Türk edebiyatının usta kalemlerinden Zülfü Livaneli, Son Ada’nın Çocukları kitabı ile çocukların dünyasına giriyor, aynı zamanda çocukların dünyasından bize sesleniyor.
Babam bana “İyiler her zaman kötüleri yenecek kadar güçlüdür,” derdi. “Yeter ki, güçlerinin farkına varıp birleşsinler.” (s.34)
” Yine de tıpkı babam gibi, ülkemizdeki insanların tekrar dost olabileceklerine dair umudumu yitirmemiştim. Kim bilir? Belki benim yaşımdakiler büyüyünce ülkemize tekrar barış gelir. ” (s.39)
2015 yılında çıkardığı bu kitabında yaşadığımız günlerden beslenen ütopik bir hikaye okuyoruz. Büyükler için de Son Ada isminde olan bu roman daha genç okurların dikkatini çekecek yönden.
Son Ada’nın Çocukları, sade bir anlatım, akıcı ve anlaşılır bir dilin yanında akılcı bir kurguya da sahip. Bu anlaşılırlığı ve dikkat çekici kurgusuyla çocuk okurların, düşünmesini, sorunları görmesini ve çözümlemeyi öğrenmelerini de sağlıyor.
Son Ada’nın Çocukları, huzurlu, düzenli, doğayı seven, mutlu insanların oluşturduğu bir adada geçiyor. Paraya ihtiyaç olmayan, şiddetin, rekabetin olmadığı, güç kavgalarının yaşanmadığı bir hayat… Sorunlar başlayana kadar çocuklara iyi insan ilişkilerinin nasıl olduğunu anlatıyor. Adadaki düzen, sosyal hayat, günlük işleyişler hayallerde yer edecek türden… O yüzden olacak ki ada halkı buraya ”Son Ada” demişlerdi. ”Son ada, son sığınak, son insani köşe...”
Sorunlar ise adaya zorba bir başkanın gelmesiyle başlıyor. Ada halkına hırs, güç, yönetilme arzusu aşılamaya çalışan adam zorbalığı ile ada hayatını alt üst ediyor. ”Medeniyet” getirme fikri ile ada halkının en sevdiği doğada tahribata başlıyor, hayvanlara zarar veriyor, insanlar arasında güç dengeleri oluşturuyor. Kitapta, doğanın düzeninin bozulmasının vahim sonuçları hem sembolik hem de gerçekçi bir anlatımla gözler önüne seriliyor. Eski huzurlu hayatlarından çok uzaklaşan ada halkı bu kötülüğü fark edene kadar birçok bedel ödeniyor. Başkan gittikten sonra eski hayatlarına geri dönmek isteyen ada halkı, bir fidan dikerek işe başlıyor.
Ütopik bir hayatın nasıl bozulduğunu, neler yaşandığını, nasıl bir süreç geçirildiğini adadaki çocukların bir tanesinin ağzından dinliyoruz.
”Eskiden barış içinde yaşayan insanlar nasıl olup da böyle birbirlerine düşman oluyorlardı ? Bu sorumun cevabını, Son Adamızın acı hikayesinde bulacaktım.” (s.39)
Güç sarhoşluğunun, hırsın, zorbalığın bir düzeni nasıl bozabileceğini, insanların ne kadar çabuk bu yanlışa düşebileceğini gösterirken ders veren, yol gösteren roman, anlatım tarzı ve içeriği ile çocukların hayal dünyasına kolayca girebiliyor.