Değişimin Kökleri
Hayatımdaki bazı şeylerin-belki de topyekûn- değişmesini istiyordum. Ve havada o kokuyu duyumsuyordum. Değişimin batıdan esen rüzgârları bunlar. Peki, ne olacaktı? Ne olmasını bekliyordum? Zihnimde hangi umutlar, varsayımlar vardı? Bana kalsaydı yarından tezi yok profesör olmayı seçerdim ama işte olayların bana kalır yanı yoktu. Ve bunlar ha deyince olacak şeyler değildi. Zihnim bu düşünceler ile harp halindeydi. Bütün nöronlarımla karşı koyma çabasındaydım. Bombardımanlar her bir hücreme sirayet ediyorlardı. Savaş bitmiyordu bir türlü.
Metamorfozun Özü
Her gün acaba o gün bugün mü diye düşünüp duruyordum. Metamorfoz istiyordum. Fakat bu mümkün değildi. Bizler insandık ve uyku harici her anda bilinç halindeydik. Fakat metamorfoz bilinç halinin kapalı olduğu durumlarda vuku buluyordu. Hangi kelebek tırtıl olmadan kelebekti? Hangi tırtıl kozalağını yırtmadan tırtıl olabildi? Hangi larva kuyruğunu koparmadan kurbağalık statüsünü kazanabildi? O yüzden metamorfoz kati sınırlarla çerçeveli ve çok net. İnsan dünyasındaysa zamana yayılmış başkalaşım. Doğum, yaşam, ölüm arasındaki üçgende farkına varmadan değişip durmuşuz. Farkına varmadan değiştik bu yüzden de değişmediğimizi sandık. Yedisinde neyse yetmişinde de o olur atasözü bu yanılsamayı kanıtlar nitelikteydi.
Ben hala daha değişmediğim inancındaydım fakat geçmişe baktığımda işlerin öyle olmadığını görebildim. Ne kadar da ben, ben değilmiş eskiden ya da şimdiki bende eskisinden eser yokmuş. Kim ben şimdide? Kim olacağım yarında? Nasıl düşüneceğim? Hangi tekzipleri yayınlamak zorunda kalacağım gelecek yıllarda? Neyi reddedeceğim? İmzamı nasıl savunabileceğim? Aynaya baktığımda kimi görecek gözlerim? Bir ben yok sanırım. Değiştim belki çoktan. Benden uzaklaşmayınca, kendime uzaktan bakmayınca bu değişimin farkına varamadım. Birazcık, fazla değil; biraz dursam, geri çekilsem, kendime baksam anlayacağım aslında nereden nereye kadar yol aldığımı.
İzafi Değişim
Zamanın izafi oluşu karşıma çıkıyor hep. Fakat buna değişimi de eklemek istiyorum. Değişim de izafi değil miydi? Ağaçların değiştiğini onların, onları sabırla izleyerek anlayamazdınız. Ancak yanlarından ayrılıp onların değişmesine izin erdiğimiz zamanlarda değişimi fark edebilirdik. İşte bu bana olan şeyi tam olarak açıklıyordu. Evet, bir değişim var fakat gözlerim sürekli kendimde de hiçbir şey fark edemiyorum. Ama başımı çevirsem birkaç yıllığına kendimden uzaklaşsam, geçmişi düşünsem değişimi anlayacağım. Nereden nereye diyeceğim. Neydim, ne olmuşum cümlesi ağzımdan dökülecek.Değişim izafidir. Bu yüzden sevdiğiniz insanın yanında değişim saniyeler sürer. Fakat kaynar sobanın üzerinde değişim yıllar sürebilir. Bunun farkına varmak umutla doldurdu içimi…