Avrupa Birliği’nin kalbi olarak tanınan Belçika’nın sevimli başkenti Brüksel, yaklaşık 1 milyon nüfusu ile Benelux-Paris destinasyonlarda sıkça yer almaya başladı.
Şirin bir Flaman şehri olarak gözükse de Fransız kültürünün hakimiyeti fazlasıyla hissedilir. Halkın yüzde 80’i Fransızca, yüzde 20’si de Felemenkçe konuşmaktadır. Aslında şehir bir nevi Fransız topraklarında bağımsızlığını ilan etmiş gibidir. Yoğun bir göç dalgasıyla gelen Türkler ve Araplar şehrin nüfusunun büyük bir kısmını oluşturmaktadır. Şehirde yapılacak şeyler sınırlı olduğundan sadece Brüksel turu yapmak biraz anlamsız gelebilir. Bu sebeple direkt Benelux-Paris turu yapmak daha mantıklı olacaktır.
Şehrin resmi kuruluşu Dük Charles tarafından 10. yüzyılda gerçekleştirilmiş olsa da tarihi 7. yüzyıla dayanmaktadır. Yüksek Orta Çağ döneminde (11. yüzyıl), şehir sınırlarını belirlemek ve baskınları önlemek adına duvar ekleme ihtiyacı duyulmuştur. 12. yüzyıl sonlarında ise ticaret alanında adından sıkça söz ettirmiştir. 15. ve 16. yüzyıl dönemlerinde inşa edilen Belediye Binası ve Kraliyet Sarayı ile mimarisinde gelişme sağlamıştır. 17. yüzyıl başlarında, Fransızlar tarafından yaşanan ”yıkım” şehri tahribata uğratmış, kısa bir toparlanma sürecinden sonra tekrardan yükselişe geçmiştir. 1830’larda Belçika’nın bağımsızlığını kazanması ile birlikte şehirde modernleşme süreci başlamıştır.
Görmeden Gelmeyin!
Grand Place Meydanı
1998 yılından bu yana UNESCO Dünya Miras Listesi‘nde yer alan bu görkemli meydan, turistler tarafından en sık ziyaret edilen yerlerden biridir. Meydan çevresinde ihtişamlı Belediye Binası, City of Brussels Müzesi, Belgian Brewers Müzesi ve birçok barok-gotik yapılar bulunmaktadır. Soluklanmak için sevimli ufak barlarda oturup soğuk biranızı içebilirsiniz.
Hôtel de Ville (Town Hall)
Orta Çağ’ın en görkemli Gotik mimarilerinden biri olarak inşa edilen yapı Belediye Binası olarak kullanılmaktadır. 1420 yılında tamamlanan bina, 96 metre asimetrik kulesi ve ön cephesindeki Aziz, Soylu ve Alegorik figür heykelleri ile ihtişamı yansıtmaktadır. Mevcut heykeller röprodüksiyon olup, asılları KingHouse’da korunmaktadır. 1695 yılındaki Fransız baskını sırasında çıkan yangın, birçok arşiv ve koleksiyonları yok etmiştir. Grand Place Meydanı’nda yer almaktadır.
Giriş Ücreti: 5 Euro
Manneken Pis
Brüksel’in popüler simgesi haline gelmiş bu işeyen çocuk heykeli bronzdan yapılmış. Birden fazla hikâye türetiliyor bu çocuk ile ilgili. En bilindik olanı ise savaş sırasında fitili yanan bombayı işeyerek söndürmüş sözde ve bir faciayı önlemiş. O günden beri kahraman olarak ilan edilmiş. Heykel ile ilgili birçok aksesuar satışa sunuluyor. Hatta bu çocuğun kendine ait 800 adet kıyafeti de bulunmakta; özel günlerde, milli bayramlarda giydirilip podyumda yerini almaktadır.
Atomium
Brüksel şehir merkezine 7 km mesafede bulunan simgesel anıt, 1958 tarihli Brüksel Dünya Fuarı için yapılmıştır. Demir kristalinin 165 kez büyütülmüş halini simgeleyen anıt, 102 metre uzunluğunda, dokuz çelik kürenin birleşiminden oluşmuştur. Eserin 6 ay durması planlanırken daha sonra günümüze kadar Belçika’nın simgesi olarak kaldı.
Giriş Ücreti: 12 Euro (Atomium + Mini Europe olarak alırsanız 24 Euro gibi rakam öderseniz)
Mini Europe
Şehir merkezine 8 km mesafede bulunan minyatür park, önemli binaların 1:25 ölçekli haline getirilmiş minyatürlerini sergiler. Eyfel Kulesi, Big Ben ve Grand Place görülecek örnekler arasında. 1989 yılında açılan park, 350 adet yapısı ile büyük küçük herkesin ilgisini çekecek nitelikte.
Giriş Ücreti: 15 Euro (Atomium + Mini Europe olarak alırsanız 24 Euro gibi rakam öderseniz)
Parc du Cinquantenaire
1880 yılında tamamlanmış 30 bin hektarlık park soluklanmak için ideal bir yer. Geniş çimenlik alanı, anıtsal yapıları ve içerisinde bulunan Kraliyet Savaş Müzesi ile Araba Müzesi görülmeye değer. Grand Place meydanına 13 dakika uzaklıkta. Etkinlikleri kaçırmayın!
Brüksel Mutfağı
Kuşkusuz Brüksel deyince aklımıza önce waffle, bira ve çikolata gelmektedir. 18. yüzyılda Belçika’nın en ünlü ve lezzetli birasını üretmeye başlayan Trappist dünyada birinciliğini ilan etmiştir. Rivayete göre bu birayı (Westvleteren) içmeyen gerçek bir biranın tadına asla varamayacaktır. Poechenellekelder 150 çeşit birası ve çikolatası ile muhteşem şölen sunan bir mekân; İşeyen Çocuk Heykeli’nin dibinde. Bir diğeri ise artık markalaşmış Delirium Cafe’dir.
Belçika’da 2 çeşit waffle yapılmaktadır. Bunlardan birisi Brüksel; daha kabarık, hafif ve derin deliklidir. Liège ise daha yoğun, hamur kıvamında, üzeri ise daha karamelizedir. En iyisi için İşeyen Çocuk Heykeli yanındaki Le Funambule ya da Grand Place Meydanı’na 100 metre mesafedeki The Waffle Factory‘e gidebilirsiniz. Chocolaterie Rudolf Braun, 1899’dan bu yana en lezzetli ve çeşitli çikolatalarını yapıyor. Brüksel’in kuşkusuz en iyilerinden biri… Yine İşeyen Çocuk Heykeli‘nin yanında konumlanmıştır.
ANSPACH
Şehir meydanına 400 metre mesafede bulunan alışveriş merkezi, ünlü markaların mağazalarını barındırmaktadır.
1 milyon nüfuslu sevimli ve küçük şehir Brüksel, 1-2 günde gezilecek yerler arasında. Yoğun olarak Benelux-Paris turları içerisinde yer alan Brüksel bana daha çok bürokratik yönünü hissettirdi. Avrupa’nın en güvenilir şehirlerinden biri. Göç yoğunluğu ne kadar fazla olsa da bürokrat ağırlığı baskın geliyor. Belli bir saatten sonra kent hayalet şehre dönüşüyor. Özellikle gittiğiniz tarihe dikkat edin. Sert geçen iklim şartlarına denk gelebilirsiniz. Bu yüzden Ağustos ayını tercih edebilirsiniz. Ağustos’un ikinci haftasında 2 bin metrekarelik alana yayılmış meşhur Çiçek Festivali düzenleniyor. Mutlaka programınıza Brugge kentini ekleyin.
Yapmadan Dönmeyin!
- Grand Place’da tarihin kokusunu çekin.
- Brüksel çikolatalarından satın alın.
- Heysel Park’ı ziyaret edin.
- Kuzey’in Venedik’i Brugge turuna rezerve yapın.