Peanut (Fıstık) ismi verilen kaplumbağa, 20 yıl önce bir bira kutusu plastiğine sıkışmıştı. Deforme olan vücuduyla kısa sürede öleceği düşünülüyordu ama o tam 22 yıl direniyor. O artık doğanın insan kaynaklı kirlenmeye karşı direncinin sembollerinden biri.
Kaplumbağa Peanut’un hikayesi hem insanın doğayı kirleterek dünyadaki diğer canlıları nasıl kötü etkilediğinin bir örneği hem de doğanın bu kirlenmeye, bu tahribata karşı direncinin adeta artık diğer adlarından, simgelerinden biri.
Peanut’un acı ve direncin karıştığı hikayesi 1980’li yıllarda başlıyor. Peanut, bebek kırmızı kulaklı kayakçı (Trachemys scripta elegans) türünden bir kaplumbağa. Yarı-su türü olan bu kırmızı kulaklı kayakçılar, karada ve göletlerde gezebiliyor. Bu cins ise yavaş akımı olan sularda görülen bir tür olarak tanınıyor.
Peanut, ABD Missouri’de özgürce yüzerken, bir gün bir bira kutusu plastiğine takılıyor. Ne kadar çıkmaya çalışsa da plastik içine daha da çok giriyor. İçinde mahsur kaldığı bu plastik içinde yaşamaya ve büyümeye devam ediyor. Yıllar içinde ise vücudu deforme oluyor. Değişen vücut şekli ile cinsi içinde dışlanma gibi bir durumla karşılaşırken aynı zamanda diğer bazı su canlıların da saldırısına uğradığı oluyor.
1993 yılında ise Peanut, insanlar tarafından fark ediliyor. Etrafındaki plastik kesiliyor ve kurtarılıyor. Aradan tam 22 yıl geçtikten sonra ise Peanut hâlâ hayatta ve bir bakıcısı da var artık.
Peanut, geçtiğimiz yıllar içinde başlayan Missouri Eyaleti’nin “Çöpe Dur” kampanyasının yüzü de olmuştu. Onun hikâyesi, insan kaynaklı kirlenmenin doğayı ve diğer canlıları nasıl tehdit ettiğinin bir örneği olarak doğa-hayvan hakları mücadelesine de ışık tutuyor.