Hayat, maddi rahatlık kazanıp, insanın tüm tutkularından vazgeçmesi mi; yoksa gerçekten yaşamak istediği ya da daha önce hiç hayal etmediği bir hayat uğruna risk almak mı? Bu sorular Mat ve Danielle’in işi bırakıp, evlerini satıp bir karavanın içine yerleşerek iki yıldır yollarda olmadan önce kendilerine sordukları sorulardı. Bu süreçte hayatın sahip olduklarınla değil, unutulmaz anılarla ilgili olduğuna kanaat getirdiler.
Danielle internet sayfasında, ilişkinin başından beri basit yaşama hevesli olduklarını yazıyor. Fakat yıllarca toplumla sidik yarışı halinde ev satın almak, evin içini doldurmak için para peşinde koşmuşlar.
“Zaman akarken, istediğimiz şeyin bizzat karşıtını yaparken bulduk kendimizi. Basitleştirmek yerine, bir ev alıp içini doldurmaya başladık; kendimizi “şey”lerle çevreliyorduk. Faturalarımız arttığı için daha iyi işlerde daha çok çalışmaya başladık ve gün boyunca yaptığımız tek şeydi çalışmak. Bu yüzden her akşam Netflix izliyorduk; zira başka bir şey yapamayacak kadar bitkin oluyorduk.”
Dolayısıyla, bu stres dolu hayatı yaşayamayacaklarının farkına vardılar ve ekonomik küçülmeye gitmeye karar verdiler. Her şeyi satıp alternatif yaşam hakkında araştırmalar yapmaya koyulduktan sonra göçmen yaşama uygun olacak bir karavan aldılar. Şimdi ise şehir merkezinde ucuz bir ev kirası parasına seyahat ediyorlar ki bu da yaklaşık 3 bin lira ediyor.
Biriktirdikleri parayla bir yılı yollarda geçirdikten sonra Ottawa’ya geri döndüler. Danielle, bu sırada nerede internet bulursa orada çalışabileceği bir iş buldu. Böylece birkaç güneş paneli ayarlayıp bir de kablosuz erişim alanı sağlayan bir telefon edindikten sonra artık, hem gezip hem çalışabiliyorlar.
Karavan hayatı çoğu insana fazla göçebe gelse de, Danielle bazen bir yerde birkaç ay boyunca konakladıklarını söylüyor. Arta kalan zamanlarında da daha önce fırsat bulamadıkları arkadaş ziyaretleri yapıyorlar. Sonuçta eski hayatlarında devam etmiş olsalardı, şimdi gördükleri yerleri asla göremeyecek, tanıştıkları insanlarla ahbaplık yapamayacaklardı.
Ne denir ki kutlamaktan başka? Artık daha fazla insan sistemden kaçış yolları arıyor; çözümü basitleşmekte buluyor. Çokluğun yokluğundansa, azlığın değeri her zaman daha tatmin edicidir. Hepimize alternatif çıkış yolları diliyorum!