Bırakın yaşamayı okurken dahi mahvoluyorsunuz. İnanmakta yaşadığınız güçlükten dolayı bir müddet gerçekten tüm bunlar olmuş olabilir mi düşüncesi peşinizi bırakmıyor. En acısı da bu zaten. Çok kötü bir şeyin sizin başınıza gelmemiş olması o şeye inanmanız konusuna en büyük engel. Fakat olduğu gerçeğini değiştirmeyen bir engel. Evet, oldu. Hatta geçmiş zaman kipini kullanmaya ne hacet; bu dünyada her gün ama her gün savaşlar olmakta. Her gün yıkımlar, ölümler, kayıplar, tecavüzler, yerinden yurdundan edilen on binlerce insan ve kıtlık, kötü muamele, suikast, soykırımlar, kendi memleketinde yaşarken mülteci olma ve…ve…ve…ve… İşte tüm bunları okuduğunuzda bile mahvoluyorsunuz, yaşamak şurada dursun.
Yersiz Yurtsuz
Epsilon Yayınları tarafından yayımlanan Malala Yusufzay kitabı Yersiz Yurtsuz ile ilgili ne yazacağımı gerçekten bilemiyorum. Bahsetmesi çok zor bir kitap olacak benim için. Fakat belki de en çok böyle kitaplar ile ilgili yazılmalı ve hiç susmamacasına yaşanan dramların her biri anlatılmalı. Malala Yusufzay, Nobel Barış Ödüllü bir eğitim aktivisti. Pakistanlı. Babası öğretmen. Ülkesini, hatta içinde bulunduğu coğrafyanın tamamını, ailesini ve okumayı çok seviyor. İlk olarak 2003 yılında Afganistan’ı ele geçiren Taliban ile ilgili bir şeyler duymaya başlıyorlar ama o kadar uzak bir ihtimal ki, Taliban’ın bir gün onların da yaşadığı yere, evlerine, okullarına, sokaklarına gelme ihtimali!!! Fakat tam bir yıl sonra Taliban güçleri onların yaşadığı yere ulaştığında Malala henüz 11 yaşında. Henüz küçüktüm ama her şeyi hatırlayacak yaştaydım diyen Malala’nın evinden, kitaplarından, kümesteki tavuklarından, okulundan ve nihayet çok sevdiği memleketinden ayrılma hikayesi mahvedici. Göçmen statüsünde diğer şehirdeki akrabalarının yanına yerleşen Malala ve ailesi bir müddet sonra evlerine geri döner fakat, Malala bir aktivist olmaya karar vermiştir bile. Dünya genelinde çocuk, kadın, erkek yerinden yurdundan edilerek mülteci olan 68,5 milyon insanın temsilcisi olarak kendine ilkin internette bir blog açar. Sonra her fırsatta, her yerde bu konularla ilgili konuşmaya başlar. Ve 2009 yılında Taliban tarafından suikasta uğrar. Bu suikast yeni başlanılan mücadeleyi daha da güçlendirecek, Malala daha da güçlenerek kaldığı yerden devam ederken bu çok cesur Pakistan’lı kızı dünya tanıyacaktır.
Dokuz Genç Kadın
Yersiz Yurtsuz kitabını bu kadar etkili kılan şey sadece Malala’nın hikayesi ya da mücadelesi değil. Kitapta dokuz mülteci kadının hikayesini de okuyor olmamız kitabı daha etkili hale getiriyor. Yukarıda yazdığım, telaffuz edilen 68,5 milyon insan içerisinde erkekler de var elbet, fakat Malala’nın kendi yaşam hikayesiyle başlayan kitap, yazarın mülteci kamplarını ziyaret etmesiyle karşılaştığı çocuk ve kadınlarla bambaşka bir boyut kazanıyor. Zeyneb (Arapça’da P harfi bulunmadığından isim P yerine B ile telaffuz edilmekte) ile Sabrin’in, iki kız kardeşin hikayesi ile başlıyoruz bu bölüme. Zeyneb vize alabildiği için ABD’ye gidebilirken Sabrin Kahire’de kalmak zorunda kalıyor. Ailesiz, kimliksiz, belirsiz bir gelecek… Bir türlü vize alamayan Sabin’in Akdeniz’i tekneyle aşmak zorunda kaldığı tehlikeli kaçışı; onlarca mülteci kampı ve en sonunda Hollanda’ya varış. İki kız kardeşin belki de bir daha asla bir araya gelemeyecek olma hikayeleri duygularınızı paramparça ediyor. Necla ne Müslüman ne de Hıristiyan. Bir Yezidi. Ailesiyle birlikte Musul’dan, Deaşlıların yaptıkları suikastlardan kaçma hikayeleri korkunç. Maria Kolombiya’lı. Ailesiyle birlikte soykırımlardan kaçarken bir kız çocuğu olarak yaşadıklarını tarif edebilmek imkansız. Ajida, Myanmar’daki Müslüman azınlık gruptan ve şahit olduğu ve kaçtığı soykırımın dehşetini anlatabilmem çok güç ki Ajida ailesi ile birlikte gerçekleşen soykırımın her anını, zifiri karanlık bir yolda karşılarına neyin çıkacağını bilmeyerek kilometrelerce yürümelerini büyük bir travmayla anlatmakta. Bütün bu hikayeler arasında Kongo doğumlu Marie Claire’nin anlattıklarını, hikayesini alıntılamak isterim.
“Ailem Kongo’dan ayrılırken küçüktüm, tam yaşımı bilmiyorum ama o konuşulmayan şiddetin içindeki nadir sükunet anlarında köyümüzdeki diğer çocuklarla beraber oyun oynamanın ötesinde o zamana ait mutlu bir anım yok. Savaş doğduğum sene başlamış; bildiğim tek şey bu. Hatırladığım genelde koşmaktan ibaret. Hayatımın ilk dört yılını kırsalda, resmen kaçarak geçirdik. Güneye Zambiya’ya doğru gidişimize dair bulanık anılarım var. Hep gece yarısı ilerler ve gün içinde kendimizi vahşi hayvanlardan korumak için dikenli çalıların altında uyurduk.”
Yaşamak İçin Onurlu Bir Mücadele
Dünyanın her yerinden göç etmek zorunda kalan ve mülteci konumunda bulunan milyonlarca kadın, çocuk… Yaşananlar karşısında yazılan kitaplar, çekilen filmler ne kadar yeterli olabilir diyorsunuz. Çünkü göğsünüzün tam ortasına çaresizliğin ağırlığı oturuyor. Yazılan kitaplar, çekilen filmler bir daha dünyada bu türde korkunç dramlar yaşanmaması adına emsal niteliğinde elbet. Yaşanmaya devam edecek fakat yaşanmasın artık lütfen. Bunu dilemekle kalmayalım sadece. Bu türde kitapları alıp okuyup, yakınımızda bir mülteci kampı varsa ziyaret edelim. En azından onlarla konuşalım. Boşu boşuna yaşamadılar tüm bunları. Anlatmaya ihtiyaçları var. Dünya kulaklarını tıkasa da onların sesini duymalı, kitaplar vasıtasıyla yaşamları adına ne kadar zor ve onurlu bir mücadelenin içinde olduklarına şahitlik etmeliyiz.
Yersiz Yurtsuz’u alıp okuyun lütfen. Lütfen.
Yersiz Yurtsuz
Yayınevi: Epsilon Yayınları
Yazarı: Malala Yusufzay
Çeviri: Yeşim Öksüzoğlu
Yayın Tarihi: Kasım 2019
Sayfa Sayısı: 171