Kanadalı model ve fotoğrafçı April Lea Hutchinson’a göre çıplaklık, bedenin kırılganlığından gelen çekiciliğin en iyi ifadesi; önemli olan “fark etmek için doğru zamanı bulmak.”
Çocukluğunda ailesiyle beraber okyanusu izleyişini sonsuza kadar saklamak istemiş Hutchinson. İlk fotoğrafını çekmesi ve karanlık odaya girişi ise tam da bu tutkuyla, hayatının en güzel anlarını saklamak istemesiyle lise yıllarında oluyor.
Fotoğrafçılığın en güzel yanı, en ince detayı, belki başka kimsenin fark etmeyeceği detayları görebilmek. Hutchinson’un nü fotoğrafçılığı, duygusallık ve seksapalitenin bir kutlaması. Burada harikulade bir özgürlük ve aynı zamanda kırgılanlıklar var. Çıplak bir beden asla utanılacak bir şey değil, aksine hayranlıkla bakılası, izlenesi bir şaheser. Fotoğrafladığı kadın veya erkekler rahatlarsa sanatçı bu çalışmalardan büyük keyif alıyor, kendisini onore olmuş hissediyor. Modellerinin fotoğraflarına bakarken kendilerine güvenlerinin artması onun için çok büyük bir mutluluk.
Kendisi de aynı zamanda modellik yapan sanatçı, madalyonun iki tarafını da deneyimliyor olmasının sanatını desteklediğini düşünüyor. Fotoğrafçılığından öğrendiği açılar, ışık ve kompozisyon gibi ögeler modellik yaptığı zamanlarda kendisini doğru bir şekilde ifade edebilmesini, duygularını ve ruh halini daha iyi yönetmesini sağlıyor. Fotoğrafın da oyunculuk gibi duygusal bir içeriğinin olduğunu modelliğinde görüyor olması ise kendi modellerine, çekimlerinde, duygularını hissettirmek ve ifade etmelerini sağlamak için özgün bir kaynak.
Hutchinson’ın çalışmaları, kadın ve erkeklerin çıplak vücutlarını seksüel olarak teşhir edilen bir oluşumdan öte çıplaklıkları ve vücutlarıyla gurur duymalarını amaçlıyor. Bugün erotik fotoğrafçılıkta, fotoğrafçı ve model arasında güçlü bir bağ var, kimyasal bir bağ. Bu kadar olağanüstü bir durumun toplum tarafından da fark edildiğini umuyor sanatçı. Buna parallel olarak, erotizmin, artık fotoğrafçılıkta bariyerlerin kalktığı ve çıtanın yükseldiği bir alan olması sevindirici. Daha belki sadece bir yıl önce kabul edilemez bir şeyken şimdi farkında olunan ve kabul gören bir konsept. Çıplaklık yakın zamana kadar porno olarak algılanıyordu ve şimdi sanat. Hâlâ subjektif, bakan göze göre yorumlanabilecek bir şey olması fikrinden de yok değil. Aslında artık toplum da çıplaklığı daha fazla kabul etmiş durumda.
Peki, yaratıcı fikirler nereden geliyor? Her gün yeni bir ilham aslında, müzik için, sanat için, fotoğraf için. Sanatçının ilham aldığı bazı isimler; Sally Mann, E. Von Unwerth, Bettina Rheims, E.Weston ve H.Newton. “Her gün, hayatımdaki her şeyden ilham alıyorum. Güzellik Tanrı’nın yarattığı her şeyde. Sadece farkına varmak için doğru zamanı bekliyor.”
Kaynak: Inside Art, Soamused