Kadınlarla birlikte yer aldığı hak mücadelesinde onlara seslerini yükseltmeleri ve sürekli ileri gitmeleri için bir marş armağan eden, sayısız bestesiyle dönemin ataerkil isimlerinin alaycı tavrına inat üretmeye devam eden Ethel Smyth, müzikten ve mücadeleden vazgeçmeyerek gerisinde değerli izler bırakarak dünyaya müziğiyle değmiş sayısız isimden biri.
Babasının karşı çıkmasına rağmen müzik kariyerinin peşini bırakmayan Ethel Smyth 1887’de konservatuvara girdi. Burada pek çok ünlü besteciyle yolu kesişti. Müziğin yaratım aşamasında çok az kadının yer aldığını görünce daha yoğun çalışmaya başladı. Bu süreçte çok farklı ülkelerde çalıştı, bestelerini yapmaya devam etti.
Leipzig Konservatuvarında eğitimini tamamlayıp Londra’ya döndüğünde besteci olarak sahneye ilk çıkışını gerçekleştirdi. Bu, geniş bir kitle tarafından tanınmasına sebep oldu. 1893’ten 1910’a bir opera serisi bestelemeye yoğunlaştı. Böylece daha çok insana ulaşmaya başladı. Operası, Avrupa ve Kuzey Amerika’da çok sevildi.
1911’den 1913’e Emmeline Pankhurst öncülüğündeki İngiliz Süfrajet Harekete yakınlaştı. Oy hakkı odaklı bu var olma hareketine besteleriyle de katkı sunan Smyth, Kadınların Marşı adlı marşı besteledi. Eylemlerde de aktif bir rol oynayan Smyth, pencereleri kırma eyleminde yer alan yüz kadından biri olduğu için iki ay tutuklu kaldı.
Birinci Dünya Savaşı sırasında radyolog asistan olarak görev yapan Ethel Smyth, bu esnada işitme yetisini kullanamamaya başladı. Bunun üzerine yazmaya yoğunlaştı. 1920’lerin ortaları ve sonrasında pek çok üniversiteden onur derecesi aldı. Hatta Oxford Üniversitesi’nden müzik alanında doktor unvanı alan ilk kadın oldu.
Erkek egemen bir alanda üretmekten ve hak mücadelesinden vazgeçmeyen yoğun yaşamı ile geriye çok sayıda eser bırakan Ethel Smyth, 1944’te yaşamını yitirdi.
Kaynak: https://www.bl.uk/people/ethel-smyth#
—
Serinin diğerleri için bakınız:
* Hayata müziği ile değen kadınlar-I: Antonia Brico
* Hayata müziği ile değen kadınlar-II: Neveser Kökdeş
* Hayata müziği ile değen kadınlar-III: Amy Beach