20’nci yüzyılın başlarında, Amerika’da yaşları 5 ile 10 arasındaki pek çok çocuk oldukça ağır koşullarda çalıştırılıyordu. Çoğu Amerikalı muhalif bu durumu değiştirmek için çok çaba harcadı. Onlardan biri de uzun yıllar işçi ve mülteciler için mücadele veren Amerikalı fotoğrafçı Lewis Hine.
Hine’ın fotoğrafları, yaşanan insani dramın başlıca aktörleri olan işçi sınıfının, göçmenlerin, çalışan çocukların ve savaşın tanıklarıdır.
Yeni ve daha “güzel” bir hayat umuduyla kölelik koşullarında Amerika’ya gelen göçmenleri korkunç Amerikan sanayisinin vahşi koşulları bekliyordu. Hine’ın işçilere duyduğu sevgi, onların daha iyi imkânlara erişebilmesini istemesi ile başlayan bu fotoğraf çekme düşüncesi, pek minik de olsa bir şeylerin değişmesine yardımcı olacaktı.
Tekstil fabrikalarında o öpülesi minicik elleri ile kocaman makinelere tırmanıp kumaşlar kesiyor, kumaş atıkları topluyorlardı. Kömür madenleri, demir atölyeleri, sabahlara kadar ayıklamak zorunda oldukları ceviz ve fındık içleri hatta belki de hiç sahip olamadıkları, iç çekerek baktıkları o oyuncakların yapıldığı fabrikalar… Okula gidemeyen, haftanın altı günü, günde 13-14 saat çok az bir ücret ile çalışmak zorunda bırakılan, boyları yetişmediği için makinelere tırmanan bu çocuklar Hine’ı sınıf kiniyle doldurmuştu. Bir şeyleri değiştirme umuduyla dolan fotoğrafçı, yok sayılanların sözcüsü olmaya karar verdi.
Kendisi de küçük yaşlarda benzer şartlarla günde 13 saat tüm hakları hiçe sayılarak çalışmak zorunda bırakılan Lewis Hine, büyük zorluklarla tamamladığı eğitimi sonucunda botanik ve doğa bilgileri konusunda öğretmenlik yapmaya başlamıştı. Çalıştığı bir okulda kendisine hediye edilen fotoğraf makinesinin sosyal adaletsizliği en gerçek haliyle dünyaya gösterebileceği bir araç olacağını bilmiyordu.
Kendi maddi sıkıntılarına aldanmadan hayatı boyunca karşılaştığı her türlü haksızlığı ve sömürüyü fotoğraflarıyla belgelemekten vazgeçmedi.
Gerçek dünyanın gerçek insanlarını, mahalleleri, evleri, kıyafetleri, çalışma koşulları ile ele alan bu fotoğraflar, sömürüye ve zulme karşı direnen birçok dergide kullanıldı. Hine ise, Amerika’nın pek çok eyaletini dolaştı, fotoğraflarını halka gösterdiği buluşmalar düzenleyip bu çocuklarla ilgili yazılar yazdı.
Lewis Hine, bu fotoğraflarını halka ulaştırılabildiği zaman toplumun haksızlık, sefalet ve kötülüğü görmelerini sağlayacağını ve bu yolla bütün bir toplumu değişime götürebileceğine inanıyordu. “Fotoğraflar yalan söylemez. Ama yalancılar fotoğraf çekebilir.”