Tibetli Budistler dinlerinin en güzel ve sembolik geleneği olan kum mandalalarını 2500 seneden fazladır üretmeye devam ediyorlar.
Her mandala daire ile çevrili bir merkez noktaya, belirli anlamlar taşıyan mükemmel simetriklikteki tasarımlara, çeşitli dini tanrılar ve sembollere sahip. Mandalaların evrenin bir temsili olarak oluşturulduğu ve bireyleri tanımlamanın yanı sıra çevreyi iyileştirdiği söyleniyor. Tek bir mandalanın tamamlanması haftalar hatta aylar sürebiliyor.
Bir mandalaya başlamak için rahipler mantra ilahisinin açılış seremonisini başlatıyor ve müzikal bir ritüel ile mandala oluşturacakları alanı kutsuyorlar. Daha sonra sanatçılardan biri sadece hafızasını kullanarak bir cetvel, kalem ve pusula ile taslak çizmeye başlıyor. Ana hatlar oluşturulduktan sonra rahipler hep beraber çalışıyor, kendi araçlarıyla tuval üzerine ince kum dökerek canlı, düşlenemeyecek ayrıntılı, üç boyutlu mandalalar oluşturuyorlar. Günlük dua ve meditasyon da bu yaratma sürecine dahil ediliyor.
Mandala tamamlandığında, rahipler hayatın geçiciliğinin ve maddeye karşı duyulmaması gereken bağlılığın sembolu olmak üzere boyamayı belli bir düzen halinde süpürerek yıkım ayini yapıyorlar. Buna rağmen, bazı mandalaların bitmiş halleri, gelecek nesillere gösterilmek üzere fotoğraflanabilmektedir.
Mandalada renk seçimi çok kişisel bir karardır. Renklerin sembolik anlamları vardır. Ayrıca yapılmak istenen meditasyon türüne göre de seçilen renkler değişmektedir.
Bazı renklerin sembolik anlamları:
Kırmızı: Güç, enerji ve tutku
Pembe: Sevgi
Turuncu: Öz farkındalık ve yaratıcılık
Sarı: Öğrenme, bilgelik, kahkaha
Mavi: Barış ve duygusal sağlık
Yeşil: Doğaya sevgi ve saygı, fiziksel sağlık
Mor: Ruhanilik
White: Odaklanmak
Siyah: Bireysellik ve derin düşünce