Bugün Sudan’a gidiyoruz, Thar Jath petrol sahasına. Yıllar süren iç savaş ve karmaşanın en büyük sebeplerinden sayabileceğimiz sermaye yuvası, bir zamanlar bir halkın yaşam alanıydı, şimdilerde ise terk edilmiş bir şekilde etrafa pisliğini yaymaya devam ediyor. Kan ve petrolle sulanmış bu topraklarda, artık toprağı sürecek bir çiftçi bile kalmamış.
Sudan’ın iç işleri biraz karışık. Güney Sudan ve Sudan Cumhuriyeti 2011 yılında yollarını ayırdı. Güney Sudan bağımsızlığını yüzde 98’lik bir fikir birliği sağladığı referandum ile kazanmasına rağmen, petrol sahalarının nasıl paylaşılacağı hala tartışmalı bir konu.
Thar Jath petrol sahasına dönersek, burası Güney Sudan’ın 5A Blok‘unda yer alan ve yıllarca hem yerel halk üzerinde, hem de ekolojik düzeyde pek çok zarara sebep olmuş bir işletme. İlk zamanlar Amerikalı bir şirket olan Chevron Petrol Şirketi tarafından işletilmekteydi. Aynı şirket 2013 yılında 72 milyar litre formasyon suyunu çevre açısından etkisiz hale getirmeden öylece Amazon Deltası’na dökmekten ve Kaliforniya’da bulunan rafinerisinde 1989-1995 yılları arasında toplamda 304 ciddi iş kazasına sebep olmaktan ve aynı tesiste 44 milyon litre toksik, patlayıcı ve aşındırıcı maddeyi korumasız saklamaktan sorumlu tutuluyor. Bölgedeki petrolü ilk olarak Chevron Petrol Şirketi tespit ediyor; fakat işletmek, İsveç merkezli uluslararası petrol şirketi Lundin Petroleum şirketine nasip oluyor.
Bu süreç zarfında Sudan, ikinci iç savaşını yaşıyor. Sudan Hükümeti ile Güney Sudan bağımsızlık birlikleri 1983’ten 2005’e kadar birbiriyle mücadele ederken, Lundin Petrol Şirketi’nin de karışıklıktan yararlanarak evleri yaktığı ve adam kiralayarak 10,000 kişinin ölümüne sebep olduğu öne sürülüyor. Sayılar ve eylemler net olmasa da halk için yokluk ve şiddetin hüküm sürdüğü süreç, Sudan hükümetinin kendi elleriyle şekilleniyor.
Lundin’in petrol çıkartma çalışmalarına başlaması, Güney Sudan bağımsız birlikleri ile Sudan Hükümeti arasında imzalanan, Hartum ve Cuba bölgelerini kapsayan barış antlaşmasıyla aynı döneme denk geliyor. Sudan Hükümeti antlaşmayı 1997 Nisan’ında, Şubat ayında Lundin’le petrol çıkartma çalışmaları yapacaklarına dair yaptıkları anlaşmanın hemen ardından yapıyor; fakat barış uzun sürmüyor.
Petrol çıkartma çalışmaları başladığı anda, insanlar topraklarından sürülmeye ve öldürülmeye başlıyor. Thar Jath petrol sahasına ulaşım için yapılan yolun inşası, yerel halk ve Güney Sudan bağımsız birliklerinin karşı çıkması sebebiyle önce duraklatılıyor, sonra tekrar başlatılıyor. Bu süreç içerisinde yolun ve petrol sahasının etrafında yaşayan insanlar göç etmeye zorlanıyor. Petrol çıkartma faaliyetleri sebebiyle tarımla uğraşan insanlar artık tarlalarına ulaşamaz oluyorlar. 1988’de 150 bin insan, açlık riski öne sürülerek evlerinden uzaklaştırılıyor. Sudan Hükümeti bazı zamanlar kendi halkını göçe zorlamak için helikopterlerle, tanklarla ve bombalarla geliyor.
Güney Sudan Özgürlük Ordusu Komutanı Peter Gadet; “Sudan Hükümeti sırf bu petrol için, topraklarımızı alıyor ve insanlarımızı yok ediyor. Yaptıkları işi bütün ülkenin yararınaymış gibi gösteriyorlar; ama bir yandan insanları, yapılan işten daha uzağa sürüyorlar. Bu konuşmayı yapıyorum ki diğer Güney Sudanlıların da dikkatini çekebileyim, böylece hepimiz ortak düşmanımız karşısında harekete geçebiliriz” şeklinde Güney Sudan isyan hareketinin sebeplerini anlatıyor.
İnsanları göç etmeye zorlayan devlet, halkının bu göç sırasında veya sonrasında rahat etmesi açısından hiçbir şey yapmıyor. 12 bin insan bu esnada açlıktan ve hastalıktan ölüyor. Ölenlerin çoğu Nuer ve Dinka etnik gruplarına ait. Aşağı yukarı bir sayı vermek gerekirse 160 bin insan topraklarını terk ederken, tarlalarını ve bütün geçim kaynaklarını da geride bırakıyor. Hükümet Ordusu pek çoğunun evlerini ve ahırlarını yakıyor, yerel halk yanına alabildiği hayvanların çoğunu da yollarda kaybediyor.
Bölgede papazlık yapan 48 yaşındaki James Kuong Ninrew; “Petrol şirketi bölgeye gelmeden önce, bölgenin “güvenli” olduğundan emin olunmaya çalışıldı. Güvenli olmasını sağlamak için devlet, ordusunu topraklarımıza gönderdi ve bölgede yaşayan tek bir insan kalmayana kadar temizlik yaptı” diyerek gözlemlerini anlatıyor.
Yıllar sonra 2013’te bölgede tekrar bir sivil ayaklanma başladığında Thar Jath’ı bütün çalışanları terk etti. Bölge şimdi Riek Machar yönetimindeki isyan birlikleri tarafından kontrol ediliyor. Eski petrol sahası olduğu yerde duruyor ve çevre sağlığı açısından hiçbir önlem alınmadığı için, sızan petrol ve sahanın diğer kimyasalları, toprağı, suyu ve gıda maddelerini zehirliyor.
Petrol sahasının etrafındaki su kaynaklarında araştırma yapan Alman sivil toplum örgütü Sign of Hope, aşırı yüksek tuzluluğa ek olarak, su içerisinde tehlikeli düzeyde çinko ve kurşun birikimine rastlamış. Yakın bölgelerde yaşayan insanlar, kilometrelerce yürüyüp Nil Nehri’nin kollarından su getiriyorlar. Bölgenin su kaynakları özellikle küçük çocukları çok ciddi derecede etkiliyor. İshal ve kusma ile başlayan bulaşıcı hastalıklar söz konusu. Ayrıca insanlar, sudaki ağır metallerin çocukların anne karnındaki gelişimini olumsuz etkilemesinden ve sakat doğumlardan endişeleniyor. Bölgedeki su, bitkiler tarafından kullanıldığı ve daha sonrasında da hayvanların vücutlarına geçtiği için sadece insanları etkileyen bir problemle karşı karşıya değiliz.
Yağmur sezonuyla birlikte, daha çok petrolün ve zehirli kimyasalın toprağa karışması bekleniyor. Daha şimdiden 180 bin insanın suyu içilemez halde, daha da önemlisi bölgede bulunan petrol ve zehirli maddeler çoktan canlıların bünyesine geçmiş durumda ve biyoçeşitliliği de tehdit ediyor. Bir ihtimal Thar Jath’ın yanması da mümkün. Çok uzun zamandır hiç ilgilenilmediği için etrafını otlar saran petrol sahası, doğal yollarla veya kundaklanma yoluyla çok kolay bir şekilde cehenneme dönüşebilir. Bölgenin acil bir şekilde temizlenmesi ve ıslah edilmesi gerekiyor.
Yazımı bitirirken konuyla belki alakalı olur diye düşünerek hepimize şu şarkıyı armağan ediyorum; Rammstein- Benzin
Kaynak: Al Jazeera, Ecosonline; UNPAID DEBT The Legacy of Lundin, Petronas and OMV in Sudan, 1997-2003