Ana Sayfaİnsan ve ToplumArkeolojiMaymunlar Tanrısı'nın kayıp şehri sonunda bulundu mu?

Maymunlar Tanrısı’nın kayıp şehri sonunda bulundu mu?

-

Arkeologlar yakın zamanda Orta Amerika’da bulunan Honduras Ormanları’nda en az 600 yıldır hiçbir insanın ayak basmadığı iki eski şehir keşfettiler. Şehirlerden birinin, efsane ve hikâyelerde anlatılan Maymunlar Tanrısı’nın kayıp şehri olabileceği de ihtimaller arasında.

La Mosquitia bölgesinde bulunduğu rivayet edilen Maymunlar Tanrısı‘nın Beyaz Kenti, İspanyolca’da “La Ciudad Blanca” şeklinde anılmaktadır. Yüzyıllar boyunca Beyaz Şehir pek çok kaşifin, komutanın ve günümüzde de bilim insanının ilgisini çekmiştir. İspanya adına Meksika’yı işgal eden, 1500’lü yılların İspanyol denizcisi Hernan Cortes bunların başında yer almaktadır.

Güney Amerika’nın yerli halkını altın ve değerli mücevherler elde etmek için acımadan öldüren Cortes’in, bir efsaneye göre el koyduğu Aztek altınları yüzünden lanetlendiği de söylenmektedir. Hikâyenin bu kısmı etik bir gözdağı yaratmak için kullanılmış bir sembolizm olsa da, Cortes’in Beyaz Şehri aramasının nedeni de yine orada bulmayı umduğu hazinelerden başka bir şey değildi. Her şeye rağmen, ne Cortes, ne de havadan lazer teknolojili radarlarla (LIDAR) inceleme yapan günümüz bilim insanları şehri bulamamıştı.

Bulunan yeni şehrin de efsanelerde geçen Beyaz Şehir olduğuna dair somut bir kanıt olmasa da, arkeolojik bulgular oldukça önemli. Kalıntılar kayıp bir uygarlığa ait olduğu düşünülen pek çok bulguya ev sahipliği yapıyor. Eski pazar yerlerinden, toprak bina kalıntılarına kadar bulgular çeşitlilik gösteriyor. Ayrıca topraktan yapılmış yıkık bir piramide de rastlayan bilim insanları, burada karşı karşıya oldukları uygarlığın bin yıllar önce yok olmuş bilinmeyen bir uygarlık olabileceğini düşünüyor.

Çok yakın mesafede bulunan Maya uygarlığının aksine, bulunan yeni medeniyet hakkında neredeyse hiçbir şey bilinmiyor. Hatta bulunan bu uygarlığın henüz bir ismi bile yok.

Virgil Finlay'in konsept Maymun Tanrı çizimi
Sanatçı Virgil Finlay’in kayıp şehir hakkındaki konsept tasarımı, 1940.

Keşifçi ekipten Orta Amerikalı arkeolog Christopher Fisher, bulguların oldukça ender olduğunu belirtiyor ve piramidin tabanında bulunan mühürlerden birinin adak amaçlı oraya konulduğunu düşünüyor.

Bulunan 52 nesne, toprağın kısmen üzerinde yer almakta; fakat toprağın altında daha pek çok kalıntının olduğu tahmin ediliyor. Hayvan figürleriyle, özellikle de yılan ve akbabalarla süslenmiş taş oyması tahtlar da bulunan nesneler arasında yer alıyor.

Fisher’a göre en can alıcı parça yarı insan yarı jaguar şeklinde tasvir edilmiş bir heykel parçası. Heykelin ruhani dönüşüme uğramış bir şamanın sanatsal ifadesi olarak yapılmış olduğu düşünülüyor. Fisher; “Heykel bir başlık giymiş gibi duruyor” diyor. Ekibin başka bir üyesi Oscar Neil Cruz, bulunan nesnelerin milattan sonra 1000 ile 1400 yıllarına ait olduğunu düşünüyor.

Şaman Kafası 11
Fisher’a göre en can alıcı parça yarı insan yarı jaguar şeklinde tasvir edilmiş bir heykel parçası. Heykelin ruhani dönüşüme uğramış bir şamanın sanatsal ifadesi olarak yapılmış olduğu düşünülüyor. Fisher; “Heykel bir başlık giymiş gibi duruyor” diyor.

Bulunan nesnelerin fotoğrafları çekildi ve hakkındaki bilgiler kaydedildi; fakat henüz izin olmadığı için nesneler yerlerinden oynatılmadı.

Sık ormanlarla kaplanmış saklı vadiye, helikopter inişi için ağaçları kesme yöntemiyle bir alan açmaya giden keşif ekibi, daha önce insan görmemiş gibi davranan hayvanlarla da karşılaşmış. Şehrin bulunduğu bölgede aynı zamanda pek çok örümcek maymunu da bulunuyor. Fisher’ın belirttiğine göre, bölgeye adım attıklarında örümcek maymunları ekibin üzerine etrafta buldukları meyvelerden ve dallardan atmaya başlamış.

Bölge Orta Amerika’nın en bakir toprağı olarak tanımlansa, tanım yerinde olur. Keşif ekibinin etnobotanikçisi Mark Plotkin, bölgenin değerinin asla küçümsenmemesi gerektiğinin üstünü çiziyor.

Ne yazık ki bölge şimdilerde, kapitalizm tehdidiyle de karşı karşıya. Yakın bölgeleri çoktan ağaçsızlaştırmış olan sermaye hareketinin bu bölgeye de girmesi korkulan bir ihtimal. Büyük fast food firmalarının, besi hayvanı yetiştirmek ve onlara yem üretecek tarlaları ekmek için yaptıkları ormansızlaştırmadan, bölgenin de nasibini alacağına dair endişeler var.

Honduras Tarih ve Antropoloji Enstitüsü’nün (IHAH) başkanı Virgilio Paredes Trapero’nun bölgeyle ilgili; “Eğer hemen şimdi bir şey yapmazsak, sekiz yıl gibi kısa bir sürede ormanların büyük bir kısmı yok edilecek. Honduras Hükümeti bu konuda bir şeyler yapmak istiyor; fakat maddi imkânları buna yetmiyor. Acilen uluslararası desteğe ihtiyacımız var” şeklinde çağrı yaparak bu değerli bölgenin korunması gerektiğini belirtiyor.

Kaynak: National Geographic

SON YAZILAR

Üzerinde dünyanın en eski dövmesi bulunan Mısırlı mumya 100 yıldır İngiliz Müzesi’nde

5,200 yıllık Antik Mısırlı'nın kolunu kaplayan hayvan resimleri, yeni kızılötesi muayenesinden sonra keşfedildi. Bilim insanları dünyanın bilinen en eski dövmesini keşfettiler. Dövme İngiliz Müzesi’nde geçtiğimiz 100...

Fransız Kültür Merkezi’nden Edhem Eldem konferansı: “Osmanlı arkeolojisinin ilk dönemlerine eleştirel bir bakış 1840-1880”

Fransız Kültür Merkezi arkeoloji temalı konferans serisine Prof.Dr. Edhem Eldem ile devam ediyor: Prof. Dr. Edhem Eldem, "Osmanlı arkeolojisinin ilk dönemlerine eleştirel bir bakış 1840-1880"...

2011’de İsveç’te bulunan, 8 bin yıllık insan kafatasları hakkındaki bulgular paylaşıldı

Kazığa geçirilmiş şekilde bulunan kafatasları, avcı toplayıcıların yaşamlarıyla ilgili soruları da beraberinde getirdi. Stockholm Üniversitesi ve Kültür Mirası Vakfından (Cultural Heritage Foundation) oluşan araştırmacı grubu, Motala...

Türkiye’de bulunan ve bir dönem hayvanların bırakılıp ölümlerinin izlendiği “Cehennem Geçidi”nin sırrı belli oldu!

Denizli’de bulunan Pamukkale’deki antik şehir kalıntılarının arasında, Frigyalıların kullandıkları bir mağara da bulunuyor. Bu mağaraya o dönem girenler sağ çıkamıyorlardı ve burası adeta bir idam...
Selma Çam
Selma Çam
Hayat hikayemi anlatmaktansa, hayatın kendi hikayesinden anladıklarımı anlatmayı yeğlerdim, oysa ki üç aşağı beş yukarı hepimizin hayattan anladığı ve anlamadığı aynı. Anlatmak ise kelimelerin yetersizliği içerisinde kendi anlamını kaybediyor. Hiç bir şey anlatmasam da anlayabilen için çok bile anlattım. Erkan Oğur'un da dediği gibi; "Bu işin sonu sessizlik."

ÇOK OKUNANLAR

95,278BeğenenlerBeğen
17,593TakipçilerTakip Et
22,156TakipçilerTakip Et
243AboneAbone Ol