Yaşadığımız evrenin hiçbirimize ait olmadığını ve elimizde emanet olduğunu unutmamak lazım. Şunu da hatırlamakta fayda var: Bu dünya artık çocuklara bırakılacak bir miras değil, onların hesabından çalınmaya başlanmış bir borç. Bugün çocuk olanların yetişkin olduklarında yaşacakları bütün çevresel olumsuzlukların sorumlusu artık bizleriz. Birçok bilim insanı geri dönülmez ve geçen yüzyıllara oranla çok hızlı oluşan değişimlerin kıskacında olduğumuzun uyarısını üstüne basa basa yaptılar. Dolayısı ile çocukların sadece geleceği değil, şimdiki bütünlüğü de tehlike altında.
Çevresel olumsuzluklardan yine en çok çocuklar zarar görüyor. Milyonlarca çocuk çevre kirliliği ve olumsuz çevre koşulları yüzünden sakatlanıyor veya hayatını kaybediyor. Bu üzücü gerçeklerin daha da üzücü kısmı ise bunların aslında engellenebilir olması. Bulaşıcı hastalıkları kontrol altında tutsanız bile, önlem alınabilir çevresel etkileri umursamadığınızda sakatlanma ve ölüm oranları maalesef artış gösteriyor.
Peki ne gibi çevresel etkilerden bahsediyoruz?
Düşme, yanma vb gibi riskler: Güvenlik önlemleri yeterince alınmamış yollarda, yüksek yerlerden düşme ve sakatlanma riski bulunuyor. Çocuklar için ise bu risk büyüyor haliyle. Korumasız yaya yolları, yani araç yolu ve yaya yollarının tanımsız olduğu durumlar, büyük tehlike taşıyor. Ayrıca çevreye bırakılan sert madde atıklarından dolayı kesik veya ezikler, bunlardan dolayı da enfeksiyonlar görülebiliyor. Yanıkların önlenmesi için ise her türlü çevrede en büyük dikkatin verilmesi gerekliliği aşikar. Açık ateşler, elektrikli ısıtıcılar, gazyağı ve yerde kullanılan pişirme araçlarının kullanımı, hele ki bir de kalabalık bir nüfus varsa oldukça büyük risk faktörleri. Yüksek gelirli evlerde bile yanlış yapılanma, bozuk ısıtıcılar ve yangın alarmlarının olmaması gibi etkenler bulunuyor.
Toksik madde ve zehirlenme: Uygun koruma ve depolama alanları olmadığı zaman çocukların ilaçlar, gazyağı ve tarım ilaçlarına maruz kalması durumunda zehirlenmeler görülebiliyor. Çocukların toksik madde ile temas olasılığı yetişkinlere göre daha büyük. Çocukların oyun oynama ve keşfetme güdüleri düşünüldüğünde anlaşılabilir bir durum.
Kirli hava, su ve toprak: Hem iç mekanda hem de açık havada hava kirliliği görülebiliyor. İç mekanda barınmak zorunda olan çocuklar ateş dumanı, yeterisz havalandırma gibi durumlara maruz kalabiliyor. Kronik öksürük, solunum hastalıkları ve görme sıkıntıları yaşayabiliyorlar. Latin Amerika’da yaklaşık 2 milyon çocuk kronik öksürükten muzdarip. Yoğun trafik nedeniyle yayılan egzoz solunumu çocuklarda öğrenme ve davranış problemlerine, hatta yüksek dozajlarda ise ölümlerine neden oluyor. Benzer şekilde, toprağa ve suya yasa dışı bırakılan atıklar, dışarıda ve toprakta oynayan çocukları uzun vadeli etkileyebiliyor.
Bunların dışında tabi değinilmesi gereken konulardan biri çalışan çocuklar. Yetişkinler için tasarlanmış aletleri kullanma, zararlı maddelere maruz kalma, ağır iş yükü veya endüstriyel alanlarda çalışma yaralanma, sakatlanma hatta ölme riskini taşıyor onlar için.
Çocukları direk olarak etkileyeceğini düşünmediğimiz, fakat aslında olumsuz etkilerini çeşitli şekillerde yaşadıkları durumlar da bulunuyor. Örneğin, kalabalık. Nüfusun artması direk olarak çocuklar üzerinde bir stres yaratıcı, ama çevre kontrolunün azalması yüzünden de dolaylı etkileri bulunuyor. Örneğin, gereğinden fazla gürültü, kalabalıktan ötürü kaotikleşen alanlar, yapısı bozuk bir akış çocukların öğrenmeye odaklanmalarını, motivasyonlarını ve okul başarılarını etkiliyor. Bu tarz stres yaratıcılar sadece çocukları değil, anne-babalarını ve onların ebeveynlik tarzlarını etkiliyor. Onları daha cezalandırıcı ve sert ebeveynler olarak davranmaya itebiliyor veya çocukların daha az önemsemelerine neden oluyor. Kaotik yaşamın bir diğer götürüsü de halka açık alanların azalması. Oyun parkları, parklar ve açık alanların olmaması çocukların günlük hayattan daha kopuk olmalarına neden oluyor. Tabi bu durum suç oranının ve vandal davranışın artmasına da etkide bulunuyor. Çocukların güven içinde oynayıp, keşif yapamıyor olması; gençlerin sosyalleşememesi onların sosyal ve duygusal gelişimlerini oldukça olumsuz yönde etkileyebiliyor.
Yeşil alanların azalması ve şehirleşmenin hızla artması artık hiçbirimizin inkar edemeyeceği bir dünya durumu. Fakat bahsettiğimiz problemlerin birçoğuna neden olan bir durum. Dev binalar arasına sıkışıp kalmış bir çocukluk, bencilleşip bireyselleşen bir toplum ve bu toplumda büyümeye çalışan çocuklar… Bir yanda da oradan oraya savrulan, evsiz, susuz ve sessiz çocuklar…
Yoksa bizler kendi bugününden başkasını umursamayan makineler mi olduk?
—
En temel insan hakları olan barınma, beslenme, temiz suya erişim gibi hakların çocuklar için büyük öneminden başka yazılarda da bahsetmiştik. Önceki yazılara buradan ve buradan ulaşabilirsiniz.
—
Yardımcı Kaynak: Save the Children