Ana Sayfaİnsan ve ToplumFelsefeEleştirel Teoriye Eleştirel Bir Bakış Açısı: Frankfurt Okulu

Eleştirel Teoriye Eleştirel Bir Bakış Açısı: Frankfurt Okulu

-

Frankfurt Okulu’nun tohumları, 1923 yılında, F. Weil sayesinde, Marksist düşüncenin etkisiyle atılmıştır. Marksist düşünceyi yeniden yorumlayan okul, Gerlach ve Grünberg ile gelişimine devam etmiştir. 1930 yılında okulun başına M. Horkheimer’ın gelmesiyle birlikte, pozitivizmi eleştirmiştir. Bu dönemle birlikte etkisini de arttırmaya devam etmiştir. 1933 yılında Nazilerin hedefi olan okul, yerinden edilmiş ve düşünürleri sürgün edilmiştir. Bu süreçle birlikte ABD topraklarında yaşamaya başlayan okul, düşünürlerinin Almanca yazmaya devam etmeleri ve düşüncelerini savunmaya devam etmeleri sebebiyle etkisini kaybetmemiş ve ilk günkü ruhunu korumaya devam etmiştir. 

Amerika’da yaşamına devam eden okul, Horkheimer’a katılan T. Adorno ile birlikte daha da büyümüştür. “Aydınlanmanın Diyalektiği” isimli ortak çalışmaları sayesinde okul büyümeye devam etmiştir. Bununla birlikte Marcuse “sahte ihtiyaçlar” kavramı ile okula destek vermiştir. Horkheimer’ın “Geleneksel ve Eleştirel Teori” makalesi ile birlikte okul, eleştirel teori ile anılmaya başlamıştır. 

1950 yılında Almanya’ya geri dönen Frankfurt Okulu, Horkheimer ve Adorno’nun yerini J. Habermas’ın almasıyla birlikte yeni bir döneme başlamıştır. Habermas’ın “İletişimsel Eylem Kuramı” ile 1970 sonrası dönem, yani Habermas dönemi başlamıştır.

Frankfurt Okulu’nun Tarihsel Serüveni

Kuruluşu

Okul ilk olarak 1923’te “Toplumsal Araştırmalar Enstitüsü” adıyla, Frankfurt Üniversitesi bünyesinde kurulmuştur. Kuruluşuna öncü olan Felix Weil o dönemlerde doktora öğrenimine devam etmektedir. Babasının maddi yardımları sayesinde, enstitünün üniversiteden bağımsız bir şekilde çalışması söz konusu olmuştur. Marksist düşüncenin etkisi altında hareket eden Toplumsal Araştırmalar Enstitüsü, 1950 yılına kadar bu isimle çalışmalarına devam etmiş ve bu tarihten sonra “Frankfurt Okulu” ismiyle anılmaya başlanmıştır. 

1923-1930 Grünberg Dönemi

Kurucuları olan Weil, Pollock ve Horkheimer’ın profesör olmamaları sebebiyle, üniversitenin kuralları gereği yöneticisinin profesör olması gerekmesi sebebiyle, Marksist düşünceye sahip Kurt Albert Gerlach yöneticiliğe önerilmiş ve enstitünün ilk yöneticisi olmuştur. Genç yaşta yaşamını kaybeden Gerlach, enstitüye kısa bir süre yöneticilik yapmış olmasına rağmen, sekiz bin ciltlik kütüphaneyi bünyelerine katmıştır. Ölümünün üzerine, enstitünün başına geçmesi için Carl Grünberg ikna edilmiştir. Grünberg, 1924’deki enstitü açılışında Marksist bir perspektifle birlikte kapitalizmi irdelemeyi amaçladıklarını söylemiştir. Kalp krizi geçirene kadar, genellikle sosyalizm ve işçi haklarıyla ilgili arşiv çalışmaları yapmıştır. Rahatsızlığının ardından yöneticiliği bırakmaya karar vererek, yönetimi Max Horkheimer’a devretmiştir. 

1930-1933 Horkheimer Dönemi

Horkheimer’ın yöneticiliği yalnızca bu dönemle sınırlı kalmamış ve ABD’de devam eden sürgün dönemi sonrasında da devam etmiştir. Horkheimer dönemi, okulun tanınması, üretkenlik ve okulun etkinliği açısından parlak bir dönem olmuştur. Eleştirel teori, Horkheimer ile birlikte kimlik kazanmış ve enstitünün bugüne kadar yalnızca teoride kalan amaçlarını hem teori hem de pratik anlamda yükselmiştir. Bu dönemde eski arşivlerin yayınlanması durdurulmuş ve topluluğun kendi fikirlerine daha yakın makalelerin yer aldığı Sosyal Araştırmalar Dergisi yayınlanmaya başlamıştır. Yine aynı dönemde, daha önceleri üzerinde pek durulmayan, göz ardı edilen ‘psikoloji’ konusuna değinilmeye başlanmış ve Freud psikolojisi de araştırmalara ve dergi içeriğine konu olmuştur. 1931 yılında “Toplum Felsefesinin Bugünkü Durumu ve Toplumsal Araştırma Enstitüsünün Amaçları” konulu açılış konuşmasında Horkheimer, enstitünün din, ekonomi, devlet, kültür ve hukuk gibi alanlarda yapılan çalışmalarla topluma fayda sağlanacağını bildirmiştir. Bununla birlikte “eleştirel sosyal teori” düşüncesi kavramsallaşmaya başlamıştır. 

Bilgiyle eylemi birbirinden ayıran teorilere karşı, geleneksel kurama ters bir şekilde, eleştirel teori, bilgiyi ve eylemi ayırmamış, araştırmacıyı incelediği nesnenin bir parçası olarak görmüştür. Geleneksel Kuram’da düşüncenin ve davranışın birbirinden ayrılması söz konusuyken, Eleştirel Teori buna karşı çıkmıştır. 

1933-1950 ABD Dönemi 

Almanya’da Nazilerin yönetimi ele geçirmesinde sonra, devlete karşı düşünceleri olduğu gerekçesiyle enstitü kapatılmıştır. Kütüphanedeki kitapların bir çoğunu Nazi iktidarı ele geçirmiştir. 1933 senesinde üniversiteden atılan Horkheimer, üniversiteden atılan ilk bilim adamı olmuştur. Gelişmelerin üzerine kendine güvenli bir sığınak arayan enstitü, 1934 yılında New York’a yerleşmeye karar vermiştir. Bununla birlikte bazı Avrupa şehirlerinde de şubeler açmıştır. Enstitü Amerika’da yaşamına devam etmesine rağmen, dergiye Almanca yazmaya devam etmişlerdir. Adorno ve Horkheimer’ın birlikte yazmış oldukları “Aydınlanmanın Diyalektiği” isimli eserleriyle, aydınlanmanın yaşanan barbarlıklar konusunda sorumlu olduğunu savunmuşlardır. 

İnsanların teknolojiyle birlikte tekdüze olmaya başladığını ve bu kötü gidişatla mücadele etmek yerine akıntıya kapılınan bir dönemde olduklarını dile getirmişlerdir.  Yine kitapta geçen “kültür endüstrisi” kavramı, kapitalizmin beraberinde getirdiği kültür anlayışını ve bu kültürün zihniyetine açıklık getirmeyi amaçlamışlardır. 

Adorno ve Horkheimer’la aynı veya benzer görüşlerde olan bir diğer okul üyesi ise Marcuse’dur. Marcuse’a göre tüketim kültürü sahte ihtiyaçlar meydan getirmiştir. Bu ihtiyaçlarla birlikte modern toplumda satın alma isteği uyandırdığını savunmuştur. Bu sahte mutlulukların, insanları sisteme boyun eğmek zorunda bıraktığı görüşünü savunmuştur. Bunun sonucu olarak, kültürün araç olduğunu ve tüketiciyi yanlış gereksinimlere yönlendirdiğini dile getirmiştir.

1950-1970 Frankfurt’a Geri Dönüş

İkinci Dünya Savaşı’nın sonlanmasıyla birlikte, Almanya’da ana vatanlarındaki öğrencilere ulaşmayı hedefleyen Frankfurt Okulu üyeleri Adorno, Horkheimer ve Pollock, 1949 yılında Sosyal Araştırmalar Enstitüsü’nü tekrar kurarak Frankfurt’a resmen dönmüştür. Bu sürece müteakip Horkheimer, önce dekan sonra ise Frankfurt Üniversitesi rektörü olmuştur. Adorno da profesör olarak enstitüde yönetici yardımcısı olmuştur. Amerika’da bulundukları süreçte çeşitli politik sebeplerle yayınlayamadıkları Sosyal Araştırmalar Dergisi, yeniden yayınlamaya başlamıştır. 

1958 yılında Horkheimer ve Pollock emekli olmuştur ve Adorno yöneticiliğe geçmiştir. Emekli olan Horkheimer, Goethe ödülüne layık görülmüş ve değeri kanıtlanmıştır.

Marcuse ve bazı arkadaşları, enstitünün çekirdek kadrosunun Frankfurt’a dönmesine rağmen Amerika’da kalmıştır. Düşünürler bu dönemde benzer konular üzerinde çalışmalarına rağmen, Marcuse’un “Yeni Sol” ve öğrenci hareketleri çalışmaları üzerine düşmesi ve o dönemde okulun Marksist düşünceden kopması gibi sebeplerle, okul üyeleri arasında bir iletişimsizlik oluşmuştur. Marcuse’un görüşleri, Adorno, Horkheimer ve Habermas’la ayrışmıştır. 1969 yılında Adorno’nun ve 1973 yılında Horkheimer’ın ölümüyle Habermas dönemi başlamıştır.

1970 ve Sonrası Habermas Dönemi 

Okulun son döneminin önemli düşünürlerinden olan Jürgen Habermas Marksizm etkisinden uzaklaşmış ve yeni eleştirilere ön ayak olmuştur. Eleştirel Teori’yi semboller diliyle ele almıştır. Ayrıca o dönemde Nazilerin yıkımının onarılmasına karşı eleştirel bir teoriyi savunmuştur. Toplumu öznel, nesnel ve sosyal olarak üçe ayırmıştır. Bu ayrımla birlikte stratejik eylem, normlara göre düzenlenmiş eylem, dramaturjik eylem ve iletişimsel eylem olarak dört ayrı eylem türüne dikkat çekmiştir. Stratejik eylemi, tek bir dünyanın olduğu nesnel dünyayla ilişkilendirmiştir. Normlara göre düzenlenmiş eylemi, topluluğa dahil olan herkesin beklentileriyle ilişkilendirmiştir. Dramaturjik eylemi, birbirlerinin seyircisi konumundaki kişilerin, öznel görünen eylemlerinin aslında seyirciye görünme gayreti olduğuna dikkat çekmiştir. İletişimsel eylemin ise sözlü veya sözsüz en az iki öznenin iletişimi olarak tanımlamıştır. 

Habermas’ın 1981’de yayınlanan “İletişimsel Eylem Kuramı” isimli çalışması, toplum açısında önemli bir çalışma olmuştur. Ampirik-analitik-tarihsel bakış açıları dışında, eleştirel olarak kendini bilme yani öz düşünümsel bilginin varlığından bahsetmiştir. Öğretmenin iktidar konumunda olduğu ampirik analitik bilme şeklinden, eleştirel bilme şekline geçerek öğrencinin söz sahibi ve güven sahibi hatta iktidarı elinde bulunduran kişinin öğrenci olacağı fikrini dile getirmiştir. Bunun da öğrencinin akademik başarısına katkıda bulunacağını söylemiştir.

Frankfurt Okulu’na Genel Bir Bakış

Frankfurt Okulu’nun üyeleri, yaptıkları çalışmaların Eleştirel Teori ile anımsanmasını istemişlerdir. Önceleri Marksizm adıyla birlikte telaffuz edilen bu teoriye yeni bir bakış, Eleştirel Teori’ye bir eleştiri niteliğinde olan bu kuramları, toplumdaki baskın yapıları ortaya çıkararak bunların sonlanmasını hedeflemiştir. Özetle baskıya maruz kalmış bireylerin özgürleşmesini ve kendi karar mekanizmaları olabilmesini amaçlamıştır. 

Eleştirel kurama göre, gerçeğin sadece ampirik bilimsel çalışmalarla ortaya konulmaması, toplumsal ve sosyolojik açıdan da değerlendirilmesi ve çözümler konusunda buna da önem verilmesi istenmiştir. Eleştirel Teori’nin amacı, mutlak bilginin değil, bireyi özgür kılmanın değerinin arttırılması olmuştur. İnsanların sınırlarının görülmesini ve bu sınırları ortadan kaldırarak özgür bir yaşama erişmeyi amaçlamıştır.

Kaynakça:

Frankfurt Okulu Bağlamında Eleştirel Teori ve Eğitim, Karamanoğlu Mehmetbey Eğitim Araştırmaları Dergisi, Şenay Kavurgacı- Abdullah Selvitopu
Çukurova Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, Tamer Yıldırım, Eleştirel Teori:Habermas ve Frankfurt Okulu kitap değerlendirmesi
Vikipedi

\n

Frankfurt Okulu\u2019nun tohumlar\u0131, 1923 y\u0131l\u0131nda, F. Weil sayesinde, Marksist d\u00fc\u015f\u00fcncenin etkisiyle at\u0131lm\u0131\u015ft\u0131r. Marksist d\u00fc\u015f\u00fcnceyi yeniden yorumlayan okul, Gerlach ve Gr\u00fcnberg ile geli\u015fimine devam etmi\u015ftir. 1930 y\u0131l\u0131nda okulun ba\u015f\u0131na M. Horkheimer\u2019\u0131n gelmesiyle birlikte, pozitivizmi ele\u015ftirmi\u015ftir. Bu d\u00f6nemle birlikte etkisini de artt\u0131rmaya devam etmi\u015ftir. 1933 y\u0131l\u0131nda Nazilerin hedefi olan okul, yerinden edilmi\u015f ve d\u00fc\u015f\u00fcn\u00fcrleri s\u00fcrg\u00fcn edilmi\u015ftir. Bu s\u00fcre\u00e7le birlikte ABD topraklar\u0131nda ya\u015famaya ba\u015flayan okul, d\u00fc\u015f\u00fcn\u00fcrlerinin Almanca yazmaya devam etmeleri ve d\u00fc\u015f\u00fcncelerini savunmaya devam etmeleri sebebiyle etkisini kaybetmemi\u015f ve ilk g\u00fcnk\u00fc ruhunu korumaya devam etmi\u015ftir. <\/p>\n\n\n\n

Amerika\u2019da ya\u015fam\u0131na devam eden okul, Horkheimer\u2019a kat\u0131lan T. Adorno ile birlikte daha da b\u00fcy\u00fcm\u00fc\u015ft\u00fcr. \u201cAyd\u0131nlanman\u0131n Diyalekti\u011fi\u201d isimli ortak \u00e7al\u0131\u015fmalar\u0131 sayesinde okul b\u00fcy\u00fcmeye devam etmi\u015ftir. Bununla birlikte Marcuse \u201csahte ihtiya\u00e7lar\u201d kavram\u0131 ile okula destek vermi\u015ftir. Horkheimer\u2019\u0131n \u201cGeleneksel ve Ele\u015ftirel Teori\u201d makalesi ile birlikte okul, ele\u015ftirel teori ile an\u0131lmaya ba\u015flam\u0131\u015ft\u0131r. <\/p>\n\n\n\n

1950 y\u0131l\u0131nda Almanya\u2019ya geri d\u00f6nen Frankfurt Okulu, Horkheimer ve Adorno\u2019nun yerini J. Habermas\u2019\u0131n almas\u0131yla birlikte yeni bir d\u00f6neme ba\u015flam\u0131\u015ft\u0131r. Habermas\u2019\u0131n \u201c\u0130leti\u015fimsel Eylem Kuram\u0131\u201d ile 1970 sonras\u0131 d\u00f6nem, yani Habermas d\u00f6nemi ba\u015flam\u0131\u015ft\u0131r.<\/p>\n\n\n\n

Frankfurt Okulu\u2019nun Tarihsel Ser\u00fcveni<\/strong><\/h2>\n\n\n\n

Kurulu\u015fu<\/strong><\/h3>\n\n\n\n

Okul ilk olarak 1923\u2019te \u201cToplumsal Ara\u015ft\u0131rmalar Enstit\u00fcs\u00fc\u201d ad\u0131yla, Frankfurt \u00dcniversitesi b\u00fcnyesinde kurulmu\u015ftur. Kurulu\u015funa \u00f6nc\u00fc olan Felix Weil o d\u00f6nemlerde doktora \u00f6\u011frenimine devam etmektedir. Babas\u0131n\u0131n maddi yard\u0131mlar\u0131 sayesinde, enstit\u00fcn\u00fcn \u00fcniversiteden ba\u011f\u0131ms\u0131z bir \u015fekilde \u00e7al\u0131\u015fmas\u0131 s\u00f6z konusu olmu\u015ftur. Marksist d\u00fc\u015f\u00fcncenin etkisi alt\u0131nda hareket eden Toplumsal Ara\u015ft\u0131rmalar Enstit\u00fcs\u00fc, 1950 y\u0131l\u0131na kadar bu isimle \u00e7al\u0131\u015fmalar\u0131na devam etmi\u015f ve bu tarihten sonra \u201cFrankfurt Okulu\u201d ismiyle an\u0131lmaya ba\u015flanm\u0131\u015ft\u0131r.\u00a0<\/p>\n\n\n\n

1923-1930 Gr\u00fcnberg D\u00f6nemi<\/strong><\/h3>\n\n\n\n

Kurucular\u0131 olan Weil, Pollock ve Horkheimer\u2019\u0131n profes\u00f6r olmamalar\u0131 sebebiyle, \u00fcniversitenin kurallar\u0131 gere\u011fi y\u00f6neticisinin profes\u00f6r olmas\u0131 gerekmesi sebebiyle, Marksist d\u00fc\u015f\u00fcnceye sahip Kurt Albert Gerlach y\u00f6neticili\u011fe \u00f6nerilmi\u015f ve enstit\u00fcn\u00fcn ilk y\u00f6neticisi olmu\u015ftur. Gen\u00e7 ya\u015fta ya\u015fam\u0131n\u0131 kaybeden Gerlach, enstit\u00fcye k\u0131sa bir s\u00fcre y\u00f6neticilik yapm\u0131\u015f olmas\u0131na ra\u011fmen, sekiz bin ciltlik k\u00fct\u00fcphaneyi b\u00fcnyelerine katm\u0131\u015ft\u0131r. \u00d6l\u00fcm\u00fcn\u00fcn \u00fczerine, enstit\u00fcn\u00fcn ba\u015f\u0131na ge\u00e7mesi i\u00e7in Carl Gr\u00fcnberg ikna edilmi\u015ftir. Gr\u00fcnberg, 1924\u2019deki enstit\u00fc a\u00e7\u0131l\u0131\u015f\u0131nda Marksist bir perspektifle birlikte kapitalizmi irdelemeyi ama\u00e7lad\u0131klar\u0131n\u0131 s\u00f6ylemi\u015ftir. Kalp krizi ge\u00e7irene kadar, genellikle sosyalizm ve i\u015f\u00e7i haklar\u0131yla ilgili ar\u015fiv \u00e7al\u0131\u015fmalar\u0131 yapm\u0131\u015ft\u0131r. Rahats\u0131zl\u0131\u011f\u0131n\u0131n ard\u0131ndan y\u00f6neticili\u011fi b\u0131rakmaya karar vererek, y\u00f6netimi Max Horkheimer\u2019a devretmi\u015ftir. <\/p>\n\n\n\n

1930-1933 Horkheimer D\u00f6nemi<\/strong><\/h3>\n\n\n\n

Horkheimer\u2019\u0131n y\u00f6neticili\u011fi yaln\u0131zca bu d\u00f6nemle s\u0131n\u0131rl\u0131 kalmam\u0131\u015f ve ABD\u2019de devam eden s\u00fcrg\u00fcn d\u00f6nemi sonras\u0131nda da devam etmi\u015ftir. Horkheimer d\u00f6nemi, okulun tan\u0131nmas\u0131, \u00fcretkenlik ve okulun etkinli\u011fi a\u00e7\u0131s\u0131ndan parlak bir d\u00f6nem olmu\u015ftur.\u00a0Ele\u015ftirel teori, Horkheimer ile birlikte kimlik kazanm\u0131\u015f ve enstit\u00fcn\u00fcn bug\u00fcne kadar yaln\u0131zca teoride kalan ama\u00e7lar\u0131n\u0131 hem teori hem de pratik anlamda y\u00fckselmi\u015ftir. Bu d\u00f6nemde eski ar\u015fivlerin yay\u0131nlanmas\u0131 durdurulmu\u015f ve toplulu\u011fun kendi fikirlerine daha yak\u0131n makalelerin yer ald\u0131\u011f\u0131 Sosyal Ara\u015ft\u0131rmalar Dergisi yay\u0131nlanmaya ba\u015flam\u0131\u015ft\u0131r. Yine ayn\u0131 d\u00f6nemde, daha \u00f6nceleri \u00fczerinde pek durulmayan, g\u00f6z ard\u0131 edilen \u2018psikoloji\u2019 konusuna de\u011finilmeye ba\u015flanm\u0131\u015f ve Freud psikolojisi de ara\u015ft\u0131rmalara ve dergi i\u00e7eri\u011fine konu olmu\u015ftur. 1931 y\u0131l\u0131nda \u201cToplum Felsefesinin Bug\u00fcnk\u00fc Durumu ve Toplumsal Ara\u015ft\u0131rma Enstit\u00fcs\u00fcn\u00fcn Ama\u00e7lar\u0131\u201d konulu a\u00e7\u0131l\u0131\u015f konu\u015fmas\u0131nda Horkheimer, enstit\u00fcn\u00fcn din, ekonomi, devlet, k\u00fclt\u00fcr ve hukuk gibi alanlarda yap\u0131lan \u00e7al\u0131\u015fmalarla topluma fayda sa\u011flanaca\u011f\u0131n\u0131 bildirmi\u015ftir. Bununla birlikte \u201cele\u015ftirel sosyal teori\u201d d\u00fc\u015f\u00fcncesi kavramsalla\u015fmaya ba\u015flam\u0131\u015ft\u0131r.\u00a0<\/p>\n\n\n\n

Bilgiyle eylemi birbirinden ay\u0131ran teorilere kar\u015f\u0131, geleneksel kurama ters bir \u015fekilde, ele\u015ftirel teori, bilgiyi ve eylemi ay\u0131rmam\u0131\u015f, ara\u015ft\u0131rmac\u0131y\u0131 inceledi\u011fi nesnenin bir par\u00e7as\u0131 olarak g\u00f6rm\u00fc\u015ft\u00fcr. Geleneksel Kuram\u2019da d\u00fc\u015f\u00fcncenin ve davran\u0131\u015f\u0131n birbirinden ayr\u0131lmas\u0131 s\u00f6z konusuyken, Ele\u015ftirel Teori buna kar\u015f\u0131 \u00e7\u0131km\u0131\u015ft\u0131r. <\/p>\n\n\n\n

1933-1950 ABD D\u00f6nemi <\/strong><\/h3>\n\n\n\n

Almanya\u2019da Nazilerin y\u00f6netimi ele ge\u00e7irmesinde sonra, devlete kar\u015f\u0131 d\u00fc\u015f\u00fcnceleri oldu\u011fu gerek\u00e7esiyle enstit\u00fc kapat\u0131lm\u0131\u015ft\u0131r. K\u00fct\u00fcphanedeki kitaplar\u0131n bir \u00e7o\u011funu Nazi iktidar\u0131 ele ge\u00e7irmi\u015ftir. 1933 senesinde \u00fcniversiteden at\u0131lan Horkheimer, \u00fcniversiteden at\u0131lan ilk bilim adam\u0131 olmu\u015ftur. Geli\u015fmelerin \u00fczerine kendine g\u00fcvenli bir s\u0131\u011f\u0131nak arayan enstit\u00fc, 1934 y\u0131l\u0131nda New York\u2019a yerle\u015fmeye karar vermi\u015ftir. Bununla birlikte baz\u0131 Avrupa \u015fehirlerinde de \u015fubeler a\u00e7m\u0131\u015ft\u0131r. Enstit\u00fc Amerika\u2019da ya\u015fam\u0131na devam etmesine ra\u011fmen, dergiye Almanca yazmaya devam etmi\u015flerdir. Adorno ve Horkheimer\u2019\u0131n birlikte yazm\u0131\u015f olduklar\u0131 \u201cAyd\u0131nlanman\u0131n Diyalekti\u011fi\u201d isimli eserleriyle, ayd\u0131nlanman\u0131n ya\u015fanan barbarl\u0131klar konusunda sorumlu oldu\u011funu savunmu\u015flard\u0131r. <\/p>\n\n\n\n

\u0130nsanlar\u0131n teknolojiyle birlikte tekd\u00fcze olmaya ba\u015flad\u0131\u011f\u0131n\u0131 ve bu k\u00f6t\u00fc gidi\u015fatla m\u00fccadele etmek yerine ak\u0131nt\u0131ya kap\u0131l\u0131nan bir d\u00f6nemde olduklar\u0131n\u0131 dile getirmi\u015flerdir.  Yine kitapta ge\u00e7en \u201ck\u00fclt\u00fcr end\u00fcstrisi\u201d kavram\u0131, kapitalizmin beraberinde getirdi\u011fi k\u00fclt\u00fcr anlay\u0131\u015f\u0131n\u0131 ve bu k\u00fclt\u00fcr\u00fcn zihniyetine a\u00e7\u0131kl\u0131k getirmeyi ama\u00e7lam\u0131\u015flard\u0131r. <\/p>\n\n\n\n

Adorno ve Horkheimer\u2019la ayn\u0131 veya benzer g\u00f6r\u00fc\u015flerde olan bir di\u011fer okul \u00fcyesi ise Marcuse\u2019dur. Marcuse\u2019a g\u00f6re t\u00fcketim k\u00fclt\u00fcr\u00fc sahte ihtiya\u00e7lar meydan getirmi\u015ftir. Bu ihtiya\u00e7larla birlikte modern toplumda sat\u0131n alma iste\u011fi uyand\u0131rd\u0131\u011f\u0131n\u0131 savunmu\u015ftur. Bu sahte mutluluklar\u0131n, insanlar\u0131 sisteme boyun e\u011fmek zorunda b\u0131rakt\u0131\u011f\u0131 g\u00f6r\u00fc\u015f\u00fcn\u00fc savunmu\u015ftur. Bunun sonucu olarak, k\u00fclt\u00fcr\u00fcn ara\u00e7 oldu\u011funu ve t\u00fcketiciyi yanl\u0131\u015f gereksinimlere y\u00f6nlendirdi\u011fini dile getirmi\u015ftir.<\/p>\n\n\n\n

1950-1970 Frankfurt\u2019a Geri D\u00f6n\u00fc\u015f<\/strong><\/h3>\n\n\n\n

\u0130kinci D\u00fcnya Sava\u015f\u0131\u2019n\u0131n sonlanmas\u0131yla birlikte, Almanya\u2019da ana vatanlar\u0131ndaki \u00f6\u011frencilere ula\u015fmay\u0131 hedefleyen Frankfurt Okulu \u00fcyeleri Adorno, Horkheimer ve Pollock, 1949 y\u0131l\u0131nda Sosyal Ara\u015ft\u0131rmalar Enstit\u00fcs\u00fc\u2019n\u00fc tekrar kurarak Frankfurt\u2019a resmen d\u00f6nm\u00fc\u015ft\u00fcr. Bu s\u00fcrece m\u00fcteakip Horkheimer, \u00f6nce dekan sonra ise Frankfurt \u00dcniversitesi rekt\u00f6r\u00fc olmu\u015ftur. Adorno da profes\u00f6r olarak enstit\u00fcde y\u00f6netici yard\u0131mc\u0131s\u0131 olmu\u015ftur. Amerika\u2019da bulunduklar\u0131 s\u00fcre\u00e7te \u00e7e\u015fitli politik sebeplerle yay\u0131nlayamad\u0131klar\u0131 Sosyal Ara\u015ft\u0131rmalar Dergisi, yeniden yay\u0131nlamaya ba\u015flam\u0131\u015ft\u0131r. <\/p>\n\n\n\n

1958 y\u0131l\u0131nda Horkheimer ve Pollock emekli olmu\u015ftur ve Adorno y\u00f6neticili\u011fe ge\u00e7mi\u015ftir. Emekli olan Horkheimer, Goethe \u00f6d\u00fcl\u00fcne lay\u0131k g\u00f6r\u00fclm\u00fc\u015f ve de\u011feri kan\u0131tlanm\u0131\u015ft\u0131r.<\/p>\n\n\n\n

Marcuse ve baz\u0131 arkada\u015flar\u0131, enstit\u00fcn\u00fcn \u00e7ekirdek kadrosunun Frankfurt\u2019a d\u00f6nmesine ra\u011fmen Amerika\u2019da kalm\u0131\u015ft\u0131r. D\u00fc\u015f\u00fcn\u00fcrler bu d\u00f6nemde benzer konular \u00fczerinde \u00e7al\u0131\u015fmalar\u0131na ra\u011fmen, Marcuse\u2019un \u201cYeni Sol\u201d ve \u00f6\u011frenci hareketleri \u00e7al\u0131\u015fmalar\u0131 \u00fczerine d\u00fc\u015fmesi ve o d\u00f6nemde okulun Marksist d\u00fc\u015f\u00fcnceden kopmas\u0131 gibi sebeplerle, okul \u00fcyeleri aras\u0131nda bir ileti\u015fimsizlik olu\u015fmu\u015ftur. Marcuse\u2019un g\u00f6r\u00fc\u015fleri, Adorno, Horkheimer ve Habermas\u2019la ayr\u0131\u015fm\u0131\u015ft\u0131r. 1969 y\u0131l\u0131nda Adorno\u2019nun ve 1973 y\u0131l\u0131nda Horkheimer\u2019\u0131n \u00f6l\u00fcm\u00fcyle Habermas d\u00f6nemi ba\u015flam\u0131\u015ft\u0131r.<\/p>\n\n\n\n

1970 ve Sonras\u0131 Habermas D\u00f6nemi <\/strong><\/h3>\n\n\n\n

Okulun son d\u00f6neminin \u00f6nemli d\u00fc\u015f\u00fcn\u00fcrlerinden olan J\u00fcrgen Habermas Marksizm etkisinden uzakla\u015fm\u0131\u015f ve yeni ele\u015ftirilere \u00f6n ayak olmu\u015ftur. Ele\u015ftirel Teori\u2019yi semboller diliyle ele alm\u0131\u015ft\u0131r. Ayr\u0131ca o d\u00f6nemde Nazilerin y\u0131k\u0131m\u0131n\u0131n onar\u0131lmas\u0131na kar\u015f\u0131 ele\u015ftirel bir teoriyi savunmu\u015ftur. Toplumu \u00f6znel, nesnel ve sosyal olarak \u00fc\u00e7e ay\u0131rm\u0131\u015ft\u0131r. Bu ayr\u0131mla birlikte stratejik eylem, normlara g\u00f6re d\u00fczenlenmi\u015f eylem, dramaturjik eylem ve ileti\u015fimsel eylem olarak d\u00f6rt ayr\u0131 eylem t\u00fcr\u00fcne dikkat \u00e7ekmi\u015ftir. Stratejik eylemi, tek bir d\u00fcnyan\u0131n oldu\u011fu nesnel d\u00fcnyayla ili\u015fkilendirmi\u015ftir. Normlara g\u00f6re d\u00fczenlenmi\u015f eylemi, toplulu\u011fa dahil olan herkesin beklentileriyle ili\u015fkilendirmi\u015ftir. Dramaturjik eylemi, birbirlerinin seyircisi konumundaki ki\u015filerin, \u00f6znel g\u00f6r\u00fcnen eylemlerinin asl\u0131nda seyirciye g\u00f6r\u00fcnme gayreti oldu\u011funa dikkat \u00e7ekmi\u015ftir. \u0130leti\u015fimsel eylemin ise s\u00f6zl\u00fc veya s\u00f6zs\u00fcz en az iki \u00f6znenin ileti\u015fimi olarak tan\u0131mlam\u0131\u015ft\u0131r. <\/p>\n\n\n\n

Habermas\u2019\u0131n 1981\u2019de yay\u0131nlanan \u201c\u0130leti\u015fimsel Eylem Kuram\u0131\u201d isimli \u00e7al\u0131\u015fmas\u0131, toplum a\u00e7\u0131s\u0131nda \u00f6nemli bir \u00e7al\u0131\u015fma olmu\u015ftur. Ampirik-analitik-tarihsel bak\u0131\u015f a\u00e7\u0131lar\u0131 d\u0131\u015f\u0131nda, ele\u015ftirel olarak kendini bilme yani \u00f6z d\u00fc\u015f\u00fcn\u00fcmsel bilginin varl\u0131\u011f\u0131ndan bahsetmi\u015ftir. \u00d6\u011fretmenin iktidar konumunda oldu\u011fu ampirik analitik bilme \u015feklinden, ele\u015ftirel bilme \u015fekline ge\u00e7erek \u00f6\u011frencinin s\u00f6z sahibi ve g\u00fcven sahibi hatta iktidar\u0131 elinde bulunduran ki\u015finin \u00f6\u011frenci olaca\u011f\u0131 fikrini dile getirmi\u015ftir. Bunun da \u00f6\u011frencinin akademik ba\u015far\u0131s\u0131na katk\u0131da bulunaca\u011f\u0131n\u0131 s\u00f6ylemi\u015ftir.<\/p>\n\n\n\n

Frankfurt Okulu\u2019na Genel Bir Bak\u0131\u015f<\/strong><\/h2>\n\n\n\n

Frankfurt Okulu\u2019nun \u00fcyeleri, yapt\u0131klar\u0131 \u00e7al\u0131\u015fmalar\u0131n Ele\u015ftirel Teori ile an\u0131msanmas\u0131n\u0131 istemi\u015flerdir. \u00d6nceleri Marksizm ad\u0131yla birlikte telaffuz edilen bu teoriye yeni bir bak\u0131\u015f, Ele\u015ftirel Teori\u2019ye bir ele\u015ftiri niteli\u011finde olan bu kuramlar\u0131, toplumdaki bask\u0131n yap\u0131lar\u0131 ortaya \u00e7\u0131kararak bunlar\u0131n sonlanmas\u0131n\u0131 hedeflemi\u015ftir. \u00d6zetle bask\u0131ya maruz kalm\u0131\u015f bireylerin \u00f6zg\u00fcrle\u015fmesini ve kendi karar mekanizmalar\u0131 olabilmesini ama\u00e7lam\u0131\u015ft\u0131r. <\/p>\n\n\n\n

Ele\u015ftirel kurama g\u00f6re, ger\u00e7e\u011fin sadece ampirik bilimsel \u00e7al\u0131\u015fmalarla ortaya konulmamas\u0131, toplumsal ve sosyolojik a\u00e7\u0131dan da de\u011ferlendirilmesi ve \u00e7\u00f6z\u00fcmler konusunda buna da \u00f6nem verilmesi istenmi\u015ftir. Ele\u015ftirel Teori\u2019nin amac\u0131, mutlak bilginin de\u011fil, bireyi \u00f6zg\u00fcr k\u0131lman\u0131n de\u011ferinin artt\u0131r\u0131lmas\u0131 olmu\u015ftur. \u0130nsanlar\u0131n s\u0131n\u0131rlar\u0131n\u0131n g\u00f6r\u00fclmesini ve bu s\u0131n\u0131rlar\u0131 ortadan kald\u0131rarak \u00f6zg\u00fcr bir ya\u015fama eri\u015fmeyi ama\u00e7lam\u0131\u015ft\u0131r.<\/p>\n\n\n\n

Kaynak\u00e7a:<\/p>\n\n\n\n

Frankfurt Okulu Ba\u011flam\u0131nda Ele\u015ftirel Teori ve E\u011fitim, Karamano\u011flu Mehmetbey E\u011fitim Ara\u015ft\u0131rmalar\u0131 Dergisi, \u015eenay Kavurgac\u0131- Abdullah Selvitopu
\u00c7ukurova \u00dcniversitesi \u0130lahiyat Fak\u00fcltesi Dergisi, Tamer Y\u0131ld\u0131r\u0131m, Ele\u015ftirel Teori:Habermas ve Frankfurt Okulu kitap de\u011ferlendirmesi
Vikipedi<\/p>\n","post_title":"Ele\u015ftirel Teoriye Ele\u015ftirel Bir Bak\u0131\u015f A\u00e7\u0131s\u0131: Frankfurt Okulu","post_excerpt":"","post_status":"publish","comment_status":"open","ping_status":"open","post_password":"","post_name":"elestirel-teoriye-elestirel-bir-bakis-acisi-frankfurt-okulu","to_ping":"","pinged":"","post_modified":"2020-05-12 13:18:52","post_modified_gmt":"2020-05-12 10:18:52","post_content_filtered":"","post_parent":0,"guid":"https:\/\/gaiadergi.com\/?p=113403","menu_order":0,"post_type":"post","post_mime_type":"","comment_count":"44","filter":"raw"},"live_filter_cur_post_id":113403}'; block_tdi_122.td_column_number = "2"; block_tdi_122.block_type = "td_flex_block_1"; block_tdi_122.post_count = "4"; block_tdi_122.found_posts = "465"; block_tdi_122.header_color = ""; block_tdi_122.ajax_pagination_infinite_stop = ""; block_tdi_122.max_num_pages = "117"; tdBlocksArray.push(block_tdi_122); -->

SON YAZILAR

Hiçliğe Övgü

Yanılgılarının kıyısındaki sonsuz evrende bilinmezliğe yelken açtın. Ne kovaladığın bir şey vardı ne de aradığın herhangi bir şey… Sislerin arasında yol alırken, güneşe kavuşacağını ummaktan...

Felsefe Taşı: Bilgelik arayışındaki içsel yolculuk

Felsefe insan aklının sınırlarını sonuna kadar zorlayan cesur bir maceraperesttir. Bu yolculuk yorucudur, engebelidir ve zorlayıcıdır. Bu yüzden de yeterli sabrı ve çabayı gösterenleri bekleyen...

“Gerçeği görüyoruz! Anayasa değişikliğine HAYIR diyoruz!

Feminist ve LGBTİ+ örgütlerin biraraya gelmesiyle kurulan Hepimiz için Anayasa Koordinasyonu "Birbirimizin elini bırakmıyoruz! Hiçbirimizi geride bırakmıyoruz! Anayasa değişikliğine HAYIR diyoruz!" başlıklı açıklamasıyla tüm toplumu...

Hataylılar 6 Ekim’de Meclis’te: #HatayıGör

6 Şubat depremlerinde en büyük yıkımı yaşayan Hatay'da depremin üzerinden geçen 8 aya rağmen hiçbir şey değişmedi. Barınma, beslenme, eğitim, sağlık ve ulaşım gibi en...

Ayberk Bıyıklı
Ayberk Bıyıklıhttp://ayberkindilinden.wordpress.com
saksafon çalan, müzik öğretmenliği mezunu, eğitim yönetimi y. lisans öğrencisi, yazmak için çabalayan kişi.

ÇOK OKUNANLAR

95,278BeğenenlerBeğen
17,593TakipçilerTakip Et
22,156TakipçilerTakip Et
243AboneAbone Ol