":"closed","ping_status":"open","post_password":"","post_name":"niteliksiz-adam-uzerine","to_ping":"","pinged":"","post_modified":"2021-10-21 17:29:56","post_modified_gmt":"2021-10-21 14:29:56","post_content_filtered":"","post_parent":0,"guid":"https:\/\/gaiadergi.com\/?p=117775","menu_order":0,"post_type":"post","post_mime_type":"","comment_count":"1","filter":"raw"},"live_filter_cur_post_id":117775}'; block_tdi_122.td_column_number = "2"; block_tdi_122.block_type = "td_flex_block_1"; block_tdi_122.post_count = "4"; block_tdi_122.found_posts = "702"; block_tdi_122.header_color = ""; block_tdi_122.ajax_pagination_infinite_stop = ""; block_tdi_122.max_num_pages = "176"; tdBlocksArray.push(block_tdi_122); -->

SON YAZILAR

Shakespeare, Kafka, Orwell, Dostoyevski ve günümüz

Okuyanın okuduğundan, yazanların okunmadığından hemen herkesin kitapların pahallılığından yakındığı günümüz sularında edebiyat sandalında bir gezintiye ne dersiniz?

Your Stage + Art: Müziğin evrenselliğini kutlayan bir sahne

Bugün paylaşımcılığın ve özgürleşmenin buluştuğu ortak noktadan, müzikten konuşacağız. Your Stage + Art, müziğin insanları bir araya getirme gücüne inanan, müzisyenlere eşit ve özgür şartlar altında müzikseverlerle buluşma imkânı sunmaya çalışan bir oluşum. Sanatla ilgilenen herkesin yeteneklerini...

Edebiyat tekeli ve kırık kalemler

Ülkemizde okuma alışkanlığının çok fazla olmadığını biliyoruz. Bunun için çevremize bakmamız bile yeterli ama gelin sayılara da bir göz atalım. TÜİK’in 2023 yılında yaptığı araştırmaya göre...

İşçi Filmleri Festivali başlıyor

18. İşçi Filmleri Festivali, 14-19 Ekim tarihleri arasında Ankara’da sinemaseverlerle buluşacak. 14 Ekim günü saat 18.30’da Kavaklıdere Sineması’nda oyuncu Gözde Duru’nun sunuculuğunu yapacağı açılışta Sputnik’te...

Derya Gül
Derya Gül
1 Mart 1980 doğumlu sanatçı, on sene boyunca «usta-çırak kültürü» içerisinde yetişti. Sanat ve atölye eğitimleri alırken bir yandan da resim çalışmalarına başladı. Sanatçı, ilk eserlerinde kolaj tekniğini kullandı. Ardından çalışmalarına, kendi oluşturduğu teknik ve üslupla devam ederek buna yönelik eserler üretti. Uzun bir süre sadece portre üzerine çalışan sanatçı, ilerleyen yıllarda soyut figüre yöneldi ve son iki yıldır ise tamamen soyut dışavurumcu resimler yapmaya başladı. Sanatçının ilk dönem eserlerinde «denge» arayışı göze çarparken, son döneme ait çalışmalarında «kontrollü otomatizm ve geometrik soyutlama» dikkat çekmektedir. Edebiyat, felsefe, mitoloji ve tarihle de yakından ilgilenen Derya Gül’ün “Ayadaki Göz” ve “Ah Şu Cahil Filozoflar” isimli iki kitabı bulunmaktadır.

ÇOK OKUNANLAR

95,278BeğenenlerBeğen
17,593TakipçilerTakip Et
22,156TakipçilerTakip Et
243AboneAbone Ol