Bu proje, herhangi bir oluşumdan bağımsız olarak okyanus, deniz ve plajlardaki kirlilik ile ilgili farkındalık yaratmak amacıyla tasarlandı. Bırakılan insan objeleri/izleri doğada gördüğümüzden ve düşündüğümüzden çok daha fazla görünür durumda. Bu baskı projesi, bir deniz kıyısında bulunan objelerin baskısının alınmasıyla bu konuya bir vurgu yapmayı amaçlıyor.
Buz gibi serin sulardan kızgın kumlara atlarken sadece ayak izimizi bırakmıyoruz doğaya, bırakmamışız yani. Bu yaz gittiğim deniz kıyısında daha iyi gördüm bunu. Gidip gördüğüm, biraz zaman harcadığım deniz kıyısının, nispeten temiz bir plajı vardı. Fakat yine de ben, bana bu projenin fikrini verecek ilk objeyle kolaylıkla göz göze gelebildim. Mavi ve “güzel” dokulara sahip bir plastik parçasıydı. Ama neyin parçasıydı? Elime aldığım andan itibaren bir plastik parçasından daha fazlasıydı artık. Ben burdayım diyordu, çok da olmamam gereken bir yerde. Ve de beni burada bırakan insanın iziyim: “O burdaydı” diyordu.
Büyük bir kibirlilikle doğaya bıraktığımız objeler, yarattığımız onca kalabalık arasında kolaylıkla kayboluyor gibi. İşte ben de biraz gözümüze sokmak istedim bıraktığımız envai çeşit izi, ama en çok da plastik izini.
Farklı renkler, farklı dokular, farklı izler… Kıyıya bırakılmış, denizin getirdiği, denizin şekillendirdiği objeleri toplamaya ayırınca bir miktar vaktimi, daha da dikkat kesildim renge, dokuya ve de izlere.
Denizin döverek şirin bir üçgen haline getirdiği tuğla parçasını gördüm ve denizin belki de “ehilleştirmeye zaman bulamadığı” diğerlerini… İnsan izi deniz çöpleri, benim sanat ve tasarım hasılatım oldu. Ben de işte bu izlerin grafik gölgesi zihnimde, heyecanla odama/çalışma alanıma dönmeyi bekledim İzmir’de kaldığım süre boyunca: Denizin getirdiklerini renklerle görünür kılabilmek için.
Bu grafik çalışma, denizin getidikleri ve aslında bizim bıraktığımız izlerin çok ama çok küçük hikâyesidir.