Bir Doz Prusik Asit

-

Yazan: Bahar Karakaş

Bazen tüm ömrün tek bir sorunun cevabına, sıkı bir hesaplaşmaya ya da birinden duyacağınız bir söze bağlı olduğunu düşünürüm.
Belki de bu yüzden. Babamı son günlerinde daha çok konuşturup daha uzun dinlemeye çalışıyordum. Ondan duyacağım mucize bir cümlenin peşine düşmüştüm sanki.
Yağmurun hiç bitmeyecekmiş gibi yağdığı gündü. Odanın kapısını sessizce açıp yatağının yanına iliştim. Dalgınca açtı gözlerini.
Önce kıpırdadı, sonra Parkinson’la eriyip ufalmış gövdesini yukarıya çekmeye çalışarak hışırtılı bir sesle….

Durdum, kafamı kaldırıp Can’a baktım. O da bana bakıyordu. “Ee..” der gibi bakmıyordu. Ben de bir şey söylemedim. Kısa bir sessizlik oldu. Can kıpırdanmaya başladı.
“Mucize cümlenin peşindeyim hâlâ” dedim.
“Gerçek hikaye neydi ki?” dedi.
“Hiç.” dedim.
Aslında olan şu; babamın odasına gittim, köydeki dedikoduları duydu mu, biri bir şey söyledi mi diye her gün korkuyla gider, sessizce durur çıkardım odadan. Çünkü abilere hayır demenin bedeli köyde gay olmanın bedelinden daha büyüktü. Elinde sonunda babam öğrenecekti. O gün kapıyı açmamla “defol,” diye bağırmasını duydum. “Defol, artık bu çatının altında yaşayamazsın defollllllll.” Kapıyı sessizce kapadım. Çıktım. Odadan sesi gelmeye devam ediyordu: “İbneeeeee,” çıktım evden, köyden ve şehirden çıktım. Sesi hâlâ geliyordu. Adımdan ve hayatımdan çıktım. Ses kesilene kadar ilerledim.
Can yüzüme meraklı ya da şaşkın bakmıyordu. Bende anlatmak için meraklı davranmıyordum. Aramızda yine sessizlik oldu. Gözlerimiz buluşmadı. Kitabın nasıl olacağını düşündüğüne eminim. Benim düşünmediğime o da emin. Ben sadece yazarım, ilerlerken düşündüğüm tek şey yaşananlar olur. Gözlerini devirdi. Düşünmesi bitmişti. Kitabını aldı eline yine tam okumaya başlayacakken
-“kendime hiç acımadım,” dedim. Hayatımda olanlara şaşırmadığım gibi yadırgamadım da.

“Biliyorum,” dedi. “Sana saygı duyuyorum.” Can bunu çok sık tekrar ederdi. “Sana saygı duyuyorum, düşüncene saygı duyuyorum, kararına saygı duyuyorum.” Köyden gelen bir gay için alışılmadık olsa da, cesaret vericiydi.

İstanbul’a ilk geldiğimde birkaç günü Beyoğlu – Taksim civarlarında zaman geçirdim. Sonuna kadar o köyde kalamayacağımı bildiğim için az da olsa hazırlıklıydım. Bu da bana hayalimi deneme imkanı tanıdı. İzlediğim bir filmden kalma bir fikirle, film de şair yoldan geçenlerden bir kelime söylemesini ister ve beş dakikada bir şiir yazardı. Ben de yeni hayatıma tam da böyle başladım. Beş dakikada hikayeler yazmak gittikçe geliştirdi beni ve rahatlattı. Bazen bir simit parası kazanır, bazen günlerce çalışmama gerek kalmayacak kadar kazanırdım. Olay aslında hiç para olmadı, kendimi keşfetme imkanıydı hepsi bu. En önemlisi yazmak için mükemmel bir hayattı. Nasıl olsa bir şeyler değişecekti. Olur öyle şeyler.
Kendimi bu şehir için yeterli hissetmiyordum. Ama yetersiz de değildim. Bir gün bir bar çıkışında birkaç kişilik bir grupla karşılaştık. Yaptığım şeyi görüp başıma üşüştüler. En soğuk duran Can’dı. Ben de ona, “hadi bir kelime ver sana hikaye yazayım.” dedim.
“Mutlu sonlu mu?” dedi Can. Hepsi gülüştüler. Anlamadığım gibi umursamadım da alaylarını. Ne de olsa sarhoşken gülmek kolaydı. “İklim krizi,” dedi, vazgeçti. “Kadın tecavüzü,” dedi, vazgeçti. “Mars,” dedi, aradan bir arkadaşı, “sağ görüş, sol görüş,” dedi. “Cinsiyet, küresel delilik,” saymaya devam ettiler. “Sanat,” dedi biri. Kimse aşk demedi. Dünya ile dertleri olan bir gruptu. Sevdim.

Onlar düşünürken ben beş dakika da hepsinin geçtiği bir hikaye yazdım. Can’a uzattım. Aldı okudu, hiç şaşırmış bakmadığı gibi, beğenmiş gibi de bakmadı ama iyi bir para ödedi bir de kartını verdi. Can SERT, Karnaval Yayınevi, adres ve telefon. Can’ın orda ne yaptığını anlamama yetecek bir bilgim yoktu. “Varsa başka hikayelerini ve gözlerini getir,” dedi. Heyecanlandım. Ama neredeyse bir ay sonra cesaret edebildim gözlerimi Can’a götürmeye. O sürede Can’dan başka bir şey umurumda değildi. Sonuç, yirmi hikayeden oluşan ilk kitabım basıldı. Her şey çok kolay olmuş gibi geldi. Oldu da. Ama oluyor işte. Düzenlemeyi Can yaptı, sürekli birlikteydik. Çok eğleniyorduk, çok geziyor, çok konuşuyorduk. Yayınevi üvey annesininmiş. Başka da pek bir şey bilmem. O anlatmaz ben sormam. Hâlâ öyle. O sormaz ben de anlatmam. O kitaptan sonra kendi hikayemi yazmaya başladım. Soranlara “hayatımı yazıyorum yakında basılacak” diyeli üç yıl oldu. Bunu söylemekten hoşlandığımı Can biliyor. Sekiz bölüm yazdım neredeyse bin iki yüz sayfa. Kısaltamadığım gibi daha kısa yazmayı da başaramıyorum. Bu konuyu da Can’a bıraktım. “Sen yaz sadece,” dedi. O yüzden bana gerçek hayatımı hiç anlattırmadı, gerçek onun umurunda değil gibi davranırdı, ama okunacak bir şey olmasını umursar gibi de bakmazdı.
Can tekrar kitabına döndü. Mezbaha 5, kitabın adını kıskanıyordum. Bende kalkıp bahçeye çıktım. Çimlere uzandım. Geçmişe dönüp bakmak için en rahat pozisyonu aldım. O cümle hayatımın neresinde.
Ne kadar zaman geçti bilmiyorum, Can yalınayak yanıma geldi. Ayaklarında ıslak çimlerin bıraktığı hissi düşünüyordum ben. “Seni seviyorum, merak etme sonunu bulacaksın.” dedi. Mucize cümleyi demedi. Can’ın kokusu geldi burnuma, çimlerin kokusu ve akşamın kokusu. Muhteşem bir his, sonra yanıma uzandı. Bana döndü, gülümsedi. Sanki bir şey biliyor gibi değil ama bir şey hissediyor gibi bakışı ile baktı.

Bu hayatı, hayal bile edemeyeceğim bu hayatı nasıl buldum ben? Can’ı nasıl buldum? Can mı beni buldu? Ne oldu, nasıl oldu, izahı zor. Ama oluyor işte. Oysa filmlerde karakterlerin hayatında ani bir olay olur ve değişim öyle başlar. Bir kaos, çatışmalar, yüzleşmelerle yaşarlar değişimi. Benimse öylesine birden kolaycana aktı gitti. Kimse mucize bir cümle de etmedi. Ben de hiç bir şeyi dramatize etmedim. O zaman, “romanda neden olsun ki?” dedim. İnanılmaz bir heyecan kapladı. Anladım kitap az önce bitmişti.

“Bitti. Roman bitti. “Can dedim.
-“Dinliyorum.” dedi sadece. “Mucize cümle ne?” demedi. Biliyormuş gibi bakmadığı gibi, şükür sonunda başardın, der gibi de bakmadı.
“Mucize bir cümle olmayacak Can.” dedim. “O paragraf tam olarak öyle kalacak, sonra kitabın sonuna kadar mucize cümle için bekleyeceğiz, zira öyle yaptım. Herkes babamın ne tür bir bilge olduğunu merak edip duracak. Tam bu ana kadar. Hadi artık diye sabırsızlanırken aslında aynı anda fark etmeden çimlerde uzanırken elimi tutup tutmadığını merak eden bir kısım okuyucu, diğer yandan adımı merak eden okuyucular olacak, olacak biliyorum. Bu kısımda okuyucu belki biraz kandırılmış hissedecek, yavan bulacak. Ama gerçekçi olmak beni nasıl güçlü kıldıysa onları da bu histen kurtaracak. Oluyor işte diyecekler. Çünkü oldu. Böyle oldu. Tatlı bir gülümseme kalacak herkeste. Ya da hikayemden nefret edecekler, bu kadar şanslı olduğum için. Ama gerçek bu. Drama yok, mucize sözler, bilgeler yok. Yapmam gerekenleri yapıyormuş edasında yaşama şeklim ve sen varsın sadece.”
Can hiçbir şey söylemeden ayağa kalktı. Kafamdan öptü, içeri girdi. Yine şaşırdım, beğeni mi bu, yoksa basit mi buldu anlamadığım gibi işin aslı umursamadım da. Sadece rahatladım, çimlerden kalktım.
“Ben çok sevdim bu sonu.” diye arkasından bağırdım. O sırada Can elinde iki kadeh ve şampanya ile geri geldi. ”Ben sevmedim, ama saygı duyuyorum.” dedi. “Drama yok. Kaos yok. Savaş yok. Yine de süreçten zevk alırken kendi gerçeğini olduğu gibi kucaklamak ve sevmek var. Tamamen olgunluk, kibirsiz bir yaşam formu. Üstelik tekdüze ve sığ değil.”
Ve kadehleri kaldırırken sordu:
“Peki kitabın adı ne olacak?”
“Bilmiyorum ama birinin evine akşam yemeğine gittiğinde anlatacağı türden enteresan bir şey olmalı.”

\n
Yazan: Bahar Karaka\u015f<\/code><\/pre>\n\n\n\n

Bazen t\u00fcm \u00f6mr\u00fcn tek bir sorunun cevab\u0131na, s\u0131k\u0131 bir hesapla\u015fmaya ya da birinden duyaca\u011f\u0131n\u0131z bir s\u00f6ze ba\u011fl\u0131 oldu\u011funu d\u00fc\u015f\u00fcn\u00fcr\u00fcm.
Belki de bu y\u00fczden. Babam\u0131 son g\u00fcnlerinde daha \u00e7ok konu\u015fturup daha uzun dinlemeye \u00e7al\u0131\u015f\u0131yordum. Ondan duyaca\u011f\u0131m mucize bir c\u00fcmlenin pe\u015fine d\u00fc\u015fm\u00fc\u015ft\u00fcm sanki.
Ya\u011fmurun hi\u00e7 bitmeyecekmi\u015f gibi ya\u011fd\u0131\u011f\u0131 g\u00fcnd\u00fc. Odan\u0131n kap\u0131s\u0131n\u0131 sessizce a\u00e7\u0131p yata\u011f\u0131n\u0131n yan\u0131na ili\u015ftim. Dalg\u0131nca a\u00e7t\u0131 g\u00f6zlerini.
\u00d6nce k\u0131p\u0131rdad\u0131, sonra Parkinson\u2019la eriyip ufalm\u0131\u015f g\u00f6vdesini yukar\u0131ya \u00e7ekmeye \u00e7al\u0131\u015farak h\u0131\u015f\u0131rt\u0131l\u0131 bir sesle\u2026.<\/p>\n\n\n\n

Durdum, kafam\u0131 kald\u0131r\u0131p Can\u2019a bakt\u0131m. O da bana bak\u0131yordu. \"Ee..\" der gibi bakm\u0131yordu. Ben de bir \u015fey s\u00f6ylemedim. K\u0131sa bir sessizlik oldu. Can k\u0131p\u0131rdanmaya ba\u015flad\u0131.
\u201cMucize c\u00fcmlenin pe\u015findeyim h\u00e2l\u00e2\u201d dedim.
\u201cGer\u00e7ek hikaye neydi ki?\u201d dedi.
\u201cHi\u00e7.\u201d dedim.
Asl\u0131nda olan \u015fu; babam\u0131n odas\u0131na gittim, k\u00f6ydeki dedikodular\u0131 duydu mu, biri bir \u015fey s\u00f6yledi mi diye her g\u00fcn korkuyla gider, sessizce durur \u00e7\u0131kard\u0131m odadan. \u00c7\u00fcnk\u00fc abilere hay\u0131r demenin bedeli k\u00f6yde gay olman\u0131n bedelinden daha b\u00fcy\u00fckt\u00fc. Elinde sonunda babam \u00f6\u011frenecekti. O g\u00fcn kap\u0131y\u0131 a\u00e7mamla \"defol,\" diye ba\u011f\u0131rmas\u0131n\u0131 duydum. \"Defol, art\u0131k bu \u00e7at\u0131n\u0131n alt\u0131nda ya\u015fayamazs\u0131n defollllllll.\" Kap\u0131y\u0131 sessizce kapad\u0131m. \u00c7\u0131kt\u0131m. Odadan sesi gelmeye devam ediyordu: \"\u0130bneeeeee,\" \u00e7\u0131kt\u0131m evden, k\u00f6yden ve \u015fehirden \u00e7\u0131kt\u0131m. Sesi h\u00e2l\u00e2 geliyordu. Ad\u0131mdan ve hayat\u0131mdan \u00e7\u0131kt\u0131m. Ses kesilene kadar ilerledim.
Can y\u00fcz\u00fcme merakl\u0131 ya da \u015fa\u015fk\u0131n bakm\u0131yordu. Bende anlatmak i\u00e7in merakl\u0131 davranm\u0131yordum. Aram\u0131zda yine sessizlik oldu. G\u00f6zlerimiz bulu\u015fmad\u0131. Kitab\u0131n nas\u0131l olaca\u011f\u0131n\u0131 d\u00fc\u015f\u00fcnd\u00fc\u011f\u00fcne eminim. Benim d\u00fc\u015f\u00fcnmedi\u011fime o da emin. Ben sadece yazar\u0131m, ilerlerken d\u00fc\u015f\u00fcnd\u00fc\u011f\u00fcm tek \u015fey ya\u015fananlar olur. G\u00f6zlerini devirdi. D\u00fc\u015f\u00fcnmesi bitmi\u015fti. Kitab\u0131n\u0131 ald\u0131 eline yine tam okumaya ba\u015flayacakken
-\u201ckendime hi\u00e7 ac\u0131mad\u0131m,\u201d dedim. Hayat\u0131mda olanlara \u015fa\u015f\u0131rmad\u0131\u011f\u0131m gibi yad\u0131rgamad\u0131m da.<\/p>\n\n\n\n

\"Biliyorum,\" dedi. \"Sana sayg\u0131 duyuyorum.\" Can bunu \u00e7ok s\u0131k tekrar ederdi. \"Sana sayg\u0131 duyuyorum, d\u00fc\u015f\u00fcncene sayg\u0131 duyuyorum, karar\u0131na sayg\u0131 duyuyorum.\" K\u00f6yden gelen bir gay i\u00e7in al\u0131\u015f\u0131lmad\u0131k olsa da, cesaret vericiydi. <\/p>\n\n\n\n

\u0130stanbul\u2019a ilk geldi\u011fimde birka\u00e7 g\u00fcn\u00fc Beyo\u011flu - Taksim civarlar\u0131nda zaman ge\u00e7irdim. Sonuna kadar o k\u00f6yde kalamayaca\u011f\u0131m\u0131 bildi\u011fim i\u00e7in az da olsa haz\u0131rl\u0131kl\u0131yd\u0131m. Bu da bana hayalimi deneme imkan\u0131 tan\u0131d\u0131. \u0130zledi\u011fim bir filmden kalma bir fikirle, film de \u015fair yoldan ge\u00e7enlerden bir kelime s\u00f6ylemesini ister ve be\u015f dakikada bir \u015fiir yazard\u0131. Ben de yeni hayat\u0131ma tam da b\u00f6yle ba\u015flad\u0131m. Be\u015f dakikada hikayeler yazmak gittik\u00e7e geli\u015ftirdi beni ve rahatlatt\u0131. Bazen bir simit paras\u0131 kazan\u0131r, bazen g\u00fcnlerce \u00e7al\u0131\u015fmama gerek kalmayacak kadar kazan\u0131rd\u0131m. Olay asl\u0131nda hi\u00e7 para olmad\u0131, kendimi ke\u015ffetme imkan\u0131yd\u0131 hepsi bu. En \u00f6nemlisi yazmak i\u00e7in m\u00fckemmel bir hayatt\u0131. Nas\u0131l olsa bir \u015feyler de\u011fi\u015fecekti. Olur \u00f6yle \u015feyler.
Kendimi bu \u015fehir i\u00e7in yeterli hissetmiyordum. Ama yetersiz de de\u011fildim. Bir g\u00fcn bir bar \u00e7\u0131k\u0131\u015f\u0131nda birka\u00e7 ki\u015filik bir grupla kar\u015f\u0131la\u015ft\u0131k. Yapt\u0131\u011f\u0131m \u015feyi g\u00f6r\u00fcp ba\u015f\u0131ma \u00fc\u015f\u00fc\u015ft\u00fcler. En so\u011fuk duran Can\u0027d\u0131. Ben de ona, \u201chadi bir kelime ver sana hikaye yazay\u0131m.\u201d dedim.
\"Mutlu sonlu mu?\" dedi Can. Hepsi g\u00fcl\u00fc\u015ft\u00fcler. Anlamad\u0131\u011f\u0131m gibi umursamad\u0131m da alaylar\u0131n\u0131. Ne de olsa sarho\u015fken g\u00fclmek kolayd\u0131. \"\u0130klim krizi,\" dedi, vazge\u00e7ti. \"Kad\u0131n tecav\u00fcz\u00fc,\" dedi, vazge\u00e7ti. \"Mars,\" dedi, aradan bir arkada\u015f\u0131, \"sa\u011f g\u00f6r\u00fc\u015f, sol g\u00f6r\u00fc\u015f,\" dedi. \"Cinsiyet, k\u00fcresel delilik,\" saymaya devam ettiler. \"Sanat,\" dedi biri. Kimse a\u015fk demedi. D\u00fcnya ile dertleri olan bir gruptu. Sevdim.<\/p>\n\n\n\n

Onlar d\u00fc\u015f\u00fcn\u00fcrken ben be\u015f dakika da hepsinin ge\u00e7ti\u011fi bir hikaye yazd\u0131m. Can\u2019a uzatt\u0131m. Ald\u0131 okudu, hi\u00e7 \u015fa\u015f\u0131rm\u0131\u015f bakmad\u0131\u011f\u0131 gibi, be\u011fenmi\u015f gibi de bakmad\u0131 ama iyi bir para \u00f6dedi bir de kart\u0131n\u0131 verdi. Can SERT, Karnaval Yay\u0131nevi, adres ve telefon. Can\u2019\u0131n orda ne yapt\u0131\u011f\u0131n\u0131 anlamama yetecek bir bilgim yoktu. \u201cVarsa ba\u015fka hikayelerini ve g\u00f6zlerini getir,\u201d dedi. Heyecanland\u0131m. Ama neredeyse bir ay sonra cesaret edebildim g\u00f6zlerimi Can\u0027a g\u00f6t\u00fcrmeye. O s\u00fcrede Can\u2019dan ba\u015fka bir \u015fey umurumda de\u011fildi. Sonu\u00e7, yirmi hikayeden olu\u015fan ilk kitab\u0131m bas\u0131ld\u0131. Her \u015fey \u00e7ok kolay olmu\u015f gibi geldi. Oldu da. Ama oluyor i\u015fte. D\u00fczenlemeyi Can yapt\u0131, s\u00fcrekli birlikteydik. \u00c7ok e\u011fleniyorduk, \u00e7ok geziyor, \u00e7ok konu\u015fuyorduk. Yay\u0131nevi \u00fcvey annesininmi\u015f. Ba\u015fka da pek bir \u015fey bilmem. O anlatmaz ben sormam. H\u00e2l\u00e2 \u00f6yle. O sormaz ben de anlatmam. O kitaptan sonra kendi hikayemi yazmaya ba\u015flad\u0131m. Soranlara \u201chayat\u0131m\u0131 yaz\u0131yorum yak\u0131nda bas\u0131lacak\u201d diyeli \u00fc\u00e7 y\u0131l oldu. Bunu s\u00f6ylemekten ho\u015fland\u0131\u011f\u0131m\u0131 Can biliyor. Sekiz b\u00f6l\u00fcm yazd\u0131m neredeyse bin iki y\u00fcz sayfa. K\u0131saltamad\u0131\u011f\u0131m gibi daha k\u0131sa yazmay\u0131 da ba\u015faram\u0131yorum. Bu konuyu da Can\u2019a b\u0131rakt\u0131m. \"Sen yaz sadece,\" dedi. O y\u00fczden bana ger\u00e7ek hayat\u0131m\u0131 hi\u00e7 anlatt\u0131rmad\u0131, ger\u00e7ek onun umurunda de\u011fil gibi davran\u0131rd\u0131, ama okunacak bir \u015fey olmas\u0131n\u0131 umursar gibi de bakmazd\u0131.
Can tekrar kitab\u0131na d\u00f6nd\u00fc. Mezbaha 5, kitab\u0131n ad\u0131n\u0131 k\u0131skan\u0131yordum. Bende kalk\u0131p bah\u00e7eye \u00e7\u0131kt\u0131m. \u00c7imlere uzand\u0131m. Ge\u00e7mi\u015fe d\u00f6n\u00fcp bakmak i\u00e7in en rahat pozisyonu ald\u0131m. O c\u00fcmle hayat\u0131m\u0131n neresinde.
Ne kadar zaman ge\u00e7ti bilmiyorum, Can yal\u0131nayak yan\u0131ma geldi. Ayaklar\u0131nda \u0131slak \u00e7imlerin b\u0131rakt\u0131\u011f\u0131 hissi d\u00fc\u015f\u00fcn\u00fcyordum ben. \u201cSeni seviyorum, merak etme sonunu bulacaks\u0131n.\u201d dedi. Mucize c\u00fcmleyi demedi. Can\u0027\u0131n kokusu geldi burnuma, \u00e7imlerin kokusu ve ak\u015fam\u0131n kokusu. Muhte\u015fem bir his, sonra yan\u0131ma uzand\u0131. Bana d\u00f6nd\u00fc, g\u00fcl\u00fcmsedi. Sanki bir \u015fey biliyor gibi de\u011fil ama bir \u015fey hissediyor gibi bak\u0131\u015f\u0131 ile bakt\u0131.<\/p>\n\n\n\n

Bu hayat\u0131, hayal bile edemeyece\u011fim bu hayat\u0131 nas\u0131l buldum ben? Can\u2019\u0131 nas\u0131l buldum? Can m\u0131 beni buldu? Ne oldu, nas\u0131l oldu, izah\u0131 zor. Ama oluyor i\u015fte. Oysa filmlerde karakterlerin hayat\u0131nda ani bir olay olur ve de\u011fi\u015fim \u00f6yle ba\u015flar. Bir kaos, \u00e7at\u0131\u015fmalar, y\u00fczle\u015fmelerle ya\u015farlar de\u011fi\u015fimi. Benimse \u00f6ylesine birden kolaycana akt\u0131 gitti. Kimse mucize bir c\u00fcmle de etmedi. Ben de hi\u00e7 bir \u015feyi dramatize etmedim. O zaman, \"romanda neden olsun ki?\" dedim. \u0130nan\u0131lmaz bir heyecan kaplad\u0131. Anlad\u0131m kitap az \u00f6nce bitmi\u015fti.<\/p>\n\n\n\n

\u201cBitti. Roman bitti. \u201cCan dedim.
-\u201cDinliyorum.\u201d dedi sadece. \"Mucize c\u00fcmle ne?\" demedi. Biliyormu\u015f gibi bakmad\u0131\u011f\u0131 gibi, \u015f\u00fck\u00fcr sonunda ba\u015fard\u0131n, der gibi de bakmad\u0131.
\"Mucize bir c\u00fcmle olmayacak Can.\" dedim. \"O paragraf tam olarak \u00f6yle kalacak, sonra kitab\u0131n sonuna kadar mucize c\u00fcmle i\u00e7in bekleyece\u011fiz, zira \u00f6yle yapt\u0131m. Herkes babam\u0131n ne t\u00fcr bir bilge oldu\u011funu merak edip duracak. Tam bu ana kadar. Hadi art\u0131k diye sab\u0131rs\u0131zlan\u0131rken asl\u0131nda ayn\u0131 anda fark etmeden \u00e7imlerde uzan\u0131rken elimi tutup tutmad\u0131\u011f\u0131n\u0131 merak eden bir k\u0131s\u0131m okuyucu, di\u011fer yandan ad\u0131m\u0131 merak eden okuyucular olacak, olacak biliyorum. Bu k\u0131s\u0131mda okuyucu belki biraz kand\u0131r\u0131lm\u0131\u015f hissedecek, yavan bulacak. Ama ger\u00e7ek\u00e7i olmak beni nas\u0131l g\u00fc\u00e7l\u00fc k\u0131ld\u0131ysa onlar\u0131 da bu histen kurtaracak. Oluyor i\u015fte diyecekler. \u00c7\u00fcnk\u00fc oldu. B\u00f6yle oldu. Tatl\u0131 bir g\u00fcl\u00fcmseme kalacak herkeste. Ya da hikayemden nefret edecekler, bu kadar \u015fansl\u0131 oldu\u011fum i\u00e7in. Ama ger\u00e7ek bu. Drama yok, mucize s\u00f6zler, bilgeler yok. Yapmam gerekenleri yap\u0131yormu\u015f edas\u0131nda ya\u015fama \u015feklim ve sen vars\u0131n sadece.\"
Can hi\u00e7bir \u015fey s\u00f6ylemeden aya\u011fa kalkt\u0131. Kafamdan \u00f6pt\u00fc, i\u00e7eri girdi. Yine \u015fa\u015f\u0131rd\u0131m, be\u011feni mi bu, yoksa basit mi buldu anlamad\u0131\u011f\u0131m gibi i\u015fin asl\u0131 umursamad\u0131m da. Sadece rahatlad\u0131m, \u00e7imlerden kalkt\u0131m.
\u201cBen \u00e7ok sevdim bu sonu.\u201d diye arkas\u0131ndan ba\u011f\u0131rd\u0131m. O s\u0131rada Can elinde iki kadeh ve \u015fampanya ile geri geldi. \u201dBen sevmedim, ama sayg\u0131 duyuyorum.\" dedi. \"Drama yok. Kaos yok. Sava\u015f yok. Yine de s\u00fcre\u00e7ten zevk al\u0131rken kendi ger\u00e7e\u011fini oldu\u011fu gibi kucaklamak ve sevmek var. Tamamen olgunluk, kibirsiz bir ya\u015fam formu. \u00dcstelik tekd\u00fcze ve s\u0131\u011f de\u011fil.\"
Ve kadehleri kald\u0131r\u0131rken sordu:
\u201cPeki kitab\u0131n ad\u0131 ne olacak?\u201d
\u201cBilmiyorum ama birinin evine ak\u015fam yeme\u011fine gitti\u011finde anlataca\u011f\u0131 t\u00fcrden enteresan bir \u015fey olmal\u0131.\"<\/p>\n","post_title":"Bir Doz Prusik Asit","post_excerpt":"","post_status":"publish","comment_status":"closed","ping_status":"open","post_password":"","post_name":"bir-doz-prusik-asit","to_ping":"","pinged":"","post_modified":"2021-08-03 23:51:21","post_modified_gmt":"2021-08-03 20:51:21","post_content_filtered":"","post_parent":0,"guid":"https:\/\/gaiadergi.com\/?p=117365","menu_order":0,"post_type":"post","post_mime_type":"","comment_count":"0","filter":"raw"},"live_filter_cur_post_id":117365}'; block_tdi_122.td_column_number = "2"; block_tdi_122.block_type = "td_flex_block_1"; block_tdi_122.post_count = "4"; block_tdi_122.found_posts = "46"; block_tdi_122.header_color = ""; block_tdi_122.ajax_pagination_infinite_stop = ""; block_tdi_122.max_num_pages = "12"; tdBlocksArray.push(block_tdi_122); -->

SON YAZILAR

Rüzgargülleri ve Duvarlar | Öykü

Artık cenaze törenlerine gitmiyorum. En son bizim güvenlik görevlisinin annesininkine gittim. Her zamanki gibi avlunun en ücra yerine gidip geleni gideni izlemeye başladım. Bir kadın,...

Çiy damlası | Öykü

Güneş Hoca yine saçma sapan atıp tutmaya başlıyor. Dayanamayıp söz alıyorum. Bu sefer Zeus gibi şimşeklerini bana çeviriyor. Tam yerimden fırlayıp sınıftan çıkacağım. "Çiy damlası...

Ölenle Ölünmüyor | Öykü

Vallahi günler nasıl geçiyor hiç anlamıyorum Semra ablacığım. Düşündüm de ne kadar oldu rahmetliler gideli? Yedi bilemedin sekiz ay olmuştur. Senin torun bile yürüyecek neredeyse....

ÇOK RİCA EDİYORUM

  Bakın, ben dramaların hatta romantik komedilerin ayrılık, kavga, küslük sahnelerine dayanamam. İleriye sararım o sahneler bitsin diye.  Kavuşma, barışma sahnelerini ise defalarca izlerim. Hepsini değil...

ÇOK OKUNANLAR

95,278BeğenenlerBeğen
17,593TakipçilerTakip Et
22,156TakipçilerTakip Et
243AboneAbone Ol