Sevgisini ve güvenini başkasının ellerine koyabilecek kadar cesur olanların yaşayabileceği bir şey kalp kırıklığı. Çoğu zaman yoğun bir acıdan öteye gitmese de, bazı durumlarda yaşanan travmanın ve yoğun hislerin, kalbinizin fiziksel olarak gerçekten iflasına sebep olabileceğini ve sizi öldürebileceğini biliyor muydunuz?
Sevdiğinizden ayrılmışsanız veya daha da kötüsü, onu ölüme yollamışsanız, kalbinizin fiziksel olarak ağrıyıp sıkıştığı o berbat duruma yabancı değilsiniz demektir. Bu durumda olgunluk kazandığınız değerli bir döneminizde olabileceğiniz gibi, hayatınız için gerçek bir tehlike de yaşıyor olabilirsiniz.
Tıpta yer alan “kırık kalp sendromu”, kalbinizin kan pompalama rutininin stres hormonları sebebiyle geçici veya kalıcı olarak bozulmasına verilen isimdir. Kalbinizdeki anormal çarpıntılar bazen kapakçıkları kalp duvarına bağlayan chordae tendineae ismindeki ince tendonların kopmasına ve kalbinizin şeklinin bozulmasına sebep olur. Bu noktadan sonra kan pompalama işleminde zorlanma ve kapakçıklarda gevşeklik oluşabilir.
2014 yılının başlarında JAMA Internal Medicine dergisinde yayınlanan makaleye göre, sevdiği ölen kişilerinden “gam” çekmekte olanlar ilk ay içerisinde, acısını daha kabullenerek yaşayanlardan iki kat daha fazla ölüm oranı göstermektedir. Eşi öldükten bir ay sonra ölen pek çok yaşlı veya genç yaşta insanı en azından duymuş olmalısınız.
Kırık kalp sendromu ya da daha tıbbi ismiyle stres kardiyomiyopatisi ilk defa 1991 yılında Japon bilim insanları tarafından keşfedilmiştir. Durum ani göğüs ağrısı ve nefes daralması ile hissedilir ve çoğunlukla trajik bir olaya bağlı gerçekleşir. Minneapolis Kalp Enstitüsü‘nden bilim insanları kırık kalp sendromu yaşayan 200 hastanın tıbbi geçmişini inceleyerek, senromun iç yüzünü öğrenmeyi amaçlamışlardır.
Sonuçları American Journal of Medicine‘de yayınlanan çalışmaya göre, sendromu yaşayan hastaların sadece yüzde 10’u erkektir. Bu durumda hastalığın daha çok bir kadın hastalığı olduğunu söylersek pek de yanılmış sayılmayız.
İlk başta hastalık, ana atardamar tıkanması ile karıştırılabilecek özellikler göstermektedir. Bu sebeple doktorların ilk yaptığı hastaya anjiyografi uygulayarak kalbin röntgenini çekmektir. Buradan bir sonuca varılmadığında ise kırık kalp sendromunu tespit etmek için MRI veya CT gibi çeşitli yöntemler uygulanmaktadır.
Sendromu yaşayan insanlarda genelde anormal kalp kasılmaları bir hafta ile dört hafta arasında devam etmektedir. Daha uzun süren durumlarda ise hastayı solunum cihazına bağlamak veya kan basıncını düzenlemek için ilaçlar vermek gerekmektedir. Tedavi edilen 45 hastadan 9’u hastanede olmasına rağmen ölmektedir. Bu oran göz önünde bulundurulduğunda kırık kalp sendromunun ciddiyeti ortaya çıkmaktadır. Özellikle kanser, Alzheimer ve beyin kanaması olan hastalarda, ayrıca ilerlemiş yaşlarda, sendromun ölüm yaratma tehlikesi çok daha yüksek olmaktadır.
Bir insanın sağlığı ne kadar kırılgan ise, kalbinin kırılmasının tıbbi bir duruma dönüşmesi de o kadar mümkün olmaktadır. Bu sendromu hiçbir zaman yaşamamanız ve yaşatmamanız dileğiyle.
Kaynak: Medical Daily, BBC