İnanılmaz anılar biriktirip bir festivali daha geride bıraktıktan sonra organizatörlerden Cihangir Taştı ile festival ve psychedelic kültür hakkında sohbet gerçekleştirdik. Savaşın kötü olduğunu, doğaya dönmemiz gerektiğini vurgulayan Taştı, bir sonraki Uluslararası Neon Müzik ve Sanat Festivali’nin 2017 yılında gerçekleşeceğini de belirtti.
Yeşim Özbirinci: Neon Festivali’ni Türkiye’de gerçekleştirme fikri nasıl ortaya çıktı?
Cihangir Taştı: Neon Festivali; Bir doğaya kaçış projesi. Esasında Türkiye’de veya başka bir sınır içerisinde hususi olması veya yapılmasından ziyade; aranan enerjinin ülkemizde çok yüksek olmasıyla alakalı. Müthiş duyguların yansıdığı çok güzel doğal alanlarımız bulunmakta. Politikacılar sınırsız yaşayamadıklarından dolayı adı Türkiye oldu; yoksa ekibimiz ve kıymetli katılımcılar Neon’u doğa’da yaşadı.
Y. Ö.: Türkiye’deki psychedelic kültür hakkında ne düşünüyorsun?
C. T.: Türkiye’deki “psychedelic camia”, aslında yeni oturan bir yapı. 5-10 sene gibi bir rakam ifade etmemektedir keza ne zaman ki dedeler veya babalar olarak (bizler) torunlarımızla veya çocuklarımızla trans halinde ritüelin en yüksek alanında buluşuruz, yani dans ederiz o zaman kültürün oturduğunu görürüz, çünkü hâlâ bazı negatif duygularımız “gemsiz” halde trans anımıza yansımaktadır. Keza yurt dışındaki festivallerde yaş ortalaması dolayısıyla eskiden taşınan usul ve yaşama biçimi bir trans halinde bağlı ve devam etmekte.
Y. Ö.: Gündemi sürekli yoğun ve çoğunluğu muhafazakâr bir ülkede “çılgın” diye nitelendirebileceğimiz bir festivali yapmanın zorlukları nelerdir?
C. T.: Sürekli duyduğum, “salyangoz satıyorsunuz!” ifadesiydi. Biz satmadık, sanırım toptancısını açtık! Burada bahsedilemeyecek şeyler yaşadık; kurumların, insanların ve köylülerin bizlere yaşattığı ve talepleri, gelen telefon ve tehditler.
Y. Ö.: Bursa halkının bu festivale tepkisi nasıl oldu? Yer olarak neden Bursa’yı seçtiniz?
C. T.: Bursa halkından gurur duyup, turizm adına başarıyı kutlayanlar da oldu. Yürüyüş yapan ve basın açıklaması yapan bazı gruplar da oldu. Klasik ayrım her yerde olduğu gibi festival esnasında ve öncesinde, hatta sonrasında bile karşımıza çıktı. 80’li yıllarda; Eti’yi solcuların, Ülker’i sağcıların aldığı bir ülkeden bahsediyoruz!
Bursa müthiş ve enerjisi yüksek bir doğaya sahip; ek olarak İstanbul’a yakın olması, katılımcıların ve sanatçıların kolay erişimi için ideal bir lokasyon.
Y. Ö.: Festival sonrası yorumlar nasıldı?
C. T.: Yorumlar çoğunlukla iyi ve özellikle yapıcı, hatalarımızı örten en önemli şey ise trans hali esnasında çıkan enerji. Yüksek enerjiden dans ederken ağlayan olduğu gibi bittiğinde üç gün orada kalan insanlar bile oldu, ayrılamıyorum buradan ifadesi ile birlikte.
Y. Ö.: Bin bilet Ukraynalılara neden dağıtıldı?
C. T.: Paylaşmak bu camianın özünde olan bir durum. Paylaşmak zorunluluktan ziyade, görmediğimiz bir organ gibi; olmazsa olmaz, yapamayız. Buna bağlı olarak üzerimize düşen bu adımı attık. Biletleri 13 gün kala tükettik, 400’ü geçkin Ukraynalı ise katılım gösterdi. Neden Ukrayna? Aslında iki ülke arasında kalmıştık, Mısır ve Ukrayna. Bu kararı alırken, ikisinde de savaş olduğu gerçeğinin dışında, komünitenin büyüklüğü, uçak bilet fiyatları ve ülke turizmine alışkanlıklarından dolayı Ukrayna’yı seçtik.
Y. Ö.: Eklemek istediğin bir şeyler var mı? Sorularımı yanıtladığın için teşekkür ederim.
C. T.: Birilerinin barış ve mutluluk arayışına bir nebze katkıda bulunduysak bizden mutlusu olamaz. Savaş kötüdür.
Doğaya kaçmayı unutmayın! Bir de önümüzdeki Neon Festival 2017’de, görüşmek üzere! Ek olarak Gaia Dergi’ye desteğinden ve müthiş işlerinden dolayı teşekkürler; tüm ekibe sevgiler.
Fotoğraflar: Okan Çalışkan