Tabut | Öykü

-

‘‘Ölüm kendinden önce bana yalnızlığını yolladı.’’
-Nazım Hikmet 

Öylece yatıyordum. Bir tabutun içindeymişim gibi. Alarmım henüz çalmamıştı. Odamın rengi fazla canlıydı. Bu rengi sevmiyordum. Bir renk, bu kadar yaşam dolu olmamalıydı. Tırnaklarım da epey uzamış. En son ne zaman banyo yapmıştım? Hatırlayamadım. Şu parasızlık her şeye engel oluyordu. Bir işim olsa her şey başka olurdu. Bambaşka. Annemle görüşmezdim bile. Belki de görüşürdüm. Okula gitmeyi çok istemiştim. Hem babam da okula gitmemi çok istemişti. Olmadı. Cahil kaldım. Birbiri ardına geçen onlarca aynı günün içinde yaşıyordum. Yapacaklarım belliydi. Alarmım çaldı. Her gün alarmla uyurdum. Ve alarmla uyanırdım. Öyle ya zamanı bile israf etmemeli (!) insan. Yatağımdan kalktım. İçeriden bir ses yükseldi:

Elini yüzünü yıkarken fazla su harcayım deme.

(…)

Duydun mu beni? Mümkünse elinin ıslaklığını sür yalnızca yüzüne.

Mutfağa girdiğimde onu yine her sabah oturduğu yerde – masanın başındaki sandalyede – buldum. Az önce sorduğu soruyu yeniden sordu. Cevap alamadığı her an çıldırıyordu. Ona yanıt vermemeye devam edersem sinir krizi geçirebilirdi. Saçları dağınık ve yağlıydı. Uzun tırnakları ile kaşıdığı yüzü pisti. Görünümü mide bulandırıyordu. “Bu görünüme sahip olmak yoksul olmamızdan kaynaklı mı?” diye düşündüm. Bu soruya bir cevap bulamadım. Çünkü fakir olmamak nasıl bir duyguydu hiç bilmiyordum. İnsan bilmediği bir şeyin nasıl olduğunu da bilemiyor. Bu evde fazlalıktım. Ben olmasam daha iyi şartlarda yaşayabilirdi. Yok yok, yaşamazdı. Bu hayatı böylesine zor bir hale getiren o değil miydi? Zaten zor olan yaşamımızı bir kat daha güçleştiren kendisiydi.

Kısa bir sessizlikten sonra sorularına kaldığı yerden devam etti.

Fazla su harcadın mı?

Harcamadım anne. Söylediğin gibi yaptım.

Yüzünü yıkamak için tekrar akıtmasaydın musluğu. Akıtmadın değil mi?

Seni dinledim anne. Elimin ıslaklığını sürdüm yüzüme.

Sonunu düşünmeden yaşamak nasıl bir duygu bilmiyordum. Hiçbir zaman bilemedim. Doğduğum ilk günden beri her şeyin sonunu düşünmek zorundaydım. Tüm imkânlarım sınırlıydı. 

Bugün şanslı günümüzdeyiz.

Neden anne?

Askıdan bir tane ekmek aldım. Üç gün boyunca midemiz şenlenecek.

Askıda her gün ekmek bulunuyordu. Fırına gidip her gün bir tane ekmek alabilirdik. Her gün bir tane ücretsiz ekmeğe sahip olabilirdik. Yalnızca iki kişinin hayatta kalmaya çalışması bu kadar zor olmamalıydı.

Ekmeğinden ye. Bugün ve önümüzdeki iki güne yetecek kadar ekmeğimiz var. Koca bir ekmek. Anneannen de mutlu olurdu askıdan ekmek aldığımızda. Tabii ben o zamanlar küçüktüm. Bu mutluluğun sebebini anlayamazdım. Meğer deden ne çok düşünürmüş bizi. Evde tek çocuk olmanın tadını çıkartırdım. Üç kişi yerdik bütün bir ekmeği. Midemizin iki gün bayram ettiği bile olurdu. 

Sevinçli olmalıyız çünkü biz iki kişiyiz. Müsrif baban da yok. Baş başa ekmeğimizi yiyebiliriz. Hem de hiç israf etmeden.

Hiçbir şey söylemeden dinledim. Bir dilim ekmeği yedim. İyi ki yarım çay bardağı su vardı. Onun yardımı ile kolay çiğnedim. Akşama kadar elimi yıkamam yasaktı. Günde iki kez el yıkamak yeterliydi. Fazlası israf olurdu. Hem fatura da fazla gelirdi. 

Elini yıkamayacaksın değil mi?

(…)

Elini şimdi yıkamana gerek yok. Baban gibi müsrif olmayacaksın. Ölülerin arkasından da konuşmak günah tabii. İsraf etmeden yaşayacaksın. Anneannen gibi. Benim gibi.

Elimi yıkamadım, yıkamayacağım akşama kadar.

Yatağıma geri döndüm. Yaşam herkes için bu kadar zor muydu? Çeşit çeşit şampuanlar ile yıkanan insanlar var mıydı? Peki ya tertemiz çarşafa uzananlar? Elini doyasıya yıkayanlar daha mı mutluydular? Bilmiyordum. Bildiğim tek şey bunların olmayışı insanı yaşamdan soğutuyordu. Tüm bu tabuları yıkmak istiyordum. Ama başaramıyordum. Nesiller boyu böyle gelmişti. Düşündükçe çıldıracak gibi oluyordum. Aynadan yüzüme dahi bakmak istemiyordum. Pistim. Çirkindim. Fazla zayıftım. Kokuyordum. Zamanımın tamamını yatağımda uzanarak geçiriyordum. Yeterli besin alamadığım için halsizdim. 

Odamın rengi canımı sıkıyordu. Benimle dalga geçiyor gibiydi. Böylesine yaşam dolu bir maviyi kim ne diye duvarla buluşturmuştu? Sahi deniz görmeyeli ne kadar çok olmuştu? En son denizin sonsuzluğunu içime çektiğimde babam hayattaydı. O zaman hayatım bambaşkaydı. Annem, babama söz geçiremediğinden yalnızca kendisine eziyet ediyordu. Babamın ölümüne de o sebep oldu. Bitmek tükenmek bilmeyen cümleleri ile öldürdü onu. Meğer cümleler de ok haline bürünebilirmiş, o zaman öğrenmiştim.

Saatler geçmek bilmiyordu. Uyuyakalmışım. Gözümü açtığımda hava kararmaya başlamıştı. Güneş bir kez daha dinlenmeye çekilmişti. Saklanmıştı utangaç bir çocuk gibi. İyi ki annem fark etmemişti. Yoksa uyuyarak zamanını israf ediyorsun diye çıkışırdı. Sanki yapacak bir şeyim vardı. Benden öylece oturmamı istiyordu. Tüm gün boyunca hem de. Daha doğrusu bütün bir ömrüm boyunca…

Canım hiçbir şey yemek istemedi. Midem artık kuru ekmeği almıyordu.

Yavrum, yeme tabii. Çok yemek de israf. Hem bak fena mı oldu bu ekmek sana şimdi fazladan bir gün daha yetecek.

Mutfaktan yükselen sese tahammülüm kalmamıştı. Boğuluyordum. Tenimin kokusu midemi bulandırıyordu. Dayanamıyordum. Kusmak istiyordum. Hayatta hiçbir meziyetim yoktu. Okula gitmemiştim. Okuma – yazma bilmiyordum. Babam öldükten sonra odamdan dışarıya pek çıkmamıştım. Hayatım dört duvar arasında geçiyordu. Koca koca dört duvar. Yaşımı bile tam bilmiyordum. Kaç yaşındaydım acaba? Kendimi koca dünyada bir nokta kadar hissediyordum. Nokta kaç yaşında ise ben de o yaştaydım. Ne eksik ne fazla. Kalbim sıkışıyordu. Açlıktan midem bulanıyordu. Ancak midem tek bir lokmayı bile kabul etmeyecek durumdaydı. Kalbimin duvarları arasında sıkışmış hissediyordum. Büyük bir basınçla sıkıştırıyorlardı beni. Sanki onların arasında ezilecektim. Nefes alamıyordum. Çığlık atmak istedim. Olmadı. Yapamadım. Ağzımı aralayamadım. Odamın duvarındaki o yaşam dolu renk takıldı gözüme. Tüm duvarlar üstüme üstüme geliyordu. Bense kalbimin duvarları arasında çoktan ezilmiştim. Hiçbirine karşı koyacak gücüm yoktu. 

Uyuya mı kaldın sen? Alarm da çaldı. Duymuyor musun? Zamanını israf etmeyeceksin demedim mi sana? Hemen kalk! Hemen!

(…)

Dur bakayım bir yüzüne. Allah’ım! Başıma bu da mı gelecekti? Ben ne yaptım da başıma bunu verdin? Kızımı da aldın benden öyle mi? Artık bir kızım da yok…

Demek ölmüştüm. Demek artık özgür bir ruhtan ibarettim. Annemin yanına kadar sokuldum. O, benim bedenime sarılmış ağlıyordu. Geri çekildim. Şöyle bir odama göz gezdirdim. Tüm sefaletimizle bir kez daha karşılaştım. Bodrum katında bir odaydı. Camdaki demirler arasından sızardı güneş ışıkları. Umutsuzluğun içinde bir umut kırıntısı olurdu o ince ışıklar. Diğer odalara son bir kez bile bakmak istemedim. Zaten bu ev küçük, iki oda, mutfak ve tuvaletten ibaret bir evdi. Her bir metre karesini ezberlemiştim. 

Bir süre geçince sahip olduğumuz bir iki komşu geldi. Annem durmaksızın ağlıyordu. Onu sakinleştirmeye çalıştılar. Beni bir arabaya yüklediler. Tabutun içindeydim. Hiç yabancılık çekmedim. Yadırgamadım yerimi. Bedenim gidiyordu. Oysa ben özgürce olanları izliyordum. Bir zaman sonra bedenim bir masada öylece uzanmıştı. Beni yıkamaya geldiler. Annem ağlıyordu. Kadın yıkama işlemine başlayacağı sırada annemin ağzından dökülen tek bir cümle oldu:

Fazla su harcamayalım, israf olur.

\n

\u2018\u2018\u00d6l\u00fcm kendinden \u00f6nce bana yaln\u0131zl\u0131\u011f\u0131n\u0131 yollad\u0131.\u2019\u2019<\/strong>
-Naz\u0131m Hikmet <\/p>\n\n\n\n

\u00d6ylece yat\u0131yordum. Bir tabutun i\u00e7indeymi\u015fim gibi. Alarm\u0131m hen\u00fcz \u00e7almam\u0131\u015ft\u0131. Odam\u0131n rengi fazla canl\u0131yd\u0131. Bu rengi sevmiyordum. Bir renk, bu kadar ya\u015fam dolu olmamal\u0131yd\u0131. T\u0131rnaklar\u0131m da epey uzam\u0131\u015f. En son ne zaman banyo yapm\u0131\u015ft\u0131m? Hat\u0131rlayamad\u0131m. \u015eu paras\u0131zl\u0131k her \u015feye engel oluyordu. Bir i\u015fim olsa her \u015fey ba\u015fka olurdu. Bamba\u015fka. Annemle g\u00f6r\u00fc\u015fmezdim bile. Belki de g\u00f6r\u00fc\u015f\u00fcrd\u00fcm. Okula gitmeyi \u00e7ok istemi\u015ftim. Hem babam da okula gitmemi \u00e7ok istemi\u015fti. Olmad\u0131. Cahil kald\u0131m. Birbiri ard\u0131na ge\u00e7en onlarca ayn\u0131 g\u00fcn\u00fcn i\u00e7inde ya\u015f\u0131yordum. Yapacaklar\u0131m belliydi. Alarm\u0131m \u00e7ald\u0131. Her g\u00fcn alarmla uyurdum. Ve alarmla uyan\u0131rd\u0131m. \u00d6yle ya zaman\u0131 bile israf etmemeli (!) insan. Yata\u011f\u0131mdan kalkt\u0131m. \u0130\u00e7eriden bir ses y\u00fckseldi:<\/p>\n\n\n\n

Elini y\u00fcz\u00fcn\u00fc y\u0131karken fazla su harcay\u0131m deme.<\/p>\n\n\n\n

(\u2026)<\/p>\n\n\n\n

Duydun mu beni? M\u00fcmk\u00fcnse elinin \u0131slakl\u0131\u011f\u0131n\u0131 s\u00fcr yaln\u0131zca y\u00fcz\u00fcne.<\/p>\n\n\n\n

Mutfa\u011fa girdi\u011fimde onu yine her sabah oturdu\u011fu yerde \u2013 masan\u0131n ba\u015f\u0131ndaki sandalyede \u2013 buldum. Az \u00f6nce sordu\u011fu soruyu yeniden sordu. Cevap alamad\u0131\u011f\u0131 her an \u00e7\u0131ld\u0131r\u0131yordu. Ona yan\u0131t vermemeye devam edersem sinir krizi ge\u00e7irebilirdi. Sa\u00e7lar\u0131 da\u011f\u0131n\u0131k ve ya\u011fl\u0131yd\u0131. Uzun t\u0131rnaklar\u0131 ile ka\u015f\u0131d\u0131\u011f\u0131 y\u00fcz\u00fc pisti. G\u00f6r\u00fcn\u00fcm\u00fc mide buland\u0131r\u0131yordu. \"Bu g\u00f6r\u00fcn\u00fcme sahip olmak yoksul olmam\u0131zdan kaynakl\u0131 m\u0131?\" diye d\u00fc\u015f\u00fcnd\u00fcm. Bu soruya bir cevap bulamad\u0131m. \u00c7\u00fcnk\u00fc fakir olmamak nas\u0131l bir duyguydu hi\u00e7 bilmiyordum. \u0130nsan bilmedi\u011fi bir \u015feyin nas\u0131l oldu\u011funu da bilemiyor. Bu evde fazlal\u0131kt\u0131m. Ben olmasam daha iyi \u015fartlarda ya\u015fayabilirdi. Yok yok, ya\u015famazd\u0131. Bu hayat\u0131 b\u00f6ylesine zor bir hale getiren o de\u011fil miydi? Zaten zor olan ya\u015fam\u0131m\u0131z\u0131 bir kat daha g\u00fc\u00e7le\u015ftiren kendisiydi.<\/p>\n\n\n\n

K\u0131sa bir sessizlikten sonra sorular\u0131na kald\u0131\u011f\u0131 yerden devam etti.<\/p>\n\n\n\n

Fazla su harcad\u0131n m\u0131?<\/p>\n\n\n\n

Harcamad\u0131m anne. S\u00f6yledi\u011fin gibi yapt\u0131m.<\/p>\n\n\n\n

Y\u00fcz\u00fcn\u00fc y\u0131kamak i\u00e7in tekrar ak\u0131tmasayd\u0131n muslu\u011fu. Ak\u0131tmad\u0131n de\u011fil mi?<\/p>\n\n\n\n

Seni dinledim anne. Elimin \u0131slakl\u0131\u011f\u0131n\u0131 s\u00fcrd\u00fcm y\u00fcz\u00fcme.<\/p>\n\n\n\n

Sonunu d\u00fc\u015f\u00fcnmeden ya\u015famak nas\u0131l bir duygu bilmiyordum. Hi\u00e7bir zaman bilemedim. Do\u011fdu\u011fum ilk g\u00fcnden beri her \u015feyin sonunu d\u00fc\u015f\u00fcnmek zorundayd\u0131m. T\u00fcm imk\u00e2nlar\u0131m s\u0131n\u0131rl\u0131yd\u0131. <\/p>\n\n\n\n

Bug\u00fcn \u015fansl\u0131 g\u00fcn\u00fcm\u00fczdeyiz.<\/p>\n\n\n\n

Neden anne?<\/p>\n\n\n\n

Ask\u0131dan bir tane ekmek ald\u0131m. \u00dc\u00e7 g\u00fcn boyunca midemiz \u015fenlenecek.<\/p>\n\n\n\n

Ask\u0131da her g\u00fcn ekmek bulunuyordu. F\u0131r\u0131na gidip her g\u00fcn bir tane ekmek alabilirdik. Her g\u00fcn bir tane \u00fccretsiz ekme\u011fe sahip olabilirdik. Yaln\u0131zca iki ki\u015finin hayatta kalmaya \u00e7al\u0131\u015fmas\u0131 bu kadar zor olmamal\u0131yd\u0131.<\/p>\n\n\n\n

Ekme\u011finden ye. Bug\u00fcn ve \u00f6n\u00fcm\u00fczdeki iki g\u00fcne yetecek kadar ekme\u011fimiz var. Koca bir ekmek. Anneannen de mutlu olurdu ask\u0131dan ekmek ald\u0131\u011f\u0131m\u0131zda. Tabii ben o zamanlar k\u00fc\u00e7\u00fckt\u00fcm. Bu mutlulu\u011fun sebebini anlayamazd\u0131m. Me\u011fer deden ne \u00e7ok d\u00fc\u015f\u00fcn\u00fcrm\u00fc\u015f bizi. Evde tek \u00e7ocuk olman\u0131n tad\u0131n\u0131 \u00e7\u0131kart\u0131rd\u0131m. \u00dc\u00e7 ki\u015fi yerdik b\u00fct\u00fcn bir ekme\u011fi. Midemizin iki g\u00fcn bayram etti\u011fi bile olurdu.\u00a0<\/p>\n\n\n\n

Sevin\u00e7li olmal\u0131y\u0131z \u00e7\u00fcnk\u00fc biz iki ki\u015fiyiz. M\u00fcsrif baban da yok. Ba\u015f ba\u015fa ekme\u011fimizi yiyebiliriz. Hem de hi\u00e7 israf etmeden.<\/p>\n\n\n\n

Hi\u00e7bir \u015fey s\u00f6ylemeden dinledim. Bir dilim ekme\u011fi yedim. \u0130yi ki yar\u0131m \u00e7ay barda\u011f\u0131 su vard\u0131. Onun yard\u0131m\u0131 ile kolay \u00e7i\u011fnedim. Ak\u015fama kadar elimi y\u0131kamam yasakt\u0131. G\u00fcnde iki kez el y\u0131kamak yeterliydi. Fazlas\u0131 israf olurdu. Hem fatura da fazla gelirdi. <\/p>\n\n\n\n

Elini y\u0131kamayacaks\u0131n de\u011fil mi?<\/p>\n\n\n\n

(\u2026)<\/p>\n\n\n\n

Elini \u015fimdi y\u0131kamana gerek yok. Baban gibi m\u00fcsrif olmayacaks\u0131n. \u00d6l\u00fclerin arkas\u0131ndan da konu\u015fmak g\u00fcnah tabii. \u0130sraf etmeden ya\u015fayacaks\u0131n. Anneannen gibi. Benim gibi.<\/p>\n\n\n\n

Elimi y\u0131kamad\u0131m, y\u0131kamayaca\u011f\u0131m ak\u015fama kadar.<\/p>\n\n\n\n

Yata\u011f\u0131ma geri d\u00f6nd\u00fcm. Ya\u015fam herkes i\u00e7in bu kadar zor muydu? \u00c7e\u015fit \u00e7e\u015fit \u015fampuanlar ile y\u0131kanan insanlar var m\u0131yd\u0131? Peki ya tertemiz \u00e7ar\u015fafa uzananlar? Elini doyas\u0131ya y\u0131kayanlar daha m\u0131 mutluydular? Bilmiyordum. Bildi\u011fim tek \u015fey bunlar\u0131n olmay\u0131\u015f\u0131 insan\u0131 ya\u015famdan so\u011futuyordu. T\u00fcm bu tabular\u0131 y\u0131kmak istiyordum. Ama ba\u015faram\u0131yordum. Nesiller boyu b\u00f6yle gelmi\u015fti. D\u00fc\u015f\u00fcnd\u00fck\u00e7e \u00e7\u0131ld\u0131racak gibi oluyordum. Aynadan y\u00fcz\u00fcme dahi bakmak istemiyordum. Pistim. \u00c7irkindim. Fazla zay\u0131ft\u0131m. Kokuyordum. Zaman\u0131m\u0131n tamam\u0131n\u0131 yata\u011f\u0131mda uzanarak ge\u00e7iriyordum. Yeterli besin alamad\u0131\u011f\u0131m i\u00e7in halsizdim. <\/p>\n\n\n\n

Odam\u0131n rengi can\u0131m\u0131 s\u0131k\u0131yordu. Benimle dalga ge\u00e7iyor gibiydi. B\u00f6ylesine ya\u015fam dolu bir maviyi kim ne diye duvarla bulu\u015fturmu\u015ftu? Sahi deniz g\u00f6rmeyeli ne kadar \u00e7ok olmu\u015ftu? En son denizin sonsuzlu\u011funu i\u00e7ime \u00e7ekti\u011fimde babam hayattayd\u0131. O zaman hayat\u0131m bamba\u015fkayd\u0131. Annem, babama s\u00f6z ge\u00e7iremedi\u011finden yaln\u0131zca kendisine eziyet ediyordu. Babam\u0131n \u00f6l\u00fcm\u00fcne de o sebep oldu. Bitmek t\u00fckenmek bilmeyen c\u00fcmleleri ile \u00f6ld\u00fcrd\u00fc onu. Me\u011fer c\u00fcmleler de ok haline b\u00fcr\u00fcnebilirmi\u015f, o zaman \u00f6\u011frenmi\u015ftim. <\/p>\n\n\n\n

Saatler ge\u00e7mek bilmiyordu. Uyuyakalm\u0131\u015f\u0131m. G\u00f6z\u00fcm\u00fc a\u00e7t\u0131\u011f\u0131mda hava kararmaya ba\u015flam\u0131\u015ft\u0131. G\u00fcne\u015f bir kez daha dinlenmeye \u00e7ekilmi\u015fti. Saklanm\u0131\u015ft\u0131 utanga\u00e7 bir \u00e7ocuk gibi. \u0130yi ki annem fark etmemi\u015fti. Yoksa uyuyarak zaman\u0131n\u0131 israf ediyorsun diye \u00e7\u0131k\u0131\u015f\u0131rd\u0131. Sanki yapacak bir \u015feyim vard\u0131. Benden \u00f6ylece oturmam\u0131 istiyordu. T\u00fcm g\u00fcn boyunca hem de. Daha do\u011frusu b\u00fct\u00fcn bir \u00f6mr\u00fcm boyunca\u2026<\/p>\n\n\n\n

Can\u0131m hi\u00e7bir \u015fey yemek istemedi. Midem art\u0131k kuru ekme\u011fi alm\u0131yordu.<\/p>\n\n\n\n

Yavrum, yeme tabii. \u00c7ok yemek de israf. Hem bak fena m\u0131 oldu bu ekmek sana \u015fimdi fazladan bir g\u00fcn daha yetecek.<\/p>\n\n\n\n

Mutfaktan y\u00fckselen sese tahamm\u00fcl\u00fcm kalmam\u0131\u015ft\u0131. Bo\u011fuluyordum. Tenimin kokusu midemi buland\u0131r\u0131yordu. Dayanam\u0131yordum. Kusmak istiyordum. Hayatta hi\u00e7bir meziyetim yoktu. Okula gitmemi\u015ftim. Okuma \u2013 yazma bilmiyordum. Babam \u00f6ld\u00fckten sonra odamdan d\u0131\u015far\u0131ya pek \u00e7\u0131kmam\u0131\u015ft\u0131m. Hayat\u0131m d\u00f6rt duvar aras\u0131nda ge\u00e7iyordu. Koca koca d\u00f6rt duvar. Ya\u015f\u0131m\u0131 bile tam bilmiyordum. Ka\u00e7 ya\u015f\u0131ndayd\u0131m acaba? Kendimi koca d\u00fcnyada bir nokta kadar hissediyordum. Nokta ka\u00e7 ya\u015f\u0131nda ise ben de o ya\u015ftayd\u0131m. Ne eksik ne fazla. Kalbim s\u0131k\u0131\u015f\u0131yordu. A\u00e7l\u0131ktan midem bulan\u0131yordu. Ancak midem tek bir lokmay\u0131 bile kabul etmeyecek durumdayd\u0131. Kalbimin duvarlar\u0131 aras\u0131nda s\u0131k\u0131\u015fm\u0131\u015f hissediyordum. B\u00fcy\u00fck bir bas\u0131n\u00e7la s\u0131k\u0131\u015ft\u0131r\u0131yorlard\u0131 beni. Sanki onlar\u0131n aras\u0131nda ezilecektim. Nefes alam\u0131yordum. \u00c7\u0131\u011fl\u0131k atmak istedim. Olmad\u0131. Yapamad\u0131m. A\u011fz\u0131m\u0131 aralayamad\u0131m. Odam\u0131n duvar\u0131ndaki o ya\u015fam dolu renk tak\u0131ld\u0131 g\u00f6z\u00fcme. T\u00fcm duvarlar \u00fcst\u00fcme \u00fcst\u00fcme geliyordu. Bense kalbimin duvarlar\u0131 aras\u0131nda \u00e7oktan ezilmi\u015ftim. Hi\u00e7birine kar\u015f\u0131 koyacak g\u00fcc\u00fcm yoktu. <\/p>\n\n\n\n

Uyuya m\u0131 kald\u0131n sen? Alarm da \u00e7ald\u0131. Duymuyor musun? Zaman\u0131n\u0131 israf etmeyeceksin demedim mi sana? Hemen kalk! Hemen!<\/p>\n\n\n\n

(\u2026)<\/p>\n\n\n\n

Dur bakay\u0131m bir y\u00fcz\u00fcne. Allah\u2019\u0131m! Ba\u015f\u0131ma bu da m\u0131 gelecekti? Ben ne yapt\u0131m da ba\u015f\u0131ma bunu verdin? K\u0131z\u0131m\u0131 da ald\u0131n benden \u00f6yle mi? Art\u0131k bir k\u0131z\u0131m da yok\u2026<\/p>\n\n\n\n

Demek \u00f6lm\u00fc\u015ft\u00fcm. Demek art\u0131k \u00f6zg\u00fcr bir ruhtan ibarettim. Annemin yan\u0131na kadar sokuldum. O, benim bedenime sar\u0131lm\u0131\u015f a\u011fl\u0131yordu. Geri \u00e7ekildim. \u015e\u00f6yle bir odama g\u00f6z gezdirdim. T\u00fcm sefaletimizle bir kez daha kar\u015f\u0131la\u015ft\u0131m. Bodrum kat\u0131nda bir odayd\u0131. Camdaki demirler aras\u0131ndan s\u0131zard\u0131 g\u00fcne\u015f \u0131\u015f\u0131klar\u0131. Umutsuzlu\u011fun i\u00e7inde bir umut k\u0131r\u0131nt\u0131s\u0131 olurdu o ince \u0131\u015f\u0131klar. Di\u011fer odalara son bir kez bile bakmak istemedim. Zaten bu ev k\u00fc\u00e7\u00fck, iki oda, mutfak ve tuvaletten ibaret bir evdi. Her bir metre karesini ezberlemi\u015ftim. <\/p>\n\n\n\n

Bir s\u00fcre ge\u00e7ince sahip oldu\u011fumuz bir iki kom\u015fu geldi. Annem durmaks\u0131z\u0131n a\u011fl\u0131yordu. Onu sakinle\u015ftirmeye \u00e7al\u0131\u015ft\u0131lar. Beni bir arabaya y\u00fcklediler. Tabutun i\u00e7indeydim. Hi\u00e7 yabanc\u0131l\u0131k \u00e7ekmedim. Yad\u0131rgamad\u0131m yerimi. Bedenim gidiyordu. Oysa ben \u00f6zg\u00fcrce olanlar\u0131 izliyordum. Bir zaman sonra bedenim bir masada \u00f6ylece uzanm\u0131\u015ft\u0131. Beni y\u0131kamaya geldiler. Annem a\u011fl\u0131yordu. Kad\u0131n y\u0131kama i\u015flemine ba\u015flayaca\u011f\u0131 s\u0131rada annemin a\u011fz\u0131ndan d\u00f6k\u00fclen tek bir c\u00fcmle oldu:<\/p>\n\n\n\n

Fazla su harcamayal\u0131m, israf olur.<\/p>\n","post_title":"Tabut | \u00d6yk\u00fc","post_excerpt":"","post_status":"publish","comment_status":"closed","ping_status":"open","post_password":"","post_name":"tabut-oyku","to_ping":"","pinged":"","post_modified":"2021-06-27 14:56:36","post_modified_gmt":"2021-06-27 11:56:36","post_content_filtered":"","post_parent":0,"guid":"https:\/\/gaiadergi.com\/?p=117162","menu_order":0,"post_type":"post","post_mime_type":"","comment_count":"0","filter":"raw"},"live_filter_cur_post_id":117162}'; block_tdi_122.td_column_number = "2"; block_tdi_122.block_type = "td_flex_block_1"; block_tdi_122.post_count = "4"; block_tdi_122.found_posts = "747"; block_tdi_122.header_color = ""; block_tdi_122.ajax_pagination_infinite_stop = ""; block_tdi_122.max_num_pages = "187"; tdBlocksArray.push(block_tdi_122); -->

SON YAZILAR

Shakespeare, Kafka, Orwell, Dostoyevski ve günümüz

Okuyanın okuduğundan, yazanların okunmadığından hemen herkesin kitapların pahallılığından yakındığı günümüz sularında edebiyat sandalında bir gezintiye ne dersiniz?

Your Stage + Art: Müziğin evrenselliğini kutlayan bir sahne

Bugün paylaşımcılığın ve özgürleşmenin buluştuğu ortak noktadan, müzikten konuşacağız. Your Stage + Art, müziğin insanları bir araya getirme gücüne inanan, müzisyenlere eşit ve özgür şartlar altında müzikseverlerle buluşma imkânı sunmaya çalışan bir oluşum. Sanatla ilgilenen herkesin yeteneklerini...

Edebiyat tekeli ve kırık kalemler

Ülkemizde okuma alışkanlığının çok fazla olmadığını biliyoruz. Bunun için çevremize bakmamız bile yeterli ama gelin sayılara da bir göz atalım. TÜİK’in 2023 yılında yaptığı araştırmaya göre...

Rüzgargülleri ve Duvarlar | Öykü

Artık cenaze törenlerine gitmiyorum. En son bizim güvenlik görevlisinin annesininkine gittim. Her zamanki gibi avlunun en ücra yerine gidip geleni gideni izlemeye başladım. Bir kadın,...

ÇOK OKUNANLAR

95,278BeğenenlerBeğen
17,593TakipçilerTakip Et
22,156TakipçilerTakip Et
243AboneAbone Ol