Ana SayfaEkolojiDoğaHavai fişek çıktı mertlik bozuldu

Havai fişek çıktı mertlik bozuldu

-

Havai fişekler ne kadar güzel değil mi? Doğrusu çok kısa süren bu büyüleyici görüntünün küresel ekolojiye ve insan sağlığına zararlarını bilseydik, havai fişeklerin böyle kontrolsüzce, herkes tarafından, her kutlamada havaya saçılmasına izin vermezdik.

Bundan yaklaşık 2 bin yıl önce, Çin’de simya çalışmaları sırasında, ölümsüzlük iksirini bulmayı planlayan simyacılar, ilk maytapları ortaya çıkarmıştır. Bambudan borular içerisine kömür, potasyum nitrat, sülfür ve başka kimyevi malzemelerin istiflenip ateşe atılmasıyla bulunan ilk maytaplar, kötü ruhları kaçırdığına inanılarak önemli günlerde kullanılmaya başlanmıştı. Arap coğrafyası ve Hindistan’da da aynı dönemlerde yine simya çalışmalarının bir eseri olarak değişik oranlarda malzemenin karıştırılması ve dış çeperin başka malzemelerden yapılmasıyla geliştirilmişti.

Bundan yaklaşık 2 bin yıl önce, Çin’de simya çalışmaları sırasında, ölümsüzlük iksirini bulmayı planlayan simyacılar, ilk maytapları ortaya çıkarmıştır.
Bundan yaklaşık 2 bin yıl önce, Çin’de simya çalışmaları sırasında, ölümsüzlük iksirini bulmayı planlayan simyacılar, ilk maytapları ortaya çıkarmıştır.

Rönesans döneminde Avrupa’da, özellikle de İtalya’da maytaplar artık iyiden iyiye havai fişek sanatına dönüşmüş ve içine katılan metaller çeşitlendirilerek ve iç dizaynı değiştirilerek, çeşitli renklerde ve değişik şekillerde havai fişekler kullanılmaya başlamıştı.

Havai fişek insanlığın hırsından mı?

Günümüzde ise havai fişekler, önemli kutlamaların olmazsa olmazı haline geldi. Artık insanlar kendi düğünlerinde bile havai fişek gösterilerini eksik bırakmıyor; gökyüzünü kaplayan kimyasal patlamaları kendi aralarında bir gösteriş aracına dönüştürüyorlar. 2014’te sırf Finlandiya’da 300 bin kilo havai fişek ateşlendi ve hepsinin içeriği atmosfere ve sulara karıştı.

İnsanlık olarak ihtişamımızı kanıtlamak için gökyüzüne saldığımız fişeklerin içeriğinde ne var peki? Patlama olduktan sonra bu içerik nereye gidiyor? Doğayı kirletmek pahasına gösteriş meraklısı olan insanlığın kendini kanıtlamaktaki bu denli hırsı nerden geliyor?
Öncelikle kurşun ile başlayalım, pek çok fişeğin alev almasına yardımcı olan bu madde, fişek patladıktan sonra günlerce atmosferde kalıyor ve tozları insanlar ve hayvanlar tarafından solunuyor. Buna ek olarak bitkilerin de metabolizmasına giriyor ve oradan da tekrar bizim vücudumuza besin olarak ekleniyor. Bebek gelişimi üzerinde ölümcül risk taşıyan bu maddenin vücutta birikmesi aynı zamanda sinir tahribatlarına da sebep olmakta.

havai fisegin tarihi
Thames Nehri üzerindeki havai fişekler, 15 Mayıs 1749

Baryum ise, yeşil renkli havai fişeklerin çoğuna rengini veren element. Bu elementin çok zehirli olduğundan bahsetmiş miydim? Kalp ritmi bozukluklarına ve sinir sistemi dejenerasyonlarına sebep olan baryum, insan sağlığına olduğu kadar hayvan sağlığına da çok zararlı. Gökyüzünden geri dönen fişek külleri, olduğu gibi coğrafyanın üzerine yağmakta. Artık göl mü var, gölde balık mı var orasını bilemeyiz; ama dünyaya geri döndüğü kesin.

Sonra Rubidyum ve Strontyum elementleri, mor ve kırmızının gökyüzündeki kimyasal dansı, biletinin bedelini vücudumuzdaki Kalsiyumla ödediğimiz bir gösteri. Bu iki element, Kalsiyumun bağlanması gereken yerlere bağlanarak, çocukların gelişimini ve yine sinirsel iletimi etkileyebiliyor.

Dubai’de Guinness Rekorlar Kitabı’na giren bu havai fişek gösterisinde 479,651 adet havai fişek kullanılmıştır.

Saydığım kimyasallar, havai fişeklerin içerisinde bulunan maddelerden sadece bir kaçı. Düşünsenize kimyasal doldurduğumuz tüpleri yakıp gökyüzüne fırlatıyoruz ve oradan tepemize toksinler, kanserojenler ve radyoaktif bileşikler yağıyor. Bunu her ülkede, her şehirde, her mevsimde ve 2 bin yıldır yapıyoruz. Sonrasında da altına geçip ağzımız açık bir şekilde izliyoruz.

Üstelik havai fişeklerin doğaya verdiği zararlar sadece bunlarla da bitmiyor. Hollanda’da 2011 yılında yapılmış bilimsel bir çalışmaya göre, havai fişek atılmaya başlanıldığında kuşlar aniden paniğe kapılarak yuvalarını terkediyor, bazısı o hengamede ağaçlara, binalara ve taşıtlara çarparak ölürken, bazısı da bir daha dönmemek üzere yuvasından ayrılıyor. Pek çok yavru kuş panikleyen ebeveynleri tarafından yuvada bırakılarak ölüme terk diliyor.

2011 yılında Arkansas’taki yeni yıl kutlamaları 5 bin kuşun ölümüne sebep olmuştu ve bu durum içlerinde PETA’nın sitesinin bulunduğu pek çok yerde duyurulmuştu. Hollanda’da yapılmış çalışmaya göre kuşların tekrar sakinleşmeleri üç güne yakın bir süre alıyor. Yani bu saatlerde, şu an, dışarıda hâlâ korkudan bir yerlere sığınmış ve doğal davranışlarından uzaklaşmış, pek çok kuş bulunmakta. Bu durum sadece kuşları değil, havai fişek sesinin ulaştığı çapın içinde kalan bütün doğal hayatı ve şehir hayvanlarını etkilemekte. Dünyanın çeşitli yerlerindeki hayvan barınaklarından alınan bilgiye göre, yeni yıl ertesinde evinden kaçmış evcil hayvanlarda artış gözlenmekte. Hatta havai fişek atıldığı sırada panikleyip evlerin balkonlarından atlayan hayvanlara da rastlanılmakta. Strese giren hayvanların üreme kapasiteleri ve beslenme becerileri düştüğü için popülasyonlarında düşüş yaşanmakta.

Bütün bu etkileri göz önünde bulundurulduğunda, artık çok da masum olmadığı ortaya çıkan havai fişeklerin kullanımı diğer ülkelerde artık sınırlanılmaya başlanıldı. İçeriğindeki malzemeler biraz daha temiz yanan yanıcılarla değiştirildi. Doğal alanlara yakın yerlerde havai fişek atılması bazı bölgelerde yasaklandı. Ülkemizde ise hâlâ bununla ilgili düzenlemeler yeterli noktaya erişmedi. Umarım ki bu yazı hepimize yeni bir bakış açısı katmıştır. Yavaş yavaş da olsa, bir şeyler değişecekse, unutulmamalı ki bunu değiştirecek olan bizim küçük ve önemsiz görünen tercihlerimizdir.

Kaynak: PETA, Birding, Beheco, Firework

SON YAZILAR

Akyaka sen ne güzel şeysin

Çok, çok uzun zamandır Akyaka ve Nail Çakırhan’la ilgili bir yazı yazmak istiyordum. Geçenlerde Akyaka’yı yeniden görünce nicedir bekleyen bu yazının da vaktinin geldiği anladım. Akyaka Akyaka,...

Ankara’nın ilk, Türkiye’nin ikinci Botanik Parkı imara mı açılıyor?

Prof. Dr. Yüksel Öztan'ın Ankaralılara mirası, 3. derece doğal sit alanı olan Ankara'nın ilk botanik parkı bakanlığın onay vermemesine rağmen ticarete açılıyor. Proje için müellif...

Belgeselci Ben Fogle ile vahşi yaşam ve belgesel serisi üzerine söyleşi

Adını ilk kez Castaway isimli televizyon programında duyuran ve şu anda Vahşi Yaşama Dönüş (Return to the Wild) adlı programı sunan Ben Fogle, dünyanın dört...

THY yine bir kediyi kaybetti, yine sorumluluk almıyor

Daha önce defalarca yolcular ile seyahat eden evcil hayvanların kaçmasına ya da ölmesine sebep olan THY yeni bir skandala imza attı. 31 Ocak Pazartesi akşamı...
Selma Çam
Selma Çam
Hayat hikayemi anlatmaktansa, hayatın kendi hikayesinden anladıklarımı anlatmayı yeğlerdim, oysa ki üç aşağı beş yukarı hepimizin hayattan anladığı ve anlamadığı aynı. Anlatmak ise kelimelerin yetersizliği içerisinde kendi anlamını kaybediyor. Hiç bir şey anlatmasam da anlayabilen için çok bile anlattım. Erkan Oğur'un da dediği gibi; "Bu işin sonu sessizlik."

ÇOK OKUNANLAR

95,278BeğenenlerBeğen
17,593TakipçilerTakip Et
22,156TakipçilerTakip Et
243AboneAbone Ol