Antalya Gıda Topluluğu Akdeniz Üniversitesi’nde Yrd. Doç. Dr olarak çalışan Bülent Şık’a açılan soruşturma hakkında bir açıklama yaptı. Açıklamada “Halk sağlığı, kamu sağlığı ve kendini koruyamayan tüm canlıların yaşamı söz konusu olduğunda gizlilik diye bir şey kabul edilemez” denildi.
Açıklamanın tam metni:
Basına ve Kamuoyuna
Türkiye’nin belli bölgelerinde kanserden ölümlerin dünya ortalamasının üzerinde olması sebebiyle Sağlık Bakanlığı tarafından, toprak, su ve gıdadaki kirlenmenin araştırılıp raporlaştırılması için 2011-2016 yılları arasında bir dizi akademisyen görevlendirilmişti. Görevlendirilen akademisyenlerden birisi de yakından tanıdığımız ve hayatındaki en önemli önceliğini, halk sağlığı ile gıdanın ekolojisi çalışmalarına veren Akdeniz Üniversitesi’nde Yrd. Doç. Dr olarak çalışan Bülent Şık idi. Araştırmaya konu olan kentler: Kocaeli, Antalya, Tekirdağ, Kırklareli ve Edirne iken havzalar Ergene ve Dilovası’ndan oluşuyordu. 22 Kasım 2016’da çıkarılan 677 sayılı KHK ile görevine son verilen Bülent Şık, daha sonra da çalışmalarına devam edip, halk sağlığını ilgilendiren nişasta bazlı şeker, obezite, su ve gıdadaki zehirlenmeler üzerinden akademisyen titizliğiyle, seminerler vermeye ve basında bunları açık yüreklilikle yazmaya devam etti.
Yaptığı çalışmalar ve uyarıcı yazıları sebebiyle toplum ve devlet tarafından ödüllendirilmesi gereken Şık’a tam tersine Cumhuriyet Gazetesi’nde yayınlanan “Türkiye’yi kanser eden ürünleri devlet gizledi, biz açıklıyoruz! İşte zehir listesi” başlıklı yazı dizisi nedeniyle ve Sağlık Bakanlığının talebiyle soruşturma başlatıldı. Soruşturma gerekçesi: ‘Yasaklanan bilgileri temin’, ‘yasaklanan bilgileri açıklama’ ve ‘göreve ilişkin sırrın açıklanması’ şeklinde ciddiyet sınırlarını zorlayan bir içeriktedir. Oysa asıl soruşturulması gereken “herkesin bedenî, zihnî ve sosyal bakımdan tam bir iyilik hâli içinde hayatını sürdürmesini sağlamak için halk sağlığının korunması ve geliştirilmesi, hastalık risklerinin azaltılması ve önlenmesi” görevini yerine getirmeyen, araştırma sonuçlarını yayınlamayan, taze fasulye, biber, hıyar, marul, maydanoz, çilek, erik ve elmada maksimum kalıntı limitlerini çok aşan miktarda pestisit tespit edildiğini ve yine maksimum kalıntı sınırını aşan miktarda arsenik, alüminyum ve kurşun içeren 52 yerleşim bölgesinin sularının içilemez nitelikte olduğunu, suların kansere yol açan hidrokarbon maddesi içerdiğini, kamuoyundan gizleyip hiçbir önlem almayan Sağlık Bakanlığının kendisidir.
Bülent Şık’ın açıkladığı kısmın, çalışmanın sadece bir bölümü olduğunu düşündüğümüzde karşımıza daha korkunç bir tablo çıkıyor. Sağlık Bakanlığı araştırmanın sonuçlarını yayınlamayarak akademisyenleri bu kotü sonuçlar ve vicdanlarıyla baş başa bırakmıştır. Bülent Şık, her akademisyenin yapması gerekeni yapmıştır. Fazlasını değil. Halk sağlığı, kamu sağlığı ve kendini koruyamayan tüm canlıların yaşamı söz konusu olduğunda gizlilik diye bir şey kabul edilemez. Akademisyen, devletten önce topluma ve canlı hayatın bütününe karşı sorumludur, özelliklede gıda ve zehir söz konusu olduğunda. Bülent Şık’ın yaptığı da budur. Bu eylem soruşturulamaz niteliktedir, soruşturma derhal iptal edilmelidir!
Biz Antalya Gıda Topluluğu olarak, Bülent Şık arkadaşımızın kamu yararına yaptığı ve yakından tanık olduğumuz tüm çalışmalarını takdir ediyor, sonuna kadar yanında olduğumuzu belirtiyoruz.
Antalya Gıda Topluluğu