2015 yılının kadın istihdam raporuna göre, kadınlar erkeklerin 6 katı süreyi günlük ev ve bakım işlerine harcıyor. Literatürde ev eksenli çalışma olarak adlandırılan bu çalışma biçimi, çoğunluğunu kadınların oluşturduğu hasta, yaşlı, çocuk bakımı, temizlik, örgü, dikiş işleri gibi işlerde haftanın veya ayın belli günlerinde çalıştıkları esnek çalışma biçimidir.
Kadının evdeki baskın rolünün çalışma hayatına yansıması, bakım emeğiyle hüküm giymiş olması, kadın emeğinin ucuz olması, çocuk, hasta ve yaşlı bakımında kamusal hizmetlerin yetersizliği, evden çıkmadan yapılabilir işler oluşu, kadınların bu iş sahasında yaygın olarak çalışmasının nedenlerindendir.
Örgütsüz, dağınık ve savunmasız
Radikal’de yer alan habere göre, kadınların yıllarca “el emeği göz nuru” diye tabir edilen, kermeslerde sattığı el işi ürünler bundan böyle mağazada raflarda yerlerini bulacak. Kadın el emeği ürünlerine yer vermeye karar verip bunun duyurusunu yapan MOL mağazaları, bir haftada işin taliplisi olan tam 41 bin kadından model el örgüsü dantel, perde, kazak, eldiven, boncuk işleri, atkı vb. yağmuruna tutulduklarını söylüyor. Hatta buna benzer bir mağazayı Almanya’da açmak üzere bir teklif de yakın bir zamanda almışlar.
Peki, işverenin üretim aşamalarının bir kısmını da fabrikalardan çıkarıp evlere taşıması ne yarar sağlar? İşveren bu şekilde sigorta primi masrafından, işyerinde işçiye yapacağı ulaşım, yemek gibi harcamalardan, işyerinin masraflarından, ödediği vergiden büyük oranda kurtulmuş olacak. Kadınlar evlerde, merdiven altlarında veya sokak aralarında çalıştıkları için denetim dışı kalacaklar. Ayrıca kayıt dışı ve güvencesiz çalıştıkları için de, iş yasası kapsamına dahil edilmeyecekler. Bu tarz bir üretim ağı, üretim aşamalarını fabrikadan çıkarıp, ucuz kadın emeğiyle atölyelerde, evlerde sistemli ve örgütsüz bir düzen inşa etmektedir.
Ülkemizde ev işçilerine dair kesin veriler yoktur. Bu düzenin çıktıları ile ilgili bir veriyi kadın örgütlerinden biri olarak ortaya çıkan Evid-Sen (Ev İşçileri Dayanışma Sendikası) 2011 yılında yayınlamıştır.
Ev İşçileri Dayanışma Sendikası’nın resmi olmayan verilerine göre 2011’de Türkiye’de en az;
- 51 ev işçisi kadın gerekli önlemlerin alınmaması nedeniyle iş cinayetlerinde öldü.
- 400’den fazla ev işçisi kadın taciz ve tecavüze uğradı.
- 3 bin ev işçisi kadın iş kazası geçirdi.
Ev işçileri yıllardır “Toz bezi değil, ev işçisiyiz” sloganıyla görünür olma mücadelesi veriyorlar. Fakat istenen standartlara hâlâ ulaşılmış değil. Evid-Sen, ev işçilerinin yüzde 87’sinin kadın olduğunu, kadın emeğinin toplum tarafından görünmezliğine, değersizliğine ve ev içi hizmetlerin tümüyle kadınların omzuna yıkılmasına karşı çıkmaktadır. Kadınların hane içinde karşılıksız olarak harcadığı emeğin toplumda hak ettiği saygınlığa kavuşmasını, ev içi işlerin daha adil paylaşılmasını, hem de bu işi ücretli olarak yapan ev işçisi kadınların işçi olarak tanınarak yasal hakların verilmesini istemektedir.