Hayvanat bahçeleri, başka türlere sevgi ve saygıyı içselleştirmiş küçük bir azınlık dışındaki insanların eğlenmek amacıyla para verdikleri, diğer türleri köleleştirmeyi esas alan bir ticarethane. İnsan türünün eğlence ihtiyacının diğer türlerin canına mal olduğunun su götürmez bir kanıtı.
Bandung Hayvanat Bahçesi’ndeki güneş ayılarının görüntüleri, Ocak 2017’de sosyal medyaya ve basına yansıdıktan sonra tüm dünyada tepki çekti ve hayvanat bahçesinin kapatılması için birçok kampanya başlatıldı. Bu görüntülerden birinde, bir deri bir kemik kalmış güneş ayılarının iki ayak üzerine kalkıp kollarını havaya kaldırarak insanlardan yemek dileniyor. Bir diğer görüntüde ise bu ayılardan birinin dışkıladığı ve kendi dışkısını yediği görülüyor. Borneo Güneş Ayılarını Koruma Merkezi‘ni (The Bornean Sun Bear Conservation Centre) işleten Gabriella Fredriksson, ne kadar aç ve sağlıksız oldukları açıkça görülebilen bu hayvanların davranışlarında birçok tuhaflık olduğunu söylüyor.
Bu görüntüler 2016 yılının ortalarında, bir sivil toplum kuruluşu olan Scorpion tarafından kaydedildi. Bununla birlikte hayvanat bahçesinde gerçekleşen acı olaylar Scorpion’un kaydettiği görüntülerle sınırlı değil. Daha önce, açlık ve hastalık sebebiyle ölen bir zürafanın midesinden yaklaşık 20 kg plastik çıktı; bir aslan kablolara dolanması sonucu öldü; fillerin ayaklarının birbirine zincirlendiği görüldü. Geçen yıl, Yani adındaki bir Sumatra filinin ölmesi ve vücudunda yaralar olduğunun görülmesiyle bu hayvanat bahçesi geçici olarak kapatıldı.
Tepkiler karşısında Bandung belediye başkanı Ridwan Kamil, özel bir hayvanat bahçesini kapatacak yetkisinin olmadığını söyledi. Bu hayvanat bahçesi adına açıklamada bulunan kişiyse “ayıların zayıf olduğunu, ancak bunun sağlıksız oldukları anlamına gelmediğini” iddia etti. Buna rağmen, Trip Advisor gibi bazı gezi sitelerinde bu hayvanat bahçesinin kesinlikle ziyaret edilmemesi ve kapatılmasına yönelik yorumlar yapılmaktadır. Mayıs 2016’da yapılan bir yorum, hayvanat bahçesinden “hayvanlar için cehennem” olarak bahsediyor. Ağustos 2016’de yapılan yorumlardan biriyse şöyle: “Hayvanlar ihmalkârlık nedeniyle ölüyorlar.” Aktivistlerse, Endonezya’daki hayvanat bahçelerinin dünyadaki en kötü hayvanat bahçelerine bile yaklaşamadığını ifade ettiler.
Şu an Endonezya’da 58 tane kayıtlı hayvanat bahçesi var ve bunlardan yalnızca 4’ü “uygun” olarak nitelendirilebilir. Peki hayvanlar için gerekli olan asgari kriterleri bile karşılayamayan Endonezya’da neden bu kadar çok hayvanat bahçesi var? Sebebi oldukça açık: Para ve yatırım. Yaklaşık 25 yıl boyunca Endonezya’da yaşayan Ian Singleton “Az sayıda istisna dışında, birçok hayvanat bahçesi hayvanları temiz suya ya da gün ışığına ulaşamayacakları yerlerde tutuyor. Ziyaretçilerin hayvanları beslemelerine izin veriyor ve neredeyse hiçbir veterinerlik hizmeti sunmuyor,” diyor ve hayvanat bahçelerini işletenlerin bu hayvanları para olarak gördüklerini, tüm kesimlerin bu hayvanları canlı olarak görecek fırsatı olması gerektiği argümanıyla giriş ücretlerini son derece düşük tuttuklarını ve sadece çok gerekli olan harcamaları yaptıklarını ekliyor. Düşük giriş ücreti ise personelin yeterince eğitilmediği, yaşam alanlarının temiz tutulmadığı ve hayvanların yeterince beslenmediği anlamına geliyor. Kontrol edilemeyen üreme, yavruların yetişkin hayvanlara yem olmasıyla sonuçlanıyor.
Hayatımızın hemen hemen her alanında kısıtlandığımızı ve özgürlüğümüzden giderek mahrum bırakıldığımızı hissettiğimiz bu günlerde eğlenmek için hayvanat bahçelerine gerçekten ihtiyacımız var mı? Dünyadaki ve evrendeki her şeyin mükemmel bir uyumla hareket edip varlığını sürdüğünü düşündüğümüzde, sadece bir tür olan bizlerin bu uyumsuzluğu bozarak başka türleri kendimize adeta köle etmemiz ne kadar doğru? Cennet hayaliyle yaşayan biz insanların başka canlıların hayatını cehenneme çevirmesi ne kadar doğru?
Kaynak: Mercury News, National Geographic, Abc.net, Peta, Aljazeera