Çocuklara tecavüz edildi. O çocuklara tecavüz eden zat 508- beş yüz sekiz- sene ceza aldı. Ama çocuklara tecavüz edildiği gerçeği değişmedi. Çocuklar aynı durumdalar. Çocukların aileleri aynı kafadalar. Pek çok çocuk ve aile aynı durumda. Çoğunu duymuyoruz, duyamayacağız. Çocuklar hâlâ güvende değil. Tecavüzcü de zaten o ceza alan tek bir kişi değil.
Kendimize her zaman bir günahkâr seçeriz. O günahkâr; pisliklerin, çirkinliklerin sorumlusu olur. Sonra o sorumlu herkesin önünde cezalandırılır. Çocuk avutur gibi verilen bu cezalar nedense caydırıcı olmaz. Eğer caydırıcı olsaydı bugünden itibaren hiçbir çocuğa tecavüz edilmeyeceğinin garantisini bilirdik içimizde. Hanginizin içi rahat şimdi? Kimin içinin yağları eridi, “oh şerefsiz yatsın şimdi 500 yıl görsün dünyanın kaç bucak olduğunu” diyen var mı? Sizce cayacaklar mı, “500 seneyle yargılanırsam ne yaparım, ben en iyisi çocuklara tecavüz etmeyeyim” mi diyecekler. Tabii ki hayır.
Neden bu umutsuzluk. Oldukça geçerli sebeplerim var. Eğitim sistemini avcunun içine alıp keyfince değiştiren bir sistemin vatandaşıyım. Bu sistemde çocuklara bilgisayarınız dizüstü olsun ama eteğiniz dizüstü olmasın deniliyor. Bu sistemin yürütücüleri sapık.
Bu olay bir şekilde ortaya çıktı, lanetli vakıf ve lanetli hükûmet elele tutuşup çirkinliğin üstünü örttüler. Ya ortaya çıkmasaydı? O zat, şu an cezalandırılan zat, aynen devam etmeyecek miydi sapkın hayatına? Ödül de alacaktı, konferanslara da çıkacaktı, alkışlanacaktı da. Bugünden sonra da olacak farklı bir şey değil.
Bu umutsuzluğa bir sebep de Özgecan Aslan. Ne oldu? Vahşice öldürüldü. Katili cezaevine girdi, uzunca yatacaktı, sonra öldürüldü. Ortalık sallandı aylarca, kadınlar alanlardaydı. Peki, ne oldu? Tecavüzcü sapık katiller vazgeçti mi? Eğer bu caydırmaya çalışmacalar ile bir yere varılabilseydi o zaman Özgecan’ın öldürülmesinin ardından tecavüz ve/veya cinayet vakalarında büyük bir düşüş gözlenirdi. Herhangi bir düşüş yaşanmadı.
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun verilerine göre 2015 Şubat ayında Özgecan dâhil 16 kadın öldürüldü. Mart ayında 33, Nisan ayında 22, Mayıs ayında 22, Haziran ayında 26, Temmuz ayında 15, Ağustos’ta 28, Eylül’de 32, Ekim’de 21, Kasım’da 28 ve Aralık’ta 32 kadın öldürüldü. 2013’te 237 kadın, 2014’te 294 kadın ve 2015’te 303 kadın cinayeti işlendi. Bu rakamları anlamak için matematik profesörü veya usta sosyolog olmaya gerek yok. Gördüğünüz gibi Özgecan’ın katlinden sonra herhangi bir cayma söz konusu değil.
Günümüze gelelim. 2016 yılının henüz çok başındayız. 2016’nın ilk 3 ayında 96 kadın öldürüldü. Gerçekten kadın cinayetlerinde herhangi bir düşüş yok. Tekrar tekrar bakıyorum, hayır, hiçbir düşüş göremiyorum. Gördüğüm en büyük şey, sistematik olarak kandırılmamız, tecavüze uğramamız, taciz edilmemiz ve öldürülmemiz.
Çocuk istismarı bu ülkenin hapis cezasıyla üstü örtülemeyecek kadar büyük bir sorunu. Burda kasıt “idam gelsin, hadım edelim” gibi sığ çözüm önerileri değil. Zihniyetin değişmesi gerek. Çünkü biz o kadar çok yaşadık, o kadar çok okuduk ve o kadar çok seyrettik ki problemler çıkış noktasına inilmeden üstün körü çözümlenemez. Çünkü biz, çok iyi öğrendik ki bataklığa inşa ettiğimiz o lüks siteler ufak sarsıntılarda üstümüze yıkıldı. Dönüştürmek ve düzeltmek adına hiç davranmayıp bilinçaltımıza itelediğimiz her kötülük bir gün su yüzüne çıkıp yine bizi vurdu.
Ensar Vakfı kapatılmadı. Bir kişinin yüzlerce yıl ceza alması hiçbir işe yaramadı. Ancak; bu vakıf kapatılır, sorumluların hepsi cezalandırılır ve toplum da artık gördüğü kötülüklere sessiz kalmayı bırakırsa belki bir işe yarayabilir!
İşe yarar ceza haberleri duymak için, daha Ensar vakası çok tazeyken karşımıza çıkan örneklere ses çıkararak yardım edebiliriz. Vatandaş olarak görevimiz önümüze sunulanı yemek değil, topluma dayatılan pisliklere karşı koymaktır. Buyrun örnek: İzmir’deki çeşitli okullarda 2016’nın ilk 4 ayında çocuklara yönelik 15 cinsel istismar olayı yaşandığı ortaya çıktı.
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Sema Ramazanoğlu’nun CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu’nun soru önergesine yanıt verdiği yanıt çok acı: 2015’te resmi verilere göre, toplam 31 bin 337 çocuk olmak üzere; 2010’da 45 bin 738, 2011’de 42 bin 700, 2012’de 40 bin 428, 2013’te 37 bin 481, 2014’te 34 bin 629, 2015’te 31 bin 337 çocuk evlendirildi.
Adalet Bakanlığı’nın 2014 verilerine göre, her ay adli tıp kurumuna 650 çocuk cinsel istismarı vakası gönderiliyor.
UNFPA, Dünya Nüfusunun Durumu 2014 Raporu’na göre, her yıl 91 bin kız çocuğu anne oluyor ve tüm evliliklerin 3’te 1’ini 18 yaş altı kız çocukları oluşturuyor.
Hürriyet gazetesinin, Adli Sicil İstatistik Genel Müdürlüğü verileriyle hazırladığı habere göre, 2014 yılında çocuklara yönelik cinsel istismar suçundan toplam 18 bin 104 dava açıldı.
Umutlanmak için çok erken, mücadeleninse tam sırası.