Her yıl Çin‘in Guangxi eyaletinin Yulin kentinde 21 Haziran’da geçekleştirilen Yulin köpek eti yeme festivali (katliamı) için geri sayım başladı.
Hayvanseverlerin başlattığı imza kampanyaları ve sosyal medyadan Çin’e gösterilen tepki hızla büyürken festival hakkında çıkan iptal olacak söylentilerine karşılık resmi ve güvenilir bir kaynaktan herhangi bir açıklama gelmedi. Aksine hazırlıklar hızla devam ediyor. Sokak köpekleri sokaklardan toplanıp küçücük kafeslere tıkıştırılıp restoranlara satılırken evinin bahçesinden evcil köpeklerin de çalınıp aynı şekilde restoran ve pazarlara satıldığını haberlerden sık sık duyuyoruz.
Çin’de bazı insanların öldürmeden önce, masum hayvanlara yaptıkları işkenceler ise akıl almaz. Canlı canlı kaynar su kazanlarının içinde haşlamak, yine canlı canlı derisini yüzmek ve kaynak makinaları ile kızartmak en bilindik uygulamalar. Öldürmeden haşlamalarının ya da kızartmalarının sebebi hayvanların yaşadıkları şok ve korku ile salgıladıkları adrenalin hormonunun etlerini daha lezzetli hale getirdiklerini düşünmeleri! Köpek yeme festivalinin kötü ruhları kovduğu da diğer bir inanışları arasında yer alıyor. Bu yıl katledilecek olan köpeklerin sayısının 10 bin civarında olması bekleniyor.
2009 yılından bu yana Çin’in, yaptığı köpek katliamına gösterilen tepkilere cevabı hep serin kanlı ve değişmez oldu. Her seferinde bu festivalin kültürlerinin bir parçası olduğunu ve aynı şekilde kutlanmaya devam edileceği belirtildi.
Peki, bu katliamlar devam ederken biz ne yaptık? Mesela Çin‘e lanetler yağdırdık ve Çinlileri şiddetle kınadık. Köpek katliamına gözyaşı dökerken tabağımızda başka bir hayvanın ölü bedeninin parçaları olduğunu unuttuk. Hayvanların sadece kedi ve köpeklerden ibaret olmadığı gerçeğini görmezden geldik. Evet Çin‘deki köpeklere gözyaşı döktük ama bu arada kendi damak zevkimizden de vazgeçmedik.
Başkalarının hayvan katliamını eleştirirken kendi yaptığımız katliamları normalleştirdik! Her kültürün inançları, gelenek ve görenekleri kendisine göre önemli ve vazgeçilmez. Her kültürün arkadaş olarak gördüğü hayvanlar ve yemek olarak gördüğü hayvanlar farklı. Bazı kültürlerde köpek arkadaş, inek yemek olarak kabul edilirken bazılarında köpek de yemek olarak görülebiliyor. Şüphesiz tek bir gerçek varsa bu da bütün hayvanların arkadaşımız olduğudur.
Konu bize geldiğinde kendi yaptığımız hayvan katliamlarının suçunu inanış ve geleneklerimize atıp vicdanımızı rahatlatmaya çalışıyoruz. Aslında kabul etmemiz ve savunmamız gereken hiç ayırt etmeksizin tüm hayvanların eşit yaşam hakkına sahip olmasıdır. Eğer dünyayı değiştirmek ve hayvan cinayetlerini durdurmak istiyorsak işe tabaklarımızdan başlamalıyız. Tabağımızda başka bir hayvanın cansız bedeni dururken hayvan haklarından bahsedemeyiz.
Kültürler farklı, kurbanlar farklı ama öldüren hep aynı… İnsanlık bir yandan gözyaşı döküp bir yandan da hayvanları ve doğayı yok etmeye devam ediyor.