Ana SayfaKategorisizAğır çekim yaşamak mümkün mü, yoksa Neo bizi kandırdı mı?

Ağır çekim yaşamak mümkün mü, yoksa Neo bizi kandırdı mı?

-

The Matrix filminde ana kahraman Neo’nun kavga ederken zamanı yavaş algıladığı ve kurşunlar üzerine gelirken yavaş yavaş geriye doğru eğilerek tehlikeyi ağır çekimde savuşturduğu sahneleri hatırlarsınız. Gerçek hayatta da kaza kurbanlarının benzer hislerle tehlike kendisine yaklaşırken zamanın yavaşladığını hissettikleri bildirilmiştir. Peki, gerçekten bu mümkün mü?

Tehlike anında zaman gerçekten yavaşlamakta mıdır, yoksa geçmişe dönüp baktığı esnada kazazedeler bunu böyle mi hatırlamaktadır? Bu soruların cevabı, zamanın beynimizde nasıl algılandığıyla ilgili kritik bir öneme sahiptir. Birkaç Amerikalı bilim insanı da kendilerine aynı soruları sorarak, cevapların peşine düştüler. Bunu keşfedebilmek için 45 metre yüksekliğindeki bir platformdan atlamanın iyi bir yöntem olduğunu düşündüler.

Ağır Çekim Düşme

Çalışmaları beynin acil durumlarla nasıl başa çıktığını, zamanın gerçekten yavaşlayıp yavaşlamadığını ve Hollywood’un bizi kandırıyor olup olmadığını ortaya çıkartabilecek sonuçları verdi.

Teksas’da bulunan Baylor College of Medicine nöroloji ilimi yardımcı profesörü David Eagleman, tehlikenin gerçekten insanlarda zaman algısında değişikliğe sebep olduğunu kanıtlamak için gönüllüleri çok yüksek yerlerden attılar. Kendileri de denemeyi ihmal etmediler. Hiçbir ip ile güvenlik altına alınmayan gönüllüler, aşağıda kendilerini bekleyen güvenlik ağına doğru arkaları dönük bir şekilde kendilerini bıraktıklarında, altlarında kendilerini tutacak bir ağ olduğunu unutarak ölüm korkusunu iliklerine kadar yaşadılar.

Aslında tam tersi, zaman hızlanıyor

Gönüllülere deney sonunda havada ne kadar vakit geçirdikleri sorulduğunda, gerçek sürenin üç katı kadarını havada geçirdiklerini söylediler.

Gönüllülerin düşüş esnasında etraflarını ağır çekimde görüp görmediklerini belirlemek amacıyla da Eagleman ve ekibi “algısal kronometre” adını verdikleri bir bileklik yaptılar ve gönüllülerin bileğine taktılar. Kronometrenin özelliği, ekranında birtakım sayıları art arda göstermesi ve düşüşün sonuna yaklaştıkça sayıların değişme hızının artması, düşüşün sonlarına doğru artık gönüllüler tarafından okunması mümkün olmayacak kadar hızlı değişmesiydi. Fakat eğer tehlike anında zaman gerçekten ağır çekim olarak algılanıyor olsaydı, gönüllüler çok hızlı değişen bu sayıları olduğundan daha yavaş görüp, okuma imkanı bulabileceklerdi. Sonucunda ise gönüllüler ekranda hızla geçen sayıları okuyamadılar. Bu da demek oluyordu ki zaman olduğundan yavaş algılanıyordu; fakat Neo’nun yaşadığı gibi, kurşunları yavaşça kendine gelirken görebilecek ağır çekim tarzı bir gerçeklik yoktu.

Matrix Ajan 1

Bu durumda insanların hafızaları onlara oyun oynuyor olmalıydı. Bir insan korktuğu zaman, beyninin amigdala denilen bölgesi daha aktif çalışmaya başlıyor. Sonucunda ise daha çok anı depolanarak olay olduğundan daha uzun sürmüş hissi veriyor.

Bu durum ayrıca yaşlandıkça zamanın daha hızlı geçmesi ile de ilişkilendirilebiliyor. Küçükken her şey insanlara yeni geldiği için daha çok anı depolanırken, yaşlanmaya başladıkça beynimize o kadar çok anı depolamıyoruz. Dolayısıyla zamanı hızlı geçiyormuş gibi algılamaya başlıyoruz.

Kaynak: Live Science

SON YAZILAR

GIF nedir ve nasıl kullanılır?

Açılımını bilmeseniz bile "GIF" kelimesine kesin rastlamışsınızdır. İnternetin ilk zamanlarında belirleyiciydi, şu ansa hiç olmadığı kadar popüler. Peki bu GIF nedir ve onları nasıl kullanabiliriz? En basit...

Elektromanyetik dalgalarla uzay zamanda geçmişi ve geleceği görmek

Uzayda bulunan herhangi bir yüklü nokta uzayın niteliğini değiştirir. Yakınında bulunan başka bir nokta bulunduğu yerden alınırsa, bu nokta üzerine etkiyen kuvvet yok olsa da...

Sanal parçacıklar kendisini tanımlayıp solucan delikleri oluşturan bilinçli temel etkiler mi?

Sanal parçacık sıradan parçacıkların özelliklerini sergileyen fakat sınırlı bir süre var olan geçici dalgalanma olarak tanımlanır. Sanal parçacık kavramı, sıradan parçacıklar arasındaki etkileşimi, sanal parçacıklar arasındaki...

Yaşlanmaya meydan okuyan şifre Termodinamik Yasaları’nda mı?

Termodinamik kanunları, çok genel bir geçerliliğe sahiptir ve karşılıklı etkileşimlerin ayrıntılarına veya incelenen sistemin özelliklerine bağlı olarak değişmez. Yani bir sistemin sadece madde veya enerji...
Selma Çam
Selma Çam
Hayat hikayemi anlatmaktansa, hayatın kendi hikayesinden anladıklarımı anlatmayı yeğlerdim, oysa ki üç aşağı beş yukarı hepimizin hayattan anladığı ve anlamadığı aynı. Anlatmak ise kelimelerin yetersizliği içerisinde kendi anlamını kaybediyor. Hiç bir şey anlatmasam da anlayabilen için çok bile anlattım. Erkan Oğur'un da dediği gibi; "Bu işin sonu sessizlik."

ÇOK OKUNANLAR

95,278BeğenenlerBeğen
17,593TakipçilerTakip Et
22,156TakipçilerTakip Et
243AboneAbone Ol