Yazıma ufak bir soruyla başlamak istiyorum: Bir sakat ne yapsa haber olur?
Cevabı çok basit: Bir sakat ne yapsa haber olur.
Arama motoruna “engeline rağmen” diye arattığınızda sakatlıkla bağlantı kurmakta güçlük çekeceğiniz, neden haber değeri taşıdığını sorgulayacağınız pek çok “başarı öyküsü” bulabilirsiniz.
Her yıl yüzlerce sakat üniversiteye yerleşmeye hak kazanır ve içlerinden biri mutlaka ulusal bir gazeteye çıkar, haber metninde de Türkiye’de üniversite kazanan ilk engelli oymuş gibi bir hava vardır.
Görme yetisi ve müziğe duyulan ilgi arasında nedenselliği geçtim korelasyon bile yokken kör şarkıcı gören muhabirler yeni bir galaksinin keşfine tanık olmuş gibi davranıyorlar.
Ama bunları okuyan insanların farkındalığı artıyor, değil mi?
Değil.
Çünkü;
1) İnsanlar bu haberlerdeki kişileri takdir ederken, başka bir sakatın rağmen’i olup olmadıklarını pek sorgulamıyor.
2) Bu başarıların nasıl ve ne şartlarda gerçekleştiğinden bahsedilmiyor. Eğitimcilerin fırsat eşitliği tanımasının, ailenin destekleyici olmasının, kişinin yardımcı teknolojiler konusunda bilgilendirilmiş olmasının başarıyı nasıl pekiştirdiğine değinilmiyor.
3) Buna bağlı olarak madalyonun öteki yüzü hiç gösterilmiyor. Sakatların hayatını zorlaştıran şeyler denince akla sadece kaldırıma park etmiş araçlar geliyor. Eğitimde, istihdamda, sosyal hayatta çok daha ciddi hak ihlallerine uğruyoruz.
4) Bilgi kaynaklarına erişimi sınırlı olan sakatlar ve yakınları için bu kişiler emsal niteliği taşıyor ancak sağlam çocukların ebeveynleri haberlerde gördükleri veya tanıdıkları sakatları olumsuz pekiştireç olarak kullanıyor. “O yürüyemiyor ama neler başarıyor, senin elin ayağın tutuyor yine de onun kadar olamıyorsun.” Bu ve benzeri motivasyon kırıcı cümlelerle büyüyen çocuk ilerleyen dönemlerde sakatlara gizli bir öfke ve intikam duygusuyla yaklaşabiliyor. Ben de o örnek gösterilen çocuklardandım ve sınıf arkadaşlarım körlüğümü kullanarak beni kendilerinden aciz duruma düşürmeye çalışırlardı. (Kapı girişine sandalye koyup geçerken takılmamı sağlamak gibi)
5) Sakat birinin bir eylemi “sakatlığına rağmen” gerçekleştirdiğini ifade etmek, aslında sakat birinin o işi başaramayacağını ve sözü edilen kişinin bir istisna olduğunu beyan etmektir. “Aşk engel tanımadı, gözleri görmeyen bir adamla evlendi.” dediğinizde aslında “Normalde gören biri görmeyen biriyle evlenmeyi asla ama asla kabul etmez, ama onun aşkı o kadar büyükmüş ki bu durumu umursamadı.” demiş olursunuz. Bir köpek bir insanı ısırdığında haber olmaz, ama bir insan bir köpeği ısırırsa haber olur.
Körlüğüme rağmen başladığım bu yazıyı azmin zaferiyle noktalarken, tüm engelli adaylarına verimli bir seçim dönemi diliyorum. ?