Ana SayfaKültür & SanatÖyküGeri Dönüşüm Makinesinin Doğurduğu Öykü

Geri Dönüşüm Makinesinin Doğurduğu Öykü

-

Dilek, öğlene dek istediği kurguyu tamamlayamayınca kendisine şans getirmesi için azizlerden öğrendiği bir şarkıyı mırıldandı. Aklına ne zaman bu parça gelse ilhama susamış olduğunun farkında olur ve hemen yazmaya koyulurdu ama bu sefer masanın başına geçmesi için kendisine göz kırpan sandalyeyi görmezden gelecekti. Tam bu sırada öyküyü teslim etmesi gereken günün geldiğini hatırlatan alarm simülasyon çalışmaya başladı. Marilyn Monroe tüm odayı kaplarken, uçuşan eteğine aldırmadan sağa sola öpücükler atıyor ve attığı her öpücük şekil değiştirip, günün tarihini gösteren bir uyarı işaretine dönüşüyordu. Dilek tüm bu ışık oyunlarından,  yetişmesi gereken iş baskısından kaçma isteğiyle koşar adım kapıya yöneldi.

“Bugün yine çok güzelsiniz Dilek Hanım,” diye gülümsedi asistanı. Kahve fincanını masaya bırakırken kapıdan çıkmakta olan patronuna bir kere daha baktı. Ayakkabılarının rengini kıyafetine uygun olarak ayarlarken oldukça dalgın görünüyordu.

Dilek caddedeki kalabalığa aldırışsız yürürken metrekareye düşen insan sayısından çok geleceğe odaklanmaya çalışıyor ama kendini bala üşüşen sinekler gibi zihnini meşgul eden düşüncelerden kurtaramıyordu. 

“İnsanlığı ele geçiren yapay zeka, sonsuz yaşam, sayborg isyanları, galaksinin başka bir ucundan gelen ileri bir medeniyetin Dünya insanlarını köleleştirmesi, hepsi en az bin kere yazıldı. İki bin kırk yedi yılındayız. Yazmak için yeni bir şeyler bulmalıyım. Oysa ki tek yaptığım aradığım esini bulamamaktan yakındığım cümleleri çoğaltmak. Düşünüyorum da mesela, Ludwig van Beethoven, iki bin kırk yedi yılında dinleneceğini düşünmüş müdür? Kalabalık bir caddede, yanından at arabaları geçerken, ‘buradaki hiç kimse iki bin kırk yedi yılını göremeyecek ama bestelerim hâlâ dinleniyor olacak, diye düşünmüş müdür? Sanmıyorum. O zaman ben niye geleceği düşünüyorum? Aslında geleceği düşünmek benim işim değil. Bilim kurdu. Biz yaşıyoruz. Yine bilim kuracak ve yaşanacak. Ne demeye kendimi böylesine yoruyorsam?” 

Aklından geçenleri dinlemekten vazgeçip, yapılması gereken birkaç işi hatırlatmak ve sonra da çıkabileceğini söylemek için asistanını aramaya karar verdi. Konuşmaları henüz başlamıştı ki gözleri miskin ve sevimli köpek yavrusuna takıldı. Kedisi Diken’e benzeyen yavruya birkaç saniye hayretle baktı. “Acaba Diken şimdi ne yapıyordu? Sevimsiz bir ayrılığın ardından gelen sevimli bir hediyeydi: Diken. Geldiği gün Samsa’nın pabucunu dama atmıştı. Bu durumda kendisi evlatları arasında bir çeşit ayrımcılık mı yapmış oluyordu?” 

Dilek, bir havuzdaymış gibi aklından geçenlerin içinde yüzerken asistanı, konuşmalarının arasına giren sessizliklere alışık, umursamaz bir tavırla ne zamandır hayalini kurduğu tatille ilgili sayfalara bakmaya devam ediyordu. Dilek’in gözleri gökyüzünde kuzeye doğru kanat çırpan bir flamingo sürüsüne takıldı. Pembe bir bulutun rüzgarda süzülmesini andıran uçuşlarına hayranlıkla bakıp içinden, “iki bin üç yüz otuz dokuz yılında yaşayacaklar da flamingoların gökte salındığını görebilsinler” diye geçirdi. Çünkü yazmaya başladığı öykü için belirlediği yıl, iki bin üç yüz otuz dokuzdu. Gözden uzaklaşıp, küçük bir noktaya dönüşene kadar flamingoları izledi ve sonra dakikalardır susan kendisi değilmiş gibi konuşmaya başladı.

“Flamingolar da benim kadar iyi bir ebeveyn midir Sezgi?”

“Pardon efendim, anlamadım.” 

“Flamingolar da benim kadar iyi bir ebeveyn midir?”

“Flamingolarda bu mevzular nasıldır bilmiyorum ama kedilerinize çok iyi bakıyorsunuz efendim.” 

“Sezgi, lütfen, senden bir kere daha bana efendim dememeni rica ediyorum. Ayrıca kim olsa evlatlarına iyi bakar. Sadece düşündüm de belki de yaptığım bir tür ayrımcılıktır. Biliyorsun, Diken daha küçük bir yavru.”

“Sanmıyorum efendim.”

Dilek, bazen Sezgi’ye hiçbir şeyi doğru anlatamadığını düşünürdü. İçini dolduran kasvet benzeri duyguyu geçiştirmek ister gibi aceleyle:

“Gecikeceğim, işleri hallettikten sonra çıkabilirsin.” dedi.

“Teşekkürler efendim.” 

Uzun bir sarmalı andıran yürüyüşünün ardından eve döndüğünde kendisini kapıda karşılayan kedilerinin ayağına dolaşmasına aldırışsız, kanepeye uzandı. Öyküsünü tamamlama umuduyla ses kaydını başlattı. 

“Polenlerin kar tanecikleri gibi uçuştuğu, güneşli bir bahar gününde Eli, Dünya Eşleştirme Merkezi’nden kendisine gelen mesajı daha iyi görmek için yüzlerce yıldır burada olduğu gövdesinden anlaşılan çınarın dev bir şemsiyeyi andıran gölgesinde durdu. Zaytınının sunduğu görüntülerin açık havada manzarayla iç içe geçmesinden hoşlanmazdı. Mesajı açıp izledi. Sonra tekrar ve tekrar izledi. İşe gidene kadar içinde bulunduğu inişli çıkışlı duygu salınımları, yerini yavaşça neşeye bırakırken, daimi ebeveyn eşinin ofise geldiğini bildirdiler. Daimi ebeveyn eşinin yakınan bir ses tonuyla,

“Gelecek neslimize göstermek için anı paketi şartlarını tamamlamak zorunda olduğumuzu biliyorum canım ama Kamboçya’ya gitmesek olmaz mı?” diye sorması aralarına sanki kutuplardan gelen soğuk bir rüzgarın hiç dinmeyecekmiş gibi yerleşmesine neden oldu. Eli, ömrünün ikinci periyodunda vermesi gereken en önemli karar için yapılması gerekenler listesinde sadece anı paketlerinin bu son adımının kaldığını düşündükçe sinirleniyor ve Dünya Eşleştirme Merkezi’nin daimi ebeveyn eşini belirlerken bir hata yapmış olup olamayacağını anlamaya çalışıyordu. Kendine, her ne kadar yazılımların insanlar gibi olmadığını, hata yapmadığını hatırlatsa da…”

Bu sözlerin ardından ses kayıt cihazında uzun bir sessizlik oluştu. En sonunda Dilek, sayfalar dolusu sessizliği kapatıp, mutfağa geçti. Buzdolabından bir bira çıkardı. Hızla içti. Boşalan kutuyu geri dönüşüm makinesine yerleştirdi. Makine vızıltıyı andıran sesle bir süre çalıştıktan sonra haznesine 2021 model bir oyuncak arabayı bırakıp sustu. Dilek’e göre son yılların en iyi buluşu bu geri dönüşüm makineleriydi. Koleksiyonuna kattığı yeni parçayı rafa kaldırırken, oyuncak arabanın kendisini iki bin üç yüz otuz dokuz yılından, üretim yılana, geçmişe, insanlığı esir alan salgından, yangınlardan ve sellerden kurtuluşu anlatan bir öyküye taşıdığının farkındaydı. Odasına geçti ve yazmaya başladı.   

Önceki İçerik
Sonraki İçerik
\n

Dilek, \u00f6\u011flene dek istedi\u011fi kurguyu tamamlayamay\u0131nca kendisine \u015fans getirmesi i\u00e7in azizlerden \u00f6\u011frendi\u011fi bir \u015fark\u0131y\u0131 m\u0131r\u0131ldand\u0131. Akl\u0131na ne zaman bu par\u00e7a gelse ilhama susam\u0131\u015f oldu\u011funun fark\u0131nda olur ve hemen yazmaya koyulurdu ama bu sefer masan\u0131n ba\u015f\u0131na ge\u00e7mesi i\u00e7in kendisine g\u00f6z k\u0131rpan sandalyeyi g\u00f6rmezden gelecekti. Tam bu s\u0131rada \u00f6yk\u00fcy\u00fc teslim etmesi gereken g\u00fcn\u00fcn geldi\u011fini hat\u0131rlatan alarm sim\u00fclasyon \u00e7al\u0131\u015fmaya ba\u015flad\u0131. Marilyn Monroe t\u00fcm oday\u0131 kaplarken, u\u00e7u\u015fan ete\u011fine ald\u0131rmadan sa\u011fa sola \u00f6p\u00fcc\u00fckler at\u0131yor ve att\u0131\u011f\u0131 her \u00f6p\u00fcc\u00fck \u015fekil de\u011fi\u015ftirip, g\u00fcn\u00fcn tarihini g\u00f6steren bir uyar\u0131 i\u015faretine d\u00f6n\u00fc\u015f\u00fcyordu. Dilek t\u00fcm bu \u0131\u015f\u0131k oyunlar\u0131ndan,  yeti\u015fmesi gereken i\u015f bask\u0131s\u0131ndan ka\u00e7ma iste\u011fiyle ko\u015far ad\u0131m kap\u0131ya y\u00f6neldi.<\/p>\n\n\n\n

\u201cBug\u00fcn yine \u00e7ok g\u00fczelsiniz Dilek Han\u0131m,\u201d diye g\u00fcl\u00fcmsedi asistan\u0131. Kahve fincan\u0131n\u0131 masaya b\u0131rak\u0131rken kap\u0131dan \u00e7\u0131kmakta olan patronuna bir kere daha bakt\u0131. Ayakkab\u0131lar\u0131n\u0131n rengini k\u0131yafetine uygun olarak ayarlarken olduk\u00e7a dalg\u0131n g\u00f6r\u00fcn\u00fcyordu.<\/p>\n\n\n\n

Dilek caddedeki kalabal\u0131\u011fa ald\u0131r\u0131\u015fs\u0131z y\u00fcr\u00fcrken metrekareye d\u00fc\u015fen insan say\u0131s\u0131ndan \u00e7ok gelece\u011fe odaklanmaya \u00e7al\u0131\u015f\u0131yor ama kendini bala \u00fc\u015f\u00fc\u015fen sinekler gibi zihnini me\u015fgul eden d\u00fc\u015f\u00fcncelerden kurtaram\u0131yordu. <\/p>\n\n\n\n

\u201c\u0130nsanl\u0131\u011f\u0131 ele ge\u00e7iren yapay zeka, sonsuz ya\u015fam, sayborg isyanlar\u0131, galaksinin ba\u015fka bir ucundan gelen ileri bir medeniyetin D\u00fcnya insanlar\u0131n\u0131 k\u00f6lele\u015ftirmesi, hepsi en az bin kere yaz\u0131ld\u0131. \u0130ki bin k\u0131rk yedi y\u0131l\u0131nday\u0131z. Yazmak i\u00e7in yeni bir \u015feyler bulmal\u0131y\u0131m. Oysa ki tek yapt\u0131\u011f\u0131m arad\u0131\u011f\u0131m esini bulamamaktan yak\u0131nd\u0131\u011f\u0131m c\u00fcmleleri \u00e7o\u011faltmak. D\u00fc\u015f\u00fcn\u00fcyorum da mesela, Ludwig van Beethoven, iki bin k\u0131rk yedi y\u0131l\u0131nda dinlenece\u011fini d\u00fc\u015f\u00fcnm\u00fc\u015f m\u00fcd\u00fcr? Kalabal\u0131k bir caddede, yan\u0131ndan at arabalar\u0131 ge\u00e7erken, \u2018buradaki hi\u00e7 kimse iki bin k\u0131rk yedi y\u0131l\u0131n\u0131 g\u00f6remeyecek ama bestelerim h\u00e2l\u00e2 dinleniyor olacak, diye d\u00fc\u015f\u00fcnm\u00fc\u015f m\u00fcd\u00fcr? Sanm\u0131yorum. O zaman ben niye gelece\u011fi d\u00fc\u015f\u00fcn\u00fcyorum? Asl\u0131nda gelece\u011fi d\u00fc\u015f\u00fcnmek benim i\u015fim de\u011fil. Bilim kurdu. Biz ya\u015f\u0131yoruz. Yine bilim kuracak ve ya\u015fanacak. Ne demeye kendimi b\u00f6ylesine yoruyorsam?\u201d\u00a0<\/p>\n\n\n\n

Akl\u0131ndan ge\u00e7enleri dinlemekten vazge\u00e7ip, yap\u0131lmas\u0131 gereken birka\u00e7 i\u015fi hat\u0131rlatmak ve sonra da \u00e7\u0131kabilece\u011fini s\u00f6ylemek i\u00e7in asistan\u0131n\u0131 aramaya karar verdi. Konu\u015fmalar\u0131 hen\u00fcz ba\u015flam\u0131\u015ft\u0131 ki g\u00f6zleri miskin ve sevimli k\u00f6pek yavrusuna tak\u0131ld\u0131. Kedisi Diken\u2019e benzeyen yavruya birka\u00e7 saniye hayretle bakt\u0131. \u201cAcaba Diken \u015fimdi ne yap\u0131yordu? Sevimsiz bir ayr\u0131l\u0131\u011f\u0131n ard\u0131ndan gelen sevimli bir hediyeydi: Diken. Geldi\u011fi g\u00fcn Samsa\u2019n\u0131n pabucunu dama atm\u0131\u015ft\u0131. Bu durumda kendisi evlatlar\u0131 aras\u0131nda bir \u00e7e\u015fit ayr\u0131mc\u0131l\u0131k m\u0131 yapm\u0131\u015f oluyordu?\u201d <\/p>\n\n\n\n

Dilek, bir havuzdaym\u0131\u015f gibi akl\u0131ndan ge\u00e7enlerin i\u00e7inde y\u00fczerken asistan\u0131, konu\u015fmalar\u0131n\u0131n aras\u0131na giren sessizliklere al\u0131\u015f\u0131k, umursamaz bir tav\u0131rla ne zamand\u0131r hayalini kurdu\u011fu tatille ilgili sayfalara bakmaya devam ediyordu. Dilek\u0027in g\u00f6zleri g\u00f6ky\u00fcz\u00fcnde kuzeye do\u011fru kanat \u00e7\u0131rpan bir flamingo s\u00fcr\u00fcs\u00fcne tak\u0131ld\u0131. Pembe bir bulutun r\u00fczgarda s\u00fcz\u00fclmesini and\u0131ran u\u00e7u\u015flar\u0131na hayranl\u0131kla bak\u0131p i\u00e7inden, \u201ciki bin \u00fc\u00e7 y\u00fcz otuz dokuz y\u0131l\u0131nda ya\u015fayacaklar da flamingolar\u0131n g\u00f6kte sal\u0131nd\u0131\u011f\u0131n\u0131 g\u00f6rebilsinler\u201d diye ge\u00e7irdi. \u00c7\u00fcnk\u00fc yazmaya ba\u015flad\u0131\u011f\u0131 \u00f6yk\u00fc i\u00e7in belirledi\u011fi y\u0131l, iki bin \u00fc\u00e7 y\u00fcz otuz dokuzdu. G\u00f6zden uzakla\u015f\u0131p, k\u00fc\u00e7\u00fck bir noktaya d\u00f6n\u00fc\u015fene kadar flamingolar\u0131 izledi ve sonra dakikalard\u0131r susan kendisi de\u011filmi\u015f gibi konu\u015fmaya ba\u015flad\u0131.<\/p>\n\n\n\n

\u201cFlamingolar da benim kadar iyi bir ebeveyn midir Sezgi?\u201d<\/p>\n\n\n\n

\u201cPardon efendim, anlamad\u0131m.\u201d <\/p>\n\n\n\n

\u201cFlamingolar da benim kadar iyi bir ebeveyn midir?\u201d<\/p>\n\n\n\n

\u201cFlamingolarda bu mevzular nas\u0131ld\u0131r bilmiyorum ama kedilerinize \u00e7ok iyi bak\u0131yorsunuz efendim.\u201d <\/p>\n\n\n\n

\u201cSezgi, l\u00fctfen, senden bir kere daha bana efendim dememeni rica ediyorum. Ayr\u0131ca kim olsa evlatlar\u0131na iyi bakar. Sadece d\u00fc\u015f\u00fcnd\u00fcm de belki de yapt\u0131\u011f\u0131m bir t\u00fcr ayr\u0131mc\u0131l\u0131kt\u0131r. Biliyorsun, Diken daha k\u00fc\u00e7\u00fck bir yavru.\u201d<\/p>\n\n\n\n

\u201cSanm\u0131yorum efendim.\u201d<\/p>\n\n\n\n

Dilek, bazen Sezgi\u2019ye hi\u00e7bir \u015feyi do\u011fru anlatamad\u0131\u011f\u0131n\u0131 d\u00fc\u015f\u00fcn\u00fcrd\u00fc. \u0130\u00e7ini dolduran kasvet benzeri duyguyu ge\u00e7i\u015ftirmek ister gibi aceleyle:<\/p>\n\n\n\n

\u201cGecikece\u011fim, i\u015fleri hallettikten sonra \u00e7\u0131kabilirsin.\u201d dedi.<\/p>\n\n\n\n

\u201cTe\u015fekk\u00fcrler efendim.\u201d <\/p>\n\n\n\n

Uzun bir sarmal\u0131 and\u0131ran y\u00fcr\u00fcy\u00fc\u015f\u00fcn\u00fcn ard\u0131ndan eve d\u00f6nd\u00fc\u011f\u00fcnde kendisini kap\u0131da kar\u015f\u0131layan kedilerinin aya\u011f\u0131na dola\u015fmas\u0131na ald\u0131r\u0131\u015fs\u0131z, kanepeye uzand\u0131. \u00d6yk\u00fcs\u00fcn\u00fc tamamlama umuduyla ses kayd\u0131n\u0131 ba\u015flatt\u0131. <\/p>\n\n\n\n

\u201cPolenlerin kar tanecikleri gibi u\u00e7u\u015ftu\u011fu, g\u00fcne\u015fli bir bahar g\u00fcn\u00fcnde Eli, D\u00fcnya E\u015fle\u015ftirme Merkezi\u0027nden kendisine gelen mesaj\u0131 daha iyi g\u00f6rmek i\u00e7in y\u00fczlerce y\u0131ld\u0131r burada oldu\u011fu g\u00f6vdesinden anla\u015f\u0131lan \u00e7\u0131nar\u0131n dev bir \u015femsiyeyi and\u0131ran g\u00f6lgesinde durdu. Zayt\u0131n\u0131n\u0131n sundu\u011fu g\u00f6r\u00fcnt\u00fclerin a\u00e7\u0131k havada manzarayla i\u00e7 i\u00e7e ge\u00e7mesinden ho\u015flanmazd\u0131. Mesaj\u0131 a\u00e7\u0131p izledi. Sonra tekrar ve tekrar izledi. \u0130\u015fe gidene kadar i\u00e7inde bulundu\u011fu ini\u015fli \u00e7\u0131k\u0131\u015fl\u0131 duygu sal\u0131n\u0131mlar\u0131, yerini yava\u015f\u00e7a ne\u015feye b\u0131rak\u0131rken, daimi ebeveyn e\u015finin ofise geldi\u011fini bildirdiler. Daimi ebeveyn e\u015finin yak\u0131nan bir ses tonuyla,<\/p>\n\n\n\n

\u201cGelecek neslimize g\u00f6stermek i\u00e7in an\u0131 paketi \u015fartlar\u0131n\u0131 tamamlamak zorunda oldu\u011fumuzu biliyorum can\u0131m ama Kambo\u00e7ya\u2019ya gitmesek olmaz m\u0131?\u201d diye sormas\u0131 aralar\u0131na sanki kutuplardan gelen so\u011fuk bir r\u00fczgar\u0131n hi\u00e7 dinmeyecekmi\u015f gibi yerle\u015fmesine neden oldu. Eli, \u00f6mr\u00fcn\u00fcn ikinci periyodunda vermesi gereken en \u00f6nemli karar i\u00e7in yap\u0131lmas\u0131 gerekenler listesinde sadece an\u0131 paketlerinin bu son ad\u0131m\u0131n\u0131n kald\u0131\u011f\u0131n\u0131 d\u00fc\u015f\u00fcnd\u00fck\u00e7e sinirleniyor ve D\u00fcnya E\u015fle\u015ftirme Merkezi\u2019nin daimi ebeveyn e\u015fini belirlerken bir hata yapm\u0131\u015f olup olamayaca\u011f\u0131n\u0131 anlamaya \u00e7al\u0131\u015f\u0131yordu. Kendine, her ne kadar yaz\u0131l\u0131mlar\u0131n insanlar gibi olmad\u0131\u011f\u0131n\u0131, hata yapmad\u0131\u011f\u0131n\u0131 hat\u0131rlatsa da\u2026\u201d<\/p>\n\n\n\n

Bu s\u00f6zlerin ard\u0131ndan ses kay\u0131t cihaz\u0131nda uzun bir sessizlik olu\u015ftu. En sonunda Dilek, sayfalar dolusu sessizli\u011fi kapat\u0131p, mutfa\u011fa ge\u00e7ti. Buzdolab\u0131ndan bir bira \u00e7\u0131kard\u0131. H\u0131zla i\u00e7ti. Bo\u015falan kutuyu geri d\u00f6n\u00fc\u015f\u00fcm makinesine yerle\u015ftirdi. Makine v\u0131z\u0131lt\u0131y\u0131 and\u0131ran sesle bir s\u00fcre \u00e7al\u0131\u015ft\u0131ktan sonra haznesine 2021 model bir oyuncak arabay\u0131 b\u0131rak\u0131p sustu. Dilek\u2019e g\u00f6re son y\u0131llar\u0131n en iyi bulu\u015fu bu geri d\u00f6n\u00fc\u015f\u00fcm makineleriydi. Koleksiyonuna katt\u0131\u011f\u0131 yeni par\u00e7ay\u0131 rafa kald\u0131r\u0131rken, oyuncak araban\u0131n kendisini iki bin \u00fc\u00e7 y\u00fcz otuz dokuz y\u0131l\u0131ndan, \u00fcretim y\u0131lana, ge\u00e7mi\u015fe, insanl\u0131\u011f\u0131 esir alan salg\u0131ndan, yang\u0131nlardan ve sellerden kurtulu\u015fu anlatan bir \u00f6yk\u00fcye ta\u015f\u0131d\u0131\u011f\u0131n\u0131n fark\u0131ndayd\u0131. Odas\u0131na ge\u00e7ti ve yazmaya ba\u015flad\u0131.   <\/p>\n","post_title":"Geri D\u00f6n\u00fc\u015f\u00fcm Makinesinin Do\u011furdu\u011fu \u00d6yk\u00fc","post_excerpt":"","post_status":"publish","comment_status":"closed","ping_status":"open","post_password":"","post_name":"geri-donusum-makinesinin-dogurdugu-oyku","to_ping":"","pinged":"","post_modified":"2021-08-18 00:03:09","post_modified_gmt":"2021-08-17 21:03:09","post_content_filtered":"","post_parent":0,"guid":"https:\/\/gaiadergi.com\/?p=117445","menu_order":0,"post_type":"post","post_mime_type":"","comment_count":"0","filter":"raw"},"live_filter_cur_post_id":117445}'; block_tdi_122.td_column_number = "2"; block_tdi_122.block_type = "td_flex_block_1"; block_tdi_122.post_count = "4"; block_tdi_122.found_posts = "46"; block_tdi_122.header_color = ""; block_tdi_122.ajax_pagination_infinite_stop = ""; block_tdi_122.max_num_pages = "12"; tdBlocksArray.push(block_tdi_122); -->

SON YAZILAR

Rüzgargülleri ve Duvarlar | Öykü

Artık cenaze törenlerine gitmiyorum. En son bizim güvenlik görevlisinin annesininkine gittim. Her zamanki gibi avlunun en ücra yerine gidip geleni gideni izlemeye başladım. Bir kadın,...

Çiy damlası | Öykü

Güneş Hoca yine saçma sapan atıp tutmaya başlıyor. Dayanamayıp söz alıyorum. Bu sefer Zeus gibi şimşeklerini bana çeviriyor. Tam yerimden fırlayıp sınıftan çıkacağım. "Çiy damlası...

Ölenle Ölünmüyor | Öykü

Vallahi günler nasıl geçiyor hiç anlamıyorum Semra ablacığım. Düşündüm de ne kadar oldu rahmetliler gideli? Yedi bilemedin sekiz ay olmuştur. Senin torun bile yürüyecek neredeyse....

ÇOK RİCA EDİYORUM

  Bakın, ben dramaların hatta romantik komedilerin ayrılık, kavga, küslük sahnelerine dayanamam. İleriye sararım o sahneler bitsin diye.  Kavuşma, barışma sahnelerini ise defalarca izlerim. Hepsini değil...

ÇOK OKUNANLAR

95,278BeğenenlerBeğen
17,593TakipçilerTakip Et
22,156TakipçilerTakip Et
243AboneAbone Ol