Harvard Üniversitesi’nde geliştirilen bir teknoloji, bakteriler aracılığıyla sadece güneş ışığı ve havayı kullanarak izopropanol üretip, taşımacılıkta kullanılacak sıvı yakıta dönüştürmenin yollarını geliştiriyor.
Bitkiler 1.6 milyar yıldır, sadece güneş ışığını kullanarak bizlere yakıt olarak kullanabileceğimiz maddeler sağlayabiliyorlar. Yine de, Dünya’daki toplam enerji ihtiyacı düşünüldüğünde bazı istisnalar göz ardı edildiği takdirde, bitkilerden elde edilen yakıtlar sadece yüzde 1 oranında verimli olabiliyor. Güneş panelleri ise daha iyi bir alternatif olmasına karşın, ürettiği enerjiyi depolamakta ki yetersizliği sebebiyle geliştirilmeye ihtiyaç duyuyor.
Bu tarz problemleri ortadan kaldırmak amacıyla bilim insanları, güneş enerjisini kullanarak, depolanabilir yakıtlar elde etmek için araştırmalar yürütmekteler. 2011 yılında Prof. Daniel Nocera “biyonik yaprak” ismini verdiği bir tekniği bilim dünyasına tanıtmıştı. Üzeri silikon şeritlerle kaplı ve her iki tarafında da kristaller bulunan yaprak, güneş ışını alabileceği bir yerde suya konulduğunda, suyu elementlerine ayırabiliyordu. Kristal kaplı taraflarından birisi oksijen salımı yaparken, diğer tarafı da hidrojen salımı yapabiliyordu.
Geçen sene, Nocera yaprağın verimini yüzde 7’ye çıkarttı fakat ortada hala bir problem vardı. Nocera’nın biyonik yaprağının ürettiği hidrojen, hem çok pahalıya mal oluyor hem de depolanması ve taşınması zaman zaman tehlikeli olabiliyordu.
Şimdilerde ise Nocera, Prof. Pamela Silver ile ortaklaşa çalışarak, biyonik yaprağın tasarımına katalizör görevi gören bir bakteri ekleyip, ortaya çıkan hidrojeni, daha kolay taşınabilecek ve etkili olabilecek bir maddeye çevirmenin yollarını arıyor.
Kullandıkları bakteri Ralstonia eutropha’nın genetiği, izopropanol üretme becerisine sahip olacak şekilde değiştirilebilmeye uygundur. İzopropanol yakıldığı zaman atmosfere karbondioksit salımı yapmaktadır fakat bakteri havaya saldığı bu karbondioksiti daha sonrasında kendisi kullanıyor.
Kaynak: IFL Science