Ana SayfaEkolojiİklim & SuYiyecek israfını önleyerek iklim değişikliğinin önüne geçilebilir

Yiyecek israfını önleyerek iklim değişikliğinin önüne geçilebilir

-

Dünya üzerinde üretilen yiyeceğin üçte birinden fazlası sofralara bile ulaşamıyor. Üretilen ürünler ya taşınması sırasında heba oluyorlar ya da zengin ülkelerdeki gereğinden çok daha fazla yiyecek alımı yapan tüketiciler tarafından kullanılamadan atılıyorlar.

Sosyal, ekonomik ve ahlaki etkilerinin yanı sıra, her gece 805 milyon insanın yatağa aç girdiğini düşünürsek, bu kadar çok yiyeceğin bir hiç için üretilmiş olması korkunç.

AB raporuna göre, yalnızca boşa giden su miktarı, Avrupa’nın en büyük nehiri olan Volga’nın yıllık akıntısına aşağı yukarı eşit seviyede. Atılan bu yiyeceklerin imalat sürecinde, hasat için, ürünlerin naklinde ve paketlenmesinde harcanılan enerji 3,3 milyar metrik ton karbondioksit salımına neden oluyor.

Eğer yiyeceklerin israfı bir ülke olarak değerlendirilirse, “Yiyecek Ülkesi” sera gazı salımında dünyanın üçüncüsü olarak, Amerika ve Çin’in hemen ardında yer alırdı.

Amerika merkezli mühendislik firması United Technologies’in baş sürdürülebilirlik yetkilisi John Mandyck, yiyecek israfının nakli sırasında ve depoda bekleme sürecinde soğutma sistemleriyle muhafaza edilerek azaltılabileceğini düşünüyor.

(Fotoğraf Kaynağı: www.biocycle.net)
Dünya üzerinde üretilen yiyeceğin üçte birinden fazlası sofralara bile ulaşamıyor. Üretilen ürünler ya taşınması sırasında heba oluyorlar ya da zengin ülkelerdeki gereğinden çok daha fazla yiyecek alımı yapan tüketiciler tarafından kullanılamadan atılıyorlar. (Fotoğraf Kaynağı: www.biocycle.net)

Gelişmiş dünyada yiyeceklerimizi sorgusuz sualsiz kabul etme eğilimindeyiz. Yiyeceğin bu kadar çok olduğu yanılgısına düşerek yiyecek israfı gerçeğini ve onun çevreye ve iklime verdiği zararları gözden kaçırıyoruz. Fakat sera etkili gazların salımı önleme konusunda yiyecek israfını azaltmak başlangıç için kolay yollardan birisi olabilir. Yeni teknolojiler geliştirmemize bile gerek olmadan sadece elimizdekilerin doğru kullanımı yeterli.

Yiyecek israfı iki farklı şekilde ortaya çıkıyor. Bu israfın yaklaşık üçte biri, tüketici düzeyinde çok fazla alarak kullanamadan attığımız yiyeceklerle gerçekleşiyor. Diğer üçte ikilik kısmıysa üretim ve dağıtım sürecinde gerçekleşiyor. Örneğin; bir sürü yiyecek tarlalarda çürüyor, nakli sırasında heba oluyor ya da doğru muhafaza sistemlerine sahip olmayan marketlerde kısa süre içerisinde çürüyor. Daha iyi taşıma ve muhafaza koşulları oluşturarak büyük bir fark yaratmak mümkün.

(Fotoğraf Kaynağı: www.thehindu.com)
Sosyal, ekonomik ve ahlaki etkilerinin yanı sıra, her gece 805 milyon insanın yatağa aç girdiğini düşünürsek, bu kadar çok yiyeceğin bir hiç için üretilmiş olması korkunç. (Fotoğraf Kaynağı: www.thehindu.com)

Yiyecek koruma standartlarına sahip olmayan ülkelerin bu konu hakkında geliştirecekleri yasalar, taşıma ve muhafaza sırasında oluşabilecek zararların önüne geçebilir.

Yiyecek israfının önlenmesi, insanlık için tarihi bir olay olabilir. Bugün, dünya üzerindeki herkesi ve 35 yıl içinde öngörülen gelecek 2,5 milyar insanı doyurabilecek kadar yiyecek üretiyoruz. Daha az israf edip, daha çok doyurmalıyız. Tarım için kullanılan alanlar dünya üzerinde buzla kaplı olmayan topların yüzde 38’ini kaplıyor ve temiz suyun yüzde 70’ini kullanıyor. İsrafın önlenmesi çevresel etkenler açısından da çok önemli. Sera etkili gazların salımında gerçekleşecek azalma ve artan su kıtlığına karşı savaşta çok önemli bir etken oluşturabilir.

Bireysel olarak yapabileceklerimiz de çok basit ve çok etkili olabilir. Öncelikle gereğinden fazla yiyecek almayarak, yiyecek israfına karşı savaşımıza başlayabiliriz. İyi görünmese bile aslında atılan bir çok sebze ve meyvenin kullanımı mümkün. Büyük marketlerin ve manavların ezilmiş, çürümüş diye atmayı planladığı ürünleri alarak kullanabilir, gereksiz harcamaları önlediğimiz gibi israf olacak yiyecekleri de değerlendirmiş oluruz. Değişimin bireyde başlayacağını unutmayarak bugün kendimiz ve dünyamız için bir şey yaparak gereğinden fazlasına hayır diyebiliriz.

Kaynak: National Geographic
Başlık Görseli: Switchroad.com

SON YAZILAR

Çiftçilerin isyanını, toprağın çığlığını duydun mu?

Dünyanın dört bir yanında çiftçiler meydanlarda seslerini yükseltiyor. Peki neden? Çünkü toprağın gerçek sahipleri, artık daha fazla susamıyor. Çığlıkları dünyaya yayılıyor, kulak veren var mı? Çiftçinin...

Yeşil mimarinin geleceği: Tarımsal atıklardan mimarinin zirvesine; mısır koçanları karbon emici duvarlara dönüşüyor

Tarım atıklarının mucizevi dönüşümüne tanık olun: Mısır koçanlarından üretilen karbondioksit emen duvar kaplamalarıyla yeşil mimarinin geleceği şekilleniyor! Sürdürülebilirliğin sınırlarını zorlayan bu yenilikçi projeyi keşfedelim! İnşaat ve...

Yeşil Düşünce Derneği’nin İklim Okulu 29-30 Nisan’da!

“Kimseyi Arkada Bırakmadan: Batı Karadeniz’de İklim Hareketinin Güçlendirilmesi” projesi kapsamında gerçekleştirilecek İklim Okulu ve forum etkinlikleri ile yerel yönetim, sivil toplum, devlet kurumları ve halk,...

WWF’den Söke’de Onarıcı Tarım buluşması

WWF(Doğal Hayatı Koruma Vakfı), Dünya Toprak Günü'nü paydaşlarıyla birlikte kutladı. Aydın Söke’de gerçekleştirilen ‘Onarıcı Tarım’ buluşmasında yöre çiftçileri ile biraraya gelindi. 2019'da başlayan uygulamaların sonuçlarının...

ÇOK OKUNANLAR

95,278BeğenenlerBeğen
17,593TakipçilerTakip Et
22,156TakipçilerTakip Et
243AboneAbone Ol