AKP siyasi hayatı boyunca reklamlardan oldukça büyük bir yardım almış, reklam bütçesini yüksek tutmuş, kısaca reklam yapmayı iyi bilen bir parti. 3 dönemdir iktidar partisi olan AK Parti, bu dönem yaptığı reklam şirketleri seçimiyle büyük bir yanlışın kıyısında gibi duruyor. Reklam filmlerindeki bu tutarsızlıklar seçim sürecinde partiye olan güveni ve oy oranlarını etkileyecek mi, bunu zaman gösterecek.
Erdoğan ile 18 yıl çalışan reklamcı Erol Olçak‘ın, 2012 yılında yapılmış bir röportajı var. Recep Tayyip Erdoğan’ın cezaevinde olduğu zamanlarda dahi siyasal iletişimin ne kadar düzenli ve özenli yürütüldüğünü anlatıyor. Biri bitiyor, ara vermeden diğeri başlıyor reklam çalışmalarının. Adalet ve Kalkınma Partisi’nin şuanki reklam çalışmalarını yürüten şirket Olçoklar’a ait olan “Yeni&Eski Reklam Ajansı”. Nükleer santral reklamı ile de büyük tepki çeken şirketin tarzı oldukça farklı. Ayrıca Evrensel Gazetesi’nden Tamer Arda Erşin’in haberine göre; şirketin AKP ile çalışmaya başladıktan sonra işleri de oldukça artmış. İnsan gerçekten hayret ediyor!
AKP, önümüzdeki dönem yine iktidar partisi olur mu, koalisyon bir hükümet mi kurulur, yoksa hayat bambaşka sürprizler mi yapar; bunu siyasetçilere bırakalım. Peki bu reklam şirketleri AKP’yi sevmiyor mu? Bu metin yazarları AKP’ye kin mi dolu? Bakalım reklam filmleri ile AKP’lilerin sözleri ile gerçekte olanlar arasındaki farklar neler?
Sebze yerine makarna; hem doyurucu hem hesaplı
Mesela “Destek var, bereket var” diyor reklam. Pazarın önünde geçiyor sohbet. Bu reklam filmini; samimiyetten, bir pazar önü karşılaşmasında edilecek muhabbetten çok uzaklarda çekmişler. Sebze ve meyvenin ne kadar bol ve dolayısı ile ne kadar ucuz olduğundan bahsediliyor. Oysa ki durum bundan çok farklı. Bugün başkentte ortalama bir markete veya bir semt pazarına gittiğiniz zaman hiç de “bol ve ucuz” bir manzara ile karşılaşmıyorsunuz.
Domates 4 lira. Bir paket kuşkonmaz 8 lira, armut 9 lira, brokoli 13 lira, kereviz 9 lira, kara lahana 7 lira, havuç 5 lira, fasulye 6, barbunya 13 lira, kırmızı biber 6 lira, mantar 6 lira. Bu liste çok üzücü şekilde devam ediyor. Maksadım rakamları şişirip reklam şirketine kin kusmak değil. Ancak hepimizin zaman zaman gittiği bir büyük marketin internetteki fiyatları bunlar. 2 eksik 2 fazla, fakat durum oldukça acılaşmakta.
Ayrıca açıklanan son raporlara göre, 2014 yılında 545 bin çiftçi tarlalarını bırakıp kentlere göç etti.
Avrupa’da bile böyle hızlısı yok!
Hızlı tren reklamı var. Diyorlar ki; böyle hızlısı Avrupa’da bile yokmuş. Ben çok kolay olanı yaptım, arama motoruna danıştım. Dünya’nın en hızlı treni 581 km/saat ile Japonya. İkinci sırada ne yazık ki bir acı ile karşılaşıyorum. Dünyanın en hızlı 2. trenine sahip olan ülke bir Avrupa ülkesi olan Fransa! 574.8 km ile giden bu treni takip eden hızlı ülke ise Çin. Hemen arkasından ise yine bir Avrupa ülkesi olan Almanya geliyor. Belki de reklamcılar Avrupa’nın nerede başlayıp nerede bittiğini tam bilmiyor, ne dersiniz?
Buna kim inanır?: Metrolar yapılacak, açılacak, kullanılacak…
Yeni yapılacak metro reklamı ise tam bir “klişe reklam vaadi” olmuş. Sadece yaşadığım şehirden yani Ankara’dan bahsedeceğim. Ben kendimi bildim bileli bir metro inşaatı vardır bu kentte. Bilmeyen var mı hâlâ; Ankara’da metro çalışmalarının 14 yıl sürdüğü ve evet, hâlâ bitmediğini?
Eski köye yeni enerji: Nükleer
Nükleer reklamı şahsi ilgi alanlarımdan olduğu için beni en çok üzen ve AKP’nin ne kadar düşüncesiz birilerine reklam yaptırdığını da en iyi gösteren reklam. Amerika’da 104, Fransa’da 59, Rusya’da 31, Kanada’da 18 tane varmış! Ayrıca Fransa elektriğinin yüzde 75’ini nükleer santralden karşılıyormuş. Burada eklemek istediğim şeyi aslında hepiniz biliyorsunuz. “Yahu Paris’in turisti kaçmıyor da Türkiye’nin turisti neden kaçsın?” Reklam şirketine önerim; dünyada kapanmakta olan nükleer reaktörleri ve hangi ülkenin hangi yıla kadar reaktör sayılarını kaça düşüreceği ve zamanla nasıl tam olarak kurtulacağını araştırmaları olacak.
Kel başa şimşir tarak: 3. Köprü
Köprü ve yol AKP’nin işi buna kimse karşı çıkamaz. Ancak bizim tek mevzumuz trafik mi? Bu trafik neden? Bu insanlar sefil ama nasıl bu denli araç sahibi ve trafikten şikayetçiler? Şehrin tarihi dokusu bozulmayacak mı? Şehrin ekosistemi yerinden oynamayacak mı? Trafik akışı artınca karbon salımının da artması ile zaten sürekli şikayet edilen hava kirliliği iyice artmayacak mı? Sayın reklamcı lütfen biraz araştırma yapalım.
Ata yadigarına sahip çıkalım
Moğolistan’daki Orhun Abideleri restore edilmiş. Çok güzel. Milliyetçi cephe ile arası bozuk olan reklam şirketi, aslında ata yadigarlarına çok da sahip çıkılmadığını gözden kaçırmış olsa gerek. Yorum yapmadan fotoğrafa alayım sizi.
AKP’nin reklam filmlerine buradan ulaşabilirsiniz.