Biz sekiz kadın bir yolculuğa çıktık. Küçük bir tekneyle İstanbul Boğaz’ında buluştuk Çanakkale Boğazı’ndan geçerek Ege denizine vardık. Hepimiz içimizden birinin sevdasına inandık. Bir kuşu takibe aldık. Yelkovan!
Daha biz yokken hikâyemiz Dilek’in Yelkovan’a ilk duyuşta âşık olmasıyla başlıyor. Yelkovan (Pufinus yelkouan) üst kısmı koyu, alt kısmı ise bu kısımla kontrast yapacak derecede açık renkli olan, orta boylu, yaşam döngüsünün büyük kısmını açık denizlerde geçiren bir deniz kuşu türü. Bu türün en tipik davranışı hızlı kanat çırparak, denizin hemen yüzeyinden gruplar halinde uçmasıdır. Yelkovan Akdeniz’de kayalık alanlarda ve açıktaki adalarda ürer. Üreme sezonu dışında bireylerden bir kısmı Akdeniz’de kalırken diğer bir kısmı Karadeniz’e dağılır. İşte bu sırada Çanakkale ve İstanbul Boğazları’nda biz Yelkovan’ların göçüne seyre dalarız. Dalardık… Ta ki Dilek Yelkovan İzleme Projesi adı altında 2010 yılı Mart ayında Yelkovanların İstanbul Boğazındaki sayımına katılana kadar. Projenin 2011’de bitiminden sonra sayımlara devam etme fikri Dilek’ten çıksa da kısa sürede heyecanı içimizden Şebnem’e, Nurbanu’ya ve Nazlı’ya da yayıldı. Böylece halen devam eden İstanbul Boğazı Yelkovan sayımları “gelenekselleşmiş” oldu.
Peki, kuşların sayımı neden bu kadar önemli? Yapılan çalışmalar sonucu verilen tahminler Yelkovan’ın küresel popülasyon miktarını 46 bin ile 92 bin birey olarak göstermektedir. Ancak düşük üreme başarısı, balıkçılık faaliyetleri ve doğal avcıları sebebiyle küresel popülasyonu hızlı yok oluşa gitmektedir. Bu sebeple tür, IUCN’in kırmızı listede “Hassas” statüsündedir. Yelkovan kuşunun doğa tarihi sahnesinden silinme ihtimali sadece deniz ekolojisi dengeleri açısından endişe verici değil. Eğer yelkovan yok olursa kendisiyle birlikte kocaman bir gizemi de alıp götürecek.
Bizim için hâlâ Yelkovan’ın yaşam döngüsü bir gizem. İşte bu yüzden İstanbul Boğazı sayımları, ardından ilerleyen yıllarda Çanakkale Boğazı sayımları, Marmara Denizi tekne sayımları ve üreme alanı araştırmaları da izleme projesinin ajandasına dahil oldu. Hedeflerin bu şekilde genişletilmesine ekibin 2012 yılında kazandığı Rufford Small Grants fonu imkân verdi. Ancak kuşun yaşam döngüsünü keşfetmeye çalışmak kadar yelkovanı ve diğer dostlarını korumak da önemliydi. İşte bu yüzden Dilek, 2014 yılında Conservation Leadership Programme kapsamındaki Future Conservationist Award fonuna başvurdu. 2014 yılındaki başarısızlığı 2015 yılındaki başarı takip etti ve ekip hedeflerindeki projeye başlama imkanı buldu.
Projemizin hedefi Ege Bölgesi’ndeki paraketa balıkçılığıyla hedef dışı avlanan deniz kuşu oranını belirlemek. Balıkçılıkta hedef dışı avlanma, asıl hedef olan balık veya diğer deniz ürünlerinin yerine kazara kaplumbağa, yunus, köpekbalığı veya deniz kuşu gibi diğer deniz canlılarının yeme/oltaya takılmasıdır. Uluslararası Kuşları Koruma Kurumu’nun (BirdLife International) verilerine göre 346 deniz kuşu türünden 97 tanesinin nesli tehlike altındadır. Hedef dışı avlanma ise 40 deniz kuşu türünün yaşamını tehdit etmektedir. Bu etki 30 deniz kuşu türünü tehdit eden çevre kirliliğinden bile fazladır. Kaydedilen hedef dışı avlanan canlıların sadece yüzde 0.1’ini deniz kuşları oluştursa da bu kadar az bir oran bile deniz kuşu popülasyonlarını oldukça etkilemektedir. Bu noktada projenin hedefi Ege Bölgesi balıkçılarıyla güven ilişkisine dayalı bir iletişim ağı oluşturarak hedef dışı avlanan kuşları ekibe rapor etmelerini sağlamak ve hedef dışı avlanma oranlarını deniz kuşları için bölgede sayıya dökmek.
Hedef dile kolay gelse de gerçekleştirilmesi en başta tahmin edildiğinden daha zor olabilirdi çünkü 2010 senesinden beri çok şey değişmişti… Ekip üyelerinin bir kısmı doktoraya bir kısmı ise işe başlamıştı. Ekibin yeni doğa meraklılarına ihtiyacı vardı! Bu noktada bendeniz ekibe dahil oldum. Lisans 2 öğrencisi olarak ekolojiyi öğrenmeye, projelerde çalışmaya, bilime ve doğa koruma katkı sağlama hevesim büyüktü. Benim gibi doğa meraklısı iki arkadaşım Özge ve Dilşad’ın da ellerinden tuttum. Dilek ise bölümdaşı Ayça’nın elinden tuttu. Böylece sekiz kadın, bir deniz, bir kuş oluverdik…
Taze enerjiyle projeye elimizden gelen katkıyı sunmaya başladık. Ege Bölgesi paraketa balıkçılarında hedef dışı avlanmaya yönelik farkındalığı ve genel oranları öğrenmek amaçlı bir anket düzenledik ve Ege’nin yollarına düştük. Neredeyse paraketa kullanan tüm balıkçı kooperatiflerini dolaştık. 32 ayrı kooperatifte toplam 57 balıkçıyla anket yaptık. Hedef dışı avlanmaya ve balıkçı geleneklerine yönelik genel bir fikrimiz oluştu.
Ancak şimdi en önemli noktadayız! Balıkçılarla başlattığımız ilişkinin devamlılığını sağlamak ve hedef dışı avlanma sayılarının yakından takibini yapmak istiyoruz. İşte bunun için daha çok gönüllüye ihtiyacımız var. Ege Bölgesi’nden özellikle İzmir’de balıkçılarla iletişime geçerek hedef dışı avlanma oranlarının takibini yapacak, diğer illerimizden de projenin genel organizasyonunda destek olacak doğa gönüllüleriyle işbirliği yapmak istiyoruz. Projemiz Türkiye’de deniz kuşlarını ve hedef dışı avlanmanın deniz kuşlarına olan etkilerini araştıran ilk proje olma özelliğini taşıdığından her keşif ve üretilen her bilgi ekolojik ve sosyolojik düzlemde çok değerli olacak!
Kuşlar denizde de özgür…
Gönüllü olmak için: yelkouanshearwater.org
Editör Notu: Proje hikâyesine müdahale etmemek için balıkçılık kısımlarına ellemedik lakin her türlü avcılığa karşıyız. Her bireyin özgürce yaşam hakkı vardır.
Hazırlayan: Billur Bektaş