Tam ismi ile Marjorie Cameron Parsons Kimmel 23 Nisan 1922’de Amerika Birleşik Devletleri’nde İowa eyaletine bağlı olan küçük şehir Belle Plaine’de dünyaya gelmiş şair, aktirist, ressam ve bir ökültisttir.
Gençliğinde birçok farklı erkekle birliktelik yaşamış, hamile kalmış ve çocuğu annesi tarafından illegal şekilde başka bir aileye verilmiştir. Gençliğinde birçok kere farklı yerlere taşınmış ve 2. Dünya Savaşı sırasında Birleşik Devletler donanması servisinde gönüllü olarak çalışmıştır. 1954’de bilinmeyen sebeplerle ordudan ayrılır ve ailesiyle birlikte Pasedana, California’ya taşınır. Orada çalışmak üzere davet edildiği büyük bir çiftlik evine gider, bu ev hayatının uzun kısmını paylaşacağı eşi, roket mühendisi ve ökültist Jack Parsons ile tanıştığı yerdir.
Jack, Aleister Crowley’nin öğretisi Thelema inancına dahil, kendi bölgesindeki OTO (ordo templi orientis) şubesinin başında bulunan bir Crowley takipçisidir. Cameron çiftlik evine geldiğinde, Jack arkadaşı Ron Hubbard ile birlikte Enochian büyü sistemini kullanarak “elemental” bir kadın sevgili çağırmak için yaptığı ritüeli daha henüz bitirmiştr ve Cameron’un kırmızı saçlarını, mavi gözlerini görünce onun çağırdığı “elemental” kadın ruhu olduğuna inanır, böylece ilişkileri başlar, birbirlerine karşı hızlı şekilde çekilirler ve sonraki iki haftayı Jack’in yatak odasında geçirirler, 1946 yılında da evlenirler. Cameron bilmese de Jack onun Thelama dininde ana rol oynayan bir tanrıça olduğuna inanır. Cameron’un ökültist tarafını ateşleyen kişi Jack olmuştur, ama yine de birliktelikleri genelde gergin sürer. Evlilikleri kısa sürmüştür ve Cameron San Miguel, Meksika’daki bir artist topluluğunu ziyaret edip Renate Drunks ile arkadaş olduğu sırada Jack Parsons da Redondo Beach’e taşınmış ve Cameron gelmeden başka bir ilişki içerisinde bulunmuştur. Sonradan yeniden birlikte yaşamaya başlayıp South Orange’da yaşadıkları yeni evlerinde bohem ve avangart sanatçıların ve beat jenerasyonundan seçkin isimlerin de bulunduğu büyük partiler vermeye başlamışlardır. Bu süreçte Cameron heykeltraş arkadaşı Julie Macdonald ile Jazz Clup’larda yer edinmiş ve çeşitli dergilere illüstrasyonlar göndermeye başlamıştır.
1952’de evlerindeki bir patlama sonucu Jack Parsons ölür, Cameron kocasının bir suikast sonucu öldürüldüğünden şüphelenir, Washington’un üzerindeki tanımlanamayan uçan objeler (ufolar) hakkındaki haberleri görünce bunu onlardan sorumlu tutar, 2 ay sonra California’da intihar girişiminde bulunur. Daha sonra aniden Jack’in arkasında bıraktığı mektupları, yazıları ve kitapları okumaya başlayarak ökültizmin içine dalar ve ruhlar ile iletişim kurma girişimlerine başlar. Jack’in kendisi hakkında bir tanrıça olduğuna dair düşüncelerine inanmaya başlar. Ardından California’nın başka bir tarafına, Beaumont’a taşınır ve çok uluslu ökült grup “The Children”ı kurar. Grup kendisinin çeşitli seks ritüelleri ile Tanrı Horus’a sadık, çok uluslu “ay çocukları” üretmek için kurulduğunu öne sürer. Bu süreçte ritüeller yüzünden Cameron hamile kalır, her ne kadar sonradan düşük yapsa da karnındaki bebeği “the wornwood star” olarak adlandırır. Grup kısa sürede dağılır çünkü üyelerin birçoğu Cameron’un gittikçe artan kıyamet senaryoları hakkında endişelenmeye başlar.
Ritüelleri sırasında sürekli magic mushroom, marijuana ve peyote gibi halüsinatif maddeler kullanan Cameron, sesli vizyonlardan ve değişken ruh hallerinden şikayetçidir. Los Angeles’a geri döndüğünde 1950’lerin yeraltı filmlerinde önemli rol oynayan ve Hollywood salonlarını dolduran sosyete isim, ökültist ve aktrist Samson De Brier ile arkadaş olur ve şehrin avangart sanat ortamında kendisine bir yer edinir. Queer sinemasının öncüsü kabul edilen yönetmen Curtis Harrington ve deneysel yeraltı film yapımcısı, yazar ve oyuncu Kenneth Anger da bu arkadaşlığın içinde yer alır. Harrington’ın iki farklı filmi “The Wornwood Star” ve “Night Tade”de; aynı zamanda Kenneth’in filmi “Inauguration of the Plesure Dome“da Cameron’u görebiliriz.
The Wornwood Star’da Cameron’un çizimleri, tabloları ve şiirleri ön plandadır. Günümüzde onun sanatı hakkında en iyi kaynaklardan birisidir, çünkü film yayınlandıktan kısa süre sonra Cameron, “ritüelistik” bir intihar girişimiyle tüm tablolarını yakmıştır. Bu 1955 yapımı kısa film Cameron’un tablolarına, ökült ritüelistik pozlara, ezberden okuma seslenişlere ve şamanistik ritmlerin kesişimine odaklanır.
Aynı yıl, Cameron, Cyrstal Eve Kimmel’ı dünyaya getirmiştir. 1956’da Brentwood’da Walter Hopp’un studyosunda ilk sergisini açmıştır. Galeride çıkan bir yangın sonucu eserlerinin bir kısmı yine yanmıştır. Cameron’un en önemli eserlerinden biri “Peyote Vision”dır. Bu eser 1957’de Berman’ın Los Angeles Feris Galerisi’nde sergilenmiştir ama daha sonra pornografik olduğu gerekçesiyle polis tarafından kaldırılmıştır.
Cameron 1957’de San Francisco’ya taşındı ve orada aynı bohem ve avangart sanatçı çevresinden birçok beat jenerasyonu yazarı ve sanatçısıyla tanıştı. Burt Shonberg ile ilişkisi başladı ve birlikte Ufoloji araştırmaları yaptılar, bu süreçte ufolojist George Van Tassel ile arkadaş oldular. 1959’da evlendiler ama kısa süre sonra ayrıldılar. 1960’da Night Tide adlı Cameron’un oynadığı ikinci bir Curtis Harringhton filmi yayınlandı. Bir yıl sonra Cameron Los Angeles’da kendi eserlerini sergilemeye başladı. 1964’de Los Angeles Sinema ve Tiyatro’su “The Transcendental Art of Cameron” isimli bir etkinlik düzenleyerek Cameron’un birçok resmini, şiirini ve farklı eserlerini gösterime sundu.
1970’lerin sonlarından 1995’te kanserden ölmesine kadar, Cameron Batı Hollywood’da bir kızıyla birlikte bir bungalowda yaşadı. Burada kızı ve torunlarını büyüttü, ezoterizme karşı ilgisini sürdürdü, tai-chi ile ilgilendi, sanat ve şiir üretti. Komşuları tarafından bahçesinde arp çalarken ve sokakta ot içerek köpeğini gezdirirken görülüyordu. 24 Haziran 1995’de öldü, bedeni Thelemic ritüeller ile taşındı ve yakıldı, külleri Mojave çölüne bırakıldı. Ölümünden 2 ay sonra anma etkinliği Los Angeles’daki Beyond Baroque Sanat Merkezi’nde düzenlendi.
Cameron’un bir sanatçı olarak ünü ölümünden sonra büyüdü. 2006 yılında arkadaşı Scott Hobbs, Cameron Parsons Vakfı’nı, çalışmasını saklayan ve destekleyen bir arşiv olarak hizmet etmek için kurdu. 1995 yılında Peyote Vision adlı resim, New York’ta Whitney Sanat Amerikan Müzesinde düzenlenen “Beat Culture ve New American” adlı serginin bir parçası olarak yer aldı.