Ana SayfaKültür & SanatFakir edebiyatı ve simit

Fakir edebiyatı ve simit

-

Dil, bir kültürün aynasıdır. O halde dilimize yerleşen bazı sözlere göz atarak kültürümüzde sanatın nasıl algılandığına dair bazı ip uçları yakalayabilir miyiz?

Önce dilimize yerleşen bu sözlerin ne anlamda kullanıldıklarına kısaca değinmekte fayda olabilir.

Mutlaka siz de hayatınızda birçok kez şuna benzer şeyler duymuşsunuzdur: “Ah, bırak canım şimdi edebiyat parçalamayı/yapmayı da derdin ne, bana onu söyle!”

TDK’ye göre “edebiyat yapmak” sözü şu anlama geliyor: “bir konu üzerinde gereksiz yere süslü sözler söylemek.”

Diğeri de yine sıkça duyduğumuz “felsefe yapmak”… Hani özellikle hummalı bir tartışmanın ortasında biri şöyle der ya; “Bana felsefe yapma, günlük hayatta söylediklerinin bir karşılığı yok.”

TDK’ye göre “felsefe yapmak” sözü de şu anlama geliyor: “gereği yokken, olayların nedenleri ve sonuçlarıyla ilgili olarak, kişisel ve soyut birtakım düşünceler öne sürmek / bilgiçlik taslamak”

Son yıllarda bir de şunu sıkça duymaya başladık: “caz yapmak”

TDK’ye göre “caz yapmak” sözü ise “boşa konuşmak, gevezelik etmek/aykırı düşünceler ortaya atmak.” şeklinde açıklanıyor.

Üçünün de ortak yanı pratikte bir işe yaramayan, somut bir çözüm ortaya koyamayan, günlük hayatın gerçeklerine yönelik fayda sağlamayan ve zaman kaybına neden olan bir kavramın dile getirilmesidir.

Bu da edebiyat, felsefe ve cazın kulağa hoş gelen ama aslında pratikte hiçbir fayda sağlamayan, soyut bir dünyanın gerçekleri olarak görüldüğünü ortaya koymaktadır. Buradan da anladığımız üzere edebiyat süslü kelimelerle, felsefe soyut kavramlarla ve caz da zaman öldürmeyle eşleştirilmiştir.

Bu üç terim de sanki hayatta büyük bir derdi olmayanların, boş zamanları çok olanların, hayalperestlerin, ütopyacıların ve bir şeyler bildiğini sanan insanların laf salataları olarak konumlandırılmıştır. Bir de dilimize yerleşmiş “fakir edebiyatı” sözü vardır. Bu söz genelde “duygu sömürüsü yapmak” anlamında kullanılır.

Tiyatro da bu değer kaybından nasibini almıştır. Örneğin; «Hayat bir tiyatrodur.» derken, insanların belirli rollere bürünmek zorunda kalmasından ötürü yaşama yüklenen bir anlam söz konusudur; dolayısıyla bu bir benzetmedir. Diğer bir deyişle, bir metafordur. Fakat «Tiyatro bunların hepsi… Bizi yiyorlar!» cümlesindeki gibi dilimize akseden kullanım, tiyatronun oyun ve kurguyla ama daha da acısı bunun kandırmaca, yalan, entrika ve sahtekârlıkla özdeşleşen bir şekilde kullanılmasıdır.

Tabii, bir de «Artist misin? Havan kime?» ya da «Bana artistlik yapma!» gibi sözler var. Artist kelimesinin dilimizdeki birebir karşılığı her ne kadar sanatçı olsa da buradaki artist kullanımı «ünlü kişi, şöhret sahibi kimse» ve artistlik ise «hava atan, burnu havada, ukala, şımarık, gösteriş meraklısı» vb. anlamındadır.

Ayrıca medyada çok sık duymaya alışık olduğumuz «halka mal olmuş sanatçı» gibi sözler de vardır. Burada halka mal olmuş sözü, toplum tarafından kabul görmüş, sevilen, saygı duyulan, halkı anlayan, halkı savunan, onlar için emek veren, herkes tarafından takdir edilen sanatçıları betimlemek için kullanılmaktadır. Fakat ne acı ki sözü edilen bu kişilerin çoğu aslında sanatçı değildir. Sadece şöhrettir. Bir diğer deyişle «artist»tir. Yalnız işin daha da vahim tarafı, sanatçı olduğu varsayılan bu isimler halk tarafından kabul edilip sevilse de aslında onlar sadece halkın imrendiği insanlardır. Halk onlara imrenir çünkü onlarla aynı kültür yapısı içerisinde olmalarına rağmen toplum tarafından değer verilen, bir yerlere gelmiş, rahat bir yaşam süren bu insanlar, bir gün onların da değerlerinin anlaşılacağına dair bir umut taşımalarına neden olur. Kendilerinden bir parça bulurlar. Böylece kendilerinin de aslında değerli birer insan olduğunu teyit etmelerinin bir başka avuntusudur bu algı.

Özetle; işin sanat veya sanatçı olmakla hiçbir ilgisi yoktur. Sanatın ne olduğunu bilmeyen bir toplum, sanatçının kim olduğunu da bilemez. Ünlü biri olması sanatçı sıfatını alması için yeterlidir bu zihinlerde. İşte o yüzden de hayatında yediği suşi vb. yiyeceklerin sayısı simitten daha fazla olan biri, halkın gerektiğinde simit yiyerek ömrünü geçirebileceğini söyleyip halka mal olmaya devam edebilir. Çünkü o halkın sanatçısı değil, malıdır.

Sanatı anlamayan, sanatı şöhret ile karıştıran bir toplumun diline baktığımızda ise kolektif aklın yansımasını görürüz.

Sanatıyla değil simit almak, ekmek bile kazanamayan, üstelik “20. yüzyıl romanının kurucularından” sayılan Robert Musil’in acı durumu, belki de sadece ülkemizde değil, dünyada da sanata verilen değeri gözler önüne sermektedir.

Robert Musil

Avusturyalı romancıların en büyüğü Robert Musil, 1942’de sığınmacılığın yoksulluğu içerisinde öldü; geride kalan belgeleri arasında şu not bulundu:

Artık devam edemem! Kendim üzerine yazıyorum ve yazar olduğumdan bu yana, ilk kez oluyor. Söylemek istediklerim, başlıkta. Ve son derece ciddi… Enflasyondan önce, bana sade koşullarda ulusuma bir yazar olarak hizmet etmemi sağlayan bir mal varlığına sahiptim. Çünkü bu ulus, sözünü ettiğim olanağı bana kitaplarımı satın alarak sağlamıyordu. Kitaplarımı okumuyordu. Ancak kitaplarımı okuyan birkaç bin ya da on bin kişi vardı ve bana bugünkü ünümü getiren eleştirmenler ve amatörler de onların arasındaydı. Şu tuhaf ün! Güçlü ama yüksek sesli değil. Çoğu kez üzerinde düşünmeye zorlandım: Bu ün, bir görünümün var olmasıyla var olmaması konusunda düşünülebilecek en çelişkili örnek…

Ve ikinci bir not:

yaşamım, … her gün kopabilecek bir pamuk ipliğine bağlı ve son yıllarda Niteliksiz Adam üzerine çalışırken, insanın can düşmanı için bile istemeyeceği epey zamanlarım oldu.

Ve İsviçre’deki acı sürgünden, bir vatansızın örümcek ağı kadar zayıf yaşamından önce, onu umursamayan bir vatanda yazdıkları:

Gerçekte ise, Niteliksiz Adam’ı yazmaya başladığımdan bu yana o kadar yoksulum ve yaradılışım nedeniyle her türlü para kazanabilme olanağından öylesine yoksunum ki, yalnızca kitaplarımın geliriyle, daha doğru söylemek gerekirse, yayıncının belki de böyle bir gelirin gerçekleşebileceği umuduyla bana verdiği avanslarla yaşıyorum. *

Yoksa, “20. yüzyıl romanının kurucularından” sayılan Robert Musil’in de fakir edebiyatı yaptığına mı inanıyorsunuz?

* Niteliksiz Adam – Robert Musil – Yapı Kredi Yayınları – Önsöz: Ernst Fischer – Çeviren: Ahmet Cemal

\n

Dil, bir k\u00fclt\u00fcr\u00fcn aynas\u0131d\u0131r. O halde dilimize yerle\u015fen baz\u0131 s\u00f6zlere g\u00f6z atarak k\u00fclt\u00fcr\u00fcm\u00fczde sanat\u0131n nas\u0131l alg\u0131land\u0131\u011f\u0131na dair baz\u0131 ip u\u00e7lar\u0131 yakalayabilir miyiz?<\/p>\n\n\n\n

\u00d6nce dilimize yerle\u015fen bu s\u00f6zlerin ne anlamda kullan\u0131ld\u0131klar\u0131na k\u0131saca de\u011finmekte fayda olabilir.<\/p>\n\n\n\n

<\/em>Mutlaka siz de hayat\u0131n\u0131zda bir\u00e7ok kez \u015funa benzer \u015feyler duymu\u015fsunuzdur: \u201cAh, b\u0131rak can\u0131m \u015fimdi edebiyat par\u00e7alamay\u0131\/yapmay\u0131 da derdin ne, bana onu s\u00f6yle!\u201d<\/em><\/p>\n\n\n\n

<\/em>TDK\u2019ye g\u00f6re \u201cedebiyat yapmak\u201d s\u00f6z\u00fc \u015fu anlama geliyor: \u201cbir konu \u00fczerinde gereksiz yere s\u00fcsl\u00fc s\u00f6zler s\u00f6ylemek.\u201d<\/em><\/p>\n\n\n\n

<\/em>Di\u011feri de yine s\u0131k\u00e7a duydu\u011fumuz \u201cfelsefe yapmak\u201d... Hani \u00f6zellikle hummal\u0131 bir tart\u0131\u015fman\u0131n ortas\u0131nda biri \u015f\u00f6yle der ya; \u201cBana felsefe yapma, g\u00fcnl\u00fck hayatta s\u00f6ylediklerinin bir kar\u015f\u0131l\u0131\u011f\u0131 yok.\u201d<\/em><\/p>\n\n\n\n

<\/em>TDK\u2019ye g\u00f6re \u201cfelsefe yapmak\u201d s\u00f6z\u00fc de \u015fu anlama geliyor: \u201cgere\u011fi yokken, olaylar\u0131n nedenleri ve sonu\u00e7lar\u0131yla ilgili olarak, ki\u015fisel ve soyut birtak\u0131m d\u00fc\u015f\u00fcnceler \u00f6ne s\u00fcrmek \/ bilgi\u00e7lik taslamak\u201d<\/em><\/p>\n\n\n\n

Son y\u0131llarda bir de \u015funu s\u0131k\u00e7a duymaya ba\u015flad\u0131k: \u201ccaz yapmak\u201d<\/p>\n\n\n\n

TDK\u2019ye g\u00f6re \u201ccaz yapmak\u201d s\u00f6z\u00fc ise \u201cbo\u015fa konu\u015fmak, gevezelik etmek\/ayk\u0131r\u0131 d\u00fc\u015f\u00fcnceler ortaya atmak.\u201d <\/em>\u015feklinde a\u00e7\u0131klan\u0131yor.<\/p>\n\n\n\n

\u00dc\u00e7\u00fcn\u00fcn de ortak yan\u0131 pratikte bir i\u015fe yaramayan, somut bir \u00e7\u00f6z\u00fcm ortaya koyamayan, g\u00fcnl\u00fck hayat\u0131n ger\u00e7eklerine y\u00f6nelik fayda sa\u011flamayan ve zaman kayb\u0131na neden olan bir kavram\u0131n dile getirilmesidir.<\/p>\n\n\n\n

Bu da edebiyat, felsefe ve caz\u0131n kula\u011fa ho\u015f gelen ama asl\u0131nda pratikte hi\u00e7bir fayda sa\u011flamayan, soyut bir d\u00fcnyan\u0131n ger\u00e7ekleri olarak g\u00f6r\u00fcld\u00fc\u011f\u00fcn\u00fc ortaya koymaktad\u0131r. Buradan da anlad\u0131\u011f\u0131m\u0131z \u00fczere edebiyat s\u00fcsl\u00fc kelimelerle, felsefe soyut kavramlarla ve caz da zaman \u00f6ld\u00fcrmeyle e\u015fle\u015ftirilmi\u015ftir.<\/p>\n\n\n\n

Bu \u00fc\u00e7 terim de sanki hayatta b\u00fcy\u00fck bir derdi olmayanlar\u0131n, bo\u015f zamanlar\u0131 \u00e7ok olanlar\u0131n, hayalperestlerin, \u00fctopyac\u0131lar\u0131n ve bir \u015feyler bildi\u011fini sanan insanlar\u0131n laf salatalar\u0131 olarak konumland\u0131r\u0131lm\u0131\u015ft\u0131r. Bir de dilimize yerle\u015fmi\u015f \u201cfakir edebiyat\u0131\u201d s\u00f6z\u00fc vard\u0131r. Bu s\u00f6z genelde \u201cduygu s\u00f6m\u00fcr\u00fcs\u00fc yapmak\u201d anlam\u0131nda kullan\u0131l\u0131r.<\/p>\n\n\n\n

Tiyatro da bu de\u011fer kayb\u0131ndan nasibini alm\u0131\u015ft\u0131r. \u00d6rne\u011fin; \u00abHayat bir tiyatrodur.\u00bb derken, insanlar\u0131n belirli rollere b\u00fcr\u00fcnmek zorunda kalmas\u0131ndan \u00f6t\u00fcr\u00fc ya\u015fama y\u00fcklenen bir anlam s\u00f6z konusudur; dolay\u0131s\u0131yla bu bir benzetmedir. Di\u011fer bir deyi\u015fle, bir metafordur. Fakat \u00abTiyatro bunlar\u0131n hepsi... Bizi yiyorlar!\u00bb c\u00fcmlesindeki gibi dilimize akseden kullan\u0131m, tiyatronun oyun ve kurguyla ama daha da ac\u0131s\u0131 bunun kand\u0131rmaca, yalan, entrika ve sahtek\u00e2rl\u0131kla \u00f6zde\u015fle\u015fen bir \u015fekilde kullan\u0131lmas\u0131d\u0131r.<\/p>\n\n\n\n

Tabii, bir de \u00abArtist misin? Havan kime?\u00bb ya da \u00abBana artistlik yapma!\u00bb gibi s\u00f6zler var. Artist kelimesinin dilimizdeki birebir kar\u015f\u0131l\u0131\u011f\u0131 her ne kadar sanat\u00e7\u0131 olsa da buradaki artist kullan\u0131m\u0131 \u00ab\u00fcnl\u00fc ki\u015fi, \u015f\u00f6hret sahibi kimse\u00bb ve artistlik ise \u00abhava atan, burnu havada, ukala, \u015f\u0131mar\u0131k, g\u00f6steri\u015f merakl\u0131s\u0131\u00bb vb. anlam\u0131ndad\u0131r.<\/p>\n\n\n\n

Ayr\u0131ca medyada \u00e7ok s\u0131k duymaya al\u0131\u015f\u0131k oldu\u011fumuz \u00abhalka mal olmu\u015f sanat\u00e7\u0131\u00bb gibi s\u00f6zler de vard\u0131r. Burada halka mal olmu\u015f s\u00f6z\u00fc, toplum taraf\u0131ndan kabul g\u00f6rm\u00fc\u015f, sevilen, sayg\u0131 duyulan, halk\u0131 anlayan, halk\u0131 savunan, onlar i\u00e7in emek veren, herkes taraf\u0131ndan takdir edilen sanat\u00e7\u0131lar\u0131 betimlemek i\u00e7in kullan\u0131lmaktad\u0131r. Fakat ne ac\u0131 ki s\u00f6z\u00fc edilen bu ki\u015filerin \u00e7o\u011fu asl\u0131nda sanat\u00e7\u0131 de\u011fildir. Sadece \u015f\u00f6hrettir. Bir di\u011fer deyi\u015fle \u00abartist\u00bbtir. Yaln\u0131z i\u015fin daha da vahim taraf\u0131, sanat\u00e7\u0131 oldu\u011fu varsay\u0131lan bu isimler halk taraf\u0131ndan kabul edilip sevilse de asl\u0131nda onlar sadece halk\u0131n imrendi\u011fi insanlard\u0131r. Halk onlara imrenir \u00e7\u00fcnk\u00fc onlarla ayn\u0131 k\u00fclt\u00fcr yap\u0131s\u0131 i\u00e7erisinde olmalar\u0131na ra\u011fmen toplum taraf\u0131ndan de\u011fer verilen, bir yerlere gelmi\u015f, rahat bir ya\u015fam s\u00fcren bu insanlar, bir g\u00fcn onlar\u0131n da de\u011ferlerinin anla\u015f\u0131laca\u011f\u0131na dair bir umut ta\u015f\u0131malar\u0131na neden olur. Kendilerinden bir par\u00e7a bulurlar. B\u00f6ylece kendilerinin de asl\u0131nda de\u011ferli birer insan oldu\u011funu teyit etmelerinin bir ba\u015fka avuntusudur bu alg\u0131.<\/p>\n\n\n\n

\u00d6zetle; i\u015fin sanat veya sanat\u00e7\u0131 olmakla hi\u00e7bir ilgisi yoktur. Sanat\u0131n ne oldu\u011funu bilmeyen bir toplum, sanat\u00e7\u0131n\u0131n kim oldu\u011funu da bilemez. \u00dcnl\u00fc biri olmas\u0131 sanat\u00e7\u0131 s\u0131fat\u0131n\u0131 almas\u0131 i\u00e7in yeterlidir bu zihinlerde. \u0130\u015fte o y\u00fczden de hayat\u0131nda yedi\u011fi su\u015fi vb. yiyeceklerin say\u0131s\u0131 simitten daha fazla olan biri, halk\u0131n gerekti\u011finde simit yiyerek \u00f6mr\u00fcn\u00fc ge\u00e7irebilece\u011fini s\u00f6yleyip halka mal olmaya devam edebilir. \u00c7\u00fcnk\u00fc o halk\u0131n sanat\u00e7\u0131s\u0131 de\u011fil, mal\u0131d\u0131r.<\/p>\n\n\n\n

\"\"<\/figure><\/div>\n\n\n\n

Sanat\u0131 anlamayan, sanat\u0131 \u015f\u00f6hret ile kar\u0131\u015ft\u0131ran bir toplumun diline bakt\u0131\u011f\u0131m\u0131zda ise kolektif akl\u0131n yans\u0131mas\u0131n\u0131 g\u00f6r\u00fcr\u00fcz.<\/p>\n\n\n\n

Sanat\u0131yla de\u011fil simit almak, ekmek bile kazanamayan, \u00fcstelik \u201c20. y\u00fczy\u0131l roman\u0131n\u0131n kurucular\u0131ndan\u201d say\u0131lan Robert Musil\u2019in ac\u0131 durumu, belki de sadece \u00fclkemizde de\u011fil, d\u00fcnyada da sanata verilen de\u011feri g\u00f6zler \u00f6n\u00fcne sermektedir.<\/p>\n\n\n\n

\"\"
Robert Musil<\/figcaption><\/figure><\/div>\n\n\n\n

Avusturyal\u0131 romanc\u0131lar\u0131n en b\u00fcy\u00fc\u011f\u00fc Robert Musil, 1942\u2019de s\u0131\u011f\u0131nmac\u0131l\u0131\u011f\u0131n yoksullu\u011fu i\u00e7erisinde \u00f6ld\u00fc; geride kalan belgeleri aras\u0131nda \u015fu not bulundu: <\/p>\n\n\n\n

Art\u0131k devam edemem! Kendim \u00fczerine yaz\u0131yorum ve yazar oldu\u011fumdan bu yana, ilk kez oluyor. S\u00f6ylemek istediklerim, ba\u015fl\u0131kta. Ve son derece ciddi... Enflasyondan \u00f6nce, bana sade ko\u015fullarda ulusuma bir yazar olarak hizmet etmemi sa\u011flayan bir mal varl\u0131\u011f\u0131na sahiptim. \u00c7\u00fcnk\u00fc bu ulus, s\u00f6z\u00fcn\u00fc etti\u011fim olana\u011f\u0131 bana kitaplar\u0131m\u0131 sat\u0131n alarak sa\u011flam\u0131yordu. Kitaplar\u0131m\u0131 okumuyordu. Ancak kitaplar\u0131m\u0131 okuyan birka\u00e7 bin ya da on bin ki\u015fi vard\u0131 ve bana bug\u00fcnk\u00fc \u00fcn\u00fcm\u00fc getiren ele\u015ftirmenler ve amat\u00f6rler de onlar\u0131n aras\u0131ndayd\u0131. \u015eu tuhaf \u00fcn! G\u00fc\u00e7l\u00fc ama y\u00fcksek sesli de\u011fil. \u00c7o\u011fu kez \u00fczerinde d\u00fc\u015f\u00fcnmeye zorland\u0131m: Bu \u00fcn, bir g\u00f6r\u00fcn\u00fcm\u00fcn var olmas\u0131yla var olmamas\u0131 konusunda d\u00fc\u015f\u00fcn\u00fclebilecek en \u00e7eli\u015fkili \u00f6rnek...<\/em><\/p>\n\n\n\n

V<\/em>e ikinci bir not: <\/p>\n\n\n\n

ya\u015fam\u0131m, \u2026 her g\u00fcn kopabilecek bir pamuk ipli\u011fine ba\u011fl\u0131 ve son y\u0131llarda Niteliksiz Adam \u00fczerine \u00e7al\u0131\u015f\u0131rken, insan\u0131n can d\u00fc\u015fman\u0131 i\u00e7in bile istemeyece\u011fi epey zamanlar\u0131m oldu.<\/em><\/p>\n\n\n\n

Ve \u0130svi\u00e7re\u2019deki ac\u0131 s\u00fcrg\u00fcnden, bir vatans\u0131z\u0131n \u00f6r\u00fcmcek a\u011f\u0131 kadar zay\u0131f ya\u015fam\u0131ndan \u00f6nce, onu umursamayan bir vatanda yazd\u0131klar\u0131: <\/p>\n\n\n\n

Ger\u00e7ekte ise, Niteliksiz Adam\u2019\u0131 yazmaya ba\u015flad\u0131\u011f\u0131mdan bu yana o kadar yoksulum ve yarad\u0131l\u0131\u015f\u0131m nedeniyle her t\u00fcrl\u00fc para kazanabilme olana\u011f\u0131ndan \u00f6ylesine yoksunum ki, yaln\u0131zca kitaplar\u0131m\u0131n geliriyle, daha do\u011fru s\u00f6ylemek gerekirse, yay\u0131nc\u0131n\u0131n belki de b\u00f6yle bir gelirin ger\u00e7ekle\u015febilece\u011fi umuduyla bana verdi\u011fi avanslarla ya\u015f\u0131yorum. *<\/em><\/p>\n\n\n\n

Yoksa, \u201c20. y\u00fczy\u0131l roman\u0131n\u0131n kurucular\u0131ndan\u201d say\u0131lan Robert Musil\u2019in de fakir edebiyat\u0131 yapt\u0131\u011f\u0131na m\u0131 inan\u0131yorsunuz?<\/p>\n\n\n\n

<\/em>* Niteliksiz Adam - Robert Musil - Yap\u0131 Kredi Yay\u0131nlar\u0131 - \u00d6ns\u00f6z: <\/em>Ernst Fischer - \u00c7eviren: Ahmet Cemal<\/em><\/p>\n","post_title":"Fakir edebiyat\u0131 ve simit","post_excerpt":"","post_status":"publish","comment_status":"closed","ping_status":"open","post_password":"","post_name":"fakir-edebiyati-ve-simit","to_ping":"","pinged":"","post_modified":"2021-12-23 17:50:15","post_modified_gmt":"2021-12-23 14:50:15","post_content_filtered":"","post_parent":0,"guid":"https:\/\/gaiadergi.com\/?p=118190","menu_order":0,"post_type":"post","post_mime_type":"","comment_count":"0","filter":"raw"},"live_filter_cur_post_id":118190}'; block_tdi_122.td_column_number = "2"; block_tdi_122.block_type = "td_flex_block_1"; block_tdi_122.post_count = "4"; block_tdi_122.found_posts = "702"; block_tdi_122.header_color = ""; block_tdi_122.ajax_pagination_infinite_stop = ""; block_tdi_122.max_num_pages = "176"; tdBlocksArray.push(block_tdi_122); -->

SON YAZILAR

Shakespeare, Kafka, Orwell, Dostoyevski ve günümüz

Okuyanın okuduğundan, yazanların okunmadığından hemen herkesin kitapların pahallılığından yakındığı günümüz sularında edebiyat sandalında bir gezintiye ne dersiniz?

Your Stage + Art: Müziğin evrenselliğini kutlayan bir sahne

Bugün paylaşımcılığın ve özgürleşmenin buluştuğu ortak noktadan, müzikten konuşacağız. Your Stage + Art, müziğin insanları bir araya getirme gücüne inanan, müzisyenlere eşit ve özgür şartlar altında müzikseverlerle buluşma imkânı sunmaya çalışan bir oluşum. Sanatla ilgilenen herkesin yeteneklerini...

Edebiyat tekeli ve kırık kalemler

Ülkemizde okuma alışkanlığının çok fazla olmadığını biliyoruz. Bunun için çevremize bakmamız bile yeterli ama gelin sayılara da bir göz atalım. TÜİK’in 2023 yılında yaptığı araştırmaya göre...

İşçi Filmleri Festivali başlıyor

18. İşçi Filmleri Festivali, 14-19 Ekim tarihleri arasında Ankara’da sinemaseverlerle buluşacak. 14 Ekim günü saat 18.30’da Kavaklıdere Sineması’nda oyuncu Gözde Duru’nun sunuculuğunu yapacağı açılışta Sputnik’te...
Derya Gül
Derya Gül
1 Mart 1980 doğumlu sanatçı, on sene boyunca «usta-çırak kültürü» içerisinde yetişti. Sanat ve atölye eğitimleri alırken bir yandan da resim çalışmalarına başladı. Sanatçı, ilk eserlerinde kolaj tekniğini kullandı. Ardından çalışmalarına, kendi oluşturduğu teknik ve üslupla devam ederek buna yönelik eserler üretti. Uzun bir süre sadece portre üzerine çalışan sanatçı, ilerleyen yıllarda soyut figüre yöneldi ve son iki yıldır ise tamamen soyut dışavurumcu resimler yapmaya başladı. Sanatçının ilk dönem eserlerinde «denge» arayışı göze çarparken, son döneme ait çalışmalarında «kontrollü otomatizm ve geometrik soyutlama» dikkat çekmektedir. Edebiyat, felsefe, mitoloji ve tarihle de yakından ilgilenen Derya Gül’ün “Ayadaki Göz” ve “Ah Şu Cahil Filozoflar” isimli iki kitabı bulunmaktadır.

ÇOK OKUNANLAR

95,278BeğenenlerBeğen
17,593TakipçilerTakip Et
22,156TakipçilerTakip Et
243AboneAbone Ol