Şiddetine ve fuhuş zorlamalarına maruz kaldığı eski eşini öldüren Çilem Doğan bugün ilk duruşmasına çıktı. Mahkemenin kararı tutukluluğun devam etmesi yönünde oldu. Erkek mahkeme yine “erkekçe” bir karar vererek biz kadınları şaşırtmadı!
Bir yanda erkek devlet, erkek yargı, erkek hâkim ve erkek savcı. Öbür yanda tecavüz eden erkek, öldüren erkek, taciz eden erkek ve bu erkeğe verilen iyi hâl indirimi, kıskanmış/tahrik olmuş beraati. Bir diğer yanda öldüren kadının gerçekten iyi hâline verilen tutuklu hâlin devamlılığı kararı. Kararlar ve hâller arası bu çelişkiler ile eleştirilecek çok şey var. Eğitim sisteminden tutun da yetiştirme tarzına kadar, bir ülke nasıl bu denli sığ kalmayı başarabilir, üstelik dünya bu denli ilerliyorken, anlamak mümkün değil.
Tecavüz edip öldürdüğü genç kadının ardından kravat takıp duruşmaya katılan manyak katillere verilen beraatler, taciz ettiği 9 yaşında kız çocuğunun ardından takım elbise giyip samimi konuşan sapıkların aldığı iyi hâllere inat Çilem duy sesimi 8 Nisan’da kravat tak!
Anlama kabiliyetimizin sınırlanırı zorladığımız bu günlerde bir kadın çıktı ve dedi ki mahkemede: “Karar vermeden önce bir yakınınızı benim yerime koyun, öyle karar verin” Empati yapmak bu kadar mı zor? Hayır. İlla ki kendi karın kızın diye sahiplik düşüncesine mi sokmak lazım seni, ahlaklı karar verebilmen için? İlla ki senin soyundan veya sopundan bir insan mı olması gerek adil karar verebilmen için? Bir insanı sahiplenmeden karım, kızım, anam diye onun insan olma ihtimali gelmiyor mu hiç aklına? Ne senin karın, ne de senin kızın, hiçbir kadın senin bir şeyin değil. Erkek bunu anlamadığı müddetçe, korumakla sahibi olmak, saygı duymakla hükmüne almak arasındaki farkı beynine sıkıştıramadığı müddetçe biz tacizlerle tecavüzlerle mağdur olmaya devam edeceğiz. Mağduriyetimizin tek boyutu zarar görmek değil, özsavunma yaptığımız zaman da biz mağdur olacağız. Mağdur edemeyeceğiz. Ölüp kurtulacak bir sapık ve biz arkasından sürüneceğiz yargısı kokuşmuş pis hücrelerde.
Sabah 9.00’da başlayan duruşmaya, duruşma salonunun küçük olması gerekçesiyle kadınlar alınmadı. Bu nedenle duruşmaya Çilem’in ailesi ve avukatları ile Hasan Karabulut’un ailesi ile avukatları katıldı. 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın ilk duruşmasında, kendisine şiddet uyguladığı ve onu fuhuşa zorladığı için öz savunma hakkını kullanarak eski kocasını öldüren Çilem verdiği ifadede, eşinden sürekli şiddet gördüğünü, ölmekten korktuğunu, eşinin akrabalarıyla birlikte çek senet çetesi kurduğunu ve bu durumu polise ihbar ettiğini ancak polislerin kendisini kullanarak eşinin tüm hareketlerinin kendilerine bildirilmesini istediğini söyledi. Çilem, Adem isimli bir polisin de sürekli olarak eşi ile görüştüğünü ve kuryelik yaptığını belirtti. Bu durumu da bildirmesine rağmen polislerin bir şey yapmadığını söyleyen Çilem, eşinden ayrılmak istediğinde ise kardeşi ve annesiyle tehdit edildiğini, bu nedenle boşanamadığını ifade etti.
Davanın ikinci duruşması 8 Nisan’da görülecek. Tüm kadınların, ölmemek için öldürmek zorunda kalan Çilem’e destek olması gerek, bunu hâlâ söylemek mi gerek? Ezmediğiniz tüm pislikler bir gün gelip burnunuzun ucunda bitecek. Bunu anlamak zor olmamalı kadınlar. Artık kadınlığımızı nasıl kullanacağımızı, bize o romantik filmlerde öğretilenin aksine çok güçlü olduğumuzu ve bu gücü hayatta kalmak, özgürce yaşamak için kullanmamız gerektiğini öğrenme vakti geldi. İlk adım olarak hapishanelerde haksız yere tutulan kız kardeşlerimizin hakkını savunabiliriz, onlara mektup yazıp desteğimizi hissettirebiliriz.
Hep kadınlar mı ölecek biraz da erkekler ölsün açıklaması ve üstündeki imalı yazılı bluzüyle yüreklerimize işleyen Çilem, yalnız değilsin, haksız değilsin. Seviyoruz seni onuruyla direnen yürekli kadın!