İngiliz düşünce kurulu Chatham House’un raporuna göre, hayvancılık endüstrisi, taşıtlardan daha fazla sera gazı salımına neden oluyor, fakat tüketicilerin tepkisinden çekinen hükümetler ve “yeşil mücadele” eyleme geçmiyor.
Dünyanın et açlığını dizginlemek, iklim değişikliğinin yıkıcı etkileriyle savaşmak için etkili bir yol.
Raporun başyazarı Rob Bailey, “Isınmanın felaketlerini önlemek et ve süt ürünleri tüketiminin azalmasına bağlı, fakat dünya bunu dikkate almıyor. Ormansızlaşma ve ulaşıma dair birçok önlem alınsa da hayvancılık sektörü göz ardı ediliyor. Bunun için büyük bir isteksizlik var çünkü insanlar hükümetin ya da sivil toplum kuruluşlarının ne yiyebileceklerini söyleyerek özel hayatlarına müdahale etmelerini istemiyor” diyor.
Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli’nde sunulan rapora göre, beslenme alışkanlığının değiştirilmesi emisyonu ciddi ölçüde azaltabilir fakat bunu gerçekleştirmek için Birleşmiş Milletler’in hazırladığı bir plan mevcut değil.
Birleşmiş Milletler iklim bilimi paneli başkanından ekonomist Lord Stern’e, et tüketimini durdurmaya yönelik çağrılar da tartışma yaratıyor. Uzmanlardan bazılarıysa tüketimi azaltmak için ete yönelik vergi uygulanmasını önerirken, rapor et tüketimini sağlık otoritelerinin tavsiye ettiği seviyede tutmanın emisyonları azaltmanın yanında kalp krizi ve kanser gibi hastalıkları da önleyebileceğini savunuyor.
Sığır eti ve süt ürünlerinin tek başına yüzde 65’ini oluşturduğu bu kanlı endüstrinin yaydığı gazlar, dünya genelinde yüzde 15 gibi büyük bir paya sahip.
Et tüketiminin 2050 yılına kadar yüzde 75, süt ürünleri tüketiminin ise yüzde 65’e ulaşacağı tahmin edilirken, tahıl ürünleri için bu oran yüzde 40. 2020 yılına gelindiğindeyse, Çin’in tek başına bir yılda “20 milyon ton” et ve süt ürünü tüketmiş olacağı öngörülüyor.
Rapordaki tüketim araştırmasına göre; Amerika, Çin, Hindistan, Brezilya ve Avrupa bloğu ülkelerinde iklim değişikliğine yönelik farkındalığın davranışları değiştirme isteğiyle bağlantılı olduğu da tespit edilmiş durumda.
İyi haberse, Çin ve Brezilya gibi ülkelerin geleceğe yönelik bir değişime açık oluşu. Et ve süt ürünleri tüketiminin yüksek olduğu “gelişmiş ülkelerde” hayvancılık endüstrisinin iklim değişikliğine yönelik etkileri hafife alınıyor, dolayısıyla bir önlem alınma gereği de duyulmuyor.
İngiltere sözcüsü ise “İngiltere tarım endüstrisinin neden olduğu sera gazı emisyonları 1990 yılından beri yüzde 20 azalmış durumda. Yiyecek tüketimi emisyonlar üzerinde etkiliyken, kontrol altına alınan hayvancılık endüstrisi biyolojik çeşitliliği desteklemek gibi faydalar da sağlayabilir” diyor.
Kaynak: The Guardian