FBI’ın yaptığı yeni düzenlemeler ile hayvan istismarı; cinayet, insan kaçırma ve kundaklama gibi en yüksek suçların seviyesine yükseltiliyor.
Araştırmalara göre, hayvanlara işkence eden ve öldüren gençlerin hayatlarının daha ileriki dönemlerinde toplumun içerisinde de şiddet eğilimleri gösterme oranları çok yüksek. FBI yaptığı yeni düzenlemelerle, daha önceden “diğer suçlar” kategorisine koyarak küçümsediği hayvan istismarı; artık cinayet, insan kaçırma ve kundaklama gibi en yüksek suçların seviyesine yükseltiliyor.
Düzenlemenin yapılma sebebi, hayvanlara uygulanan şiddet dolu eylemlerin, o insanın psikolojik durumunun ne denli kararmış olduğunu belirlemede uyarıcı bir özellik taşıması. Bu kapsamda hayvanlara uygulanan şiddet farklı kategorilerde değerlendirilecek. Basit bir ihmalden tutun, hayvan tecavüzlerine ve hayvanlara yapılan işkencelere kadar bütün eylemler artık ciddi suçlar kategorisine girecek.
Canlılığını duygularıyla ve tepkileriyle açık bir şekilde belirtebilen hayvanlara bir insanın şiddet uygulayabilmesi, bundan sonra FBI kanunlarına göre psikopatlığın uyarıcı belirtileri arasında yerini alacak ve bu suçu gerçekleştirmiş gençlere psikolojik tedavi alarak içlerindeki baskın şiddet duygusundan kurtulma imkanı verilecek.
Vakalar incelendiğinde Amerika’daki seri katillerin çoğunun hayat hikayesinde, daha önceden köpeklerin, kedilerin veya kurbağaların kafalarını kazığa saplamak gibi olaylar gözlemlenmiş. Amerika’da bilinen bir seri katil olan Albert DeSalvo da kedi ve köpekleri ahşap kutulara koyup, kutulara ok atarak onları öldürmüş.
Kanada’da yaşanan bir olayda ise durum aynı. Kedilere nasıl eziyet ederek öldürdüğünü YouTube üzerinden paylaşan Luka Magnotta hakkında Los Angeles merkezli hayvan hakları derneği Last Chance for Animals (Hayvanlara Son Şans), tutuklanmasını ve yargılanmasını sağlayacak bilgiyi verene 7 bin 500 dolar ödül vereceğini açıklamıştı. Ancak Magnotta’ya karşı herhangi bir önlem alınmamış, sonuç olarak da Concordia Üniversitesi Mühendislik Fakültesi’nin bilgisayar bölümünde okuyan 33 yaşındaki Çinli öğrenci Lin Jun’u öldürdükten sonra parçalara ayırmış, bir kısmını yemiş, nekrofili eylemleri uygulamış ve en sonunda da kalan parçalarını başta ilkokullar olmak üzere bazı Kanadalı siyasetçilerin ofislerine postalamıştı.
1883’te dünyaya gelen Peter Kürten ya da herkesçe bilinen adıyla “Düsseldorf Vampiri“, her yaştan ve cinsten 50 kişiyi içeren cinayet listesine başlamadan çok önce, köpeklere, koyunlara işkence eden, onların ırzına geçen ve onları öldüren biri olarak tanınırdı.
15 yaşındaki Kobe canavarı Sakakibara, 11 yaşındaki Jun Hase’i vahşice öldürmeden önce, kedi başı kesmiş, güvercinleri boğmuştu.
19 yaşına varmadan 5 çocuğu öldüren Christine Falling’in çocukluğu kedi cinayetleri ile doluydu.
Katil Jack Bassenti, köpek yavrularını canlı olarak gömerdi.
Bunun gibi yüzlercesi kayıtlarda mevcut. Vahşice işlenen cinayetlerin arka planını incelediğimizde karşımıza çıkan sonuç ise hep hayvan istismarı. Yani dostlarımız aslında birer deneğe dönüşüyor. Türkiye’de de bunun gibi olaylar geçtiğimiz yıllarda yaşanmış ve hayvan istismarcıları yalnızca para cezası ile işin içinden kurtulmuştu. Demokrasi ülkesi olarak adlandırdıkları Türkiye’de, her yıl yüzlerce hayvan istismarı videosu gün yüzüne çıkıyor ve katilleri hiçbir şey olmamış gibi serbest bırakılıyor.
Artık okullarda çocuklara hayvan hakları dersleri verilmeli, tüm halklar bu konuda bilinçlendirilmeli. İnsanlığa karşı işlenen suç ile hayvanlara karşı işlenilen suç, aynı derecede ve aynı prosedürler ile yargılanmalı.
Bunu öğrenmeniz ve anlamanız için daha kaç kanıt lazım?
Hazırlayan: Selma Çam & Burak Avşar
Kaynak: The Huffington Post