Geçtiğimiz hafta yolumu Kapadokya’ya düşürdüm. Önce Asmalı Konak ile sonrasında balon turlarının yapılmasıyla özellikle sosyal medyada hesaplarımıza düşen Kapadokya fotoğraflarına özenip ben de aylar öncesinden biletimi aldım.
Kapadokya seyahati yaklaştıkça Kapadokya’nın tarihini, oluşumunu ve mutlaka görülmesi gereken yerlerini okumaya başladım ve Kapadokya’nın Asmalı Konak’tan, balon turlarından ve hatta peri bacalarından daha fazlası olduğuna şahit oldum.
Bir an önce gitmek için sabırsızlandığım Kapadokya doğanın sayılı mucizelerinden biri. Bundan 60 milyon yıl önce dört volkanik dağın püskürttüğü lav ve küllerin ilk aşamasını oluşturduğu yumuşak tabakaların milyonlarca yıl boyunca yağmur ve rüzgar tarafından aşındırılmasıyla oluşan bu büyülü bölge doğanın insanlığa sunduğu nice mucizelerden sadece biri…
400’den fazla kilise
Orijinal adının “Katpatuka” olduğu bilinen ve Pers dilinde “güzel atlar ülkesi” anlamına gelen Kapadokya tarihte Hristiyanlığın en önemli merkezlerinden biri olmuştur. Kapadokya’da adım attığım her yerde karşıma taşlara oyulmuş kiliseler ve şapeller çıktı. Okuduğum kaynaklarda 400’den fazla kiliseye ev sahipliği yaptığını öğrendiğim bu bölge, kilise hikâyeleri ve kilise duvarlarını süsleyen fresklerde anlatılan sahnelerle oldukça ilginç bir yer.
Kiliselerin ismi, buraya yerleşen Selçuklular tarafından değiştirildiğinden orijinal isimler maalesef bilinmiyor. Kilise duvarlarına karşılıklı olarak aynı fresklerin resmedildiği kiliseye Aynalı Kilise, civarındaki büyük elma ağacından ve melek Mikail’in elindeki elmadan ötürü Ürgüp Açık Hava Müzesi içindeki kiliseye Elmalı Kilise demişler…
Uğursuz 13
Kapadokya’daki kiliselerin duvarlarına işlenmiş 15 tane fresk var. Her bir freskin hikâyesi var ve hepsi de çok etkileyici fakat beni en çok etkileyenlerden biri 13 sayısının neden uğursuz olduğunu da anlatan “Judas’ın İhaneti” freski…
Peki, 13 rakamının uğursuzluğu ile Judas’ın İhaneti arasındaki bağlantı nedir?
Hz. İsa’nın 12 havarisi ile yediği “Last Supper” yani “Son Yemek” sahnesi dünyanın birçok kilisesinin alınlığında yer almaktadır. Bu sahne Kapadokya’daki birçok kilisede de işlenmiş bir sahne. Bu yemek sahnesi Hz. İsa’nın çarmıha gerilmesinden önce yenen son yemektir ve günlerden cumadır. İsrail topraklarını işgal altında bulunduran Roma makamları Hz. İsa’nın peşindedir ve Hz. İsa’nın 12. Havarisi Judas “Ben kime sarılırsam bilin ki o İsa’dır” der ve Roma makamlarının arasında gidip Hz. İsa’ya sarılır. Bunun üzerine Hz. İsa o dönemin Roma infaz sistemi olan çarmıha gerilmeye mahkum edilir. Bu ihanetin üzerine Judas havarilikten çıkarılır ve yerine başka bir havari atanır. O gün bugündür Judas’ın ismi yerine 13. rakamı kullanılır ve 13 rakamı ve cuma günü Hristiyanların uğursuz rakamı ve günü olarak tarihe geçer.
Günümüzde Hristiyanlar 13 kişi bir araya gelmekten çekinir. Birçok batı ülkesinde kapıya 13 rakamı verilmediği gibi bazı uçak firmalarında 13 numaralı koltuk bile yoktur. Asansörlerde 13 rakamı ve apartmanlarda 13. kat yoktur. Mesela benim çalıştığım plazada da 13. kat bulunmamaktadır. Bu inanç insanlar üzerinde o kadar etki görmüş ki “triskaidekaphobia” olarak korku hastalığı literatürüne girmiş.
Judas’ın İhaneti adlı fresk Kapadokya’daki birçok kilisede konu edinmiş. Yolunuzu doğanın bu mucizesine düşürün ve mistik havasını doyasıya yaşayın.
Fotoğraflar: Öznur Demirhan