Van Gogh’un yeğeninin erkek torunu, bir ressamla aynı soydan gelmenin nasıl bir şey olduğunu anlatıyor.
Gençken büyükbaba ve annenizin evini ziyaret ettiğinizi düşünün. Bu öyle bir ev ki duvarları dünyanın en önemli ve en pahalı resimleri ile süslü. Hayal edin ki bu resimlerin sahibi olan ünlü ressamla aynı ismi taşıyan birkaç insandan birisisiniz.
Bu benzersiz çocukluğu geçiren kişi, Vincent Willem van Gogh. Yani ressamın yeğeninin torunu. Willem (bu ismini kullanmayı tercih ediyor) ne kadar ünlü bir ressamın soyundan geldiğini zamanla anlıyor ama yine de kendi yolunu ve kendi adını bulana kadar ki hayatının ilk yıllarını van Gogh’un renkli gölgesi altında harcıyor. Van Gogh uzmanı olmak yerine yıllarca bir tiyatro topluluğunu yönetiyor ve sonunda bir avukat oluyor. Tüm bunlar Hollanda hükümeti ile birlikte kurulan Van Gogh Vakfı‘na katılan ilk aile üyesi olmadan önce gerçekleşmiş.
10 yıl kadar avukatlık yaptıktan sonra, Amsterda’da ki Van Gogh Müzesi, Willem’e müzenin hatıra dükkanı için başkanlık teklif ediyor ki bu, müzede hatrı sayılır bir görev olarak sayılıyor. Willem, The Huffington Post’a konu hakkında “Kariyerimi noktalamak için çok iyi bir fırsat diye düşündüm” diyor.
Ayrıca bu yıl van Gogh anısına yapılan kutlama-ressamın ölümünün 125’inci yıl dönümü- nedeni ile van Gogh müzesi “Munch: Van Gogh” isimli sergiyi açıyor ve Avrupalı iki ustanın az bilinen benzerliklerini vurgulamayı amaçlıyor. Bu serginin beklentilerinden biri de, Willem de dahil birçok çalışana HuffPost erişimi teklifinde bulunmaktı. HuffPost, birçok konu ve röportajı özetler halinde yayınlıyor. Aşağıda bu serinin bir kısmını bulabilirsiniz.
1. 1960’a kadar van Gogh’un çalışmalarının yarısı, Patates Yiyicileri gibi ailesinin evinin duvarlarında asılı idi.
Willem’in özel bir van Gogh koleksiyonuna sahip olan büyükbabası ile arası çok iyi idi. “Sarı ev”, “Badem çiçekleri” gibi birçok önemli yapıt büyükbabanın evinde idi ve oturma odasındaki kanepenin üzerinde asılı dururdu.
“Patates yiyicileri” yemek odasındaki duvarda, “Ayçiçekleri” oturma odasında asılı idi diye açıklıyor Willem HuffPost’a.
Willem 1962 yılında 10 yaşında iken, büyükbabası bu resimleri aileye ve Hollanda Hükümeti’ne bağlı van Gogh Vakfına devretmiş.
2. Van Gogh “Badem çiçekleri” resmini kardeşinin oğluna ithaf etmiş. Bu resim onun yatağının başucuna asılmış ve birçok yastık kavgasına şahitlik etmiş.
Theo van Gogh, ressamın erkek kardeşi, kardeşi Vincent’a 1890 yılında oğlunun dünyaya gelişini şu şekilde müjdelemiştir, “İsmini konuştuğumuz gibi belirledik ve tek dileğim senin gibi kararlı ve cesur olması.” Bahsi geçen yeğen, Vincent Willem (ailede çok yaygın kullanılan bir isim), yani Willem’in büyükbabasıdır.
Habere çok sevinen Vincent yeğeni için “Badem çiçekleri” resmini yapmış ve Paris’te yaşayan Theo ve eşine göndermiş. Onlarda resmi yeni doğan bebeğinin yatağının başucuna asmışlar.
Bebek büyüdükten sonra odasını erkek kardeşi ile paylaşmaya başlamış ve bu önemli başyapıt onlara eşlik etmeye devam etmiş. Willem büyükbabasına “ikonik bir yapıtın” yatağının başucunda olmasının nasıl bir duygu olduğunu sorduğunda büyükbabası şöyle cevap vermiş, “ Evet hala nasıl başına bir şey gelmeden kalabildiğine hayret ediyorum.”
Odada kardeşi ile yaptıkları yastık savaşlarından resmin etkilenmemesini bir mucize olarak görmüş büyükbaba Willem. Bu yapıt aileye kalan en favori van Gogh resmidir ve Willem’in idaresindeki müzenin hatıra dükkânında kopyaları en çok satılan resimdir.
3. Aile evlerindeki bu büyük hazine için hiçbir güvenlik önlemi almamış hatta Willem’in ailesi mutfak kapısını hiçbir zaman kilitlememiş.
Willem’in hatırladığına göre ailesi, büyükbabasının verdiği üç ya da dört van Gogh resmine sahipti ve bu resimler oturma odalarının duvarlarını süslüyordu. “Bu resimlerle büyüdüm” diyor Willem ve çocukluğundan hatırladığına göre aile bu baş yapıtları korumak için hiçbir özel önlem almıyordu.
“Evimizin anahtarı bende yoktu ve anne ve babamın evde olmadığı günler benim için açık bırakılan mutfak kapısından içeriye girerdim.” Bu şimdi kulağa ne kadar korkunç gelse de şunu unutmamak lazım, van Gogh o zamanda çok ünlü bir ressamdı ama tabloları şimdiki kadar meteorik rakamlara satılmıyordu.
Aile o zamanlar eve giren su tesisatçıları, halıcılar veya herhangi bir iş için gelenlerin bu tabloları çalmasından korkmuyordu çünkü tablolar henüz herkes tarafından bilinmiyordu ve servet değerinde değillerdi. Bununla birlikte Willem’in ailesi zamanla bu sorumluluktan vazgeçti ve tabloları Willem’in büyükbabasına iade etti. Çünkü artık bu orijinal van Goghları bir yangın veya soygunda kaybetme riskini göze alamıyorlardı.
4. Van Gogh’dan sonraki nesilleri tabloları ödünç almak için kendi aralarında bir sistem oluşturmuşlardı.
Daha öncede belirtildiği gibi Willem’in ailesi büyükbabasından van Gogh’un bazı resimlerini ödünç almıştı. Ancak Willem’in açıkladığına göre bunlar çok ikonik resimler değildi. Ancak aile kendi içinde en ikonikler büyükbabanın evinde olmak üzere paylaşmıştı bu resimler. Benzer olarak Willem’in halası da Van Gogh’un denizde bir kayığı tasvir ettiği bir resmine sahipti. İkonik olsun olmasın tüm resimlerin her biri çok güzeldi diyor Willem.
5. Yaşam alanlarının van Gogh yapıtlarıyla çevrili olmasına rağmen aile van Gogh’un kendisi hakkında çok nadiren konuşurdu. Bunun sebebi ise van Gogh’un intihar suçunu işlemiş olması.
Willem, tüm ailenin van Gogh ile aynı soydan gelenler olarak bilindiğini belirtiyor. Örneğin; Willem’in büyükbabası, kariyerine van Gogh’un yeğeni olarak başlamak istemediğini ve tüm bu sahip olduğu van Gogh’un başyapıtlarına rağmen kendi yolunu çizmek için uğraştığını belirtiyor. Tüm aile bireylerinin geçmişe ait bu hassasiyeti taşıdığından da emin büyükbaba.
Bunun en büyük sebebi van Gogh’un ölümü ile ilgili ve Willem’in büyükbabasının da söylediği gibi fazla absent içmenin son günlerinde van Gogh’u delirtmiş ve intihar etmesine sebep olmuş olması.
BONUS: Willem ailecek gittikleri bir gezide bir otel odasının duvarında, büyükbabasının evinden çok iyi tanıdığı “Ayçiçekleri” resminin bir kopyasını görene kadar van Gogh’un ne derece ünlü olduğunu anlamamış.
Küçük bir çocukken Willem (fotoğraftaki) için soyadının taşıdığı büyük şöhreti tam olarak anlamak çok zordu. “Vincent’in çok ünlü bir ressam olduğunu biliyordum ancak bu kadar tesirli olduğunu bilemiyordum. Onun ne derece şöhretli olduğunu sezemiyordum.”
Ta ki Willem 10 yaşında iken ailecek çıktıkları bir gezide, evlerinden yüzlerce mil ötede mola verdikleri bir otelin duvarında “Ayçiçekleri” resminin bir kopyasını görene kadar. “Bu resmi büyükbabamın evinden çok iyi tanıyordum. Böylece onun ne kadar ünlü bir ressam olduğunu anladım. Daha sonra dünyanın birçok yerindeki birçok otel odasında onun resimlerinin kopyalarını gördüm.”
Bu olay belki de ailecek yapılan bir otel ziyaretine dair şimdiye kadar ki en anlamlı anıdır.
Kaynak: The Huffington Post