Bir 8 Mart’ı daha bir yandan dirençle, mücadeleyle, isyanla, bir yandan da çığ gibi büyüyen sorunlarla karşılıyoruz. Kadınları etkileyen bu sorunlardan biri de dijital şiddet. Stalkerware gibi yazılımlarla, bazen aile veya ilişki içinden başlayarak dijital şiddet katman katman artıyor. Dijital şiddete karşı durmak için hukuki yollar varken, diğer yandan dijital özsavunma mekanizmalarının da hayata geçmesi elzem.
Teknoloji kullanımının son yıllarda artmasıyla sokakta, evde veya işyerinde karşılaştığımız her türlü şiddet halleri çevrimiçi ortamlara da taşındı. Günümüzde dijital şiddet öylesine bir boyuta ulaştı ki; dijital şiddete uğrama korkusu, özellikle kadınlar olmak üzere toplumun büyük bir çoğunluğunun paylaşımlarında zaman zaman otosansür uygulamasına da neden olabiliyor. Dijital şiddet tehlikesi, insanların sosyal medyada kendini rahatça ifade edebilmesinin de önünde de büyük bir engel.
Kadınları orantısız bir şekilde etkileyen konular hakkında farkındalık yaratmak isteyen teknoloji şirketi Kaspersky, dijital dünyada kadınların, aile içi tacizde, tacizci kişilerin, kurbanlarını takip etmek için kullandıkları gizli gözetleme yazılımı olan stalkerware mağduru olduğunu açıkladı. Kaspersky State of Stalkerware 2022 raporuna göre, geçen yıl dünya genelinde yaklaşık 30.000 mobil kullanıcı takip yazılımlarının hedefi oldu. Kaspersky Security Network’e göre ise 2022 yılında Türkiye, takipçi yazılımlardan en çok etkilenen 10. ülke oldu. Kaspersky Security Network’e göre ise 2022’de Türkiye ve Suudi Arabistan, kullanıcıların takipçi yazılımlardan en çok etkilendiği ülkeler arasında ilk 10’da yer alıyor. Genel olarak Kaspersky, dünya çapında 176 ülkede stalkerware vakaları tespit ederek dijital tacizin tüm ülkeleri etkileyen küresel bir sorun olmaya devam ettiğini açıklıyor.
Özel hayatın her anı takipte
Stalkerware, akıllı telefon cihazlarına gizlice yüklenebilen ve faillerin bireyin özel hayatının her anını, onların bilgisi olmadan izlemesine olanak tanıyan, piyasada bulunabilen bir yazılım olarak kısaca özetlenebilir. Failin bir cihaza fiziksel erişimini (ve giriş kodlarını) gerektirmesi nedeniyle, stalkerware genellikle taciz içeren ilişkilerde karşımıza çıkıyor. Kaspersky tarafından toplanan veriler anonimleştirilmiş olsa da diğer araştırmalar bu tür dijital şiddetten etkilenenlerin çoğunlukla kadınlar olduğunu gösteriyor. Dijital şiddetin, şiddetin bir başka boyutu olduğunu ve mağdurlar üzerinde gerçek ve olumsuz etkileri olan çevrimdışı şiddetin bir devamı olarak anlaşılması gerekiyor.
WWP EN İletişim Müdürü Anna McKenzie, konuyla ilgili şunları söylüyor: “The State of Stalkerware” raporu gibi çalışmalar, statükonun önemli bir teyididir ancak bunu değiştirmek için daha fazlasını yapmalıyız. Kaspersky ile iş birliği içinde geliştirip uyguladığımız #NoExcuse4Abuse hashtagi ile, teknoloji destekli istismar ve takipçi yazılımlara yönelik zararlı toplumsal tutumları ele almaya yönelik ilk adımımızı attık. Dijital cihazlar ve çevrimiçi alanlar, istismarcı kişilerin, partnerlerinin hayatları üzerindeki kontrollerini artırmaları için bir ortam sunuyor. Ancak, partnerin telefonunu kontrol etmek, e-postalarını okumak, konumundan haberdar olmak ve şifrelerini bilmek o kadar sıradan hale geldi ki, erkekler çoğu zaman istismarcı davranışları ifşa ettiklerinin farkında bile değil. Dijital şiddet konusunda yasal düzenleme, kapasite geliştirme ve genel farkındalık artırma ihtiyacının ötesinde, teknoloji destekli istismara ilişkin istismarı destekleyici tutumların yaygın bir şekilde ve erken yaşlardan itibaren ele alınmasının son derece önemli olduğuna inanıyoruz.”
Plan International’ın Ekim 2020’de açıkladığı, 22 ülkede yaşları 15-25 arasında olan 14 bin gençle yaptığı araştırma her 100 kadından 58’inin online zorbalığa uğradığını göstermişti. Bu kişilerin yüzde 19’u ise, çareyi sosyal medya hesaplarını kapatmak ve online hayattan uzaklaşmakta bulduğunu belirtmişti.
Uzmanlarca böyle bir şiddetle karşı karşıya kalınması durumunda ilk yapılması gerekenin; şiddete konu görselin veya yazışmanın ekran görüntülerinin alınması ve tespitinin sağlanması olduğu belirtiliyor. Dijital şiddet mağduru kadınlar, bu platform üzerinden şiddete konu içeriklerin anlık olarak tespitini yaptırıp, sonrasında yakınlarındaki bir notere gidip bu tespitleri belgelendirebiliyor. Diğer taraftan, dijital şiddete konu içerik kamuya açık bir paylaşım ise derhal erişiminin kaldırılması için yasal süreçlerin başlatılması gerektiği de ifade ediliyor. Yasal süreçler için gerekli ekonomik imkana sahip olamayanların ise; bulundukları şehirlerdeki baroların adli yardım bürolarına başvurarak, gerekli süreçleri başlatabilecekleri vurgulanıyor.
Özsavunma da çok önemli bir konu. Günümüzde artık özsavunmanın dijital bir boyutu da bulunuyor. Kadınların, erkeklere oranla 27 kat daha fazla dijital şiddete uğradığı gerçeğinden yola çıkarak bunlara yönelik savunma pratikleri geliştirmek gerekiyor. Mağdur kişinin güvenlik önlemleri alabilmesi, ifşa yöntemini kullanması, haklarını kullanıp hukuki mücadele yolunu seçmesi hep bu dijital özsavunmanın parçaları.