Nesillerden beri, kadınlar birbirlerine sütyen giymenin memeleri toplayarak sarkmayı ve bel ağrısını önlediğini söyleyegeldiler. Bu meretler duruşunuzda da harikalar yaratıyormuş gibi aksettirildiler. Fakat Fransa, Besancon’daki Centre Hospitalier Universitaire’den spor hekimliği uzmanı Jean-Denis Rouillon tarafından yürütülen bir araştırmaya göre; nineler, teyzeler ve anneler -ellerinden öperim ama- öğütlerinde bayağı yanılıyorlar.
Memeler yerçekiminden mahrum bırakılınca mutlu olmuyorlar
Rouillon’a göre, memelerin tüm gün bir sütyen içine tıkıştırılmış halde durmasının tıbbi, psikolojik yahut anatomik hiçbir yararı yok. (Kimi kadınların gece bile sütyenle uyudukları düşünülürse… Eyvah!)
1997’den beri yaşları 18-35 arası olan 330 gönüllü ile çalışan Rouillon’un detaylı araştırması gösteriyor ki sütyen giymeyen kadınların memeleri yılda 7 milimetre kadar dikleşiyor.
Sütyen giymeyi “sahte ihtiyaç” olarak nitelendiren araştırmacılar, destekleyici deri dokusu ve epidermal dokunun gelişimini engellediğini belirtiyorlar. Bu durum da memelerin sarkmasına -sütyen giymenin engel olduğu düşünülen şeye- sebep oluyor.
Memeler sarktığı takdirde ise bel ağrısına sebebiyet veriyor. Sütyen giyerek bu durum engellenmeye çalışıldıkça aslında daha da zarar veriliyor. Rouillon’un bu çalışması daha genç kadınlar ile yürütüldüğü için sütyen giymemenin 45 yaş üstü kadınlarda aynı sonuçların alınıp alınmayacağını kesin olarak belirtilmiyor.
2007’de 132 kadın gönüllü ile birlikte yürütülen bir çalışma ise emzirmenin sarkmaya sebebiyet verdiği düşüncesini çürütmüşlerdi.
Çoğu yerde belirtildiği ve günlük hayatımızda habire şahit olduğumuz gibi, sütyen giymek hayal gücüne yer bırakıyor. Acaba biz tam da bu yüzden bu laneti üzerimizde taşıyor olmayalım? Sırf birilerinin hayal gücü süslenecek diye memelerimizi neden sağlıksız bir biçimde hapsedelim ki?
“Birden fazla faydasını gördüm. Daha kolay nefes alıyorum. Kendimi daha iyi taşıyorum ve bel ağrım azaldı.” -Sütyensizliği seçen katılımcılardan biri.
Fırlatın sütyenleri. Memelere özgürlük ayol!
Kaynak: Live Science