Ana SayfaKültür & SanatÖzcan Doğan Söyleşisi: Bunun konumuzla bir ilgisi yok; "Öyle değil mi Zehra?"

Özcan Doğan Söyleşisi: Bunun konumuzla bir ilgisi yok; “Öyle değil mi Zehra?”

-

Özcan Doğan ile son çıkan kitabı “Öyle değil mi Zehra?” odağında yaptığım söyleşi elbette ki Özcan Doğan’ın diğer kitapları; Bay How Ne Yapmalı?, Ayakları Pürdikkat Refakatçi Haydutlar, Kendime İyi Geceler, Yeryüzünde Sesler ve Bunun Konumuzla Bir İlgisi Yok kitaplarını da kapsayarak şekillendi. Özcan Doğan’ın altı kitabının her birini tek tek odağa çekerek en çok da kendisiyle uğraşan insanı konuştuğumuz, insanın kafasının içinde sürekli dönen düşünceleri, davranışları konuştuğumuz, bunun konumuzla ne ilgisi var derken, öyle değil mi ama, diyerek sorular yönelttiğimiz baştan sona çok kapsamlı ilerleyen söyleşimiz için buyurun lütfen.   

Aynur Kulak: Sizden başlamak istiyorum ilkin. Çevirmen, redaktör, yazar. Hacettepe Üniversitesi Fransız Dili ve Edebiyatı mezunu.  Edebiyata eklenen bir yolculuk değil de, edebiyatın içinden gelen bir yolculuğa benziyor sizinkisi. Edebiyat içerisindeki yolculuğunuz nasıl başladı?

Özcan Doğan: Evet, edebiyatın içinde bir yolculuk diyebilirim; lise yıllarından başlıyor, biraz klasik bir hikâye; üniversite yıllarında da devam etti; şiir yoğunluklu bir yönelimdi, araya düz yazılar giriyordu. Sonra bir tür zorunluluk halinde öyküye, düz yazıya yöneldim ve öylece yürümeye devam ettim. Ankara metrosunda yol alırken bir anda gelen bir şeydi bu. O ana kadar sıradan zannettiğim şeylerin aslında çok boyutlu olduğu izlenimine kapıldım ve bunu o boyuta kapılan bir karakter üzerinden anlatma ihtiyacı duydum. Kendime İyi Geceler’deki Muğ/tlak öyküsü o anların eseri. Sonrasında, zihnimde uçuşan şeyleri şiir değil de hikâye halinde anlatma arzusu hep ağır bastı; sonrası malum.

Edebiyatın bendeki tezahürü ona verdiğim anlamla şekilleniyor diyebilirim. Edebiyat tarzında düşünüp söylemeyi etkileyici ve çekici buluyorum. Bunun sebebi de edebiyatın nasıl bir şey olduğuyla, nasıl gerçekleştiğiyle ilgili. Bana göre edebiyat dünyayı algılama ve onunla ilişki kurma tarzlarımızdan biri. Felsefe ve bilim gibi. Felsefe kavramlar, bilim olgular üzerinden, sanat ise kurgular üzerinden dünyayı kavramaya ve anlatmaya çalışıyor diyebiliriz. Edebiyat da bir sanatsal etkinlik olarak kurgularla işliyor. Dünyayı kavrama veya anlatma yolunda sanatı yani kurguları seçmemizin iki sebebi var diye düşünüyorum: Birincisi sanatın estetik ve katarsis boyutu bizi kendine çekiyor; ikincisi hayatı bilimsel olgular ya da felsefi kavramlardan ziyade türlü kurgular halinde yaşamamız, yani gündelik hayatta zihnimizin kurgular ve yorumlarla işlemeye yatkın olması ve dolayısıyla hayatın farklı yansımalarını edebi kurgular içinde bulmamız. İşte sanat farklı kavrayışlara ve anlatımlara imkân verdiği için, edebiyatı dünyaya yönelme ve ilişkilenme yolu olarak tercih ediyorum sanırım, tercih yerine eğilim de diyebiliriz; elbette felsefe bunun ayrılmaz bir parçası, ama felsefi metinler yerine edebi metinler yazmamın ya da bende karşılık bulan şeyin edebiyat olmasının nedeni bunlardır.

Aynur Kulak: Bay How Ne Yapmalı? (2011 – Öykü),  Ayakları Pürdikkat Refakatçi Haydutlar (Roman), Kendime İyi Geceler (Öykü), Yeryüzünde Sesler (Roman), Bunun Konumuzla Bir İlgisi Yok (Öykü), Öyle Değil mi Zehra? (Roman – 2021). 10 yıl. Aslında ilgilendiğim şey ne kadardır yazdığınız, kaç kitap olmuş, yıllar, aylar vesaire değil. Kitaplarınızın hayatınıza etkisi oldu mu? Yazmanın önemi değil burada sormak istediğim; mesela yazmaya devam etme nedeniniz ya da belki de Öyle Değil Mi Zehra’dan sonra yazmayı bırakacak olmanız, kim bilir? Aranızdaki ilişki, aranızdaki mesele, aranızdaki etki.  

Özcan Doğan: Yazmam düşünmemin bir uzantısı gibi geliyor bazen. En çok da bu yüzden yazıyorum diyebilirim. Zira zihnimdeki şeyleri kağıda döküyorum nihayetinde. Gördüğüm, fark ettiğim, merak ettiğim, çözemediğim, içinde kaybolduğum şeyleri, dünyayla aramda olup bitenleri belli tarzlarda kavrayıp yine belli bir tarzla (edebiyat yoluyla) anlatma arzusu, ihtiyacı, itkisi ya da zorunluluğu, adını tam bilemediğim o şey yüzünden yazıyorum. Bunun karşımdaki insanla enteresan bir sohbete dalmaktan çok farkı yok benim için. Yazmanın hayatıma en büyük etkisi şu sanırım: Henüz yazmadığım zamanlarda zihnimde dolaşan ya da uçuşan şeyler sadece enteresan fikirler, izlenimler ve duyumlardı; yazmaya başladıktan sonra zihnimdeki tüm o şeylere aynı zamanda birer anlatı gözüyle bakmaya başladım ister istemez. Benim yazma sebeplerim bunlar ama sadece yazmak için yazmayı da çok kıymetli buluyorum; ama “ben kendim için yazıyorum” gibi sözleri pek inandırıcı bulmuyorum; kendin için yazıyorsan bizim bilmemize gerek yok, o halde neden insanlara ulaştırma ihtiyacı ya da isteği duyuyorsun, diye soruyorum ister istemez. “Gördüğüm, düşündüğüm, sezdiğim bir şeyler var ve insanlarla paylaşmak istiyorum, acaba onlar ne der” demeyi daha samimi buluyorum şahsen. Sadece yazmak gibi sadece okumak ve karşılığını kendi içinde yaşamak da çok kıymetli. Üstelik bazen istesek de anlatamayız bir kitaptan aldığımız ve bizi çok etkileyen şeyleri;  çok etkileyici bir film karşısında da bazen ne diyeceğimizi bilemeyiz; sezeriz, kavrarız, duyumsarız ama anlatamayız; belki de biz anlatamadığımız için gidip anlatabilen insanları okuyup izliyoruz zaten; kitaptan ne anladın? diye soranlara kitabı uzatıp vermek yeterli belki de. Yazmanın hayatıma en büyük etkisi daha çok düşünmeye ve anlatmaya itmesi, hayatı her an türlü kurgular üzerinden yeniden yorumlamaya yöneltmesi; bu yüzden zihnimin bir köşesinde ya da aldığım notlarda anlatılacak şeyler listesi uzadıkça uzuyor. Bir gün yazmayı bırakır mıyım, bilemiyorum, bırakmak hiç başlamamaktan daha zor, âdeta kötü bir alışkanlık gibi. Ama bir gün yazmayı bıraksam bile, hayatı benzer tarzlarda yaşamaya devam edeceğim sanırım; benim yazılarıma etkimle yazılarımın bana etkisi birbirine karışıyor bir yerlerde.

Aynur Kulak:Gitmesi gereken yerler, yapması gereken şeyler vardı.” Bay How Ne Yapmalı? ilk kitabınız ve alıntıladığım cümle kitabın ilk öyküsü Z den. Bay Zet ile tanışıyoruz. Kitaba da ismini veren Bay How ile tanışıyoruz sonra. “Bay How hayatının bir anında öylece durup kalmıştı; ve nasıl yeniden başlayacağını bilmiyordu.” Sonra Karanlığa Methiye öyküsünü okumaya başlıyoruz. Bu öyküdeki anlatıcı Bay Zet mi, Bay How mu? Hangisi? Belki ikisi de değil. Ne bileyim, belki de bir sokak hayvanı, tüm öyküyü onun gözünden okuyoruz belki de. “Zihnimdeki karmaşayla örülmüş bir rüyadan gerçeğe dönüyorum yeniden. Karşımda hayat duruyor.” Durumlar, kişiler, olaylar. Tüm bu birbirinin zıttı ikili duygular, durumlar eşliğinde “… sonsuza dek yaşamaya mahkum edildim.” diyen Ben Faust öyküsündeki Faust gibi bir hayatın ortasında kalakalıyoruz. Bay How Ne Yapmalı ile tüm zaafları, kararsızlıkları, yaşama uğraşlarıyla bir insan yapılandırmaya çalışmışsınız sanki. Oldu mu? Yapabildiniz mi?

Özcan Doğan: Bay How Ne yapmalı?’daki öyküler ve karakterle çok uğraştım ve hâlâ uğraşmaya devam ediyorum çeşitli suretlerde; bir şekilde karşımda ya da yanımdalar. Bay Zet ve Bay How bu dünyanın karşısında şaşıran ya da donup kalan karakterler. İkisi de bir şekilde bu dünyada ayrılıyor, kopuyorlar. Aralarındaki tek fark şu ki Bay Zet uyanarak bu dünyadan koparken, Bay How deyim yerindeyse zihnin geri dönüşü olmayan bir uykusuyla dünyadan kopuyor. Karanlığa Methiye’deki anlatıcı da onlara çok yabancı değil; Bay Zet ve Bay How’dan farkı, insanların dünyasına bir tür Hayvan Oluş’la tepki vermesi diyebilirim. Kendini sokakta birlikte yaşadığı köpekler gibi ya da köpekleri kendisi gibi algılıyor; tam olarak hangisi ben de bilmiyorum, bilmesem daha iyi olur diyorum; ikisi birbirine karışıyor, zihninden geçenlerden ve tepkilerinden bunu anlıyorum. Bay How ne yapmalı? Belki de zaten yapabildiği tek şeyi yapıyor, reddediyor, gitmeyi, yapmayı, uyumlu olmayı. Birçok karakterde bu tavır var diye düşünüyorum. Ama bu gerçeklerden, sorunlardan kaçmak, göz ardı etmek değil; onlar yaşadıkları sorunları, sancıyı, sıkışmayı, çıkışsızlığı aşıp “normale” dönmek yerine, bizzat bunları yaratan dünyayı reddediyor; sorun bende değil, bizzat bu sorunların kendisi sorun diyorlar. 

Aynur Kulak: İlk kitabınıza Bay How (Kim) ile başlamanız bir kimlik oluşturmadan ziyade girişilen bir kimliğini arama, bulmaya çalışma, bunun için bolca soru sorma, arkadan gelen kitaplar adına birer yol açıcı görevi görmüş sanki. Varlık veya yokluk üzerinden, var olma ve yok olma üzerinden kişinin kendisiyle yaptığı savaşın artık iyice kızışması hali hatta. Mesela Kendine İyi Geceler öykü kitabınızda bir öykü var ki bu öyküyü konuşmak isterim. İki Ölüm Bir Ceset. Var olma mücadelesi bu öykü ile birlikte naif olay veya durum üzerinden çıkıp varlığımızın her bir uzvunu ve ruhumuzun tüm hissiyatlarını parçalayacak derecede şiddetleniyor. Sadece uzuvlarımızla ilgili bir parçalanma değil asıl olarak duygularımızla ilgili (bir tür duygulanım bozukluğu da diyebiliriz) bir parçalanma, bozulma söz konusu sanki. İnsan dendiğinde ya da insan varlığı, tek bir şeyden, durumdan, olaydan, hissiyattan bahsetmek zor, öyle değil mi?

Özcan Doğan: Evet, insan sıkıntılı bir varlık ve bunun asıl sebebi istediği ve istemediği şeylerin iç içe geçmiş olması sanırım. Sözgelimi güzel bir hayat istiyor, ama bunun için hiç istemediği şeyleri yapmak zorunda kalıyor; buradan sıkıntı ve gerilimin çıkması kaçınılmaz artık. Belki de temel sebep insanların “var olma” üzerine kendi adına neredeyse hiç düşünmemesi; dış dünyada gördüğü hazır kalıplarla bir varoluş kurmaya çalışıyor, ama bu kendine ait bir tahayyül olmadığı için bir türlü dikiş tutturamıyor, başkasının ölçülerine göre dikilmiş bir elbiseyi giymeye benziyor biraz. Bay How Ne Yapmalı? Sıkıntı içindeki karakterlerin ortalıkta sorgulu gözlerle dolaştığı bir kitap. Benzer sıkıntılar, arayışlar ve sorular sonraki kitaplarda da devam ediyor. Son öykü kitabındaki kısa öykülerin kahramanları yaşadıklarının farkında olan ve bu farkındalığın sıkıntısını yaşayan, bir çıkış arayan ya da bekleyen kişiler. Ama dediğiniz gibi Bay How’dan sonraki kitaplarda “ne yapmalı?” dedikten sonra bulunan kimi cevaplar da var; ama iş bununla bitmiyor, zira “ne yapmalı” sorusuna bir yanıt bulduktan sonra “nasıl” yapmalı sorusuyla baş etmek gerekiyor; o  kitaplarda nasıl sorusuna da bir şekilde cevap bulup hayata geçirmeye çalışan karakterler var. Sözgelimi, Bunun Konumuzla Bir İlgisi Yok’ta yer alan aynı adlı öyküdeki Fulya. Ya da sizin bahsettiğiniz Kendime İyi Geceler’deki İki Ölüm Bir Ceset’in kahramanı; bu öyküde karakter ne ve nasıl yapacağını, neden yapacağını biliyor, en azından bildiğini düşünüyor (anlatıcı bunu tam olarak bilmese bile); aslında bu gelecekteki tüm soruları ortadan kaldırmaya yönelik bir cevap, zira bizzat geleceği yok ediyor. Bu öykünün farklı okumalara açık olduğunu düşünüyorum. Bir yanda, toplumsal olarak bedeni elinden alınan insanın bedenine sahip olma arzusu var diyebilirim, bunu tam olarak bu şekilde ifade etmese de. O ana kadar “şunu yap, şunu yapma” komutlarıyla yönetilen bedeni bu tahakkümden kurtarma, yani bir şekilde sahiplenme arzusu, yönetilemez bir beden yaratma yoluyla bedenli oluşu aşma arzusu. Onun varlıkla baş etme yöntemi de bu galiba; yok olmak. Öte yanda, ölüme dair saplantılı bir merak var; basitçe ölme değil, ölümü yaşama arzusu, ölümü ve öldürmeyi aynı bedende yaşamak. Bu iki nedeni kendisi için verimli bir şekilde birleştiriyor; bedeninden arzu duyarak ondan sıyrılıyor.  

Aynur Kulak: Bunun Konumuzla Bir İlgisi Yok. Özellikle öykü kitaplarınızın her birinde kitabın ortasına kondurduğunuz uzun bir öykü mevcut. Bu öykü kitabınızda da kitaba adını veren öykü; Bunun Konumuzla Bir İlgisi Yok öyküsü uzun bir öykü olarak karşımıza çıkıyor. Hakikaten de aslında başka bir şeyler anlatırken başka kısa kısa öyküler mevzubahisken, böyle uzun, neyin konuşulduğu tam belli olmayan, hangi durum ve olay örgüsü üzerinden seyredeceğimizin muğlaklığı ile okuduğumuz bir öyküde sonuç olarak konunun ne ile ilgili olduğunu merak etmekten kendimizi alamıyoruz. Konumuz tam olarak neyle ilgili Özcan Bey? Varlığımızı bunca meşgul eden şey/ler arasında hangi konuyu gözden kaçırıyoruz veya kaçırmamız isteniyor? Çünkü bu üçüncü öykü kitabınız ile birlikte birinci kitaptaki uyanma ve kimlik arayışı, ikinci kitaptaki parçalanma ile kendini bulma çabası; üçüncü kitapta gündelik konulardan tutalım da, insani, evrensel tüm konulara varana kadar başka şeyleri konuşmamız gerektiği, -artık konuşmamız gerektiği- noktasına varıyor. Hatta Zehra’ya sorulan Öyle Değil Mi Zehra sorusu, bu kitabın el vermesiyle şekilleniyor, ne dersiniz?

Özcan Doğan: Kitabın adı Bunun Konumuzla Bir İlgisi Yok ama buna rağmen çok farklı konulara girip çıkıyor. Ve bütün bunları yaparken söylediği bir şey var; “bütün bunlar böyle, evet, ama asıl konumuzla bir ilgisi yok; asıl konumuz bunları yaratan şey” diyor bir bakıma; bunu söyleyerek, bütün o öykülerdeki konuları aşarak bizi kitabın dışına gönderiyor. Aynı adlı öyküye gelince, anlatıcının bazı şeyleri anlatmayı es geçerek “bunun konumuzla bir ilgisi yok” demesinin temel sebebi konunun aslında bizzat kendisiyle ilgili olması tabii ki. Kendi hayatı, Fulya’nın yaptıkları ve anlattıkları karşısında, kendisini nasıl gördüğünü ve nerede konumlandırdığını bilmiyor; kendi kendisiyle yaşadığı karşılaşmalarda ne yapacağını şaşırıyor; “peki ben ne yapmalıyım” diye soruyor ama hem soruyu hem cevabı bizden gizliyor, tabii bulduğu bir cevap varsa. Öte yandan, Bunun Konumuzla Bir ilgisi Yok ifadesini, Katil Kim? öyküsünde bir anlatım yöntemi olarak da denedim; “Aslında buraya başka şeyler yazıyorum, ama sanki bunları yazmışım gibi okuyorsun” diyor anlatıcı. Adının aksine bir cinayet öyküsü anlatmıyor görünürde, ama “sanki bunları yazmışım gibi” demesinin sebebi de bu tam olarak; aslında bir cinayeti anlatmaya çalışıyor, ama yazar olarak ben de dahil öyküyü okuyanlar başka bir şey anlıyor, hep görünürdeki, yani sayfalarda görülenleri anlamakla yetiniyor. Anlatıcı dışında gerçeği fark edebilen tek kişi Kerem Koray. Bunun Konumuzla İlgisi Yok ifadesi bir yandan da edebi üslupla ilgili diyebilirim. Anlatı içinde bir tür anti-anlatı yaratmak ve bu anti anlatı yoluyla bir meta-anlatı üretmek ve aynı zamanda anlatının sınırlarını herhangi bir anlatının bulunmadığı bir alana kadar götürmek. Bunu bir yana bırakırsak, “konumuzla ilgisi olan şey” nedir? Söyleyebildiğim tek şey şu, yöneldiğimiz şeylerin çoğunun bizi yönelten şeylerle ilgisi yok. Bunun Konumuzla Bir İlgisi Yok’un Zehra’yla olan ilişkisine gelince, aradaki bağlantıya çok güzel temas etmişsiniz bence; Orman Yolunda adlı öyküde Zehra ve Ayhan var, oradaki ilişkileri bu kez romanda farklı bir hikâye olarak devam ediyor. Ama bu aramızda kalsın tabii 🙂

Aynur Kulak: Son kitabınız, Öyle Değil mi Zehra? Romanın anlatıcı kişisi; Ayhan, bize son derece sıkıcı bir ilişki, bir evlilik ilişkisi anlatıyor. Kavgalı gürültülü bir evlilik değil ama kesinlikle bir sorun var. Romanın farkı şu sanırım; bu yolunda gitmeyen şeyi/şeyleri evlilik müessesine yüklemiyor anlatıcı. Zehra’ya da yüklemiyor. Kendine de. Bu anlamda bir sorunu veya sorunları çözmeye de çalışmıyor. Evlilik böyledir ve böyle olunca da sonuç böyle oluyor diyor. Baştan sona, neden-sonuç ilişkisinin (Zehra ile Ayhan ilişkisinin değil) edilgenliği içerisinde yol alıyor hikaye. Hikayeye ilişkileri olan başka kişilerde dahil oluyor. Mesela Cem karakteri ile ilgili şöyle bir cümle var bu anlattığım yapıyı tam olarak niteler şekilde: “Cem kendisi gibi biri, hepsi o, bunun ne anlama geldiğini bilmesek de.” Tam da böyle, bu anlam veya anlamsızlık her ne olursa olsun çözülmeye çalışılmıyor. Ve roman şöyle bir ithafla bitiyor: “Kırk yıldır yaşamaya çalışan kendime.” İnsanın kendisi, kimliklerimiz, varlığımız, yokluğumuz, parçalanmalarımız, bölünmelerimiz kendimize doğru yaptığımız yolculuklarımızdan ibaret, öyle değil mi?

Özcan Doğan: Açıkçası romanı çok güzel özetlemişsiniz diyebilirim. Evet, Zehra ve Ayhan’ın ilişkisinde yolunda gitmeyen şeyler var, ama tam olarak ne olduğunu bilmiyorlar, sadece bunun nedenine dair bir fikre sahipler, o da evlilik denen şeyin zamanla tüm ilişkilere biçtiği kıyafetle ilgili. Zaman ve mekânın hareket tarzının sıradanlaşması, tekdüzeleşmesi, sonuçta yorucu ve boğucu hale gelmesi, albenisini yitirmesi. Bir şeyi arzulayarak yaptığımızda onun içinde aktığı zamana da biz yön veririz; ama zamanın kontrolü elimizden çıktığında, yani artık mecburiyetler ve rutinler devreye girdiğinde, bu kez o bize yön vermeye başlar ve peşinden sürüklenip dururuz. Ayhan ve Zehra bir şekilde bunu aşmaya çalışıyorlar; ne yapmaları gerektiğini de az çok biliyorlar, ama nasıl yapacaklarını kestiremiyorlar, belirsizlikler, çekinceler var. Zaten roman boyunca Ayhan’ın zihnine girip orada dolaşmamızın nedeni de bu belirsizlik. Bu süreci nasıl yaşadığına tanık oluyoruz. Bunu yapmamın bir nedeni de, kendi içine dalıp düşünen insanın zihninde neler oluyor, o zihin o anda nasıl çalışıyor, hangi gelgitler, iniş çıkışlar, arayışlar, koşturmalar, yakalanmalar oluyor, bunu aktarmak istedim. Ve okurken görüyoruz ki, kendi kendine konuşan insanın zihninde dolaşan her iki-üç cümleden biri sorulardan oluşuyor ve her bir soruda biraz daha dağılıyor, biraz daha terliyor (gerçek hayat da böyle değil mi?). Cem’e gelince, romanda çok sevdiğim bir karakter. Hattâ Ayhan gibi ben de ona özeniyorum bazen. Anlayamadığımız bir şeyi en basit yöntemle, yani bildiğimiz ve alıştığımız şeylerle açıklamanın kolaycılığına işaret ediyor bir yönüyle. Genel olarak insanda böyle otomatik diyebileceğimiz bir tepki var; zor ya da anlaşılmaz bir soruyla karşılaştığında en iyi bildiği ve artık ezberlediği cevabı veriyor, çünkü bu işine geliyor, farklı ve alışılmadık şeyler ona daima tekinsiz gelir ve bu yüzden alışıldık tepkiler vererek bunu atlatmaya, kovmaya çalışır. Bu romanı, kırk yıldır yaşamaya çalışan kendime ithaf etim, evet, tam da sizin dediğiniz gibi kendimle ve hayatla uğraşa boğuşa bu güne kadar geldim. İnsan en çok kendisiyle uğraşır zaten. Kafasının içinde türlü hallerde kendisi vardır; zihnine başka şeyleri ve kişileri davet ettiğinde bile, asıl sebep onlarla baş etmeye çalışmasıdır, ne diyeceğini, nasıl konumlanacağını çözmeye çalışır; yani odak yine kendisidir.

Aynur Kulak: Kitap kapaklarınızın kitap isimlerinizle beraber kitaplarınızın ana temalarını ortaya çıkarması adına çok etkili bulduğumu söylemek isterim. Hatta kitaplarınızın hikaye akışı ve kurgusuna, diline etki edercesine çok yerli yerinde tasarlanmış kapaklar. Bunun Konumuzla Ne İlgisi Var kitap kapağından bize doğru bakan kadının bakışı, Kendime İyi Geceler kitabının kapağı, Bay How Ne Yapmalı? yine aynı şekilde ve Öyle Değil Mi Zehra?’nın kapakları anlatılan hikayelerin tematik ve kurgu özelliklerine katkı sağlar derecede çok iyi. 

Özcan Doğan: Kitaplarımın kapakları beni de gerçekten tatmin eden şeyler. Hepsiyle uzun uzun uğraştık, en iyisini yakalamak için uzun araştırmalar yaptık. Bazen aradığım şeyi bulmaktan artık vazgeçtiğimde son anda karşıma çıktığı da oldu. Kitap kapağı kitabın hikâyesini anlatmaz belki ama kitabın verdiği duyguyu en kısa yolla anlatan şeydir ya da en azından bunu amaçlar. Kitapların kapakları arasında önceden planlanmış bilinçli bir bütünlük var diyemem; ama farklı hikâyeler anlatılsa bile bazı ortak izlenimler ve duyumlar yarattığı için aralarında doğal bir bütünlük var diyebilirim.

Aynur Kulak: Çevirmensiniz. Dünyada yazılmış çeşitli türde çeşitli edebi metinleri biz okuyucuya ulaştıran çevirmenler genelde görünmez ve bu görünmemelerine istinaden “görünmez kahramanlar” olarak nitelenirler, özrün kabahatten büyük olduğuna aldırmaksızın. Çevirmenlik nasıl bir yere konumlanıyor sizin için? Mesela edebiyat dünyasında çevirmenler olmasaydı, edebiyat dünyası diye bir şey olur muydu gibi bir soru sorsam, “yok canım abartmayın, tabii ki olurdu” mu dersiniz yoksa bir edebiyat dünyasından konuşuyorsak eğer, edebi metinlerden, bu duruma çevirinin etkisi olmazsa olmazlardandır mı dersiniz? Çevirisini yaptığınız yazarlardan hangisinden etkilendiniz diye de sorsam bu soruya ek, hangi yazarlar veya kitaplar ön plana çıkar?

Özcan Doğan: Çevirmenler özellikle ülkemizde büsbütün görünmezler diyebilirim. Küçük bir iyi okur kitlesi dışında okurlar için çevirmen neredeyse yok hükmünde. Çevirmenin aslında kendi dilinde yeniden yazdığı kitabı okuduğunu fark eden okur çok azdır. Yayıncılar tarafında da çevirmenlerin durumu pek iç açıcı değil. Çok az yayınevi çevirmene özen gösterip ve hakkını veriyor. Çevirmenler de sömürü çarkının içinde diyebilirim. Kısacası bu konuda dertliyiz. Çeviri olmasaydı edebiyat yine olurdu ama çok cılız kalırdı. Yıllardan beri okunan kitapların ezici çoğunluğu çeviri. Büyük yazarlar dediğimizde aklımıza çeviri yoluyla okuduklarımız gelir öncelikle. Örnek vermeye dahi gerek yok sanırım. Felsefe ve sosyal bilimler alanında bu çok daha belirgin. Çevirileri çıkarınca elinizde pek bir şey kalmıyor. Nedeni de gayet basit, özgün bilgi kaynakları sınırlı bir ülkeyiz. Elbette ki çeşitli alanlarda büyük emekler vererek özgün çalışmalar yapan kıymetli insanları ayrı tutuyorum. Benim için çeviri bir yandan iletişim ajanlığı, bir tür şifre çözücülük, diğer yandan yazarla dert ortaklığı yapmak gibi. Bir derdi var ve insanlara anlatmaya çalışıyor. Çeviri yaparken bu duyguya kapılırım sık sık. Yazarın derdini anlamadan okura bir şey söylemek zor. Çevirdiğim yazarlardan bir çoğundan şu veya bu ölçüde etkilendim şüphesiz. Ama özellikle Deleuze ve Tarde isimlerini verebilirim. Diğerlerinden de çok şey öğrendim.

Aynur Kulak: Öykü ve roman. Hangi türde yazarken kendinizi daha iyi ifade ettiğinizi düşünüyorsunuz? Böyle bir ayrım yapar mısınız ya da? Gerçi son yıllarda türler arasındaki, özellikle kurgu yapma esnasındaki dehlizlerde dolaşırken sınırlar ortadan kalkıyor ve biz kısa bir öyküde bile roman okuyormuş gibi bir tatmine ulaşabiliyoruz ama bu durum tür ayrımı yapmamızda bir kriter değil hâlâ. Bu bir hissiyat, duygu olarak yansımasını buluyor okurda; bu yüzden sordum aslında siz yazarken hangi türde duygularınızın tam ifadesinin ortaya çıktığını hissediyorsunuz?

Özcan Doğan: Yazarken belli bir türü hedeflemiyorum. Aklımdaki fikrin ve metnin karar verdiği bir şey genellikle. Öykü mü roman mı yazdığımı yazıp bitirdikten sonra anlıyorum desem abartmış olmam sanırım. Zihnimdeki temaların, fikirlerin, duyguların çoğu öykü halinde somutlaştı. Bazıları uzuyor, uzamaya devam edenler roman oluyor. Genellikle böyle. Ama başlarken “ben bunu kısa bir öyküyle anlatamam, mevzu karışık, bu uzar gider, hatta roman olur” dediğim anlar da oluyor. Ama sonuçta ortaya çıkan şey bundan bağımsız olarak yine kendi şeklini alıyor. Tür ayrımı yapmayı ben de çok anlamlı bulmuyorum. Kısa hikâye veya uzun hikâye demek bile yeterli belki de, sonuçta anlatılan ve akılda kalan bir hikâyedir. Yazarken odaklandığım tek şey kendimi en iyi şekilde ifade etmeye çalışmak doğal olarak. Ama yazma anından öncesine gidersek, kağıda dökülen her şey zihinde kısacık bir anlatı olarak doğduğu için, sonrasında bunun bir öykü halinde somutlaşması daha muhtemel benim için; ortaya çıkan metinlere bakarsak sonuç böyle zaten; bir an önce içimden çıkarmak, söyleyip rahatlamak istiyorum belki de; ama uzun sancılar çekince uzun metinler de çıkıyor haliyle.

Aynur Kulak: Pandemi dönemiyle birlikte farklı türde, konularda ve kurgu biçimleriyle yeni hikayeler okumaya başlayacağımız yönde bir eğilim var. Edebiyatı dönüştürecek mi bu pandemi süreci, ne dersiniz? Yoksa hayır, insan insandır son tahlilde, ilişki ilişkidir, varlık varlıktır, yokluk da yokluktur; teknik değişebilir, ifade değişebilir ama temeldeki neyse odur her şey, değişmez mi dersiniz?

Özcan Doğan: Belli bir hacmi, ömrü, etkisi olan her şey edebiyatı, genel olarak sanatı ve diğer alanları etkiliyor kaçınılmaz olarak. Pandeminin bir etkisi olacaktır elbette, ama edebiyat dünyasını dönüştürecek bir şey etki yaratacağını sanmıyorum; pandemiyle bambaşka bir edebiyat doğmayacak yani, olmasın da lütfen, sıdkımız sıyrıldı bu işten, edebiyatını pek de merak etmiyorum. Öte yandan edebiyat zaten hep değişegelen bir şey. Fakat belli bir olaydan ziyade, edebiyatı asıl etkileyen şey çağların dönüşümü; 18. Yüzyıl edebiyatı ile 20. Yüzyıl edebiyatının birbirinden çok farklı olması bizzat zamanın getirdiği bir şey. Bu iki çağdaki insan ilişkileri farklı olduğundan edebiyat da farklı şeyler anlatıyor. Bugün kentli insanların ilişkisini anlatan bir romanı üç asır önceki insanlara okusanız sizi çok ayıplarlardı muhtemelen. Evet, temelde yine insan ilişkileri var, başka türlüsünü de düşünemiyorum, dünyada kalan son iki insan bile bir şekilde temas kuracaktır, ama bugün insan da farklı, ilişkiler de, hikâyeler de. Pandemi edebiyattan önce hayatları değiştirdi doğal olarak. Biraz daha uzasa eskiden ne yaptığımızı unutacağız neredeyse, hani bir daha yapmasak tuhaf gelmeyecek gibi. Ama kendi adıma konuşursam, benim hayatım olumlu yönde etkilendi; pandeminin yarattığı belirsizlik duygusu, arkadaşlarımla birlikte yıllardır yapmaya çalıştığımız şeyi artık hayata geçirmek için adım atmamızı sağladı; Antalya’nın terk edilmiş bir dağ köyüne yerleşmekle meşgulüz aylardan beridir, ekip biçmek, birlikte paylaşarak yaşamak, kendine yeten bir yaşam kurmak derdimiz.

\n

\u00d6zcan Do\u011fan ile son \u00e7\u0131kan kitab\u0131 \"\u00d6yle de\u011fil mi Zehra?\" oda\u011f\u0131nda yapt\u0131\u011f\u0131m s\u00f6yle\u015fi elbette ki \u00d6zcan Do\u011fan\u2019\u0131n di\u011fer kitaplar\u0131; Bay How Ne Yapmal\u0131?, Ayaklar\u0131 P\u00fcrdikkat Refakat\u00e7i Haydutlar, Kendime \u0130yi Geceler, Yery\u00fcz\u00fcnde Sesler ve Bunun Konumuzla Bir \u0130lgisi Yok kitaplar\u0131n\u0131 da kapsayarak \u015fekillendi. \u00d6zcan Do\u011fan\u2019\u0131n alt\u0131 kitab\u0131n\u0131n her birini tek tek oda\u011fa \u00e7ekerek en \u00e7ok da kendisiyle u\u011fra\u015fan insan\u0131 konu\u015ftu\u011fumuz, insan\u0131n kafas\u0131n\u0131n i\u00e7inde s\u00fcrekli d\u00f6nen d\u00fc\u015f\u00fcnceleri, davran\u0131\u015flar\u0131 konu\u015ftu\u011fumuz, bunun konumuzla ne ilgisi var derken, \u00f6yle de\u011fil mi ama, diyerek sorular y\u00f6neltti\u011fimiz ba\u015ftan sona \u00e7ok kapsaml\u0131 ilerleyen s\u00f6yle\u015fimiz i\u00e7in buyurun l\u00fctfen. \u00a0\u00a0<\/p>\n\n\n\n

Aynur Kulak: Sizden ba\u015flamak istiyorum ilkin. \u00c7evirmen, redakt\u00f6r, yazar. Hacettepe \u00dcniversitesi Frans\u0131z Dili ve Edebiyat\u0131 mezunu.  Edebiyata eklenen bir yolculuk de\u011fil de, edebiyat\u0131n i\u00e7inden gelen bir yolculu\u011fa benziyor sizinkisi. Edebiyat i\u00e7erisindeki yolculu\u011funuz nas\u0131l ba\u015flad\u0131?<\/strong><\/p>\n\n\n\n

\u00d6zcan Do\u011fan<\/strong>: Evet, edebiyat\u0131n i\u00e7inde bir yolculuk diyebilirim; lise y\u0131llar\u0131ndan ba\u015fl\u0131yor, biraz klasik bir hik\u00e2ye; \u00fcniversite y\u0131llar\u0131nda da devam etti; \u015fiir yo\u011funluklu bir y\u00f6nelimdi, araya d\u00fcz yaz\u0131lar giriyordu. Sonra bir t\u00fcr zorunluluk halinde \u00f6yk\u00fcye, d\u00fcz yaz\u0131ya y\u00f6neldim ve \u00f6ylece y\u00fcr\u00fcmeye devam ettim. Ankara metrosunda yol al\u0131rken bir anda gelen bir \u015feydi bu. O ana kadar s\u0131radan zannetti\u011fim \u015feylerin asl\u0131nda \u00e7ok boyutlu oldu\u011fu izlenimine kap\u0131ld\u0131m ve bunu o boyuta kap\u0131lan bir karakter \u00fczerinden anlatma ihtiyac\u0131 duydum. Kendime \u0130yi Geceler\u2019deki Mu\u011f\/tlak \u00f6yk\u00fcs\u00fc o anlar\u0131n eseri. Sonras\u0131nda, zihnimde u\u00e7u\u015fan \u015feyleri \u015fiir de\u011fil de hik\u00e2ye halinde anlatma arzusu hep a\u011f\u0131r bast\u0131; sonras\u0131 malum.<\/p>\n\n\n\n

Edebiyat\u0131n bendeki tezah\u00fcr\u00fc ona verdi\u011fim anlamla \u015fekilleniyor diyebilirim. Edebiyat tarz\u0131nda d\u00fc\u015f\u00fcn\u00fcp s\u00f6ylemeyi etkileyici ve \u00e7ekici buluyorum. Bunun sebebi de edebiyat\u0131n nas\u0131l bir \u015fey oldu\u011fuyla, nas\u0131l ger\u00e7ekle\u015fti\u011fiyle ilgili. Bana g\u00f6re edebiyat d\u00fcnyay\u0131 alg\u0131lama ve onunla ili\u015fki kurma tarzlar\u0131m\u0131zdan biri. Felsefe ve bilim gibi. Felsefe kavramlar, bilim olgular \u00fczerinden, sanat ise kurgular \u00fczerinden d\u00fcnyay\u0131 kavramaya ve anlatmaya \u00e7al\u0131\u015f\u0131yor diyebiliriz. Edebiyat da bir sanatsal etkinlik olarak kurgularla i\u015fliyor. D\u00fcnyay\u0131 kavrama veya anlatma yolunda sanat\u0131 yani kurgular\u0131 se\u00e7memizin iki sebebi var diye d\u00fc\u015f\u00fcn\u00fcyorum: Birincisi sanat\u0131n estetik ve katarsis boyutu bizi kendine \u00e7ekiyor; ikincisi hayat\u0131 bilimsel olgular ya da felsefi kavramlardan ziyade t\u00fcrl\u00fc kurgular halinde ya\u015famam\u0131z, yani g\u00fcndelik hayatta zihnimizin kurgular ve yorumlarla i\u015flemeye yatk\u0131n olmas\u0131 ve dolay\u0131s\u0131yla hayat\u0131n farkl\u0131 yans\u0131malar\u0131n\u0131 edebi kurgular i\u00e7inde bulmam\u0131z. \u0130\u015fte sanat farkl\u0131 kavray\u0131\u015flara ve anlat\u0131mlara imk\u00e2n verdi\u011fi i\u00e7in, edebiyat\u0131 d\u00fcnyaya y\u00f6nelme ve ili\u015fkilenme yolu olarak tercih ediyorum san\u0131r\u0131m, tercih yerine e\u011filim de diyebiliriz; elbette felsefe bunun ayr\u0131lmaz bir par\u00e7as\u0131, ama felsefi metinler yerine edebi metinler yazmam\u0131n ya da bende kar\u015f\u0131l\u0131k bulan \u015feyin edebiyat olmas\u0131n\u0131n nedeni bunlard\u0131r.<\/p>\n\n\n\n

\"\"<\/figure><\/div>\n\n\n\n

Aynur Kulak:<\/strong> Bay How Ne Yapmal\u0131? (2011 \u2013 \u00d6yk\u00fc), <\/strong> Ayaklar\u0131 P\u00fcrdikkat Refakat\u00e7i Haydutlar (Roman), Kendime \u0130yi Geceler (\u00d6yk\u00fc), Yery\u00fcz\u00fcnde Sesler (Roman), Bunun Konumuzla Bir \u0130lgisi Yok (\u00d6yk\u00fc), \u00d6yle De\u011fil mi Zehra? (Roman - 2021). 10 y\u0131l. Asl\u0131nda ilgilendi\u011fim \u015fey ne kadard\u0131r yazd\u0131\u011f\u0131n\u0131z, ka\u00e7 kitap olmu\u015f, y\u0131llar, aylar vesaire de\u011fil. Kitaplar\u0131n\u0131z\u0131n hayat\u0131n\u0131za etkisi oldu mu? Yazman\u0131n \u00f6nemi de\u011fil burada sormak istedi\u011fim; mesela yazmaya devam etme nedeniniz ya da belki de \u00d6yle De\u011fil Mi Zehra\u2019dan sonra yazmay\u0131 b\u0131rakacak olman\u0131z, kim bilir? Aran\u0131zdaki ili\u015fki, aran\u0131zdaki mesele, aran\u0131zdaki etki.  <\/strong><\/p>\n\n\n\n

\u00d6zcan Do\u011fan<\/strong>: Yazmam d\u00fc\u015f\u00fcnmemin bir uzant\u0131s\u0131 gibi geliyor bazen. En \u00e7ok da bu y\u00fczden yaz\u0131yorum diyebilirim. Zira zihnimdeki \u015feyleri ka\u011f\u0131da d\u00f6k\u00fcyorum nihayetinde. G\u00f6rd\u00fc\u011f\u00fcm, fark etti\u011fim, merak etti\u011fim, \u00e7\u00f6zemedi\u011fim, i\u00e7inde kayboldu\u011fum \u015feyleri, d\u00fcnyayla aramda olup bitenleri belli tarzlarda kavray\u0131p yine belli bir tarzla (edebiyat yoluyla) anlatma arzusu, ihtiyac\u0131, itkisi ya da zorunlulu\u011fu, ad\u0131n\u0131 tam bilemedi\u011fim o \u015fey y\u00fcz\u00fcnden yaz\u0131yorum. Bunun kar\u015f\u0131mdaki insanla enteresan bir sohbete dalmaktan \u00e7ok fark\u0131 yok benim i\u00e7in. Yazman\u0131n hayat\u0131ma en b\u00fcy\u00fck etkisi \u015fu san\u0131r\u0131m: Hen\u00fcz yazmad\u0131\u011f\u0131m zamanlarda zihnimde dola\u015fan ya da u\u00e7u\u015fan \u015feyler sadece enteresan fikirler, izlenimler ve duyumlard\u0131; yazmaya ba\u015flad\u0131ktan sonra zihnimdeki t\u00fcm o \u015feylere ayn\u0131 zamanda birer anlat\u0131 g\u00f6z\u00fcyle bakmaya ba\u015flad\u0131m ister istemez. Benim yazma sebeplerim bunlar ama sadece yazmak i\u00e7in yazmay\u0131 da \u00e7ok k\u0131ymetli buluyorum; ama \u201cben kendim i\u00e7in yaz\u0131yorum\u201d gibi s\u00f6zleri pek inand\u0131r\u0131c\u0131 bulmuyorum; kendin i\u00e7in yaz\u0131yorsan bizim bilmemize gerek yok, o halde neden insanlara ula\u015ft\u0131rma ihtiyac\u0131 ya da iste\u011fi duyuyorsun, diye soruyorum ister istemez. \u201cG\u00f6rd\u00fc\u011f\u00fcm, d\u00fc\u015f\u00fcnd\u00fc\u011f\u00fcm, sezdi\u011fim bir \u015feyler var ve insanlarla payla\u015fmak istiyorum, acaba onlar ne der\u201d demeyi daha samimi buluyorum \u015fahsen. Sadece yazmak gibi sadece okumak ve kar\u015f\u0131l\u0131\u011f\u0131n\u0131 kendi i\u00e7inde ya\u015famak da \u00e7ok k\u0131ymetli. \u00dcstelik bazen istesek de anlatamay\u0131z bir kitaptan ald\u0131\u011f\u0131m\u0131z ve bizi \u00e7ok etkileyen \u015feyleri;  \u00e7ok etkileyici bir film kar\u015f\u0131s\u0131nda da bazen ne diyece\u011fimizi bilemeyiz; sezeriz, kavrar\u0131z, duyumsar\u0131z ama anlatamay\u0131z; belki de biz anlatamad\u0131\u011f\u0131m\u0131z i\u00e7in gidip anlatabilen insanlar\u0131 okuyup izliyoruz zaten; kitaptan ne anlad\u0131n? diye soranlara kitab\u0131 uzat\u0131p vermek yeterli belki de. Yazman\u0131n hayat\u0131ma en b\u00fcy\u00fck etkisi daha \u00e7ok d\u00fc\u015f\u00fcnmeye ve anlatmaya itmesi, hayat\u0131 her an t\u00fcrl\u00fc kurgular \u00fczerinden yeniden yorumlamaya y\u00f6neltmesi; bu y\u00fczden zihnimin bir k\u00f6\u015fesinde ya da ald\u0131\u011f\u0131m notlarda anlat\u0131lacak \u015feyler listesi uzad\u0131k\u00e7a uzuyor. Bir g\u00fcn yazmay\u0131 b\u0131rak\u0131r m\u0131y\u0131m, bilemiyorum, b\u0131rakmak hi\u00e7 ba\u015flamamaktan daha zor, \u00e2deta k\u00f6t\u00fc bir al\u0131\u015fkanl\u0131k gibi. Ama bir g\u00fcn yazmay\u0131 b\u0131raksam bile, hayat\u0131 benzer tarzlarda ya\u015famaya devam edece\u011fim san\u0131r\u0131m; benim yaz\u0131lar\u0131ma etkimle yaz\u0131lar\u0131m\u0131n bana etkisi birbirine kar\u0131\u015f\u0131yor bir yerlerde.<\/p>\n\n\n\n

Aynur Kulak:<\/strong> \u201cGitmesi gereken yerler, yapmas\u0131 gereken \u015feyler vard\u0131.\u201d<\/em> Bay How Ne Yapmal\u0131?<\/strong> ilk kitab\u0131n\u0131z ve al\u0131nt\u0131lad\u0131\u011f\u0131m c\u00fcmle kitab\u0131n ilk \u00f6yk\u00fcs\u00fc Z den. Bay Zet ile tan\u0131\u015f\u0131yoruz. Kitaba da ismini veren Bay How ile tan\u0131\u015f\u0131yoruz sonra. \u201cBay How hayat\u0131n\u0131n bir an\u0131nda \u00f6ylece durup kalm\u0131\u015ft\u0131; ve nas\u0131l yeniden ba\u015flayaca\u011f\u0131n\u0131 bilmiyordu.\u201d<\/em> Sonra Karanl\u0131\u011fa Methiye<\/strong> \u00f6yk\u00fcs\u00fcn\u00fc okumaya ba\u015fl\u0131yoruz. Bu \u00f6yk\u00fcdeki anlat\u0131c\u0131 Bay Zet mi, Bay How mu? Hangisi? Belki ikisi de de\u011fil. Ne bileyim, belki de bir sokak hayvan\u0131, t\u00fcm \u00f6yk\u00fcy\u00fc onun g\u00f6z\u00fcnden okuyoruz belki de. \u201cZihnimdeki karma\u015fayla \u00f6r\u00fclm\u00fc\u015f bir r\u00fcyadan ger\u00e7e\u011fe d\u00f6n\u00fcyorum yeniden. Kar\u015f\u0131mda hayat duruyor.\u201d<\/em> Durumlar, ki\u015filer, olaylar. T\u00fcm bu birbirinin z\u0131tt\u0131 ikili duygular, durumlar e\u015fli\u011finde \u201c\u2026 sonsuza dek ya\u015famaya mahkum edildim.\u201d<\/em> diyen Ben Faust<\/strong> \u00f6yk\u00fcs\u00fcndeki Faust gibi bir hayat\u0131n ortas\u0131nda kalakal\u0131yoruz. Bay How Ne Yapmal\u0131<\/strong> ile t\u00fcm zaaflar\u0131, karars\u0131zl\u0131klar\u0131, ya\u015fama u\u011fra\u015flar\u0131yla bir insan yap\u0131land\u0131rmaya \u00e7al\u0131\u015fm\u0131\u015fs\u0131n\u0131z sanki. Oldu mu? Yapabildiniz mi?<\/p>\n\n\n\n

\u00d6zcan Do\u011fan:<\/strong> Bay How Ne yapmal\u0131?\u2019daki \u00f6yk\u00fcler ve karakterle \u00e7ok u\u011fra\u015ft\u0131m ve h\u00e2l\u00e2 u\u011fra\u015fmaya devam ediyorum \u00e7e\u015fitli suretlerde; bir \u015fekilde kar\u015f\u0131mda ya da yan\u0131mdalar. Bay Zet ve Bay How bu d\u00fcnyan\u0131n kar\u015f\u0131s\u0131nda \u015fa\u015f\u0131ran ya da donup kalan karakterler. \u0130kisi de bir \u015fekilde bu d\u00fcnyada ayr\u0131l\u0131yor, kopuyorlar. Aralar\u0131ndaki tek fark \u015fu ki Bay Zet uyanarak bu d\u00fcnyadan koparken, Bay How deyim yerindeyse zihnin geri d\u00f6n\u00fc\u015f\u00fc olmayan bir uykusuyla d\u00fcnyadan kopuyor. Karanl\u0131\u011fa Methiye\u2019deki anlat\u0131c\u0131 da onlara \u00e7ok yabanc\u0131 de\u011fil; Bay Zet ve Bay How\u2019dan fark\u0131, insanlar\u0131n d\u00fcnyas\u0131na bir t\u00fcr Hayvan Olu\u015f\u2019la tepki vermesi diyebilirim. Kendini sokakta birlikte ya\u015fad\u0131\u011f\u0131 k\u00f6pekler gibi ya da k\u00f6pekleri kendisi gibi alg\u0131l\u0131yor; tam olarak hangisi ben de bilmiyorum, bilmesem daha iyi olur diyorum; ikisi birbirine kar\u0131\u015f\u0131yor, zihninden ge\u00e7enlerden ve tepkilerinden bunu anl\u0131yorum. Bay How ne yapmal\u0131? Belki de zaten yapabildi\u011fi tek \u015feyi yap\u0131yor, reddediyor, gitmeyi, yapmay\u0131, uyumlu olmay\u0131. Bir\u00e7ok karakterde bu tav\u0131r var diye d\u00fc\u015f\u00fcn\u00fcyorum. Ama bu ger\u00e7eklerden, sorunlardan ka\u00e7mak, g\u00f6z ard\u0131 etmek de\u011fil; onlar ya\u015fad\u0131klar\u0131 sorunlar\u0131, sanc\u0131y\u0131, s\u0131k\u0131\u015fmay\u0131, \u00e7\u0131k\u0131\u015fs\u0131zl\u0131\u011f\u0131 a\u015f\u0131p \u201cnormale\u201d d\u00f6nmek yerine, bizzat bunlar\u0131 yaratan d\u00fcnyay\u0131 reddediyor; sorun bende de\u011fil, bizzat bu sorunlar\u0131n kendisi sorun diyorlar. <\/p>\n\n\n\n

\"\"<\/figure><\/div>\n\n\n\n

Aynur Kulak:<\/strong> \u0130lk kitab\u0131n\u0131za Bay How (Kim) ile ba\u015flaman\u0131z bir kimlik olu\u015fturmadan ziyade giri\u015filen bir kimli\u011fini arama, bulmaya \u00e7al\u0131\u015fma, bunun i\u00e7in bolca soru sorma, arkadan gelen kitaplar ad\u0131na birer yol a\u00e7\u0131c\u0131 g\u00f6revi g\u00f6rm\u00fc\u015f sanki. Varl\u0131k veya yokluk \u00fczerinden, var olma ve yok olma \u00fczerinden ki\u015finin kendisiyle yapt\u0131\u011f\u0131 sava\u015f\u0131n art\u0131k iyice k\u0131z\u0131\u015fmas\u0131 hali hatta. Mesela Kendine \u0130yi Geceler \u00f6yk\u00fc kitab\u0131n\u0131zda bir \u00f6yk\u00fc var ki bu \u00f6yk\u00fcy\u00fc konu\u015fmak isterim. <\/strong>\u0130ki \u00d6l\u00fcm Bir Ceset<\/em><\/strong>. Var olma m\u00fccadelesi bu \u00f6yk\u00fc ile birlikte naif olay veya durum \u00fczerinden \u00e7\u0131k\u0131p varl\u0131\u011f\u0131m\u0131z\u0131n her bir uzvunu ve ruhumuzun t\u00fcm hissiyatlar\u0131n\u0131 par\u00e7alayacak derecede \u015fiddetleniyor. Sadece uzuvlar\u0131m\u0131zla ilgili bir par\u00e7alanma de\u011fil as\u0131l olarak duygular\u0131m\u0131zla ilgili (bir t\u00fcr duygulan\u0131m bozuklu\u011fu da diyebiliriz) bir par\u00e7alanma, bozulma s\u00f6z konusu sanki. \u0130nsan dendi\u011finde ya da insan varl\u0131\u011f\u0131, tek bir \u015feyden, durumdan, olaydan, hissiyattan bahsetmek zor, \u00f6yle de\u011fil mi?<\/strong><\/p>\n\n\n\n

\u00d6zcan Do\u011fan<\/strong>: Evet, insan s\u0131k\u0131nt\u0131l\u0131 bir varl\u0131k ve bunun as\u0131l sebebi istedi\u011fi ve istemedi\u011fi \u015feylerin i\u00e7 i\u00e7e ge\u00e7mi\u015f olmas\u0131 san\u0131r\u0131m. S\u00f6zgelimi g\u00fczel bir hayat istiyor, ama bunun i\u00e7in hi\u00e7 istemedi\u011fi \u015feyleri yapmak zorunda kal\u0131yor; buradan s\u0131k\u0131nt\u0131 ve gerilimin \u00e7\u0131kmas\u0131 ka\u00e7\u0131n\u0131lmaz art\u0131k. Belki de temel sebep insanlar\u0131n \u201cvar olma\u201d \u00fczerine kendi ad\u0131na neredeyse hi\u00e7 d\u00fc\u015f\u00fcnmemesi; d\u0131\u015f d\u00fcnyada g\u00f6rd\u00fc\u011f\u00fc haz\u0131r kal\u0131plarla bir varolu\u015f kurmaya \u00e7al\u0131\u015f\u0131yor, ama bu kendine ait bir tahayy\u00fcl olmad\u0131\u011f\u0131 i\u00e7in bir t\u00fcrl\u00fc diki\u015f tutturam\u0131yor, ba\u015fkas\u0131n\u0131n \u00f6l\u00e7\u00fclerine g\u00f6re dikilmi\u015f bir elbiseyi giymeye benziyor biraz. Bay How Ne Yapmal\u0131? S\u0131k\u0131nt\u0131 i\u00e7indeki karakterlerin ortal\u0131kta sorgulu g\u00f6zlerle dola\u015ft\u0131\u011f\u0131 bir kitap. Benzer s\u0131k\u0131nt\u0131lar, aray\u0131\u015flar ve sorular sonraki kitaplarda da devam ediyor. Son \u00f6yk\u00fc kitab\u0131ndaki k\u0131sa \u00f6yk\u00fclerin kahramanlar\u0131 ya\u015fad\u0131klar\u0131n\u0131n fark\u0131nda olan ve bu fark\u0131ndal\u0131\u011f\u0131n s\u0131k\u0131nt\u0131s\u0131n\u0131 ya\u015fayan, bir \u00e7\u0131k\u0131\u015f arayan ya da bekleyen ki\u015filer. Ama dedi\u011finiz gibi Bay How\u2019dan sonraki kitaplarda \u201cne yapmal\u0131?\u201d dedikten sonra bulunan kimi cevaplar da var; ama i\u015f bununla bitmiyor, zira \u201cne yapmal\u0131\u201d sorusuna bir yan\u0131t bulduktan sonra \u201cnas\u0131l\u201d yapmal\u0131 sorusuyla ba\u015f etmek gerekiyor; o  kitaplarda nas\u0131l sorusuna da bir \u015fekilde cevap bulup hayata ge\u00e7irmeye \u00e7al\u0131\u015fan karakterler var. S\u00f6zgelimi, Bunun Konumuzla Bir \u0130lgisi Yok<\/em>\u2019ta yer alan ayn\u0131 adl\u0131 \u00f6yk\u00fcdeki Fulya. Ya da sizin bahsetti\u011finiz Kendime \u0130yi Geceler\u2019deki \u0130ki \u00d6l\u00fcm Bir Ceset<\/em>\u2019in kahraman\u0131; bu \u00f6yk\u00fcde karakter ne ve nas\u0131l yapaca\u011f\u0131n\u0131, neden yapaca\u011f\u0131n\u0131 biliyor, en az\u0131ndan bildi\u011fini d\u00fc\u015f\u00fcn\u00fcyor (anlat\u0131c\u0131 bunu tam olarak bilmese bile); asl\u0131nda bu gelecekteki t\u00fcm sorular\u0131 ortadan kald\u0131rmaya y\u00f6nelik bir cevap, zira bizzat gelece\u011fi yok ediyor. Bu \u00f6yk\u00fcn\u00fcn farkl\u0131 okumalara a\u00e7\u0131k oldu\u011funu d\u00fc\u015f\u00fcn\u00fcyorum. Bir yanda, toplumsal olarak bedeni elinden al\u0131nan insan\u0131n bedenine sahip olma arzusu var diyebilirim, bunu tam olarak bu \u015fekilde ifade etmese de. O ana kadar \u201c\u015funu yap, \u015funu yapma\u201d komutlar\u0131yla y\u00f6netilen bedeni bu tahakk\u00fcmden kurtarma, yani bir \u015fekilde sahiplenme arzusu, y\u00f6netilemez bir beden yaratma yoluyla bedenli olu\u015fu a\u015fma arzusu. Onun varl\u0131kla ba\u015f etme y\u00f6ntemi de bu galiba; yok olmak. \u00d6te yanda, \u00f6l\u00fcme dair saplant\u0131l\u0131 bir merak var; basit\u00e7e \u00f6lme de\u011fil, \u00f6l\u00fcm\u00fc ya\u015fama arzusu, \u00f6l\u00fcm\u00fc ve \u00f6ld\u00fcrmeyi ayn\u0131 bedende ya\u015famak. Bu iki nedeni kendisi i\u00e7in verimli bir \u015fekilde birle\u015ftiriyor; bedeninden arzu duyarak ondan s\u0131yr\u0131l\u0131yor.  <\/p>\n\n\n\n

Aynur Kulak: Bunun Konumuzla Bir \u0130lgisi Yok. \u00d6zellikle \u00f6yk\u00fc kitaplar\u0131n\u0131z\u0131n her birinde kitab\u0131n ortas\u0131na kondurdu\u011funuz uzun bir \u00f6yk\u00fc mevcut. Bu \u00f6yk\u00fc kitab\u0131n\u0131zda da kitaba ad\u0131n\u0131 veren \u00f6yk\u00fc; Bunun Konumuzla Bir \u0130lgisi Yok \u00f6yk\u00fcs\u00fc uzun bir \u00f6yk\u00fc olarak kar\u015f\u0131m\u0131za \u00e7\u0131k\u0131yor. Hakikaten de asl\u0131nda ba\u015fka bir \u015feyler anlat\u0131rken ba\u015fka k\u0131sa k\u0131sa \u00f6yk\u00fcler mevzubahisken, b\u00f6yle uzun, neyin konu\u015fuldu\u011fu tam belli olmayan, hangi durum ve olay \u00f6rg\u00fcs\u00fc \u00fczerinden seyredece\u011fimizin mu\u011flakl\u0131\u011f\u0131 ile okudu\u011fumuz bir \u00f6yk\u00fcde sonu\u00e7 olarak konunun ne ile ilgili oldu\u011funu merak etmekten kendimizi alam\u0131yoruz. Konumuz tam olarak neyle ilgili \u00d6zcan Bey? Varl\u0131\u011f\u0131m\u0131z\u0131 bunca me\u015fgul eden \u015fey\/ler aras\u0131nda hangi konuyu g\u00f6zden ka\u00e7\u0131r\u0131yoruz veya ka\u00e7\u0131rmam\u0131z isteniyor? \u00c7\u00fcnk\u00fc bu \u00fc\u00e7\u00fcnc\u00fc \u00f6yk\u00fc kitab\u0131n\u0131z ile birlikte birinci kitaptaki uyanma ve kimlik aray\u0131\u015f\u0131, ikinci kitaptaki par\u00e7alanma ile kendini bulma \u00e7abas\u0131; \u00fc\u00e7\u00fcnc\u00fc kitapta g\u00fcndelik konulardan tutal\u0131m da, insani, evrensel t\u00fcm konulara varana kadar ba\u015fka \u015feyleri konu\u015fmam\u0131z gerekti\u011fi, -art\u0131k konu\u015fmam\u0131z gerekti\u011fi- noktas\u0131na var\u0131yor. Hatta Zehra\u2019ya sorulan \u00d6yle De\u011fil Mi Zehra sorusu, bu kitab\u0131n el vermesiyle \u015fekilleniyor, ne dersiniz?<\/strong><\/p>\n\n\n\n

\u00d6zcan Do\u011fan<\/strong>: Kitab\u0131n ad\u0131 Bunun Konumuzla Bir \u0130lgisi Yok<\/em> ama buna ra\u011fmen \u00e7ok farkl\u0131 konulara girip \u00e7\u0131k\u0131yor. Ve b\u00fct\u00fcn bunlar\u0131 yaparken s\u00f6yledi\u011fi bir \u015fey var; \u201cb\u00fct\u00fcn bunlar b\u00f6yle, evet, ama as\u0131l konumuzla bir ilgisi yok; as\u0131l konumuz bunlar\u0131 yaratan \u015fey\u201d diyor bir bak\u0131ma; bunu s\u00f6yleyerek, b\u00fct\u00fcn o \u00f6yk\u00fclerdeki konular\u0131 a\u015farak bizi kitab\u0131n d\u0131\u015f\u0131na g\u00f6nderiyor. Ayn\u0131 adl\u0131 \u00f6yk\u00fcye gelince, anlat\u0131c\u0131n\u0131n baz\u0131 \u015feyleri anlatmay\u0131 es ge\u00e7erek \u201cbunun konumuzla bir ilgisi yok\u201d demesinin temel sebebi konunun asl\u0131nda bizzat kendisiyle ilgili olmas\u0131 tabii ki. Kendi hayat\u0131, Fulya\u2019n\u0131n yapt\u0131klar\u0131 ve anlatt\u0131klar\u0131 kar\u015f\u0131s\u0131nda, kendisini nas\u0131l g\u00f6rd\u00fc\u011f\u00fcn\u00fc ve nerede konumland\u0131rd\u0131\u011f\u0131n\u0131 bilmiyor; kendi kendisiyle ya\u015fad\u0131\u011f\u0131 kar\u015f\u0131la\u015fmalarda ne yapaca\u011f\u0131n\u0131 \u015fa\u015f\u0131r\u0131yor; \u201cpeki ben ne yapmal\u0131y\u0131m\u201d diye soruyor ama hem soruyu hem cevab\u0131 bizden gizliyor, tabii buldu\u011fu bir cevap varsa. \u00d6te yandan, Bunun Konumuzla Bir ilgisi Yok<\/em> ifadesini, Katil Kim?<\/em> \u00f6yk\u00fcs\u00fcnde bir anlat\u0131m y\u00f6ntemi olarak da denedim; \u201cAsl\u0131nda buraya ba\u015fka \u015feyler yaz\u0131yorum, ama sanki bunlar\u0131 yazm\u0131\u015f\u0131m gibi okuyorsun\u201d diyor anlat\u0131c\u0131. Ad\u0131n\u0131n aksine bir cinayet \u00f6yk\u00fcs\u00fc anlatm\u0131yor g\u00f6r\u00fcn\u00fcrde, ama \u201csanki bunlar\u0131 yazm\u0131\u015f\u0131m gibi\u201d demesinin sebebi de bu tam olarak; asl\u0131nda bir cinayeti anlatmaya \u00e7al\u0131\u015f\u0131yor, ama yazar olarak ben de dahil \u00f6yk\u00fcy\u00fc okuyanlar ba\u015fka bir \u015fey anl\u0131yor, hep g\u00f6r\u00fcn\u00fcrdeki, yani sayfalarda g\u00f6r\u00fclenleri anlamakla yetiniyor. Anlat\u0131c\u0131 d\u0131\u015f\u0131nda ger\u00e7e\u011fi fark edebilen tek ki\u015fi Kerem Koray. Bunun Konumuzla \u0130lgisi Yok<\/em> ifadesi bir yandan da edebi \u00fcslupla ilgili diyebilirim. Anlat\u0131 i\u00e7inde bir t\u00fcr anti-anlat\u0131 yaratmak ve bu anti anlat\u0131 yoluyla bir meta-anlat\u0131 \u00fcretmek ve ayn\u0131 zamanda anlat\u0131n\u0131n s\u0131n\u0131rlar\u0131n\u0131 herhangi bir anlat\u0131n\u0131n bulunmad\u0131\u011f\u0131 bir alana kadar g\u00f6t\u00fcrmek. Bunu bir yana b\u0131rak\u0131rsak, \u201ckonumuzla ilgisi olan \u015fey\u201d nedir? S\u00f6yleyebildi\u011fim tek \u015fey \u015fu, y\u00f6neldi\u011fimiz \u015feylerin \u00e7o\u011funun bizi y\u00f6nelten \u015feylerle ilgisi yok. Bunun Konumuzla Bir \u0130lgisi Yok<\/em>\u2019un Zehra\u2019yla olan ili\u015fkisine gelince, aradaki ba\u011flant\u0131ya \u00e7ok g\u00fczel temas etmi\u015fsiniz bence; Orman Yolunda<\/em> adl\u0131 \u00f6yk\u00fcde Zehra ve Ayhan var, oradaki ili\u015fkileri bu kez romanda farkl\u0131 bir hik\u00e2ye olarak devam ediyor. Ama bu aram\u0131zda kals\u0131n tabii :)<\/p>\n\n\n\n

\"\"<\/figure><\/div>\n\n\n\n

Aynur Kulak:<\/strong> Son kitab\u0131n\u0131z, \u00d6yle De\u011fil mi Zehra? Roman\u0131n anlat\u0131c\u0131 ki\u015fisi; Ayhan, bize son derece s\u0131k\u0131c\u0131 bir ili\u015fki, bir evlilik ili\u015fkisi anlat\u0131yor. Kavgal\u0131 g\u00fcr\u00fclt\u00fcl\u00fc bir evlilik de\u011fil ama kesinlikle bir sorun var. Roman\u0131n fark\u0131 \u015fu san\u0131r\u0131m; bu yolunda gitmeyen \u015feyi\/\u015feyleri evlilik m\u00fcessesine y\u00fcklemiyor anlat\u0131c\u0131. Zehra\u2019ya da y\u00fcklemiyor. Kendine de. Bu anlamda bir sorunu veya sorunlar\u0131 \u00e7\u00f6zmeye de \u00e7al\u0131\u015fm\u0131yor. Evlilik b\u00f6yledir ve b\u00f6yle olunca da sonu\u00e7 b\u00f6yle oluyor diyor. Ba\u015ftan sona, neden-sonu\u00e7 ili\u015fkisinin (Zehra ile Ayhan ili\u015fkisinin de\u011fil) edilgenli\u011fi i\u00e7erisinde yol al\u0131yor hikaye. Hikayeye ili\u015fkileri olan ba\u015fka ki\u015filerde dahil oluyor. Mesela Cem karakteri ile ilgili \u015f\u00f6yle bir c\u00fcmle var bu anlatt\u0131\u011f\u0131m yap\u0131y\u0131 tam olarak niteler \u015fekilde: \u201cCem kendisi gibi biri, hepsi o, bunun ne anlama geldi\u011fini bilmesek de.\u201d Tam da b\u00f6yle, bu anlam veya anlams\u0131zl\u0131k her ne olursa olsun \u00e7\u00f6z\u00fclmeye \u00e7al\u0131\u015f\u0131lm\u0131yor. Ve roman \u015f\u00f6yle bir ithafla bitiyor: <\/strong>\u201cK\u0131rk y\u0131ld\u0131r ya\u015famaya \u00e7al\u0131\u015fan kendime.\u201d<\/em><\/strong> \u0130nsan\u0131n kendisi, kimliklerimiz, varl\u0131\u011f\u0131m\u0131z, yoklu\u011fumuz, par\u00e7alanmalar\u0131m\u0131z, b\u00f6l\u00fcnmelerimiz kendimize do\u011fru yapt\u0131\u011f\u0131m\u0131z yolculuklar\u0131m\u0131zdan ibaret, \u00f6yle de\u011fil mi?<\/strong><\/p>\n\n\n\n

\u00d6zcan Do\u011fan<\/strong>: A\u00e7\u0131k\u00e7as\u0131 roman\u0131 \u00e7ok g\u00fczel \u00f6zetlemi\u015fsiniz diyebilirim. Evet, Zehra ve Ayhan\u2019\u0131n ili\u015fkisinde yolunda gitmeyen \u015feyler var, ama tam olarak ne oldu\u011funu bilmiyorlar, sadece bunun nedenine dair bir fikre sahipler, o da evlilik denen \u015feyin zamanla t\u00fcm ili\u015fkilere bi\u00e7ti\u011fi k\u0131yafetle ilgili. Zaman ve mek\u00e2n\u0131n hareket tarz\u0131n\u0131n s\u0131radanla\u015fmas\u0131, tekd\u00fczele\u015fmesi, sonu\u00e7ta yorucu ve bo\u011fucu hale gelmesi, albenisini yitirmesi. Bir \u015feyi arzulayarak yapt\u0131\u011f\u0131m\u0131zda onun i\u00e7inde akt\u0131\u011f\u0131 zamana da biz y\u00f6n veririz; ama zaman\u0131n kontrol\u00fc elimizden \u00e7\u0131kt\u0131\u011f\u0131nda, yani art\u0131k mecburiyetler ve rutinler devreye girdi\u011finde, bu kez o bize y\u00f6n vermeye ba\u015flar ve pe\u015finden s\u00fcr\u00fcklenip dururuz. Ayhan ve Zehra bir \u015fekilde bunu a\u015fmaya \u00e7al\u0131\u015f\u0131yorlar; ne yapmalar\u0131 gerekti\u011fini de az \u00e7ok biliyorlar, ama nas\u0131l yapacaklar\u0131n\u0131 kestiremiyorlar, belirsizlikler, \u00e7ekinceler var. Zaten roman boyunca Ayhan\u2019\u0131n zihnine girip orada dola\u015fmam\u0131z\u0131n nedeni de bu belirsizlik. Bu s\u00fcreci nas\u0131l ya\u015fad\u0131\u011f\u0131na tan\u0131k oluyoruz. Bunu yapmam\u0131n bir nedeni de, kendi i\u00e7ine dal\u0131p d\u00fc\u015f\u00fcnen insan\u0131n zihninde neler oluyor, o zihin o anda nas\u0131l \u00e7al\u0131\u015f\u0131yor, hangi gelgitler, ini\u015f \u00e7\u0131k\u0131\u015flar, aray\u0131\u015flar, ko\u015fturmalar, yakalanmalar oluyor, bunu aktarmak istedim. Ve okurken g\u00f6r\u00fcyoruz ki, kendi kendine konu\u015fan insan\u0131n zihninde dola\u015fan her iki-\u00fc\u00e7 c\u00fcmleden biri sorulardan olu\u015fuyor ve her bir soruda biraz daha da\u011f\u0131l\u0131yor, biraz daha terliyor (ger\u00e7ek hayat da b\u00f6yle de\u011fil mi?). Cem\u2019e gelince, romanda \u00e7ok sevdi\u011fim bir karakter. Hatt\u00e2 Ayhan gibi ben de ona \u00f6zeniyorum bazen. Anlayamad\u0131\u011f\u0131m\u0131z bir \u015feyi en basit y\u00f6ntemle, yani bildi\u011fimiz ve al\u0131\u015ft\u0131\u011f\u0131m\u0131z \u015feylerle a\u00e7\u0131klaman\u0131n kolayc\u0131l\u0131\u011f\u0131na i\u015faret ediyor bir y\u00f6n\u00fcyle. Genel olarak insanda b\u00f6yle otomatik diyebilece\u011fimiz bir tepki var; zor ya da anla\u015f\u0131lmaz bir soruyla kar\u015f\u0131la\u015ft\u0131\u011f\u0131nda en iyi bildi\u011fi ve art\u0131k ezberledi\u011fi cevab\u0131 veriyor, \u00e7\u00fcnk\u00fc bu i\u015fine geliyor, farkl\u0131 ve al\u0131\u015f\u0131lmad\u0131k \u015feyler ona daima tekinsiz gelir ve bu y\u00fczden al\u0131\u015f\u0131ld\u0131k tepkiler vererek bunu atlatmaya, kovmaya \u00e7al\u0131\u015f\u0131r. Bu roman\u0131, k\u0131rk y\u0131ld\u0131r ya\u015famaya \u00e7al\u0131\u015fan kendime ithaf etim, evet, tam da sizin dedi\u011finiz gibi kendimle ve hayatla u\u011fra\u015fa bo\u011fu\u015fa bu g\u00fcne kadar geldim. \u0130nsan en \u00e7ok kendisiyle u\u011fra\u015f\u0131r zaten. Kafas\u0131n\u0131n i\u00e7inde t\u00fcrl\u00fc hallerde kendisi vard\u0131r; zihnine ba\u015fka \u015feyleri ve ki\u015fileri davet etti\u011finde bile, as\u0131l sebep onlarla ba\u015f etmeye \u00e7al\u0131\u015fmas\u0131d\u0131r, ne diyece\u011fini, nas\u0131l konumlanaca\u011f\u0131n\u0131 \u00e7\u00f6zmeye \u00e7al\u0131\u015f\u0131r; yani odak yine kendisidir.<\/p>\n\n\n\n

\"\"<\/figure><\/div>\n\n\n\n

Aynur Kulak:<\/strong> Kitap kapaklar\u0131n\u0131z\u0131n kitap isimlerinizle beraber kitaplar\u0131n\u0131z\u0131n ana temalar\u0131n\u0131 ortaya \u00e7\u0131karmas\u0131 ad\u0131na \u00e7ok etkili buldu\u011fumu s\u00f6ylemek isterim. Hatta kitaplar\u0131n\u0131z\u0131n hikaye ak\u0131\u015f\u0131 ve kurgusuna, diline etki edercesine \u00e7ok yerli yerinde tasarlanm\u0131\u015f kapaklar. Bunun Konumuzla Ne \u0130lgisi Var kitap kapa\u011f\u0131ndan bize do\u011fru bakan kad\u0131n\u0131n bak\u0131\u015f\u0131, Kendime \u0130yi Geceler kitab\u0131n\u0131n kapa\u011f\u0131, Bay How Ne Yapmal\u0131? yine ayn\u0131 \u015fekilde ve \u00d6yle De\u011fil Mi Zehra?\u2019n\u0131n kapaklar\u0131 anlat\u0131lan hikayelerin tematik ve kurgu \u00f6zelliklerine katk\u0131 sa\u011flar derecede \u00e7ok iyi. <\/strong><\/p>\n\n\n\n

\u00d6zcan Do\u011fan<\/strong>: Kitaplar\u0131m\u0131n kapaklar\u0131 beni de ger\u00e7ekten tatmin eden \u015feyler. Hepsiyle uzun uzun u\u011fra\u015ft\u0131k, en iyisini yakalamak i\u00e7in uzun ara\u015ft\u0131rmalar yapt\u0131k. Bazen arad\u0131\u011f\u0131m \u015feyi bulmaktan art\u0131k vazge\u00e7ti\u011fimde son anda kar\u015f\u0131ma \u00e7\u0131kt\u0131\u011f\u0131 da oldu. Kitap kapa\u011f\u0131 kitab\u0131n hik\u00e2yesini anlatmaz belki ama kitab\u0131n verdi\u011fi duyguyu en k\u0131sa yolla anlatan \u015feydir ya da en az\u0131ndan bunu ama\u00e7lar. Kitaplar\u0131n kapaklar\u0131 aras\u0131nda \u00f6nceden planlanm\u0131\u015f bilin\u00e7li bir b\u00fct\u00fcnl\u00fck var diyemem; ama farkl\u0131 hik\u00e2yeler anlat\u0131lsa bile baz\u0131 ortak izlenimler ve duyumlar yaratt\u0131\u011f\u0131 i\u00e7in aralar\u0131nda do\u011fal bir b\u00fct\u00fcnl\u00fck var diyebilirim.<\/p>\n\n\n\n

Aynur Kulak:<\/strong> \u00c7evirmensiniz. D\u00fcnyada yaz\u0131lm\u0131\u015f \u00e7e\u015fitli t\u00fcrde \u00e7e\u015fitli edebi metinleri biz okuyucuya ula\u015ft\u0131ran \u00e7evirmenler genelde g\u00f6r\u00fcnmez ve bu g\u00f6r\u00fcnmemelerine istinaden \u201cg\u00f6r\u00fcnmez kahramanlar\u201d olarak nitelenirler, \u00f6zr\u00fcn kabahatten b\u00fcy\u00fck oldu\u011funa ald\u0131rmaks\u0131z\u0131n. \u00c7evirmenlik nas\u0131l bir yere konumlan\u0131yor sizin i\u00e7in? Mesela edebiyat d\u00fcnyas\u0131nda \u00e7evirmenler olmasayd\u0131, edebiyat d\u00fcnyas\u0131 diye bir \u015fey olur muydu gibi bir soru sorsam, \u201cyok can\u0131m abartmay\u0131n, tabii ki olurdu\u201d mu dersiniz yoksa bir edebiyat d\u00fcnyas\u0131ndan konu\u015fuyorsak e\u011fer, edebi metinlerden, bu duruma \u00e7evirinin etkisi olmazsa olmazlardand\u0131r m\u0131 dersiniz? \u00c7evirisini yapt\u0131\u011f\u0131n\u0131z yazarlardan hangisinden etkilendiniz diye de sorsam bu soruya ek, hangi yazarlar veya kitaplar \u00f6n plana \u00e7\u0131kar?<\/strong><\/p>\n\n\n\n

\"\"<\/figure><\/div>\n\n\n\n

\u00d6zcan Do\u011fan<\/strong>: \u00c7evirmenler \u00f6zellikle \u00fclkemizde b\u00fcsb\u00fct\u00fcn g\u00f6r\u00fcnmezler diyebilirim. K\u00fc\u00e7\u00fck bir iyi okur kitlesi d\u0131\u015f\u0131nda okurlar i\u00e7in \u00e7evirmen neredeyse yok h\u00fckm\u00fcnde. \u00c7evirmenin asl\u0131nda kendi dilinde yeniden yazd\u0131\u011f\u0131 kitab\u0131 okudu\u011funu fark eden okur \u00e7ok azd\u0131r. Yay\u0131nc\u0131lar taraf\u0131nda da \u00e7evirmenlerin durumu pek i\u00e7 a\u00e7\u0131c\u0131 de\u011fil. \u00c7ok az yay\u0131nevi \u00e7evirmene \u00f6zen g\u00f6sterip ve hakk\u0131n\u0131 veriyor. \u00c7evirmenler de s\u00f6m\u00fcr\u00fc \u00e7ark\u0131n\u0131n i\u00e7inde diyebilirim. K\u0131sacas\u0131 bu konuda dertliyiz. \u00c7eviri olmasayd\u0131 edebiyat yine olurdu ama \u00e7ok c\u0131l\u0131z kal\u0131rd\u0131. Y\u0131llardan beri okunan kitaplar\u0131n ezici \u00e7o\u011funlu\u011fu \u00e7eviri. B\u00fcy\u00fck yazarlar dedi\u011fimizde akl\u0131m\u0131za \u00e7eviri yoluyla okuduklar\u0131m\u0131z gelir \u00f6ncelikle. \u00d6rnek vermeye dahi gerek yok san\u0131r\u0131m. Felsefe ve sosyal bilimler alan\u0131nda bu \u00e7ok daha belirgin. \u00c7evirileri \u00e7\u0131kar\u0131nca elinizde pek bir \u015fey kalm\u0131yor. Nedeni de gayet basit, \u00f6zg\u00fcn bilgi kaynaklar\u0131 s\u0131n\u0131rl\u0131 bir \u00fclkeyiz. Elbette ki \u00e7e\u015fitli alanlarda b\u00fcy\u00fck emekler vererek \u00f6zg\u00fcn \u00e7al\u0131\u015fmalar yapan k\u0131ymetli insanlar\u0131 ayr\u0131 tutuyorum. Benim i\u00e7in \u00e7eviri bir yandan ileti\u015fim ajanl\u0131\u011f\u0131, bir t\u00fcr \u015fifre \u00e7\u00f6z\u00fcc\u00fcl\u00fck, di\u011fer yandan yazarla dert ortakl\u0131\u011f\u0131 yapmak gibi. Bir derdi var ve insanlara anlatmaya \u00e7al\u0131\u015f\u0131yor. \u00c7eviri yaparken bu duyguya kap\u0131l\u0131r\u0131m s\u0131k s\u0131k. Yazar\u0131n derdini anlamadan okura bir \u015fey s\u00f6ylemek zor. \u00c7evirdi\u011fim yazarlardan bir \u00e7o\u011fundan \u015fu veya bu \u00f6l\u00e7\u00fcde etkilendim \u015f\u00fcphesiz. Ama \u00f6zellikle Deleuze ve Tarde isimlerini verebilirim. Di\u011ferlerinden de \u00e7ok \u015fey \u00f6\u011frendim.<\/p>\n\n\n\n

Aynur Kulak: \u00d6yk\u00fc ve roman. Hangi t\u00fcrde yazarken kendinizi daha iyi ifade etti\u011finizi d\u00fc\u015f\u00fcn\u00fcyorsunuz? B\u00f6yle bir ayr\u0131m yapar m\u0131s\u0131n\u0131z ya da? Ger\u00e7i son y\u0131llarda t\u00fcrler aras\u0131ndaki, \u00f6zellikle kurgu yapma esnas\u0131ndaki dehlizlerde dola\u015f\u0131rken s\u0131n\u0131rlar ortadan kalk\u0131yor ve biz k\u0131sa bir \u00f6yk\u00fcde bile roman okuyormu\u015f gibi bir tatmine ula\u015fabiliyoruz ama bu durum t\u00fcr ayr\u0131m\u0131 yapmam\u0131zda bir kriter de\u011fil h\u00e2l\u00e2. Bu bir hissiyat, duygu olarak yans\u0131mas\u0131n\u0131 buluyor okurda; bu y\u00fczden sordum asl\u0131nda siz yazarken hangi t\u00fcrde duygular\u0131n\u0131z\u0131n tam ifadesinin ortaya \u00e7\u0131kt\u0131\u011f\u0131n\u0131 hissediyorsunuz?<\/strong><\/p>\n\n\n\n

\u00d6zcan Do\u011fan<\/strong>: Yazarken belli bir t\u00fcr\u00fc hedeflemiyorum. Akl\u0131mdaki fikrin ve metnin karar verdi\u011fi bir \u015fey genellikle. \u00d6yk\u00fc m\u00fc roman m\u0131 yazd\u0131\u011f\u0131m\u0131 yaz\u0131p bitirdikten sonra anl\u0131yorum desem abartm\u0131\u015f olmam san\u0131r\u0131m. Zihnimdeki temalar\u0131n, fikirlerin, duygular\u0131n \u00e7o\u011fu \u00f6yk\u00fc halinde somutla\u015ft\u0131. Baz\u0131lar\u0131 uzuyor, uzamaya devam edenler roman oluyor. Genellikle b\u00f6yle. Ama ba\u015flarken \u201cben bunu k\u0131sa bir \u00f6yk\u00fcyle anlatamam, mevzu kar\u0131\u015f\u0131k, bu uzar gider, hatta roman olur\u201d dedi\u011fim anlar da oluyor. Ama sonu\u00e7ta ortaya \u00e7\u0131kan \u015fey bundan ba\u011f\u0131ms\u0131z olarak yine kendi \u015feklini al\u0131yor. T\u00fcr ayr\u0131m\u0131 yapmay\u0131 ben de \u00e7ok anlaml\u0131 bulmuyorum. K\u0131sa hik\u00e2ye veya uzun hik\u00e2ye demek bile yeterli belki de, sonu\u00e7ta anlat\u0131lan ve ak\u0131lda kalan bir hik\u00e2yedir. Yazarken odakland\u0131\u011f\u0131m tek \u015fey kendimi en iyi \u015fekilde ifade etmeye \u00e7al\u0131\u015fmak do\u011fal olarak. Ama yazma an\u0131ndan \u00f6ncesine gidersek, ka\u011f\u0131da d\u00f6k\u00fclen her \u015fey zihinde k\u0131sac\u0131k bir anlat\u0131 olarak do\u011fdu\u011fu i\u00e7in, sonras\u0131nda bunun bir \u00f6yk\u00fc halinde somutla\u015fmas\u0131 daha muhtemel benim i\u00e7in; ortaya \u00e7\u0131kan metinlere bakarsak sonu\u00e7 b\u00f6yle zaten; bir an \u00f6nce i\u00e7imden \u00e7\u0131karmak, s\u00f6yleyip rahatlamak istiyorum belki de; ama uzun sanc\u0131lar \u00e7ekince uzun metinler de \u00e7\u0131k\u0131yor haliyle.<\/p>\n\n\n\n

\"\"<\/figure><\/div>\n\n\n\n

Aynur Kulak:<\/strong> Pandemi d\u00f6nemiyle birlikte farkl\u0131 t\u00fcrde, konularda ve kurgu bi\u00e7imleriyle yeni hikayeler okumaya ba\u015flayaca\u011f\u0131m\u0131z y\u00f6nde bir e\u011filim var. Edebiyat\u0131 d\u00f6n\u00fc\u015ft\u00fcrecek mi bu pandemi s\u00fcreci, ne dersiniz? Yoksa hay\u0131r, insan insand\u0131r son tahlilde, ili\u015fki ili\u015fkidir, varl\u0131k varl\u0131kt\u0131r, yokluk da yokluktur; teknik de\u011fi\u015febilir, ifade de\u011fi\u015febilir ama temeldeki neyse odur her \u015fey, de\u011fi\u015fmez mi dersiniz?<\/strong><\/p>\n\n\n\n

\u00d6zcan Do\u011fan<\/strong>: Belli bir hacmi, \u00f6mr\u00fc, etkisi olan her \u015fey edebiyat\u0131, genel olarak sanat\u0131 ve di\u011fer alanlar\u0131 etkiliyor ka\u00e7\u0131n\u0131lmaz olarak. Pandeminin bir etkisi olacakt\u0131r elbette, ama edebiyat d\u00fcnyas\u0131n\u0131 d\u00f6n\u00fc\u015ft\u00fcrecek bir \u015fey etki yarataca\u011f\u0131n\u0131 sanm\u0131yorum; pandemiyle bamba\u015fka bir edebiyat do\u011fmayacak yani, olmas\u0131n da l\u00fctfen, s\u0131dk\u0131m\u0131z s\u0131yr\u0131ld\u0131 bu i\u015ften, edebiyat\u0131n\u0131 pek de merak etmiyorum. \u00d6te yandan edebiyat zaten hep de\u011fi\u015fegelen bir \u015fey. Fakat belli bir olaydan ziyade, edebiyat\u0131 as\u0131l etkileyen \u015fey \u00e7a\u011flar\u0131n d\u00f6n\u00fc\u015f\u00fcm\u00fc; 18. Y\u00fczy\u0131l edebiyat\u0131 ile 20. Y\u00fczy\u0131l edebiyat\u0131n\u0131n birbirinden \u00e7ok farkl\u0131 olmas\u0131 bizzat zaman\u0131n getirdi\u011fi bir \u015fey. Bu iki \u00e7a\u011fdaki insan ili\u015fkileri farkl\u0131 oldu\u011fundan edebiyat da farkl\u0131 \u015feyler anlat\u0131yor. Bug\u00fcn kentli insanlar\u0131n ili\u015fkisini anlatan bir roman\u0131 \u00fc\u00e7 as\u0131r \u00f6nceki insanlara okusan\u0131z sizi \u00e7ok ay\u0131plarlard\u0131 muhtemelen. Evet, temelde yine insan ili\u015fkileri var, ba\u015fka t\u00fcrl\u00fcs\u00fcn\u00fc de d\u00fc\u015f\u00fcnemiyorum, d\u00fcnyada kalan son iki insan bile bir \u015fekilde temas kuracakt\u0131r, ama bug\u00fcn insan da farkl\u0131, ili\u015fkiler de, hik\u00e2yeler de. Pandemi edebiyattan \u00f6nce hayatlar\u0131 de\u011fi\u015ftirdi do\u011fal olarak. Biraz daha uzasa eskiden ne yapt\u0131\u011f\u0131m\u0131z\u0131 unutaca\u011f\u0131z neredeyse, hani bir daha yapmasak tuhaf gelmeyecek gibi. Ama kendi ad\u0131ma konu\u015fursam, benim hayat\u0131m olumlu y\u00f6nde etkilendi; pandeminin yaratt\u0131\u011f\u0131 belirsizlik duygusu, arkada\u015flar\u0131mla birlikte y\u0131llard\u0131r yapmaya \u00e7al\u0131\u015ft\u0131\u011f\u0131m\u0131z \u015feyi art\u0131k hayata ge\u00e7irmek i\u00e7in ad\u0131m atmam\u0131z\u0131 sa\u011flad\u0131; Antalya\u2019n\u0131n terk edilmi\u015f bir da\u011f k\u00f6y\u00fcne yerle\u015fmekle me\u015fgul\u00fcz aylardan beridir, ekip bi\u00e7mek, birlikte payla\u015farak ya\u015famak, kendine yeten bir ya\u015fam kurmak derdimiz.<\/p>\n","post_title":"\u00d6zcan Do\u011fan S\u00f6yle\u015fisi: Bunun konumuzla bir ilgisi yok; \"\u00d6yle de\u011fil mi Zehra?\"","post_excerpt":"","post_status":"publish","comment_status":"closed","ping_status":"open","post_password":"","post_name":"ozcan-dogan-soylesisi-bunun-konumuzla-bir-ilgisi-yok-oyle-degil-mi-zehra","to_ping":"","pinged":"","post_modified":"2021-05-14 15:24:29","post_modified_gmt":"2021-05-14 12:24:29","post_content_filtered":"","post_parent":0,"guid":"https:\/\/gaiadergi.com\/?p=116896","menu_order":0,"post_type":"post","post_mime_type":"","comment_count":"0","filter":"raw"},"live_filter_cur_post_id":116896}'; block_tdi_122.td_column_number = "2"; block_tdi_122.block_type = "td_flex_block_1"; block_tdi_122.post_count = "4"; block_tdi_122.found_posts = "904"; block_tdi_122.header_color = ""; block_tdi_122.ajax_pagination_infinite_stop = ""; block_tdi_122.max_num_pages = "226"; tdBlocksArray.push(block_tdi_122); -->

SON YAZILAR

Dimitris Sotakis: “Kurgu söylemek istediklerimi söylemek için bir anahtar”

Dimitris Sotakis’ten ilk olarak Büyük Hizmetkar romanını okudum. Yarattığı heyecanla hemen diğer kitaplarına yöneldim. Bu arada arkadaşlarım da kitaplarını okumaya başladı. Yazı dili, anlatımı, romanlarına...

Shakespeare, Kafka, Orwell, Dostoyevski ve günümüz

Okuyanın okuduğundan, yazanların okunmadığından hemen herkesin kitapların pahallılığından yakındığı günümüz sularında edebiyat sandalında bir gezintiye ne dersiniz?

Your Stage + Art: Müziğin evrenselliğini kutlayan bir sahne

Bugün paylaşımcılığın ve özgürleşmenin buluştuğu ortak noktadan, müzikten konuşacağız. Your Stage + Art, müziğin insanları bir araya getirme gücüne inanan, müzisyenlere eşit ve özgür şartlar altında müzikseverlerle buluşma imkânı sunmaya çalışan bir oluşum. Sanatla ilgilenen herkesin yeteneklerini...

Edebiyat tekeli ve kırık kalemler

Ülkemizde okuma alışkanlığının çok fazla olmadığını biliyoruz. Bunun için çevremize bakmamız bile yeterli ama gelin sayılara da bir göz atalım. TÜİK’in 2023 yılında yaptığı araştırmaya göre...

ÇOK OKUNANLAR

95,278BeğenenlerBeğen
17,593TakipçilerTakip Et
22,156TakipçilerTakip Et
243AboneAbone Ol