Siyah kan, beyaz ten, uğursuz çocuklar, Afrika’nın gece kadar karanlık, gün kadar aydınlık hikâyesi. Siyahi insanların dünyasında beyaz olmak ayıp, korku ve uğursuzluktur. Dramın vücut bulmuş hali…
Yer: Afrika, Sahra’nın güneyi, Zimbabve, Burundi, Tanzanya, Malavi
Doğan her 5 bin çocuktan birinin derisi pigmentsiz. Bembeyaz. Nisan 2016 Malavi’de evinde uyurken, iki yaşındaki Whitney yatağından kaçırılıyor. Ormanda kafatası ve elbiseleri bulunuyor. Kemikleri Yok.
Malavi, Tanzanya, Zimbabve, Burundi’de “Albino bir çocuk”un diğer çocuklardan hiçbir farkı yok, fakat bazıları onun bedeninin sihirli olduğunu düşünüyor. Bu sihirli bedenin, tam takım kemiklerinin fiyatı, 75 bin dolar ve 100 bin dolar arasında değişiyor. Kemikleri, parça parça da satılabiliyor.
Pagan inanışlar ve albinolara yönelik saldırılar
Pagan inanışlar, Afrika’da hâlâ geçerliliğini koruyor. Vudu büyücüleri zengin olmak isteyen, iyi bir kısmet bulmak isteyen veya sağlığına kavuşmak isteyen pagan Afrikalılara içinde albino elleri, ayakları, gözleri veya kafa derisi bulunan iksirleri sunmaya bugün de devam ediyor.
2014 yılından bu yana albinizmlere yönelik saldırılarda artış gözlenmiş. Albinoların maruz kaldığı bir diğer şiddet türü ise tecavüz. Zimbabve’de yaşayan 15 bin albino, sürekli tecavüz tehlikesiyle karşı karşıya kalmakta. Çünkü albino birey ile cinsel ilişkiye girmenin AIDS’i tedavi ettiğine dair bir inanış hâkim. Yine albino çocuk doğuran zenci bir annenin zina ile suçlanması da toplumun aşamadığı sorunlardan.
Toplumda; albino saçının balık yakalamakta işe yaradığına, albinonun vücut parçalarına sahip olmanın şans ve sağlık getirdiğine ve bu vücut parçalarının büyücülerin iksirleri için gereken bir madde içerdiğine dair inançlar bulunmakta. Cehaletin ve hastalıkların doruk noktada olduğu kıtada, yerel inanışların bir çeşit kurtuluş aracı olması, şifacılara olan talebi arttırmaktır. Ayrıca, albinoların organlarında, hastalıkları tedavi eden süper güçlerin varlığına, albino kadın ile ilişkiye girmenin HIV enfeksiyonunu tedavi ettiğine, albino üzerine tükürmenin ailevi ilişkilerini koruduğuna, gebe kadınların gebelik esnasında bir albinoya gülümsediği takdirde çocuğunun da albino olacağına, albinizmin ciltteki en üst tabakanın eksikliğinden kaynaklandığına, hastalığın bulaşıcı olduğuna, albinoların şeytan tarafından kaçırılan esas çocuğun yerine konulan kişiler olduğuna, düşük beyin kapasitesine sahip olduklarına, albinoların annelerinin beyaz bir adam tarafından hamile bırakıldığına, beyaz derili ve siyah ruhlu olduklarına, albino bebeklerin yanardağ tanrılarına kurban edilmesi gerektikleri gibi korkunç inançlar da var.
Güneşin yaktığı coğrafyada beyaz olmak
Siyahi anne ve babadan olan bu beyaz çocuklar, aile ve toplum tarafından utanç kaynağı olarak görüldüğü için toplama kamplarına bırakılıyorlar. Toplama kampı dedikleri yer, aslında kötü şartlara sahip birer yetimhane. Afrika’daki albino çocukların yaşadıkları zorluklar bunlarla da sınırlı değil maalesef. “Sessiz Katil” adını verdikleri güneşten korunmak, Afrika’nın iklim şartları göz önüne alındığında imkânsıza yakın bir zorlukta. Çoğunluk siyahi olduğu için güneş kremi üretimi de yok maalesef. Eczanelere tek tük bulunabiliyor olsa bile, bu kremlerin en ucuzu 35-40 dolar civarında. Bu nedenle albino ömrü Tanzanya’da 35 yıl civarında. Önce derilerini kızartan güneş, çok kısa sürede bu yanıkları kansere dönüştürüyor. Sahilde güneşte uzun uzun kaldığınız olmuştur, sonra da acıdan uyuyamadığınızı, yatakta sağa sola dönemediğinizi bilirsiniz. İşte Afrikalı albinolar bu acının katbekat fazlasıyla her gün karşı karşıya kalıyorlar.
Siyasiler için “insan hayatı” dediğin nedir ki?
Tanzanya Cumhurbaşkanı Jakaya M. Kikwete de, albinolarla bir araya gelerek, daha fazla koruma sözü falan vermiş(!). İşte burada şunu dillendirmek lâzım: Tanzanya’da büyücülere en büyük rağbeti, yeniden seçilmek isteyen politikacılar gösteriyor. BBC‘nin haberine göre, bazı polis memurlarının da bu işin içinde olduğu kaydedilmiştir.
Bu vahşet unutulup gider mi, acılar birden biter mi?
Bu vahşetin son bulması için; Afrika’da albinizmlerin sağlık ve barınma koşulları iyileştirilmeli, bütün dünyanın bu konuya ilgi çekmesi gerekmektir. Albinizmli katlinin önlenmesi için; ayrımcılığın önüne geçilmeli ve insanların kendilerini kanıtlamalarına izin verilmedir. Devlet büyücülüğü yasaklamalı, saldırılara ağır cezalar uygulamalıdır. Topluma ulaşılabilen mekânlarda, bu konuyla ilgili sunumlar yapılmalı, bu vahşete, karşı bir bilinç oluşturulmalıdır. Toplum kuruluşları artırılmalı, devlet bu kuruluşlara maddi ve manevi destek sağlamalıdır. Eğer Afrika dışından, bu bölgeye yardım ve devlet düzeyinde kınama gelmezse, bu vahşetin sonlanması, hayal kurmanın ötesine geçemeyecektir.