Ülkemizde yaklaşık 8,5 milyon engelli birey yaşamakta. Yani Türkiye nüfusunun yaklaşık yüzde 12’sini engelli bireyler oluşturuyor. Bir başka deyişle 100 kişiden 12’si. (Böyle ifade edince sayının çokluğu daha iyi idrak ediliyor.) Bunun içinde tüm engel türleri var elbette. Ancak sayılarının bu kadar çok olmasına rağmen onları günlük hayatta göremememizin en önemli nedeni, kamusal alanların, engellilerin ihtiyaçlarına göre tasarlanmamış olmasıdır.
Hakkını yemeyelim, son yıllarda ülkedeki hemen hemen tüm belediyeler kaldırımlara yapıştırılan sarı renkli kılavuz çizgilerini kent geneline yaymış durumda. İnsan gözünün en uzaktan algılayabildiği rengin sarı olması nedeniyle bu renk tercih edilmiştir. Ancak bu girişim, sadece görme engelliler için. Bedensel engelliler için kent genelinde rampa bağlantılarının çok iyi takip edilmesi gerekir. Yine bazı belediyelerdeki peyzaj mimarlarının titiz çalışmalarıyla bu iş de başarıyla yapılmakta, lakin önemli olan halkı eğitmek. Rampanın önüne ya da kaldırımın üstüne araç park edilmesiyle bu detay da işlevini yitiriyor.
Üniversitelerdeki peyzaj mimarlığı eğitimlerinde verilen önemli dersler arasında Engelliler İçin Peyzaj Tasarımı da yerini almış durumda. Engelli bireylerin de bizler kadar rekreatif ihtiyaçlarını karşılama arzuları var. O nedenle kent içinde bir tasarım ya da planlama işi yapılacağı zaman ilk düşünülen şeylerden biri erişilebilirlik olmalı. Özellikle kamusal dış mekanlarda, her engel türü için hususi detaylar projelere eklenmelidir. Bu gereksinimin ardından evrensel tasarım terimi oluşturulmuştur.
Ankara Üniversitesi Peyzaj Mimarlığı Bölümü öğretim üyelerinden Doç. Dr. Aysel Uslu’ya göre evrensel tasarım, engelli olan ya da olmayan tüm bireylere eşit kullanım olanakları veren ürünlerin üretimi ve tasarımı ya da yaş, yetenek ve durumlarının farklılıklarına karşın tüm bireylerin mümkün olduğu oranda kullanımlarını sağlayan çevre ya da tüm tasarım ürünlerinin tasarım yaklaşımıdır. Evrensel tasarım, aynı zamanda herkes için tasarım ya da engelsiz tasarım gibi kavramlarla da anılmaktadır.
Evrensel tasarım birey-grup, birey-çevre arasında uyum standartlarını tanımlar, engelli bireylerin hareketini destekleyen ve kolaylaştıran ürünleri destekler, ürünlerin ve çevrenin olumsuz etkilerini azaltmaya çalışır.
Evrensel tasarımın farklı meslek disiplinlerince daha rahat anlaşılıp uygulanabilmesi amacıyla, evrensel tasarım kavramının da çıkış yeri olan Evrensel Tasarım Merkezi (The Center for Universal Design) tarafından 7 ilke belirlenmiştir. Bu ilkeler, mimarlar, peyzaj mimarları, endüstriyel ürün tasarımcıları ve mühendisleri içeren bir grup tarafından, farklı tasarım alanlarında çalışan mesleklere yol gösterici olması amacıyla belirlenmiştir. Bu 7 ilkenin, mevcut tasarımları değerlendirme süreçlerinde kullanılabileceği, tasarım süreçlerinde yol gösterici olabileceği ve daha kullanışlı ürün ve çevrelerin özellikleri ile ilgili tasarımcı ve tüketicileri eğitebileceği öngörülmüştür.
Bahsi geçen 7 ilke şunlardır:
Eşitlik: Tasarım çok farklı yetenekleri olan kişilerce kullanılabilir ve satın alınabilir olmalıdır. Bu durum hem ürün tasarımında hem de mekân ve çevre tasarımında geçerlidir. Mekân ve çevre tasarımında kullanılabilirlik ve erişilebilirlik ele alınmalıdır.
Kullanımda Esneklik: Tasarımın bireysel tercihler ve yetenekler konusunda geniş seçenekler içermesi yararlı olur.
Basit ve Sezgisel Kullanım: Tasarımın kullanımının kullanıcının deneyimine, bilgisine, dil yeteneklerine ve mevcut konsantrasyon düzeyine bağlı olmadan, kolay anlaşılabilir olmasını ifade etmektedir. Tasarım ve mekân kurgusunun kolay anlaşılabilmesi için basit olması ve kolay algılanabilir olması yararlı olmaktadır.
Tasarım ürünü, çevre ve mekân, kullanımı ile ilgili gerekli bilgilendirmeyi, kullanıcısına çevrenin şartlarından ve kullanıcının algılama yeteneklerinden etkilenmeyecek şekilde verebilmelidir.
Hatalara Dayanım: Tasarım, tehlikeleri, kaza veya irade dışı hareketlerin kötü sonuçlarını en aza indirmelidir. Evrensel tasarım farklı kullanıcılara yönelik olduğu için tüm kullanıcıların tehlike ve kazalara karşı korunması gerekir.
Düşük Fiziksel Çaba: Tasarım ürünleri ve mekânlar minimum güçle efektif olarak ve konforlu şekilde kullanılabilmeli, mekân-çevrelere minimum güç harcanarak konforlu şekilde erişilebilir olmalıdır.
Yaklaşım ve Kullanım İçin Boyut ve Mekân: Her türlü kullanıcının vücut boyutu, duruş şekli ve hareketlilik özelliklerine uyum gösterecek yaklaşım, erişim ve kullanım boyut ve alanının sağlanması gereklidir.
Türkiye’de standartlar ve yasal prosedürde “evrensel tasarım” felsefesini çağrıştıran çözümlerin tanımlandığı söylenebilirse de uygulamada yetersiz kalındığı görülmekte, engelli bireyler ve ilgili kurum, dernek, federasyon temsilcilerinin yorumları da bu görüşü desteklemektedir.
Başkent Ankara’da, “engelsiz park” sloganı ile açılan sadece iki park mevcuttur. Birisi Keçiören’de birisi Çankaya’da olan bu parklar, özellikle engelli çocuklar için güzel birer aktif rekreasyon alanıdır. Ancak koskoca Ankara için sadece iki park yeterli midir? Bırakın parkın yeterliliğini, engelli bir çocuğun parka güvenli ve kolay bir şekilde ulaşımı için her şey düşünülmüş müdür?
Bir düşünün, gün içinde kaç tane tekerlekli sandalye kullanan insan görüyorsunuz? Ya da kaç tane görme engelli birey? Onları görmememiz, olmadıkları anlamına gelmiyor; refah düzeyi düşük bir ülke olduğumuz anlamına geliyor. Kentlerin gelişmişlik düzeyi arttıkça, evrensel tasarım ilkeleri doğrultusunda yapılan tasarımlar uygulandıkça engelli bireyler görünür olacak ve daha keyifli bir hayat sürecektir. Klişeleşmiş bir söz olsa da unutmamak gerekir ki, hepimiz birer engelli adayıyız.